Kamu borcu, ülke borcu

AKP iktidarının, ekonomide en çok gurur duyduğu iki değişimden biri “Kamu Borcu/Milli Gelir” oranının 2002’deki % 70’lerden günümüzde %40’ın altına düşmüş olmasıdır.

Haberin Devamı

Diğeri de bütçe açığının azalmasıdır. Asaf Savaş Hoca’da “başarının sırrı işte burada” diye sık, sık ekonomi yönetimini kutlamıştır. Asaf Hoca, 15 Ağustos günü Vatan’daki köşesinde “2008 sonunda 200 milyar dolar olan Türkiye’nin “net dış yükümlülükleri”, 2012’de 420 milyar dolara tırmandı. Milli gelirden daha hızlı büyüdüğü için oranı da kritik %50’yi aştı” diye uyarıda bulundu. Demek ki, “Kamu Borcu/ Milli Gelir” oranın düşmesi tek başına fazla bir şey ifade etmiyor. Aynı anda “Ülke Dış Borcu / Milli Gelir” oranını da izlemek gerekiyor.

BİR KAMU VAR KAMUDAN İÇERİ

Kamu sözcüğünün iki farklı, bir bakıma zıt iki anlamı vardır. Kamu, eski Türkçede “amme” hem “umum halk” hem de en geniş kapsamda “devlet” demektir. Ancak, kamu kelimesinin hem halk hem devlet anlamına gelmesi sebepsiz değildir. Çünkü son tahlilde devletin sahibi, halktır. Dolayısıyla, kamu borcu, halkın borcudur. Çünkü günün sonunda, kamu (devlet), kamuya (halka) vergi salarak borçlarını öder.

KAMU BORCUNUN ALACAKLISI KİMDİR

Genel olarak kamu iç borcunun alacaklısı, o ülkenin halkıdır. Eğer kamunun dış borcu da varsa, o kısmın alacaklısı ülke halkı değil, yabancılardır. Türkiye gibi birikimli cari açığı olan bir ülkede, milli bankalarının mutlaka dış borcu vardır. Aynı bankaların varlıkları arasında devlet iç borçlanma senetleri mevcuttur. Dolayısıyla kamu/devlet, hiç dış borç almış olmasa da, bankaların bilanço yapısı dolayısıyla, iç borcunun bir kısmının nihai alacaklısı da yabancılardır.

BORÇ UMUMUN, ALACAK ÖZELİNDİR

Genel olarak kamu borcunun alacaklısı da kamu (halk) tır. Ama konuya aileler düzeyinde bakılırsa, bazıları net alacaklı, bazıları da net borçludur. Türkiye yaşayan kabaca 19 milyon ailenin sadece 100 bini, banka mevduatının %90’na sahiptir. Buradan kalkarak, Devlet Tahvili ve Hazine Bonolarının % 90’nına da doğrudan veya dolaylı olarak bu 100 bin ailenin sahip olduğu söylenebilir. Hükümetler genelde “zenginlerden ödünç alıp, fakire yönelik sosyal harcama yapmak” veya “altyapı yatırımlarının finansmanı” için borçlanır. Bu sırada halk mutludur. Kriz çıkar istikrar önlemleri alınırsa, halk devletle külahı değiştirir. Yunanlılar gibi isyan eder. SON SÖZ: Borçta eşit ortaklık, varlıkta da eşitlik değildir.

Yazarın Tüm Yazıları