Müzisyenlerin evleri konusu pek gündeme gelmedi. Nasıl çalışırlardı, yaratıcılık serüveninde ne yaparlardı, nasıl yaşarlardı? Gündelik yaşamları konusunda hiçbir eşya yok. Hayat hikâyelerine baktığımızda, çoğunun yoksulluk içinde ömür tükettiklerini görüyoruz.
Bu konuda belgesel girişimleri de yok, oysa o besteciler, icracılar konusunda bilgi sahibi olanlar yaşıyorken onlardan yararlanalım, kayıtları toplayalım.
Bestecilerin eserleri seslendirilirken, takdim eden, kısaca hayatından söz ediyor.
Nevzat Atlığ’ın yönettiği koro icralarında dinleyicilere önemli bilgi veren broşürler verilirdi. Radyo ve televizyonlarda tanıtma programları yapılmalı. Örnekler seslendirilmeli. Onların enstrümanları da o evde sergilenmeli, notaları bulunmalı.
Birçok belgesel hazırlanıyor, Türk müzisyenlerinin de belgeselleri yapılmalı.
Bibliyografya çalışmaları, evlerin değerlendirilmesi, unutulmayı önleyen önemli bir girişimdir. Çağımız ne yazık ki günübirlik yaşayanların çağı, onun için de hatırlatacak unsurlara daha fazla yer vermeliyiz.
Konservatuvarların, operaların, senfoni orkestralarının kuruluşlarını, kurucuları yazmalı. Dizilerde zaman zaman bunlara yer verilmeli.
Müzik yayınları desteklenmeli, birçok iyi kitap, müzik tarihi bir daha basılamıyor. Bakanlık bu kitaplara yatırım yapmalı.
‘Ölmez Ağacın Gölgesinde Kitap’ sloganı ile yapılacak 5. Edremit Kitap Fuarı, 13 Ağustos 2022 Cumartesi günü saat 19.00’da Edremit Altınkum Belediye Tesisleri’nde yapılacak açılış töreni ile başlayacak ve dokuz gün sürecek. Fuara 200’e yakın konuk ve 60 yayınevi katılacak.
Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, yaptığı açıklamada “Kitap fuarıyla Edremit’te yetişen Sabahattin Ali başta olmak üzere yine Körfez’in önemli ismi yazar Mustafa Seyit Sutöven’e layık olmaya, onların kitaplar ve şiirler üzerinden yaydıkları aydınlanma ışığını bir kez daha bütün Türkiye’ye yaymak istiyoruz” diyor.
OKTAY AKBAL EDEBİYAT ÖDÜLÜ ZEYNEP GÖĞÜŞ’ÜN
MUĞLA Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Oktay Akbal Edebiyat Ödülü’nü Zeynep Göğüş, ‘Yok Çünkü Telafisi’ adlı romanıyla kazandı. Ödül jürisi Hikmet Altınkaynak, Rûken Kızıler, Doğan Hızlan, Aykut Küçükkaya ve Zeynep Oral’dan oluşuyordu. Göğüş’e ödülü, Oktay Akbal’ın ölüm yıldönümü olan 28 Ağustos’ta yapılacak törenle verilecek.
Ödülün gerekçesi: “Unutma ve hatırlama üzerine kurguladığı bu romanda Zeynep Göğüş, yazılan, yazılmakta olan, yazılması istenmeyen tarihin içinde yarattığı karakterlerin bireysel ve kolektif hafızalarını önümüze seriyor. Brüksel’den Gaziantep’e, Paris saraylarından Hatay’a; geçmişle bugünün zaman katmanları arasında Doğu-Batı ikileminin çelişkilerinin klişelerden uzak derinliklerine iniyor. Sınırları çizip sınırları ortadan kaldırarak adeta bir yapboz oyunu kuruyor. Bir gazetecinin hakikati bulma çabasına bilinçaltı tekniğiyle, edebiyat, sanat tarihi, müzik felsefe alanlarından çok katmanlı anlatılar yerleştirerek de hem yerel hem evrensel kültüre selam yolluyor.”
DERGİLERDEN SEÇMELER
O, yaşamımızın her döneminin kültürel yönünü yaratır. Anadolu’dan bugüne gelen sanatımızı ve en önemlisi sanat/hayat bağlantısını eserlerine yansıtır.
Onun sergilerini, çalışmalarını izlediğinizde görsel bir kültür tarihini okumuş ve seyretmiş olursunuz.
Yapıtlarına bakarken o görselliğin ardındaki düşünce birikimini hissederim. Dünlerin sanatsal tutanakları yoksa, bugünü yaratma imkânımız olmaz.
Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Sanat’ta açılan ‘Geleneğin Ve Geleceğin Şifreleri’ sergisi, bu açıdan biyografisinde belirleyici bir yer alıyor.
