Büyük düşünen büyük kazanır

MARSEL İlhan Türkiye’ye ilk geldiğinde Türk tenisçilerin çoğu onu yeniyordu. Peki, ne oldu da aynı şartlara sahip olmalarına rağmen Marsel birden bu kadar büyük sıçrama yaptı, bizimkiler ise yerlerinde saydı? Maddeler halinde anlatalım:

- Marsel, profesyonel tenisçi olmayı ilk günden kafasına koymuştu. Zaten Türkiye’ye geliş amacı da buydu. Bütün yol haritasını ona göre belirledi. Bizimkiler yerel şampiyonalarda elde edilen başarıları ve tenis derslerinden kazandıkları parayı yeterli görürken, Marsel hep büyük düşündü. Parayı ikinci plana atıp profesyonelce çalıştı.
- Marsel, çok yetenekli bir tenisçi değil ancak haddini bilen biri. Bildiklerini, daha doğrusu yapabildiklerini sahaya çok iyi yansıtıyor. Bilmediğini oynamıyor, yapamayacağı işleri denemiyor bile.
- Marsel, inanılmaz çalışkan bir sporcu. Belki de bugüne dek gördüklerim içinde en çalışkanı. Bu özelliği sayesinde eksiklerini birer birer kapatmaya başladı. Servisleri daha etkili oldu, forehand’leri arka çizgiye daha derin düşmeye başladı ve fizik kondisyonu daha üst seviyeye geldi.
“Peki, sadece beş yılda dünya klasmanında bin 200 basamaktan fazla yükselen Marsel, bundan son ne yapmalı?” sorusunun cevabına gelince...
- Öncelikle daha yüksek bir sıralama peşine düşmeden mevcut pozisyonunu korumaya çalışmalı.
- Katıldığı uluslararası turnuva sayısını artırmalı.
- Çiftler kategorisinde mutlaka mücadele etmeli. Eğer böyle yaparsa, servis, file önü ve file çıkış toplarını geliştirebilir.
Yazarın Tüm Yazıları