Çocuklarımızda, gerek evde gerek okulda doğa sevgisi, bu konuyu işleyen kitaplar ve görsel malzemeler sayesinde gelişir.
Yaşar Kemal’i okuyan birinin, tek ağaca, tek bitkiye bile zarar vereceğine inanmıyorum.
Dede Efendi’den Vivaldi’ye uzanan besteciler bize müzik zevkiyle doğa tutkusunu aşıladılar.
Türk müziğinden, Batı müziğinden doğaya, mevsimlere dair şarkılar var; onları dinleyenler doğanın bir ülkenin yaşamındaki yerini, önemini bilirler.
Bizim yayıncılık dünyasında, bu konuya dair yerli ve yabancı yazarların birçok kitabı vardır. Kitap fuarını ziyaret eden küçük ve büyük kitap meraklıları bu konuda zengin bir kitap listesini görmüşlerdir.
Doğa olayları, bunların kaynakları, iklim değişmeleri, bugün yaşadıklarımız kitaplarda anlatıldı. İklim üzerine birçok kitap yayımlandı, gelen tehlike, seller ve birçok doğa felaketi konusu işlendi.
Kaçımız bu kitapları okuduk? Doğaya sadece güneş, deniz, yağmur ve kar olarak baktık. Günlük yaşamımızı da dış saptamalarla düzenledik.
Televizyonda görüyorum, gazete haberlerinden okuyorum, yaz yığılmalarına bir anlam veremiyorum. Bu tavırları bir ihtiyaçtan çok ne yazık ki bir moda gösterişi olarak yorumluyorum.
Elbet tiyatroya, sinemaya verdiği emekler uzun uzun yazılacak.
Onunla birlikte yaşadığımız, bir şiir gösterisi belleğimin unutulmazları arasında.
Nedret Güvenç, Şehir Tiyatroları’nda bir ‘Teatral Şiir Gösterisi’ düzenlemek istedi, bunu da birlikte hazırlamamızı önerdi. Bu zevkli işi hemen kabul ettim.
Evinde günlerce çeşitli antolojileri tarayarak, tartışarak, görüşerek bir liste hazırladık.
Gecede 50 tiyatro oyuncusu yer aldı.
Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda gerçekleştirilen geceye ilgi büyüktü. Şiirleri okunacak bazı şairler de katılmışlardı.
Daha sonra program kaldırıldı.
Türk edebiyatının aslarından Füruzan’ın ‘Parasız Yatılı’sı, 50’nci yılında özel ciltli olarak yeniden basıldı, yeniden gündeme geldi. Onun edebiyatımızdaki yeri üzerine incelemeler, eleştiriler yayımlandı.
Yıldönümlerinin, yazarların yeniden okunması, yeniden değerlendirilmesi için güzel bir girişim olduğunu hepimiz kabul ederiz.
Yazarların ve akademisyenlerin hazırladığı bir kitap, biz okurları Füruzan’ı ayrıntılı okumaya yöneltiyor, bu açıdan güzel bir olanak sunuyor: ‘Bahçelerinde Yaz - Füruzan Edebiyatı Üzerine’. Hazırlayanlar, Hilmi Tezgör ve Aslan Erdem.
Sunuş’ta Tezgör ve Erdem şöyle diyor: “Bu kitabı hazırlayanlar olarak Füruzan edebiyatı içinden ikimizin de ilk okuduğu ve hemen sevdiği kitabın ‘Gül Mevsimidir’ olmasını güzel bir tesadüf olarak görüyoruz ve bu bizi mutlu ediyor. ‘Hayatın özeti midir aşk? Nelere egemen olabilir; nelere karşı durabilir? Ne kadar sürebilir ki?’ Füruzan’ın dünyası, hepimizi ilgilendiren ve hâlâ cevaplayamadığımız bu gibi sorularla dolu bir dünya.”
Bu arada, kitabın arka kapağında da, Füruzan’ın ilk hikâyesini Yeni Gazete’de yayımlayan biri olarak benden bir alıntı konmuş: “Genellikle öykü karakterleri fazla anımsandığı gibi edebiyat tarihinde tipler arasında ya anılır ya anılmaz. Füruzan’ın tipleri birer roman kahramanı düzeyine yükselmiştir ve hiçbir zaman akıldan çıkmaz.”
‘Bahçelerinde Yaz-Füruzan Edebiyatı Üzerine’ Hazırlayanlar: Hilmi Tezgör-Aslan Erdem Yapı Kredi Yayınları
‘ZAMAN ELİMİZDEN ALINDI’
Müzayedede hangi sanatçıların eserleri sunuluyor: Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabri Berkel, Füreya Koral... Mustafa Kemal’in, İsmet İnönü’nün fotoğrafları...
Müzayedede 4 Ağustos’ta ölüm yıldönümü olan Sabri Berkel’e ait fotoğraflar, sanatçının sergilerine dair davetiyeler da satışa sunuluyor.
1 Ağustos 2021 Pazar günü saat 13.02’de müzayede canlı olarak gerçekleştirilecek.
Geçen dönem müzayedeler, festivaller, bütün güçlerini sergileyemediler.
