29 yaşına basan ödüller çeşitli dalları kapsıyor.
Değişik alanların jürileri sonuçları belirledi.
Ödüller kaç dalda veriliyor.
Ödülleri verenler:
Doğan Hızlan, Başar Başarır, Faruk Şüyün, Metin Celâl Zeynioğlu’ndan oluşan jürinin ödüllendirdiği kazanan gelemediği için adına İletişim Yayınları’ndan Emre Bayın, Başar Başarır’ın elinden aldı.
Eivazi’ye ödülünü Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Adnan Özyalçıner verdi.
Yılan yayınevi ödülünü Alfa’dan yayın yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu jüri üyesi Metin Celâl Zeynioğlu’nun elinden aldı.
Yılın Polisiye Ödülü’nü kazananlardan Ercan Akbay’a Seval Şahin, Adnan Özer ise Cenk Çalışır’a ödüllerini verdiler.
Köyenstitüleri hakkında yeni yapılan çalışmalardan biri: ‘Uygarlığın Tuğlası Arifiye Köy Enstitüsü’ - Karabey Aydoğan.
Kitap Cengiz Bektaş’ın Sunuş’u ile başlıyor: “Karabey Aydoğan bana göre Köy Enstitülüdür. Enstitülerin kapanmasından hemen sonraki dönemde yetişse de bu böyledir. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’ne de baştan beri her türlü desteği veriyor. Onu belge toplayıcılığıyla da tanıyorum. Karabey, Ruhi (Su) ağabeyi en iyi biçimde yorumlar.”
(Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Duvarlardan ibaret bir yapı değildir
Şimdiye kadar yayınladığımız ya da bizde dosyaya koyduğumuz cevaplarda, bilgilerde, gerçekten kamuoyunda böyle bir istek, arzu olduğu kanısına vardık. Bazı belediyeler girişimde bulundu. Ancak bazı mekânlar için acil önlemler gerekiyor. Bunların başında Yusuf Atılgan’ın Hacırahmanlı köyündeki evinin satışa çıkarıldığı gerçeği ortaya çıktı. Yerel yönetimin devreye girmesini hatırlatıyoruz.
Evin onarımı gerçekleşirse Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan, yazara ait önemli belgelerin, malzemelerin bu eve konulabileceğini belirtti.
Oradaki ev birkaç işlevi bir arada taşıyabilir. Hacırahmanlı’da yaşayanlar, oraya gidip kitap okuyabilirler, bir açıdan buluşma yeri olarak da yararlanabilirler.
Bu kampanyalara kimi yayınevleri de katkı önerisinde bulundular. Sanırım yerel yönetimler, hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da dahil olduğu bir koordinasyon merkezi kurabilir.
Tespit ettiğimiz, öneriye açtığımız yazarların yaşadığı iller, ilçeler, beldeler:
İstanbul’daki evlerin fotoğraflarını arkadaşımız Murat Şaka çekti.
Tevfik Fikret - Âşiyan - Bebek
2011 yılından bu yana çağdaş müzik üretimine katkıda bulunmak amacıyla yurtiçinden ve yurtdışından bestecilere eser siparişleri veren İstanbul Müzik Festivali, bu yıl da sipariş ettiği üç yeni eserden ikisinin dünya prömiyerine, birinin ise Türkiye prömiyerine ev sahipliği yapacak.
Beste siparişlerinin önemini müzik tarihini bilenler destekler.
Birçok konser ve opera binası için yeni besteler sipariş edilmiştir.
Ayrıca festivaller müzik dünyasının güncel tarihini de yansıtırlar. Ben de beste sipariş eden bütün kurumlara yazılarımda yer veriyorum.
Çünkü gerek ustalar gerek yeni bestecelerin tanınması, başka orkestralarca çalınması, dünya repertuvarlarına alınması için de bu tür desteklemelere gereksinim vardır.
Gelelim bu yılın bestelerine...
◾ Beethoven’ın 250. doğum yılı kutlamalarının merkezi konumundaki BTHVN2020 kapsamında gerçekleştirilen Beethoven Pastoral Projesi, doğanın tehdit altında olduğu ve insanlığın çevreyi ve kaynakları hızla tahrip ettiği günümüzde, dünyanın dört bir yanından sanatçıları insanlık ile doğanın uyumlu birlikteliğine dair kendi vizyonlarını geliştirmeye çağırıyor. 48. İstanbul Müzik Festivali’nin Turgay Erdener’e verdiği eser siparişi, Beethoven’ın Pastoral Senfoni’si ile Beethoven döneminde yaşamış Osmanlı bestecilerinin eserlerinden seçtiği temaları harmanlayarak hem ülkemizden hem de klasik Batı müziğinden çalgıları bir araya getirdiği yepyeni bir eser yaratıyor. Dünya prömiyeri 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde yapılacak Pastoral Dokuzlu ‘alla turca’ adlı eser, usta sanatçılar Derya Türkan, Yurdal Tokcan, Serkan Mesut Halili ve Aykut Köselerli, Kağan Yıldız ve Semplice Quartet’i bir araya getiriyor.
