DÜNKÜ yazımda akupunktur konusunda uzman Dr. Mehmet Abut'un yazısından alıntılar yapmaya başlamıştım. Bugün de aynı konuya devam ediyorum:
Daha önceleri, belirlenen noktalara çakmak taşları sokularak akupunktur uygulanırken, (İÖ 10-9. yüzyıl) HUANG Dİ adlı Çin imparatoru, çıkardığı bir fermanla, saray hekimlerine çakmak taşlarını yasaklamış ve metal iğnelerin kullanılmasını emretmişti. Önce tüm Çin'e yayılan bu tedavi yöntemi, 17. yüzyılda Batı'da, Avrasya'da ve Mısır'da, doğuda ise Kore ve Japonya'da uygulanmaya başlandı. Gene 17. yüzyılda, daha önce de belirttiğim gibi, Cizvit misyonerleri tarafından Avrupa'ya taşındı.
ENERJİ MERİDYENLERİ
Çinliler, YANG ve YİN enerjilerinin, insan vücudunda bazı kanallar ya da meridyenler içinde 24 saat hiç durmadan dolaştığını varsayarlar. 12 ana meridyen vardır. Bunlardan altısı YANG enerjisini, diğer altısı ise YİN enerjisini barındırmaktadır.
Daha pek çok meridyen vardır. Böylece enerji vücudun tüm bölgelerine taşınır. Kural dışı meridyenler, sekiz tanedir. Bunlardan TOU MO ve JENN MO en önemlileridir.
İLK HEKİMLER
TOU MO yani YÖNETEN DAMAR tüm YANG meridyenleri için enerji ayarlayıcıdır. YANG meridyenlerinde enerji azlığı söz konusu ise, enerji verir, ya da azlığında enerji alır. Bu nedenle de Çinliler, TOU MO'ya, YANG'ın ‘‘Enerji Denizi’’ de derler. JENN MO, yani ALICI DAMAR ise, aynı işi YİN meridyenleri ya da organları için yapmaktadır. Bu nedenle de YİN meridyen ya da organlarının ‘‘Enerji Denizi’’ adını alır. YİN ve YANG enerjileri organlarda dengeli ise kişi sağlıklıdır. Aksi durumda hastalanır. Akupunktur bozulan dengeyi düzelterek etkili olmaktadır.
Tıp tarihinin ilk hekimlerine Eski Mısır'da ve Hindistan'da rastlıyoruz. O zamanların dünyasında, Eski Çin'de bambaşka bir tedavi yönteminin temelleri atılıyordu. Ünlü usta Fou Hi'nin, tarih öncesi devirlerde ileri sürdüğü ikili ilke (YANG-YİN) ve beşli ilke ya da beş element kuralı, kulaktan kulağa yayıldı.
Tıp tarihinde, iki büyük hekimi akupunktur uygularken görüyoruz. Hipokrates (İÖ 460-375) kulak akupunkuru uygulayarak, cinsel iktidarsızlığı tedavi etmeyi denemiş. Büyük Türk hekimi İbni Sina ise, vücut akupunkturu uygulamıştır.
Akupunktur sözcüğü, 17. yüzyılda yolları Çin'e düşen Cizvit misyonerlerinin Latince'den yakıştırmaları. Acus ve punktura, yani iğne batırma anlamına geliyor. Aslında, bu yakıştırma çoktan özelliğini yitirmiş. Akupunktur artık sadece iğne batırmakla yapılmıyor, Örneğin, Eski Mısır'da işlem, ağrılı noktaları dağlayarak uygulanırmış. Günümüzde, bu tedavi yönteminin insanı kendi ilacıyla tedavi eden bir mantığı var.