Türkiye’de artan ergen öfkesi ve çözüm yolları

Son aylarda Türkiye, gençler arasında yaşanan şiddet olaylarının artışına tanık oldu. Okullarda ve halka açık alanlarda meydana gelen bıçaklama vakaları, medyada geniş yankı uyandırdı ve ergenlik dönemindeki öfke, saldırganlık ve eğitim sisteminin duygusal zekâ gelişimindeki rolü yeniden tartışılmaya başlandı.

Haberin Devamı

 

Gençlik isyanı ve hayal kırıklığı, yeni bir olgu değil. Ancak şiddet olaylarının sıklığının ve ciddiyetinin artması, daha derin bir krizle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu durum, eğitimciler, ebeveynler ve politika yapıcılar tarafından acilen ele alınması gereken bir sorun haline geldi.

Türkiye’de artan ergen öfkesi ve çözüm yolları

İtalyan şef Andrea Minguzzi ile çellist anne Yasemin Akıncılar’ın oğlu 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi, 24 Ocak’ta Kadıköy’de 15 yaşındaki B.B.’nin bıçaklı saldırısı sonrası girdiği yaşam savaşını 8 Şubat’ta kaybetmişti.

TEHLİKELİ BİR EĞİLİMİN BÜYÜMESİ

Türk medyasındaki haberlere göre, okullarda şiddet olayları önemli ölçüde arttı. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde öğrencilerin okula silah getirdiği, grup kavgalarının ölüme yol açtığı ve çeteleşmenin sınıflara kadar yayıldığı vakalar giderek daha sık duyuluyor. Bu şiddet olaylarının temel nedenleri oldukça karmaşık olsa da sosyo-ekonomik stres, dijital dünyada şiddete maruz kalma, akademik baskılar ve zayıflayan aile bağları önemli faktörler arasında yer alıyor. Son yıllarda ergenlik döneminde yaşanan öfke sorunları pandemi sonrası travma, ekonomik istikrarsızlık ve sadece akademik başarıya odaklanan eğitim sistemi nedeniyle daha da kötüleşti. Türkiye’deki eğitim sistemi, güçlü yönlerine rağmen, mental sağlık destek sistemleri açısından yetersiz ve birçok öğrenci stres, kaygı ve kontrolsüz öfke ile başa çıkmakta zorlanıyor.

Haberin Devamı

EĞİTİM: DEĞİŞİM İÇİN KRİTİK BİR ALAN

Okullar, öğrenme, kişisel gelişim ve sosyal etkileşim alanları olmalıdır. Ancak artan öğrenci saldırganlığı, bazı okulları güvenli ortamlar olmaktan çıkarıyor. Türkiye’deki eğitim sisteminin katı ve sınav odaklı yapısı, öğrenciler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Birçok okulda disiplin anlayışı danışmanlık ve çatışma çözümü yerine, sert cezalar veya uzaklaştırma cezalarına dayanıyor. Uzmanlar, duygusal zekâ (EQ) eğitiminin müfredata entegre edilmesinin artık kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Öğrencilerin duygularını tanıması, düzenlemesi ve sağlıklı bir şekilde ifade edebilmesi, şiddet içeren tepkilerin önüne geçebilir ve çatışmaları barışçıl yollarla çözme yetisi kazandırabilir. Türkiye’de bazı yenilikçi okullar, öğrenci arabuluculuk programları, öfke kontrolü atölyeleri ve ruh sağlığı farkındalığı kampanyaları başlatmış olsa da bu girişimler genel olarak sınırlı ve düzensiz ilerliyor. Bu nedenle, psikologlar, okul rehber öğretmenleri ve eğitimcilerin öğrencilerdeki öfke belirtilerini erken fark etmelerini sağlayacak daha güçlü bir sistem oluşturulması gerekiyor.

