Sabah oldu ama gökyüzü hâlâ karanlık. Bahçede birkaç kuş sohbet ediyor.
Çok hararetli bir tartışma var aralarında. Kuşların şakımaları hep aşkla, şiirle, tutkuyla özdeşleştirilir.
Muhtemelen gel bak burada tombul solucanlar var diyorlar birbirlerine.
Arada sırada susuyorlar, sustuklarında öyle bir sessizlik oluyor ki asıl bu sessizlik şarkılarını güzel kılan.
Yılın son günleri, kuşların şarkıları İngiliz ozan Thomas Hardy’nin “The Darkling Thrush” (Karanlıktaki Ardıç Kuşu) şiirini getirdi aklıma.
Karanlığı kadar güzel bir şiir.
Şair, karanlık içindeki ardıç kuşunun neden bu kadar neşeli şakıdığına anlam veremez.
Hardy “Onun farkında olup, benim bilmediğim bir ümit var” diyerek bitirir şiirini.
Binaya her girdiğimizde Covid-19 negatif olduğumuza dair bir belge imzalamamız gerekiyor.
Her gün tekrarlanan bir işlem.
Ateşimiz ölçülüyor. Kendi maskemizi attırıp yeni maske veriyorlar.
Ellerimizi de dezenfekte ediyoruz. Tabii ki eski tadım sisteminden çok farklı bir şekilde.
Yıllardır kocaman bir masanın etrafına dizilir birlikte tadardık.
Çok yorularak ama hep güle oynaya yapardık tadımlarımızı.
Bu sene herkes ayrı masalarda.
İtalyan Konsolosluğu’nun ev sahipliği yaptığı etkinlik, bu yıl online gerçekleştirildi.
Cludio Chinali’den Igles Corelli’ye pek çok ünlü İtalyan şef, online seminerle İtalyan mutfağını anlattı.
Etkinlik çerçevesinde, İtalyan zeytinyağları ve yemek zeytinyağı eşleşmesini anlattım.
Çok soru az zaman vardı.
Katılımcılara, Instagram ve mail aracılığıyla sorularını cevaplayacağımı söylemiştim.
Kendini “Mutfağa meraklı bir ev hanımıyım. Sağlıklı beslenmek bu zamanda çok önemli. Ancak zeytinyağı hakkında basitçe ne ürün seçmem gerektiğini bilmiyorum” diye tanımlayan Suzan Selya Ciprut’un e-mail’ini ve yanıtlarımı buraya taşımak istedim.
◊ Markette tüm markalardan genelde iki tip zeytinyağı satılıyor, biri sızma diğeri rafine. Ben sızma alıyorum. Bu doğru mu, rafine zeytinyağı nedir?
Tarih boyunca zeytinyağları kalitelerine göre farklı şekilde sınıflandırıldı. Bugünkü kullandığımız şekliyle sızma zeytinyağı ilk kez bundan 60 yıl önce İtalya’da bir pazarlama kategorisi olarak yasal düzenlemeye tabi tutuldu ve bu şekilde tanımlandı. AB 80’li yıllarda sızma zeytinyağını bir standarda oturttu. Hâlâ geçerli olan AB tanımına göre zeytinden mekanik işlemlerle, yani kimyasal işlemlere tabi tutulmadan sadece sıkım yoluyla elde edilmiş, bu işlem sırasında ortalama ısısı 27 dereceyi geçmemiş, serbest asit düzeyi 0,8’i geçmeyen yağlar, sızma zeytinyağı olarak pazarlanabilir.
Bu hafta Düet, Gıda Ormanı ve Gargarus’u tattım.
Hepsi de hikayeleri anlatılmaya değer, leziz zeytinyağları.
Düet’in Memecik’i bu senenin en başarılılarından.
Bu hafta bunları anlatacaktım ama bir pastırma molası alıyorum.
Beni azıcık tanıyan herkes kasabım Roberto Liberati’yi bilir. Roberto bir mimar. Kasaplık baba mesleği. Büyük baş hayvancılık da dede mesleği.
Önce babasının Cinecitta yakınlarındaki kasabının bir köşesinde kendi seçtiği ürünleri satarak başlıyor.
Roberto Liberati, sadece Roma gastronomi sahnesinin değil tüm İtalyan gastronomisinin önde gelen isimlerinden.
Hayatın ne olduğuna dair kurulmuş en şatafatsız ve direkt cümlelerden birinin bir imparator ağzından çıkması hep şaşırtmıştır beni.
