Ama Türk müziğine çok yakıştırıyorum.
Şükrü Tunar’ı kayıttan ve sahneden çok dinlediğim için onun ses belleğimdeki yeri başkadır.
Diskoteğimde duran Selim Sesler’i dinledim.
‘Keşan’a Giden Yollar’ - Regional and Roman (Gypsy) Music from Thrace.
Selim Sesler (1957 – 2014) Fatih Akın’ın ‘Duvara Karşı’ ve ‘İstanbul Hatırası’ filmlerinin müziğini besteledi.
İki dilde, Türkçe – İngilizce hazırlanmış bir albüm.
Trakya nasıl bir bölge?
Bir edebiyat eserinin yazılış serüvenini merak eder misiniz? Özellikle, mesela bir aşk şiirinin kimin için yazıldığını? Haluk Oral’ın ‘Şiir Hikâyeleri’ kitabında bu türden merak giderici pek çok bilgi ve belge var. Bildiğimiz, sevdiğimiz şiirlerin öyküsünü, esin kaynağını öğreniyoruz. Kitabın başında; ‘Şairin, şiirin ardındaki giz’ başlıklı yazım yer alıyor. Haluk Oral’ın kitabını anlattığı yazısı ‘İfade-i meram’ başlığını taşıyor: “Yıllar önce bir sergiden iki soyut resim almıştım. Ressam da oradaydı. Yanıma geldi ve sordu:
‘Neden bu iki resmi tercih ettiniz?’
‘Aynı yerin gündüz ve gece görüntüleri gibi geldi bana.’
‘Hiç böyle düşünmemiştim. Ama hoşuma gitti’ dedi ve uzaklaştı yanımdan. Uzun bir zaman aklıma takılıp kaldı: Peki, ressam ne düşünmüştü bunları yaparken? Aynı düşünceye sevdiğim bir şiiri okuduktan sonra yeniden kapılırım: Acaba sevdiğim şiiri, şairin söylemek istediğini anladığım için mi yoksa bambaşka bir anlam yükleyerek mi sevmiştim? Bu sorunun yanıtının çok zor, belki de imkânsız olduğunu fark ettikten sonra sadece şiirlerin hikâyeleriyle yetinmeye karar verdim.”
Şiir Hikâyeleri
Haluk Oral
Everest Yayınları
HER BÖLÜM AYRI BİR KİTAP
Yayımlananlardan birçoğunu anımsıyorum, dünden bugüne göndermelerin eşliğinde daha doğru değerlendirmeler yapıyorum.
Ne yazık ki geçmiş sadece siyasal platformda, siyasal olaylarla ortaya konuluyor. O dönemde toplumun durumu, zevkler skalası, dinlenen müzik, okunan kitaplar, televizyonun etkisi gündeme gelmiyor. Bazen şöyle düşünüyorum: Televizyonda siyasetten de sanattan da söz edenler, dün doğmuş bugün de ahkâm kesmeye başlamış gibi.
Maria Callas’ın kendini eleştiren bir meslektaşı için söylediği belleğimde yer etmiş. Ne diyor?
“Önce benim gibi müzik tarihine olan borcunu ödesin, sonra tartışalım.”
Yıllıkların yokluğundan yakınırken gerekçelerim bu cehaleti görmemden kaynaklanıyor.
İnternet birçok alanda, edebiyatın, sanatın atıştırmalık yeri, önemini inkâr etmiyorum, ne var ki oradan yola çıkıp yazılı kaynaklara gitmenizi tavsiye ediyorum her zaman.
Gazete ve dergi koleksiyonları, her alanda bir araştırmacının cansuyudur. Eksik bir sayı araştırmasının bir bölümünü eksik bırakır. Onun için de koleksiyonların, arşivlerin dijitalize edilmesinde hayati önem görüyorum.
Elbette bu basılı olanları yok saymamıza yol açmamalı. Kâğıdından mizanpajına kadar bir kitabın serüveni elimizde tuttuğumuzda anlaşılır.