Haberin Devamı

EBEVEYNLERİN ROLÜ: ERKEN BELİRTİLERİ TESPİT ETMEK

Okullar bu süreçte kilit bir rol oynasa da ebeveynler ergenlikteki öfke sorunlarıyla mücadelede en önemli aktörlerden biri. Türkiye’de birçok ebeveyn, öfkeyi itaatsizlik veya kötü davranış olarak yorumluyor ve duruma sert disiplin uygulayarak tepki veriyor. Ancak, ergenlerde görülen öfke çoğu zaman daha derin sorunların bir yansımasıdır. Bunlar arasında; Zorbalık ve akran baskısı, akademik stres, aile içi problemler, duygusal ihmal ve güvensizlik, şiddet içerikli medya ve oyunlara aşırı maruz kalma yer almaktadır. Ebeveynlerin erken uyarı işaretlerini fark etmesi ve uygun şekilde tepki vermesi kritik önem taşır. Örneğin, sık sık öfke patlamaları veya küçük sorunlara aşırı tepkiler verme, aileden ve arkadaşlardan uzaklaşma, şiddet içeren içeriklere aşırı ilgi duyma, otorite figürlerine karşı saygısızlık veya artan isyankâr davranışlar, vücudunda açıklanamayan yaralanmalar veya kesici aletler taşıma. Ebeveynler, katı cezalandırma yerine açık iletişimi teşvik etmeli, güvenli bir ev ortamı sağlamalı ve gerektiğinde uzman desteği almalıdır.

Haberin Devamı

ÇÖZÜM İÇİN KOLEKTİF HAREKET GEREKLİ

Bu sorunu çözmek için çok katmanlı bir yaklaşım şarttır. Okullar, aileler, devlet kurumları ve toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesi, gençler için daha sağlıklı bir ortam yaratılmasını sağlayacaktır.

1-Okullarda duygusal eğitimin güçlendirilmesi: Zorunlu duygusal zekâ eğitimi ile öğrencilerin öfke yönetimi, empati ve çatışma çözme becerileri geliştirilmelidir. Okullarda psikolojik destek hizmetleri artırılmalı ve rehber öğretmenlerin rolü güçlendirilmelidir. Öğrenci arabuluculuk programları yaygınlaştırılmalı ve gençler kendi sorunlarını çözmeye teşvik edilmelidir.

2-Öğretmenlerin eğitilmesi: Öğretmenler, duygusal problemleri tanıyabilecek ve doğru müdahale edebilecek şekilde eğitilmelidir. Okullarda, öğrencilerin duygularını güvenle paylaşabileceği alanlar oluşturulmalıdır.

Haberin Devamı

3-Aileler için farkındalık programları: Ebeveynlere yönelik eğitimler ile gençlerdeki öfke yönetimi konusunda bilinçlenme sağlanmalıdır. Sert disiplin yerine sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkileri teşvik edilmelidir.

4-Devlet ve toplum temelli çalışmalar: Devletin, okul psikolojik danışmanlık hizmetlerine daha fazla yatırım yapması gerekmektedir. Gençlerin şiddeti bir çözüm yolu olarak görmesini önlemek için toplum odaklı projeler hayata geçirilmelidir.

ACİLEN HAREKETE GEÇMELİYİZ

Türkiye’de ergen öfkesi ve şiddet olaylarının artması, yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir krizdir. Eğitim, sadece akademik başarıyı değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik gelişimi de desteklemelidir. Artık eski disiplin anlayışını terk edip, modern psikolojiye dayalı yaklaşımlar benimsemeliyiz. Öfke, bir ceza unsuru değil, yardım çığlığı olarak ele alınmalıdır. Türkiye’nin genç neslinin geleceği için öğretmenler, ebeveynler ve eğitim politikacıları birlikte hareket etmek zorundadır.    

Haberin Devamı

Günün Sözü: “Gençlerin yetişmesine önem ver, çünkü bu yolda herhangi bir ihmal ülkenin yapısını mahveder.” (Aristo)

EĞİTİMDEN, BİLİMDEN, BAŞÖĞRETMENİN İZİNDEN AYRILMADIĞINIZ AYDINLIK GÜNLERİNİZ OLSUN.

Yazarın Tüm Yazıları