*
MURAT Yeşilyurt aşağıdaki adlara bazı sorular yöneltti. Geçen mevsimin bir grafiğini verilen yanıtlardan çıkarmamızı sağladı.
Onun sorularına yanıtlardan yalnız geçen mevsimi değil gelecek mevsimin gündemini de öğreniyoruz.
Kimlerle konuştu:
Ateş Ailesi’nin çalışmalarını bilirdim, sevgili Toktamış Ateş yakın arkadaşımızdı.
Bayram günlerinde okuduğum, Ahmet Emre Ateş’in kaleme aldığı bir kitap:
‘Her Sayfası Altın Değerinde: Ahmed Ateş - Ailesi: Hatıralar, Belgeler, Resimler.’
Ömrünü bilime adamış Ahmed Ateş’in eşi Fikret Ateş’in ekseninde, bu anılardan bilim dünyasını, dönemin önemli kişilerini de tanıyoruz.
Yaşadıkları sur içindeki evi ve kütüphaneyi Toktamış’tan dinlerdik.
Tanıtım cümlesi, etkili bir tasvir özelliği taşıyor:
“İstanbul’da güngörmüş ahşap mobilyaların kitap kokusuyla karıştığı hatıralarla dolu bir ev. Prof. Dr. Ahmed Ateş ve ailesinin evi. Türkiye’de kültür, bilim ve siyaset üçgeninde yaşananların kısa tarihini anlamak açısından önemli bir kesişim noktası...”
Torun
Kapaktaki yazılar:
Cumhuriyetimizin 75. Yılı Kutlama Konseri
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Şef:
Tadeusz Strugala
Solist:
Hüseyin Sermet (Piyano)
Seslendirilen besteciler:
Başlıktaki sorunun cevabını tahmin ediyorum: “Yahu komşuluk, mahalle kültürü kaldı mı?” Değerli araştırmacı Artun Ünsal’ın ‘Boğaz’ın İnsanları’ (Boğaziçi’nde Tanıdık Yüzler) kitabını okuduğunuzda semtinizdeki, yakınınızdaki kişilerin anlatacak çok şeyleri olduğunu, insan öykülerinin derinliğini, içtenliğini fark edeceksiniz.
Kitap Ara Güler’in bir sözünün gerçekliğini vurguluyor: “Hayat dediğin, küçük adamların hikâyesidir.” Gerçekten de büyük edebiyat yapıtları küçük insanların hikâyeleri üzerine kurulmuştur. ‘Görünüşte sıradan’ insanların içindeki cevheri keşfetmekte usta bir yazardır Artun Ünsal. Çeyrek asırdan fazla Çengelköy’de yaşıyor. Hangi semtlerin gezginidir Ünsal? Üsküdar, Beşiktaş, Paşabahçe...
‘Önsöz’de ne diyor? “TV ekranına çıkanlar, stadyum ve arenalarda boy gösterenler, maddi varlıkları ile size ‘çene yorduran’ kişileri ister istemez önemsersiniz. ‘Vitrindekiler’dir çoğu zaman ilginizi odakladıklarınız. Tesadüfen karşılaştığınız ve görünüşleriyle sıradan saydığınız kişilerin, bir bakıma ‘sessiz çoğunluğun’ üyelerini sıklıkla önemsemez, onları yakından tanımaya ve sevmeye pek meraklanmazsınız. Güzel insanları tanımaktan sizler de mutlu olacaksınız.”
Boğaz’ın İnsanları
Artun Ünsal
Kırmızı Kedi Yayınevi
BİR BOĞAZİÇİ MOZAİĞİ
Okurken güleceksiniz, hüzünleneceksiniz, insan dayanışmasının örneklerine rastlayacaksınız, bir semtin insan haritasının zenginliğini göreceksiniz. Kitaptan bazı seçmeler:
Mustafa Koç’un hazırladığı iki ciltlik kitaba bir göz atın, kendinizi okumaya kaptıracaksınız:
‘Revnakoğlu’nun İstanbul’u - İstanbul’un İç Tarihi: Fatih.’
Kitabın başında Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan’ın ‘Takdim’ yazısı var.
Mustafa Koç’un ‘Revnakoğlu Dosyaları ve Bu Eser’ yazısı, hem yazarı hakkında bilgi veriyor hem de ortada kalan telifler sorununa değiniyor: “Revnakoğlu’nun 1968’de vefatının ardından terekesi mahkemece kayıt altına alınmış, ömrünce biriktirdiği ve evini müzeye dönüştüren eşyası yok pahasına elden çıkarılmış, ancak 400 dosya kadar tutan arşivi, müsvedde halindeki notları, Abdülbâki Gölpınarlı ve Halil Can’ın teşebbüsleriyle Galata Mevlevihanesi’ne aktarılmıştı.
Evlenmemiş ve akrabaları tespit edilememiş olduğundan İstanbul’un meçhulünü malum eden bu kalemden çıkanlar, yıllarca orada birkaç tecessüs sahibine yüzünü gösterdi.”
Bu yazı mirasçısı tespit edilemeyen nice değerli belgenin, kitabın yayınlanmasını nasıl engellediğini gösteriyor.
Üzerinde durulacak bir konu.
İlk yazı; ‘Revnakoğlu’nun Biyografiler İçinde Biyografisi.’