Bu serginin kitabının (‘Hüsamettin Koçan: Geleceğin Şifreleri’/ Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi Yayınları) çıkması beni sevindirdi çünkü sergiyi geziyorsunuz ama ona kütüphanenizde yer veremiyorsunuz.
Daha önce bu sergiyi yazmıştım.
Ayrıca açılışına gittiğim Baksı Müzesi’nin de önemini bir kez daha vurgulamak isterim.
Biyografi yazmanın zorluğunu eli kalem tutan herkes bilir. Ne var ki bir sanatçının sanat dünyasındaki yerini biyografi kitaplarından öğrenebiliriz.
Radi Dikici’nin Müzeyyen Senar ve Zeki Müren üzerine iki biyografi kitabını anmalıyız.
Müzik ansiklopedilerinde sanatçıların hayatı yer alıyor, ben bağımsız biyografi kitaplarını bekliyorum.
Özellikle opera bestecilerinin, solistlerin kitapları gerekiyor.
LEYLA GENCER’E DAİR
LEYLA GENCER için okunmasını salık vereceğim iki kitap var. O kitaplar, bir divanın dünyadaki başarısını bize aktarıyor. Onu tanıdığım, LP’lerini, CD’lerini dinlediğim için kitapları da bilgilerimi tamamlıyor.
Hiç kuşkusuz bu kitaplar onun kayıtlarını dinlemeye götürmeli sizi. Ne yazık ki bu kayıtların çoğu korsan olduğu için sanatçıya bir şey kazandırmadı. İtalya’ya gittiğimde birçok LP’nin satıldığını gördüm. Diva unvanının çok kullanıldığı ülkemizde belki bu kitaplar kimin diva olduğuna karar verirler.
Üzerine yazılan kitapları bir kez daha anımsatmak istedim:
Tiyatro, sinema dünyasındaki sanatçıların yaşamını oldum olası merak ederim. Çoğunlukla da rollerinden karakterlerinin sızıntılarını çıkarmaya çalışırım.
Zeki Alasya ile Metin Akpınar’ın, Haldun Taner’in kaleme aldığı oyunlarının neredeyse hepsini seyrettim. Kabare oyunları üzerine de Haldun Taner’le çok konuştum. Taner her akşam temsile gider, seyircinin en çok neyi alkışladığını, neye güldüğünü tespit eder, ona göre de metinde değişiklik yapardı.
Türk tiyatrosunda, kabare türündeki başarıları her zaman övgüye değer. Güldürmenin ustalıkla yapıldığı zaman ne kadar etkili olduğunu kanıtlayanların başında gelir Metin Akpınar.
Zeynep Miraç, ‘Sahneye Adanmış Bir Ömür: Metin Akpınar’ kitabında, sanatçıyı tanımamız, yaşamını ve sanatını öğrenmemiz için iyi sorular hazırlamış. Şimdiye kadar düşündükleri, değerlendirmeleri, toplumsal ve siyasal alandaki yeri iyi yansıtılıyor. Bu tür çalışmaların yalnız
Marmara Adası 1950’lerde 60’larda dönemin en önemli edebiyatçılarının, yazarlarının, sanatçılarının gözde mekânıydı. Melih Cevdet’ten Oktay Rıfat’a, Yaşar Kemal’den Fethi Naci’ye, Edip Cansever’den Tomris Uyar’a, Arif Damar’a pek çok yazar adadan geçenlerden sadece birkaçı.
O günlerdeki doğal güzellikleri, denizi, açık yürekli insanları, balıkçıları, denizcileri ile Marmara Adası yazarların tatillerini geçirmekle kalmayıp eserlerine de ilham veren bir yerdi.
Zamanlar değişti, tatil yerleri Ege kıyılarına kaydı. 80’lerden sonra bu edebiyat atmosferi giderek dağıldı.
Şimdi Marmara’yı o günlerin havasına yeniden kavuşturmak hayaliyle yola çıkılıyor. Değerli yazar ve şairlerin katılımıyla Marmara Adası Edebiyat Günleri 5-6-7 Ağustos’ta gerçekleştirilecek. Üç gün boyunca yazarlar, şairler, edebiyatçılar çeşitli etkinliklerde Marmara Adası halkıyla ve Ada’yı ziyaret edenlerle buluşacak.
Marmara Adası Edebiyat Günleri, adayı seven, ada için emek veren Marmara Adası Dostları, Galimi Çınarlı Kırsal Kalkınma ve Turizm Derneği ve Gündoğdu Köyü Güzelleştirme Derneği’nin ortak çalışmaları, adalı gönüllülerin katkıları ve Marmara Adalar Belediyesi desteği ile ilk kez düzenlenecek. Edebiyat Günleri, kurumların, destekçilerin ve düzenleme kurulunun çabasını aşan bir emeğin ürünü. Uzun yıllar sürmesi umulan bir geleneğin başlaması Marmara imecesi ile mümkün oldu.