Zarfın içinde Koç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nur Yalman’ın da bir açıklaması vardı:
“Elinizde tuttuğunuz ‘Kendi Sözleriyle Yaşayan Atatürk’ kitabının yazarı Talat Halman çok yakın arkadaşımdı. Kıymetli Feyyaz Berker de 1992’de Halman’ın Birleşmiş Milletler’de yapmış olduğu bir konuşmayı çok beğenmiş ve 10 bin adet basıp dostlarına dağıtmış. Ben de yeniden İngilizce ve Türkçe yayınlatarak, Atatürk’ün vefatının 83. yıldönümünde hatırasını yâd etmek istedim.”
Talat S. Halman (1931-2014) kitaptaki ‘Sunarken’ başlıklı yazısında Atatürk’ün dünya tarihindeki yerini belirtiyor:
“Kader pek az kişiye Atatürk’ün başarılarından herhangi birini armağan etmiştir. Ulusunun egemenliğine öncü. Yenilgisiz komutan. Sömürgeciliğe karşı ilk büyük mücahitlerden. Ülkesinde ve dünyada emperyalizmin en kudretli düşmanı. Cumhuriyet yaratıcısı. Siyasal, hukuksal ve sosyoekonomik sistemlerin inkılapçısı. Büyüleyici hatip. Kültür devrimcisi. Laik düzenin kurucusu. Hümanist ve uluslararası barış mimarı. Ulusal kurtuluş ve yeni doğan ulusların önderleri için örnek. 20. yüzyıl rönesansının kahramanı. Doğu’da ve Batı’da, bu yüzyılda ya da daha önce aynı başarıların çoğunu kazanmış olanların sayısı çok azdır. Bu kadar kısa bir süre içinde bunların hepsini gerçekleştirerek sürekli etki yapan başka bir tarihi şahsiyeti düşünmek olanaksız gibidir.”
Nutuk’tan alıntılara fotoğraflar eşlik ediyor. Cumhuriyet’in tarihini adım adım sözler ve fotoğraflarla izleyebilirsiniz.
Atatürk Kitaplığı’nda yer alacak bir seçmeler kitabı.
GAZİANTEP’TE TÜRK ARKEOLOJİ VE KÜLTÜREL MİRAS ENSTİTÜSÜ
Saat 15.00’te yönetmenliğini Eytan İpeker’in yaptığı, birçok ülkede çekimi yapılan 55 dakikalık ‘İdil Biret Belgeseli’ gösterilecek.
Belgeselin ardından Filiz Ali ve Aydın Büke seyircilerle söyleşi gerçekleştirecekler.
Ücretsiz olacak gösterime Süreyya Operası gişesinden alınacak davetiyelerle katılım mümkün olacak.
Saat 18.00’de İsviçre’de yaşayan Avusturyalı piyanist, orkestra şefi, besteci Ingolf Wunder’in piyano resitali var. Liszt ve Chopin’in bestelerini icra edecek.
Konserin başında Zeynep Oral konuşacak.
İdil Biret
Yıllar önce Pera Müzesi’nde ‘İdil Biret: Bir Harika Çocuğun Portresi’ belgeselini seyretmiştim. Dünyaca ünlü bir sanatçının nasıl emeklerle, çabalarla yetiştiğini gösteriyordu.
Gösterinin bitiminde eşi
Ahmet Bozkurt’un ‘Evvel Zaman İçinde İstanbul’unu okurken tarih içinde bir geziye çıkacaksınız. Kitabın sunuş yazısı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun... Ahmet Bozkurt ‘Seyreyle Temâşâyı İstanbul İçinde’ yazısında kitabın kapsamı konusunda bilgi veriyor: “İstanbul’un, tarih boyunca, dünya sahnesinde ağırlığı, kurulduğu 324 yılından başlayarak hemen her dönemde baskın bir şekilde kendini hissettirmiştir. Ticaret yollarının kesişim noktasında yer alması, nüfusunun yoğunluğu, farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşaması, mimarisi, kültürel ortamın canlılığı, ekonomik hacmi, bütün düşünsel ve fiziksel zenginlikleri bünyesinde barındırması İstanbul’u hem kendi döneminin hem de sonrasının ikonik kentlerinden biri haline getirmiştir.”
