İkonik otelde büyük dönüşüm

YILDIZLAR GEÇİDİ

1889’dan beri hizmet veren The Savoy Hotel London’a adımımı attığımda beni Marilyn Monroe’dan Amy Winehose’a kadar birçok yıldız ismin konakladığı otelin genel müdürü Franck Arnold karşıladı.
Accor otelleri bünyesindeki otelin Fransız genel müdürü hem sektör deneyimi hem de gözlüğünden ayakkabısına kadar olan uyumuyla sanki otelin bir parçası gibiydi.
Arnold ile büyük bir dönüşümden geçen otelin yenilenerek açılan Gallery isimli restoranında buluştuk.
Vitray camlı tavanları, mermer bar alanı ve duvarlarındaki vals yapan çift motifleriyle mekân tam bir İngiliz zarafetindeydi.
Kahvaltı ve çay saatleri yanında akşam yemekleri de sunan bu mekânın hemen altındaysa ünlü şef Gordon Ramsey’in restoranının yer aldığı dikkatimi çekti.
Hem 1890 hem de Grill isimleriyle aynı otelde iki ayrı mekânı bulunan şefin yine kendine en iyi adresi seçtiğini içimden geçirdim.

OTEL ODASINDA İLK BANYO

Yemekte bana otelin tarihini anlatan Arnold’un söylediklerine göre Avrupa’da ilk otel içi banyoyu The Savoy London Hotel misafirlerine sunmuş. Bundan önce otellerde konaklayan herkes ortak banyo ve tuvalet kullanırmış. Keza ikonik mekân Avrupa’da ilk elektrikle aydınlatılan otel ve yine ilk asansörlü otel olma unvanlarını taşıyor.
Otelin bulunduğu yer ise ünlü müzikallerin gösterildiği West End bölgesinin ve ünlü Covent Garden meydanının yanı başı.
Süit odalarda konaklayan misafirlerine Londra içindeki ziyaretleri için şoförlü Rolls Royce tahsis eden otelin bu ücretsiz hizmetinden faydalanabilir daha uzak bölgeleri de ziyaret edebilirsiniz.

KİŞİYE ÖZEL YOGA MİNDERİ

Gelelim oteldeki dönüşüme... Arnold Franck’ın anlatımına göre tarihi otelde G. A Group tasarım stüdyosunun üstlendiği yenilenme sürecinin çoğu tamamlanmış. İçinde misafire göre özelleştirilmiş yoga minderinin dahi bulunduğu yeni odaların ilki 13 Haziran’da ilk misafirlerini ağırlayacak.
“Edwarian” stili dedikleri, İngiltere’de 1901-1910 yılları arası hüküm süren Kral 7. Edward’ın dönemini yansıtan bir zarafette tasarlanan odaları bizzat gezdim. Dönemin soyut halı desenleri yanında fildişi ve gümüş renklerin hâkim olduğu, mermer ve bronz kaplamaların yer aldığı bir tasarım gözlemledim.
Bu arada sadece odalar yenilenmemiş, 50 adet tarihi avize ve şamdan orijinaline sadık kalınarak korunmuş ve tekrar kullanıma açılmış. 500 yeni yağlı boya tablo ünlü sanatçılara sipariş edilerek duvarlara asılmış.
Tam 10 bin metrekarelik yeni halılar serilmiş. Keza Scoff isimli bir pastane alanı ve hemen yanına nostaljik tasarımda bir çiçekçi açılmış. Otelin ve odaların renovasyonu ise 2027’ye kadar devam edecek.