Paylaş
Gül Çıray 1939 yılında Bulgaristan’ın Vidin şehrinde doğar. Daha yaşını doldurmadan Türkiye’ye göçerler. Gül Çıray ve altı kardeşi babalarını çok erken kaybeder. Yükün tamamı annede ve büyük abi Coşkun’un omuzlarındadır artık. Hayat koşusu böyle zorlu devam ederken 1955 yılında hayatına atletizm girer. Ankara’da okullar arasında düzenlenen bir yarışmada Ulus Ortaokulu’nu çelimsiz bir kız temsil eder. O kız, o yarışmalarda hem uzun atlama hem de 800 metre yarışlarını kazanır.
Şöyle bir bakıldığında kimsenin sporcu olacağını tahmin edemeyeceği çelimsizlikteki kızı Besim Aybars fark eder. Daha ilk anda ona inanır, hatta o kadar inanır ki Gül Çıray on beş gün sonra Balkan Şampiyonası’nda yarışmak için pisttedir. O günden başlayarak Gül Çıray, hocası Besim Aybars’ın yüzünü hiç kara çıkarmaz.
Yavaş yavaş neredeyse bütün mesafelerin rekoruna sahip olur. Üstelik kendi rekorlarını da kendi kıra kıra ilerler. 20.09.1956 günü Milliyet gazetesinde çıkan haberde şöyle der:
“Bilmiyorum ben ne yaptım? Galiba sadece vazifemi. O halde gösterilen aşırı alaka neden? Acaba buna layık mıyım? (…) Yalnız şunu da unutmasınlar ki alakalarından katiyen şımarmadım, bilakis teşvik gördüm, bunu yakında yapacağım derecelerle de fiilen teyit arzusundayım.” Dilin, anlatımın güzelliğine, tevazua, çalışkanlığa bakın. Sporculuğa bakın.
Gül Çıray’ın atletizm kariyeri bittiğinde arkasında üçü krosta olmak üzere toplam 5 Balkan şampiyonluğu, 400, 800 ve 1500 metrelerde uzun yıllar kırılamayan Türkiye rekorları, 17 Türkiye şampiyonluğu, 47 Türkiye rekoru bırakır. 1960 Roma Olimpiyatları’nda kafilededir. Türkiye spor tarihine atletizmde uluslararası bir şampiyonada altın madalya kazanan ilk kadın olarak geçer. Kendisi gibi milli atlet olan Ahmet Akbaş’la evlenen Gül Çıray aktif spor hayatını bıraktıktan sonra antrenör olarak çalışır, pek çok sporcu yetiştirir, onların başarılarına tanıklık eder.
Gül Çıray Akbaş, kalp krizi geçirip aramızdan ayrıldığı günden daha bir gün önce, Sadi Gülçelik Yarışması’nı izler, atletlere ödüllerini verir. Benim ona veda ederken tek tesellim bu. Hayatının son gününe kadar ait olduğu yerde, atletizm pistinde olması.
Elveda Gül Hanım. Rüzgârınız her daim atletizm pistine çıkan gencecik kadın sporcularımızın arkasında olacak. Vazifenizi layığıyla yapmışsınız. Rahat uyuyunuz.
Paylaş