Kitabın ana bölüm başlıkları şöyle:
Evvel Zaman İçinde İstanbul
Ahmet Bozkurt
Kültür A.Ş.
Kimlerin yazıları var?
Bu başlıkları yazanlardan bir seçme yapacağım. Böylece İstanbul’la ilgili edebiyat tarihinden önemli makaleleri okuyacaksınız...
Kitapta Ahmet Rasim’in de yazısı var.
Sezai Karakoç gibi şairler her zaman bu yolculuktan zaferle çıkarlar. Çünkü şiirleri, insanın, özellikle düşünen insanın sırrını keşfetmişlerdir. Hayatın içinde yaşarlar. Karakoç gibi hem maneviyatımızı canlı tutarlar hem de dünyevi olanın nasıl ustaca yazıldığını ispatlama gücüne sahiptirler.
Ardından yazılanlarda, şiiri kadar Diriliş felsefesinden de söz ediliyor. Çağdaş ve modern kavramlar hakkında yazılan birçok yazıda yer alıyorsa bu, geleneği iyi incelediğinin, özümsediğinin göstergesidir.
Şiirinin arkasında bir inanç, bir ideoloji varsa dünya görüşü şiirine de sızdığında bir başka ustalık evresi çıkar ortaya. İnancını, dünya görüşünü paylaşanlar, yalnız düzyazının egemenliğini benimsemiş olanlar değildir, şiirinin de iyi şiir olmasından kaynaklanır. İyi bir şiir, temsil ettiği düşünceyi inandırıcı kılar.
İbrahim Kalın’ın dediği gibi, örnek bir hayatın temsilcisiydi.
İyi bir şiir zamana direncin de örnekleri arasında yer alır. Geleneği bilmeden, onun yaşayan yanını ortaya çıkarmadan modern bir eser verilebileceğine inanmam.
Sezai Karakoç’u her okuyuşumda T. S. Eliot’ın, ‘Gelenek ve Bireysel Yeti’ yazısını anımsarım.
Kimi adlar vardır ki, bazı kavramlar onsuz incelenemez. Sezai Karakoç’un yazdıklarını daha iyi anlamak, algılamak için hiç kuşkusuz bazı kitapları okumak gerekir. Kütüphanem kapalı olduğu için ancak yakınımdaki bazı kitaplardan söz edeceğim:
Mahmut Bıyıklı–Bahtiyar Aslan
“Ali Emîrî Doğduğu Topraklarda konulu sergi ve panelimize teşrifleriniz bizi memnun edecektir.”
Üniversitenin tanıtımı:
“Bilginin ve Medeniyetin Buluştuğu Üniversite.”
16 Kasım 2021 Salı günü (bugün), Diyarbakır Dicle Üniversitesi 15 Temmuz Kültür ve Kongre Merkezi’nde Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ve Dicle Üniversitesi tarafından, “Ali Emîrî Doğduğu Topraklarda, Hayatı – Eserleri – Kütüphanesi” konulu sergi ve panel düzenleniyor.
Bu sergide Ali Emîrî’nin memuriyeti ile ilgili arşiv belgeleri, aldığı madalya ve beratlar, kendi eserlerinden örnekler, kütüphanesi ve kütüphanesindeki önemli eserlerin görüntülerinden oluşan oldukça kapsamlı bir sergi de açılacaktır.
Panelde Ali Emîrî’nin Diyarbakır’daki yaşamı, memuriyeti, Türkiye Yazma Eserler Başkanlığı tarafından Prof. Dr. Günay Kut’un editörlüğünde Prof. Dr. Sadık Yazar ve Doç. Dr. Mustafa Uğurlu Arslan tarafından inceleme - metin – tıpkıbasım olarak yayımlanan Diyarbakır kültürü ile ilgili Mir’âtü’l Fevâid ve Mukaddime’si, vatan ve millet aşkı, kütüphanesi konuları ele alınacaktır.
Konuşmacılar:
Millet Yazma Eser Kütüphanesi Müdürü