Kitap dünden bugüne resmî ve gayrı resmî sanat politikalarının etkisini ve sonucunu irdeliyor.
Görsel sanatlara ilişkin bu çalışma hiç kuşkusuz batılılaşma yürüyüşündeki durakları da ortaya koyuyor.
Çalışmanın bakış açısı nedir?
Sanat tarihçisi ve akademisyen Nilüfer Öndin’in kaleme aldığı kitap 1923 – 1950 yılları arasındaki dönemin politik ve kültürel dinamiklerini analiz ederek Türkiye’nin kültürel evrimine dair önemli bir perspektif sunuyor.
Kitap, Cumhuriyet’in ilk yıllarında gerçekleşen önemli değişimleri ve kültür alanındaki dönüşümleri ele alıyor. Bu dönemin aydınları ile sanatçıları arasındaki dinamik ilişkileri açıklığa kavuşturuyor.
Kültür politikalarının nasıl şekillendiğini ve sanatın toplumsal dönüşümdeki rolünü detaylı bir şekilde inceleyen yazar bu politikanın meydana getirdiği sonuçları değerlendirerek, Türk kültürünün bu süreçteki devinimini çeşitli yönleriyle aydınlatıyor.
Cumhuriyet’in doğuşundan itibaren sanat ve kültürün nasıl şekillendiğini, dönemin önemli sanatçılarına odaklanarak onların eserleri ve politik atmosfer arasındaki etkileşimi ele alıyor.
Prof. Dr.
Sağlık ve yemek üzerine konuşmalar, yazılar da cabası.
Çok merak ediyorum; bunların kaçı dikkate alınıyor, kaç lokantada bu bilgiler uygulanıyor?
Artık bütün Türkiye yerel mutfakları da tanıdı. Ramazan Bayramı’nda baklava trafiği beni şaşırttı. Hamur tatlıları üzerine çeşitlemeler yapılırken, sütlü tatlılar pek revaçta değildi. Ramazan ayında pek güllaçtan söz edilmedi.
Dünyada kakao üretiminin azaldığı üzerine haberler beni üzdü.
Ben koyu çikolataları severim. Yüzde doksan dokuza bile zaman zaman iltifat ederim. İkram ettiğim misafirler ağızlarına attıktan beş dakika sonra odayı terk ederler.
Yemekle ilgili kitaplarda sofra adabına değinen yazılar da yer almalı.
Türk kahvesinin yanında mutlaka lokum bulunmalı.
Kafeler açıldı ama çayhanelere pek rastlamıyorum. Oysa çay tiryakileri de seçicidirler. Rahmetli Baki Hoca’mız (
Edebiyat ve yayıncılık dünyasını Eskişehir’de bir araya getirecek olan fuar; panel, söyleşi, atölye çalışmaları ve çocuk etkinliklerinden oluşan 90 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacak. Dokuz gün boyunca düzenlenecek etkinlikler ve imza günlerinde 400’den fazla yazar, okurlarıyla buluşma fırsatı bulacak.
Fuarın konukları arasında yer alan Adnan Özyalçıner, Ahmet Ümit, Alişan Kapaklıkaya, Ataol Behramoğlu, Banu Avar, Barış Terkoğlu, Birsen Ekim Özen, Caner Sarıoğlu, Celal Karaca, Dilek Cesur, Emre Kongar, Enver Aysever, Erdem Atay, Faruk Dilaver, Fatih Duman, Figen Alkaç, Haydar Ergülen, Hüseyin Hakkı Kahveci, Mecit Ömür Öztürk, Mustafa Balbay, Nihat Genç, Saygı Öztürk, Suat Turgut, Şükran Soner, Tarık Tufan, Umut Sarıkaya, Varol Yaşaroğlu, Yılmaz Aslantürk (Otisabi), Yoshinori Moriwaki, Zülal Kalkandelen, Ziya Selçuk gibi önemli yazar ve şairlerin yanı sıra özellikle genç okurların takip ettiği Adora Yağmur, Aslı Arslan, Beyza Alkoç, Ceren Melek, Dilara Keskin, Emre Gül, Loresima, Maral Atmaca ve Zeynep Sahra gibi genç yazarlar da fuarda okurlarıyla bir araya gelecek.
İLLÜSTRATÖRLER DUVARI
Eskişehir 3. Kitap Fuarı kapsamında, fuar alanında ilgili bölüm öğrencilerinin ve illüstratörlerin çalışmalarını sergileyebileceği “İllüstratörler Duvarı” yapılacak. Bu duvarda, illüstratörler çalışmalarını sektör ilgililerine tanıtma imkânı bulurken, yeni iş imkânları için de fırsat yakalayabilecekler. Yayıncılık endüstrisinin büyük ilgi gösterdiği fuarda özellikle gençlik ve çocuk yayıncıları temsilcileri sunulan portfolyoları inceleyerek yeni yetenekleri keşfedebilecek.
