Yerel olanı öne çıkaralım turizmde fark yaratalım

BİR şehir, mutfağıyla hatırlanır. Bir ülke, yemekleriyle anlatılır. Bugün, gastronomide yükselen yeni bir akım var. Yerel olanı öne çıkarmak. Artık Michelin Yıldızlı şefler dahi kendi coğrafyalarının malzemelerini yeniden keşfediyor. Anadolu’da, Ege’de, Akdeniz’in tüm kıyılarında... Ve şimdi Kıbrıs’ta...

Haberin Devamı

 

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Şeflerin Düeti” etkinliği, tam da bu anlayışın bir yansımasıydı. Elexus Hotel’in mutfağı, artık gelenekselleşen bu etkinlikle bir lezzet laboratuvarına dönüştü.

Akdeniz mutfağı, sadece yemeklerden ibaret değil. Bu bir kültür mirası. Her tarifin arkasında yüzyılların getirdiği bir hikâye var.

Elexus Hotel’in şefi Veli Bayraktar, tam da bu noktaya dikkat çekiyor.

“Akdeniz mutfağı, tarih boyunca farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle büyüyen ve gelişen bir sentezdir. Mutfağın tarihsel köklerini modern gastronomiyle birleştirerek bir deneyim sunmayı seviyoruz. Akdeniz’in en önemli adalarından olan Kıbrıs, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin mutfak mirasını barındıran özel bir coğrafyadır. Aynı zamanda kültürel çeşitliliğin birer temsilcisidir. Yemeğin kökenini ve gastronomik evrimini aktararak, mutfağın birleştirici gücünü göstermek istiyoruz. Modern pişirme teknikleriyle geleneksel tatları harmanlayarak, gastronominin sadece bir beslenme biçimi olmadığını, aynı zamanda bir sanat olduğunu vurgulamayı amaçlıyoruz."

Haberin Devamı

Gastronomide artık yerel ve geleneksel olanın yeniden yorumlanması çok kıymetli. Ege’nin otları, Kıbrıs’ın hellimi, Akdeniz’in deniz mahsulleri... İşte bu bileşenler, tabaklara modern tekniklerle taşınıyor.

Yerel olanı öne çıkaralım turizmde fark yaratalım

Kıbrıs’ta şeflerin düeti vardı.

Bir diğer şef de Murat Bozok’tu.

O da dedi ki:

“Şeflerin Düeti, sadece yemeklerin değil, aynı zamanda kültürel mirasın paylaşıldığı, birleştirici bir gastronomi platformudur. Akdeniz’in zenginliklerini yansıtan bu büyük buluşma, bizler için de unutulmaz bir deneyim oldu.”

Bu tür etkinlikler, sadece bir lezzet şöleni değil, aynı zamanda bir turizm stratejisi. Kıbrıs’ın tarihi, doğası ve mutfağıyla hakettiği ilgiyi görmesi için büyük bir fırsat.

Yerel olanı öne çıkaralım turizmde fark yaratalım

 

Haberin Devamı

Othello’nun unutulmuş kalesi

Kıbrıs’ın kaçırdığı fırsat

 

GEÇTİĞİMİZ hafta Kıbrıs’taydım. Othello Kalesi’ni gezdim. O koca taş duvarlara dokundum, derin hendeklerin içine baktım, kalenin avlusunda sergilenen topların önünde bir süre durdum. Sonra birden aklıma şu soru düştü.

“Neden Verona var da, Othello yok?”

Verona bugün Avrupa’nın en romantik şehirlerinden biri. Juliet’in evi, balkonu ve aşkı sayesinde İtalya’nın en büyük turizm destinasyonlarından biri olmuş durumda. Dünyanın dört bir yanından gelen aşıklar, o balkonun altına gidip aşklarına Shakespeare’in sözleriyle anlam katıyorlar. Şehir, Shakespeare’in Romeo ve Juliet hikâyesini bir pazarlama harikasına dönüştürmüş.

Haberin Devamı

Peki ya Othello? O büyük trajedinin önemli bölümlerinin geçtiği Kıbrıs neden “Othello’nun adası” diye anılmıyor?

Kıbrıs’ta bir Othello Kalesi var. 14. yüzyılda Luzinyanlar tarafından yapılan, Venediklilerin bir topçu bataryasına çevirdiği, Osmanlı’nın fethettiği ve en sonunda İngilizlerin Shakespeare’e selam durarak “Othello Kalesi” adını verdiği bir yapı. Hikâyesi, en az Juliet’in balkonundaki aşk kadar güçlü...

Othello Kalesi’nin önüne bir sahne kurulsa; her yıl uluslararası bir Othello Festivali düzenlense, bu tarihi miras Kıbrıs’ın kültürel markası haline gelse...

Verona’nın bir aşk hikâyesi var; Kıbrıs’ın ise ihanet, entrika, aşk ve kıskançlık dolu bir trajedisi. Bir büyük komutan, ona ihanet eden dostu, kıskançlığı yüzünden yok olan bir aşk. Kulağa ne kadar büyük bir hikâye gibi geliyor değil mi?

Haberin Devamı

Kıbrıs’ın elinde Shakespeare’den miras kalan bir hikâye var ve anlatılmayı bekliyor.

 

 

Bir tabak yemekte

saklı bir adanın ruhu

 

VE söylemeden geçemeyeceğim. Maraş’ın hemen dışında, denizin kıyısında harika bir lokantaya Palm House’a gittik. Sezal Aydınlı’nın işlettiği bu mekan, yalnızca tabaklardaki lezzetlerle değil, ortamın sıcaklığı ve o samimi misafirperverlikle de büyülüyor insanı. Kıbrıs’ın mutfak mirasını yaşamak isteyenler için gerçek bir kaçış noktası.

Palm House gibi mekanlar, yerel mutfağın kalbinin attığı yerler. Çünkü bir restoran, sadece yemek sunmaz; bir kültürü, bir coğrafyanın ruhunu, bir adanın geçmişini bugüne taşır. Ve burada tattığınız her lezzet, aslında Kıbrıs’ın hikâyesini anlatır.

Haberin Devamı

Bugün dünya gastronomi turizmi, sadece Michelin Yıldızlı restoranlara değil, yerel lokantalara, butik mekanlara, bölgesel lezzetleri öne çıkaran şeflere yöneliyor. Çünkü insanlar bir ülkeyi sadece görmek değil, tadına varmak istiyor.

Eğer Kıbrıs mutfağı bir dünya markası olacaksa, bunu büyük zincir restoranlarla değil, böyle sahici, böyle köklerine bağlı yerlerle yapacak. Çünkü bir adanın gerçek tadı, hep o küçük, samimi sofralarda saklıdır. Ve belki bir gün insanlar, Kıbrıs’ı sadece sahilleri için değil, bu sofralardaki hikayeler için ziyaret ederler.

Yazarın Tüm Yazıları