Öyle bir imparator ki doktoru Bergamalı Galenos.
Sadece bedeni değil, ruhunu da tıbbın parçası yapmış filozof, modern tıbbın kurucularından.
Dönemin en önemli sağlık merkezi Bergama’nın Asklepion sağlık merkezinde tıp eğitimi alıyor.
Reçetelerinin çoğunda, “büyülü” olarak nitelendirdiği zeytinyağını kullanıyor.
Galen’e göre zeytinyağı kendi başına bir şifa kaynağı olmakla kalmıyor aynı zamanda inanılmaz bir birleştirici, taşıyıcı.
İçine katılan tüm malzemelerin şifalı etkilerini ortaya çıkarmakta zeytinyağı gibisi yok.
Araştırmalar Galen’in haklılığını kanıtlıyor. Tam da bu nedenle yemeklerimizi zeytinyağıyla pişirelim.
Mücahit Hoca’yla e-mail aracılığıyla “sohbet” etme imkanımız oldu.
Dünya zeytin ve zeytinyağı tüketim alışkanlıklarıyla ilgili çok değerli bilgilerin olduğu belgeler paylaştı, yavaş yavaş tüm bu bilgileri zevkle aktaracağım. Bu değerli paylaşım için teşekkürler.
Hocanın paylaştığı belgelerden biri Türkiye zeytinciliği için bir yol haritası niteliği de taşıyor.
Bakanlıkları, farklı kurumları, üreticiyi buluşturup “Sağlık için Türk Zeytinyağı” sloganıyla yerli üreticiye yeni bir pazar oluşturmayı hedefliyor.
Hedef kitle, “ülkesinde zeytin yetişmeyen yüksek gelirliler, Kültüründe zeytinyağı olmayan ancak sağlık için 1 kaşık/gün zeytinyağı tüketecek olanlar, sağlıklı yaşam beklentisi ön planda olanlar”, hedef ülkeler ise Çin, Japonya, Kanada.
Mücahit Hoca bu hedefe “kusursuz, yüksek polifenollü, yarışmalarda ödül almış, küçük cam şişelerde zeytinyağlarıyla” ulaşabileceğinin, fiyat olarak da “en az 100 euro”nun hedeflenebileceğini belirtiyor.
Türkiye zeytinyağcılığı için uzun mesafeyi gören stratejiler geliştirilmesi çok değerli.
Projenin amacı Kalkınma Ajansı’na doğru girişimlere destek vermelerini sağlayacak stratejiler için veri oluşturmaktı.
Kentsel strateji geliştirme uzmanı Faruk Göksu’nun bu projeye ön hazırlık için oluşturduğu yuvarlak masanın parçası olmak beni çok mutlu etti.
Bölge gastronomisinin zeytinyağını, iyi tarımı merkeze alması zarureti ve sokak satıcısından ev kadınına geleneksel bilgiyi akademik gastronomi eğitimiyle harmanlamak gerekliliği tartıştığımız başlıklardan birkaçıydı.
İki hafta önce Roma’dan İstanbul’a gelmeden önce, İpek Yolu Kalkınma Ajansı’ndan Burhan Akyılmaz’ı aradım.
“Bölgenizin zeytinyağlarını çok merak ediyorum. Bölgede erken hasat ürünlerden örnek gönderebilir misiniz” dedim.
Hızlıca organize oldular ve İstanbul’a gittiğimde Kilis’ten 6 farklı üreticinin yağı beni bekliyordu.
Floransa’da ticaret odasının düzenlediği resmi bir panelin parçası olduğumdan bahsetmiştim.
Uçaklar yeniden iptal olabilir korkusuyla Roma’dan koşa koşa gelip gittiğime değdi.
Öncelikle herkese teşekkür etmek istiyorum.
Ulaşan zeytinyağlarının hepsini tattım.
Çok merak ettiğim Tarsus’un Sarı Ulak zeytinlerinin yağları benim Roma’ya döndüğüm gün ulaşmış.
Yağların Roma’ya gelmesi için farklı kollardan çalışıyoruz.
Çukurova’nın bu sene neler verdiğini tatmak için sabırsızlanıyorum.
Gelen zeytinyağların bir kısmını geçen çarşamba gazeteci ve yazar arkadaşlarım Ebru Erke, Aylin Öney Tan, Türkiye’nin sayılı duyusal analiz uzmanlarından Ayça Budak, iki muhteşem şef Aylin Yazıcıoğlu ve Maksut Aşkar’la tattık.