Fuar etkinlik programında, edebiyatı konu alan belgesellerle ilgili çeşitli etkinlikler ve gösterimler de yer almakta. Nazlı Berivan Ak tarafından hazırlanan ‘Tarsus’ta Bir Bağımsız Kitabevi: Kitapçı’, BSB Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği desteğiyle, Sevinç Yeşiltaş’ın hazırladığı ‘Güzergâh Edebiyat - Enis Batur’ ve ‘Güzergâh Edebiyat – Latife Tekin’, Aydın Orak’ın hazırladığı ‘Yaşar Kemal Efsanesi’ ve Ulaş Tosun’un hazırladığı ‘Merhaba Canım’ belgesel gösterimleri ile edebiyatın gücü ve etkisi kitapseverlerin ilgisine sunulacak.
Girişin ücretsiz olduğu Eskişehir 3. Kitap Fuarı 5 Mayıs’a kadar 10.00-19.30 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
Yerli yabancı bütün ziyaretçiler burayı gezince İstanbul’un kozmopolit tarihi üzerine çok şey öğreneceklerdir.
Aktüel Arkeoloji Dergisi’nin özel sayısında müze çalışmaları hakkında önemli bilgileri bulacaksınız.
Derginin editörden bölümünde Necdet Akgöz arkeolojik çalışmalar yazısında Mozaik Müzesi’nden de söz ediyor.
Yazılardan seçmeler:
◊ Ömer Arısoy
“İstanbulumuza Bir Müze Daha Kazandırdığımız İçin Heyecanlıyız.”
◊
Bu konuda yapılan çalışmalar verdiği bilgi kadar karikatürleriyle de beni etkiler.
Yıllar önce lokantalarda bulacağımız yemeklerin bir bölümü bugün pişirilmiyor. Hızlı tempodaki yaşamın mutfaktaki süreyi kısalttığını söylemek bir hakikatin itirafıdır.
Çoğumuz çocukluğumuzda sevdiğimiz yemekleri ailelerimize söyler, sofraya onun gelmesini beklerdik. Ben öyleydim.
Şimdi akşam trafiğine kapılan kuryeler ailelere yemek taşıyor. Televizyonlardaki sipariş listeleri bizim atıştırmalık dediğimiz yiyeceklerden oluşuyor.
Yeni çıkan bir kitap; yazısıyla, tarifleriyle, karikatürleriyle de çok hoşuma gitti.
Yıllar geçse de sofraya ait sorunlar değişmiyor.
25 Aralık’ta yayımlanan bir karikatür.
Alt yazı:
Önce Aydın Gün’ü anmalıyız, İstanbul’da Devlet Operası’nı kurdu. İKSV’ye de uzun yıllar emek verdi. Müzisyen Azra Gün, oğulları ressam Mehmet Gün...
Bir sanatçı ailenin güzelliğini yansıtırlardı.
Ankara’da operanın kuruluş yıllarını ince bir ironiyle anlatırdı. “Sahnedeki sanatçılar seyirciden daha çoktu” demişti.
Panayot Abacı hem müzisyendi hem de Filarmoni Derneği’nin yöneticisiydi; Opus dergisini çıkarırdı. Zaman zaman Taksim’deki bürosuna uğrardım, ayrıca Nuri İyem Ödülleri’nde Evin Galerisi’nde buluşurduk.
Önemli Yunan yazarlarını da dilimize kazandırdı.
Filarmoni Derneği’nin kurucuları arasında Nadir Nadi de vardı. O da keman çalardı, son zamanlarında ayakta karınlı mandolinde sevdiği bestecilerin eserlerini icra ederdi. Belleğim yanıltmıyorsa Filarmoni Derneği’nin konserleri de Saray Sineması’nda verilirdi.
Birkaç kez onunla birlikte Aya İrini’deki konserlere gitmiştik. Konser aralarında
Yapı Kredi Müzesi, Atatürk’ün direktifiyle 1935 yılında Çorum’da başlatılan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası ölçekte ilk arkeoloji projesi unvanına sahip Alaca Höyük kazılarında çıkarılan arkeolojik eserlerin önemli bir bölümünü geçici süreyle müzesine taşıdı. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü işbirliğiyle Cumhuriyet’in 100. yılına özel hazırlanan Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük sergisinin kitabı da basıldı.
Kitabın önemli bir özelliğinden söz etmeliyim: Serginin 3D karekod bilgisi de var içinde. Böylece kitabı edinen okurlar sergiyi 3D sanal sergi turu olarak gezebilecek ve aradan yıllar geçse de eserlerin sergi temasındaki yerini ve pozisyonunu bir bütün olarak görebilecek.
