Mehmet için kötü olan millet için iyi olabilir

İnsanların iktisadi faaliyetleri, “milli” veya “şahsi” gelir yaratanlar diye iki kümede toplanabilir.

Haberin Devamı

Bir kişinin “milli geliri” arttırıcı iktisadi bir faaliyette bulunmasıyla, “şahsi gelir” yaratması her zaman aynı şey değildir. Mesela rüşvet, rant veya haraç almak, kişisel geliri arttırır, ama milli geliri arttırmaz. Buna karşılık bir otobüs şoförünün aldığı ücret hem kişisel gelirdir hem de milli geliri arttırır. Şüphe yok ki, günümüzün insanı ekonomi hakkında geçmişe göre çok daha bilgilidir. Çok daha bilgili derken bir an tereddüt ettim. Çünkü “daha bilgili” demek, ister istemez insanlar daha “akıllı/iktisadi” davranıyor gibi bir çağırışım yapıyor. İşte mesele burada karışıyor. Acaba insanlar, artan bilgilerini milli gelire katkı yapan faaliyette mi, yoksa milli geliri arttırmayan ama şahsi geliri arttıran işlerde mi kullanıyor? Eğer gelişme ikinci alandaysa, az bilgi daha iyidir.

FAİZ, GELİR Mİ YOKSA GİDER MİDİR?

Bu kadar yazılıp çizilmesine rağmen, bırakın yoldaki vatandaşı devlet bile reel faiz hesabı yapmaz. Nitekim bütçeden yapılan faiz harcamalarını geçmiş yıllarla kıyaslarken “reel faiz” ölçümü zahmetine katlanmaz. Eksi (reel) faiz ödediği 2001 yılını, yüksek faiz harcaması yapılmıştır diye ilan etmekte beis görmez. Neyse, bunu geçelim. Gelelim vatandaşın faizle ilişkisine. İktisadi faaliyet “alış-veriş” demektir. Berberin aldığı tıraş parası, berber için gelir, saç kestiren için giderdir. Faiz de kredi kullanan için gider, mevduat sahibi için gelirdir. Pek tabii iki faiz birbirine eşit değildir. Ama birbiriyle paralel hareket eder. Son bir yılda “gelir” olan mevduat ve tahvilin “reel faizi” kabaca sıfırlandı. Firmaların ödediği ve maliyete dâhil ederek, ürün fiyatlarına yansıttığı kredi faizi de iyice düştü. Yani insanlar, bir yandan faiz gelirinden oldular, diğer yandan fiyata gömülü (finansman gideri ile vade farkı) faiz ödemelerinden kurtuldular.

SIFIR FAİZ GELİR DAĞILIMINI DÜZELTİR

Bu yazıda faizin, “ekonomide kaynakların tahsisinde” oynadığı çok önemli rolü işlemedim. Söylediğim şudur: Toplumun ödediği faiz gideri ile elde ettiği faiz geliri kabaca eşittir. Ama sosyal sınıflar için ayrı, ayrı hesaplanınca bu denklik bozulur. Faiz gelirinin (mevduat, tahvil, bono) yüzde 90’nını nüfusun yüzde 2’si alır. Buna mukabil ürün fiyatlarına gömdürülmüş faiz giderlerinin yüzde 90’nını nüfusun yüzde 70’i öder. Reel faiz sıfırlanınca milli gelir dağılımı emekçiler lehine değişir.
Son Söz: Üstte olan ağlamaz. 

Yazarın Tüm Yazıları