Eski Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Filiz Çağman, Edirne’de aramızdan ayrıldı ve ebedi istirahatgâhına tevdi edildi.
Önceki akşam iyi karikatürist Semih Poroy, Filiz Çağman’ı kaybettiğimizin haberini verdi. Ertesi sabah da eski Kültür Bakanı İstemihan Talay aradı.
Talay, bakanlığı döneminde Topkapı Sarayı Müzesi’ne Filiz Çağman’ı atadı, restorasyonu da başlatmasını sağladı.
Çağman, 2005 yılında emekli olmuş, görevi İlber Ortaylı’ya teslim etmişti.
Yaşamı boyunca çalışmalarıyla müzecilik dünyasına büyük hizmetlerde bulundu, kitaplarıyla da kalıcı bilgileri bize bıraktı.
Birçok ödül aldı.
Nazan Ölçer
‘Türk Edebiyatının Yaşlanmaz Şair Çocuğu’.
Çevrimiçi düzenlenecek sempozyumun paydaşları:
Türk Dil Kurumu
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü
Urla Kaymakamlığı
Urla Belediyesi
Kaleme aldığı şiir, hikâye, roman, oyun ve deneme türündeki eserleriyle Türk edebiyatına ve sanatına önemli katkılar sunan ve
‘Dört El Brahms – Macar Dansları’ ilk albümleri.
Albüm kitapçığının başındaki bir Çingene şarkısının sözleri yer alıyor:
“Dinle, rüzgâr nasıl da dalların arasında kederli ve yumuşak ağıt yakıyor;
Tatlı yârim, ayrılmalıyız: İyi geceler.
Ah ne mutlu ki, kollarında dinlendim,
Ama ayrılık vakti yaklaşıyor, Tanrı seni korusun.
....
Gece karanlık, iğne kadar bir yıldız ışığı bile yok.
Kuvâyi Milliye
Nâzım Hikmet
Yapı Kredi Yayınları
Nâzım Hikmet’in ‘Kuvâyi Milliye’ kitabının ciltli baskısı yayımlandı.
Şiirin büyük ustasına ben, sadece yazdıklarıyla değil, diğer edebiyatçılara katkıları nedeniyle de saygı duyarım.
Edebiyat dünyasında eleştirilerin, dostlukların çizelgesi yapılmıştır.
Belleğimde kalan, Nâzım Hikmet’in bir yazıdan sonra Maçka’da Abdülhak Hâmid’in evine giderek, ona saygılarını sunmasıdır.
Bu yıl ödül Yan Lianke’nin 1997 tarihli romanı ‘Günler Aylar Yıllar’ın çevirmeni Erdem Kurtuldu’ya verildi. Roman, Jaguar Yayınları tarafından yayımlandı.
Erdem Kurtuldu kimdir?
1981 yılında İstanbul’da doğdu. 2006 yılında Ankara Üniversitesi DTFC’nin Sinoloji bölümünden mezun olduktan sonra, Çin hükümetinden kazandığı bursla Pekin Dil ve Kültür Üniversitesi’nde Çince eğitimine devam etti.
2012 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mo Yan’dan ‘Kızıl Darı Tarlaları’, ‘İri Memeler ve Geniş Kalçalar’, ‘Yaşam ve Ölüm Yorgunu’, ‘Değişim’, Yan Lianke’den ‘Patlama Kayıtları’, Yu Hua’dan ‘Kanını Satan Adam’ı Türkçeye çevirdi.
Ödül seçici kurulu aşağıdaki adlardan oluşuyor:
Doğan Hızlan (Başkan)
Sevin Okyay
Ayşe Sarısayın
Hoca kendi hastalığıyla mücadele ettiği Amerika’da ülkesine dönmeye çalışırken pandemi kısıtlamaları nedeniyle çaresiz kalmıştı. Telefonda ülkesine dönme isteğini anlattılar. Hemen çare düşünmeye başladım, uyuyamadım.
Dün gece uçaktaki fotoğrafını görünce de tatlı bir rüyaya daldım.
Konuyu özetlemek isterim:
Bilim insanı İlhan Başgöz, hocalık yaptığı Indiana’da birçok hastalıktan mustaripti ve Türkiye’ye dönme arzusunu açıklamıştı.
Bir pazar günü aziz dostum Dr. Fahrettin Koca’yı telefonla aradım, durumu izah ettim.
İlgileneceğini söyledi. Bunca iş arasında, bir salgın döneminde bu olaya kendini adamasına teşekkür borçluyum.
Dr. Koca’yı yakından tanırsanız, abartısız kişiliği sizi etkiler. Ben Cumhurbaşkanı seçiminin ardından Ankara’ya kutlamaya giderken uçakta tanıştım, yanımdaki koltukta oturuyordu.
Bana Sirkeci’deki I. Abdülhamid külliyesiyle ilgili yazımdan söz etti, tarihi yarımadanın önemine değindi, az kişinin ilgileneceğini düşündüğüm bir konuda konuşuyordu.
O serginin de bir kataloğu yapıldı.
Kataloğun başında ‘Arkas Sanat Merkezi’ binası hakkında bilgi veriliyor.
Lucien Arkas, Önsöz’de hem fotoğraf hem Ara Güler üzerine düşüncelerini yansıtıyor:
“Yaratıcı fotoğrafçılığın uluslararası alanda ün kazanmış en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Ara Güler genç yaşlarından itibaren, tüm hayatını fotoğraf makinesi kadrajından izlemiş, bizlere de gördüklerini tüm içtenliği ile aktarabilmiş büyük bir sanatçı.
Bugüne kadar 21 sergiye ev sahipliği yapmış olan Arkas Sanat Merkezi’nde, Ara Güler’in fotoğraflarını farklı yaş gruplarından birçok ziyaretçi ile buluşturabilmekten büyük mutluluk duyuyordum.
Ara Güler’in kendisinin de her zaman dediği gibi, ‘İnsanlar bakarak görerek, yaşayarak bir şeyler öğreniyor değil mi?
Ben de baktım, gördüm, yaşadım, öğrendim işte. Bir de çektim... Haydi merhaba!’...”
Doktorların her isteğinin karşılanması gereken bir dönemde bu talebi hemen yerine getirdim. Eğer bu yolla faydam olursa ben de artık kendimi doktor yardımcısı olarak göreceğim.
Bence doktor artık reçetelerine bu listeyi de eklemeli. Böylece ben de doktor onaylı liste yayınlarım.
Üç bestecinin de adını veriyor.
Beethoven, Mahler, Chopin.
Elbet bunları dinleyerek hem maddi hem de manevi sıkıntımızı gideririz.
Hiç kuşkusuz bunlara ekleyeceğim adlar da var.
Beethoven’dan başlayalım, senfoniler çok bilindik, çok icra edilen eserleri olduğu için tavsiye listesine yazmadım.
Şu anda piyano sonatları büyük rahatlıktır.