1935 yılında başlatılan Alaca Höyük kazılarında açığa çıkarılan ve Türkiye’nin farklı müzelerinde korunan arkeolojik eserlerin önemli bir bölümü ilk defa bir arada sergileniyor. Sergi kapsamında Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Alaca Höyük Müzesi, Çorum Müzesi ve İstanbul arkeoloji Müzeleri’nden 235 arkeolojik ve etnografik orijinal eser İstanbul Yapı Kredi Müzesi’ne getirilerek kronolojik ve tematik bölümler altında sunulmuş. Türk Tarih Kurumu Arşivi’nden seçilen fotoğraflar ve Mahmut Akok tarafından yapılan orijinal çizimlerin bir kısmı da sergide görülebilir.
İLK BÜYÜK VE MODERN KAZI
Nihat Tekdemir’in verdiği bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum:
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk arkeoloğu Remzi Oğuz Arık ve etnolog Hâmit Zübeyr Koşay tarafından 1935 yılında başlatılan Alaca Höyük kazıları Atatürk’ün önderliğinde başlatılan ulusal arkeoloji seferberliğin ilk büyük ve modern kazısı unvanına sahip. Sergide Alaca Höyük kazılarıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kazıları sayılan Ahlatlıbel, Etiyokuşu, Karaoğlan ve Trakya Vize Tümülüsü kazılarından çıkarılan eserler de yer alıyor.
Bir arkeolojik kazıda kullanılan malzemelerin, çizim tekniklerinin, Hatti kralı mezar ve halk mezarı modeli, Kalkolitik Dönem kerpiç ev modeli gibi deneysel arkeoloji öğelerinin arkeolojik veriler ışığında canlandırıldığı sergi, Türk arkeolojisinin 1930’lu yıllarda eriştiği bilimsel ve teknik seviyeye de ışık tutuyor. 1935 yılında Türk Tarih Kurumu adına Remzi Oğuz Arık ve Hâmit Zübeyr Koşay başkanlığında yapılan Alaca Höyük kazıları günümüzde Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına Prof. Dr. Tayfun Yıldırım başkanlığında sürdürülüyor.
Üniversitelerin Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları ile Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinin programlarında yer alan Azerbaycan Dili ve Edebiyatı ile ilgili derslerde öğrencilere, bu alanda çalışan akademisyenlere, araştırmacılara ve ilgililere yardımcı olmak üzere hazırlanan Azerbaycan dilinin yazım kılavuzu Türkiye’de ilk kez yayımlandı.
Toplantıda Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın, Prof. Dr. Nurettin Demir, Prof. Dr. Emine Yılmaz, Azerbaycan dili ve yeni yayımlanan yazım kılavuzu üzerine konuşacak. Doç. Dr. Nurtaç Ergün Atbaşı konuşmasında Afak Mesut’un Azerbaycan edebiyatındaki yerine ve romanlarına, öykülerine değinecek. Tevfik Ergun da konuşmasında Azerbaycan şiiri üzerinde duracak.
Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesindeki K Salonu’nda 13.30’da Afak Mesut’un açış konuşmasıyla başlayacak toplantıdan sonra 904 sayfalık Azerbaycan Dilinin Yazım Kılavuzu, yayımcı kuruluş Erkmen tarafından ilgili bölümlerin bulunduğu üniversitelerin kütüphanelerine ücretsiz olarak gönderilecek.
AFYONKARAHİSAR KLASİK MÜZİK FESTİVALİ 23 YAŞINDA
Bu yıl 23. kez gerçekleştirilecek olan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali, 17-23 Nisan tarihleri arasında yapılacak.
Genel Sanat Yönetmenliğini Hüseyin Başkadem’in üstlendiği Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali, 23’üncü yaşını yepyeni mekânında kutluyor. Yeni açılan Afyonkarahisar Yeni Müze ve Kültür Merkezi Kompleksi, Klasik Müzik ve Caz Festivali konserlerinin de bu yılki yeni mekânı oldu.
Festivalin konserleri bu yıl çok ödüllü sanatçılarla sürdürülüyor. Festivalin olmazsa olmazı Okul Söyleşileri ve Okul Konserleri bölümleri ise yerli ve yabancı sanatçılardan oluşan çok zengin bir kadroyla yine Afyon’un köy ve kasaba okullarında gerçekleştirilecek.
Afyonkarahisar festivallerinde klasik ve caz olarak bugüne kadar toplam yaklaşık 750 ücretsiz konser gerçekleştirildi. Yalnızca Klasik Müzik Festivali’nde bugüne kadar toplam 10 bin izleyiciye ulaşan konserler verildi. Aynı zamanda okul söyleşi ve konserlerinde de geçtiğimiz 23 yılda yaklaşık 900 bin öğrenciye ulaşıldı.