Etkinliğin posteri ve logosu ise Marmara Adası’nda yaşayan değerli şair ve ressam İsmet Değirmenci imzası taşıyor.
Yaşar Kemal
Baskısı bitmiş olanları kütüphanelerden temin edebilirsiniz. Çünkü artık 7/24 açık kütüphaneler var, çoğunda da bu adı geçen kitaplar bulunabilir.
El kitapları boyutunda müzik kitapları, bir dinleyici için ideal kaynaktır.
İki kitap tavsiye edeceğim bugün.
- Müziği Okumak
İrkin Aktüze
Pan Yayıncılık (Beş cilt ve ek cilt)
“‘Müziği Okumak’ isimli bu kitap, İrkin Aktüze’nin 1985 yılından günümüze kadar Uluslararası İstanbul Festivali’nin program kitapları için yaptığı parça açıklamalarını temel almaktadır. İrkin Aktüze ayrıca festival için yapılan ancak program değişikliği nedeniyle yayınlanmayan, çeşitli özel konserler ile radyo yıllarında hazırladığı programları ve besteciler için önemli gördüğü bazı eserlerin yanı sıra Türk bestecilerinin radyolarımızda, plaklarda ve konserlerde seslendirilen eserlerini de alarak kitabı zenginleştirdi. Kısa ya da ayrıntılı özgeçmişler bestecilerle ilgili kitaplarda bulunabileceğinden, 400 kadar bestecinin solo, oda müziği, orkestral, vokal, koral gibi her türde eserinin açıklamalarını içeren ve bu nedenle de çok geniş kapsamlı olan Müziği Okumak’ta, bestecinin yaşamındaki yeri ve bestelenmesinde etkin olan olayları ya da duyguları anlamayı yeğlerken, az çalınan ve az tanınan besteciler için de birer özgeçmiş verilmiş.
- Beethoven Çorbayı Neden Fırlattı?
Fikret Ercan’la uzun yıllar aynı gazetede çalıştık. Koyu, içten bir dostluk kurduk. Ben anıların önemine inanırım, hele basın gibi hareketli bir meslekte ömür tüketenlerin anıları daha ilgi çekici olur. Aynı zamanda belgedir. Ercan’ın ‘3 Patron 50 Yıl’ kitabı benim de tanıklık ettiğim anılarla dolu.
Ercan ‘Önsöz’de ne diyor: “İşinden ayrılan ya da emekli olan her gazeteciden anılarıyla ilgili bir şeyler yazması beklenir. Önceleri bu beni rahatsız ediyordu. Böyle bir zorunluluk yok diye düşünüyordum. Ama yaşadığım dönemin bir tanığı olarak bazı şeyleri yazmak da gerekiyordu sanki. İki duygu arasında gidip geliyordum. Sonunda bir şeyler yazmaya karar verdim, verdim ama yoğun iş hayatımda not almak, günlük tutmak gibi bir lüksüm olmamıştı hiç. Ne var ki Hürriyet’ten ayrılırken çekmecelerimden çıkan fotoğraflar, geçmişi bir bir önüme döküyor, o günleri hafızamda canlandırıyordu. Fotoğraf hafızam güçlüdür. İsimleri aklımda tutamam ama gördüğüm bir yüzü ya da mekânı en ince ayrıntısına kadar hatırlarım. Yazacaklarım, zaten bir basın tarihi değildi. Kendi tarihimden, kendi geçmişimden kareler olacaktı.”
Gazetecilikte 3 Patron 50 Yıl Fikret Ercan h2o Kitap
Ercan mesleğin evrilmelerine değiniyor...
* Gazetecilik Okulum: Yeni Gazete
“Yeni Gazete, Hürriyet’in yayınladığı bir gazeteydi. Türkiye’nin New York Times’ı olma iddiasındaydı. Cumhuriyet gazetesi gibi daha çok entelektüel kesimi hedeflemişti. Yeni bir baskı tekniği olan ofset baskıda pırıl pırıl siyah-beyaz bir gazeteydi. Rahmetli Nezih Demirkent, Yazı İşleri Müdürü’ydü. Küçük, butik bir gazeteydi ve herkes her işi yapıyordu. Benim için ikinci bir üniversite gibi oldu orası. Kadroda Doğan Hızlan, Zahir Güvemli, Zeynep Oral, Yılmaz Öztürk, Şevki Adalı ve Erkut Can gibi önemli gazeteciler vardı.”
*