◾ Çağdaş Türk kültürünün ‘dünya’ sesleri arasında önemli bir yeri olan
Çünkü geniş bir coğrafyanın sesi sonsuz tınılar taşır, her solist, her icracı buralardan yel gibi eser, sel gibi akar.
Bildiğiniz türküleri bilmediğiniz yeni bir üslupta size yeniden dinleme arzusu verir. Bildiğinizi sandığınızı yeniden keşfedersiniz, icranın bu biricikliğini unutmayalım.
Genç sanatçıların yeni çalışmaları bu vadide de bir zenginlik sunuyor bizi. Uzak sandığımız diyarları bize yakınlaştırıyor, bu türküleri sadece müzik olarak yorumlamıyorum. İnsanının sesindeki duyguları da hissediyorum.
Olcay Bayır yeni albümü Rüya’nın(1) başındaki kitapçıkta bakın ne diyor?
“Hayat uzun ince bir yol ve gece gündüz yürüyoruz... Yaşamımın son dört yılının serüvenidir bu albümdeki şarkılarım. Son 4 yılımın umudu, isyanı, umutsuzluğu, dibe batışı, gülüşlerimdir. Aşktır içimdeki...
Bu dönemde benimle yürüyen, benimle hisseden, bana inanan, ilham veren yazdıran her şeye, herkese minnettarım!
Canım ailem, albüme emeği geçen bütün müzisyen arkadaşlarım, yani Rüya’ya yüreği dokunan herkese bir teşekkür borcum var! Evet Veysel’in dediği gibi yol uzun ve ince, onun yolundan, onun gibi olur mu bilmem ama ben de şarkılarla yürümeye devam edeceğim.”
CD’ye emek verenler:
Ankara’daki Müzik Festivali sırasında sık sık konuştuğum Mehmet Başman gerçekten sanat koruyucularından biriydi. Festivalin ödül törenlerinden birkaçında ben de bulundum. Bir sanatçı seçilir, onun hakkında da bir kitap yazılır. Böylece kalıcı bir kimlik kazanır.
Şefik Kahramankaptan, Başman’ın biyografisi hakkında ne diyor? “Mehmet Başman’la hep karşılıklı güven ve sevgiye dayanan bir ilişkimiz oldu. Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın etkinlikleri ve Uluslararası Ankara Müzik Festivali için yıllarca birlikte çalıştık. Aynı idealleri paylaştığımız için elimden geldiğince destek vermeye çalışırken kendisini de gayet iyi tanıdım. Ali ve Murat Başman, bu kitabı yazmamı 2019 Nisan ayı sonunda istediler. Bir yaz boyu çalışmamın ürünü şu an elinizde. Bu kısa süreye sığdırılan çalışma boyunca anılarıyla, görüşleriyle yardımcı olan aile üyelerine, tüm dostlara ve vakıf çalışanlarına teşekkür ediyorum.”
Müziğin Yüce Gönüllü Şövalyesi Mehmet Başman -Şefik KahramankaptanSevda-Cenap And Müzik Vakfı Yayınları
(5 üzerinden 4 yıldız)
Kendi okurunu yetiştiren yazar
Ama kataloğundaki yazıları okudum, eserlerini gördüm.
Zaten sergileri gezerken, belleğimde yer edebilmesi için mutlaka kataloğu okurum.
Kimlerin yazısı var:
Önsözler:
◾ Nazan Ölçer - Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü
◾ Cenk Alper - Sabancı Holding CEO
◾ Avni Lifij İçin 15 Not - Ferit Edgü
◾ Avni Lifij’in Yazı Dünyası ve Entelektüel Kimliği - Zafer Toprak
Uluslararası değerde bir sanatçımız. Hemen hemen bütün CD’lerini, uzunçalarlarını dinledim. Batı müziği ile Türk müziğini yeni bir bileşimde sunması bana göre en önemli özelliği.
Serhan Yedig’in yaptığı Andante’de* yayınlanan söyleşinin başlık-spotuna ben de katılıyorum:
“Toplumumuz vals yapmayı, şarkı söylemeyi unuttu”.
Deneyim neler kazandırdı sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Kazandığım deneyim nedeniyle mutluyum. Pişman olacağım hiçbir şey yapmadım. Geleneksel müzik bana özgünlük kazandırdı, çünkü geleneksel müziğimizde çok zengin bir kaynak var, o halde bu zengin kaynağı kullanmalıydım. Bu sayede oluşturduğum özgün repertuvar ise bana geniş halk kitlelerini kazandırdı”.
Anlaşılma oranını da bakın nasıl yorumluyor:
“Çabamın değerinin hiçbir zaman anlaşılabileceğini düşünmüyorum. Anlaşılabilmesi için aynı yolda yürüyen en az bir düzine sanatçı olmalı. Çok sevdiğim Türk valslerinin düzenlemelerini de Oğuzhan Balcı ile Hasan Niyazi Tura yaptı”.
Bu söyleşide