Doğan Hızlan

Okumayı dört gözle beklediklerim

2 Ocak 2021
Yeni yılda iki kitabı çıkar çıkmaz okuyacağım: Hilmi Yavuz’un şiirlerini ve Orhan Pamuk’un romanını.

MEHMET AKİF ERSOY İÇİN YENİ KİTAPLAR

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nın ulusal marş olarak kabulünün 100’üncü yılı. Yayınevleri, üniversiteler, bu marş ekseninde onun eserlerini, düşüncesini inceleyen toplantılar, sempozyumlar düzenlemeli. Hiç kuşkusuz marşın bestecisi Zeki Üngör’le orkestrasyonunu yapan Edgar Manas da unutulmamalı. Meclis’te şiiri okuyan Hamdullah Suphi Tanrıöver’in de gündeme getirilmesini öneriyorum. Okuma listenizde Beşir Ayvazoğlu’nun Mehmet Akif üzerine yazdığı ‘1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi’ isimli kitabı mutlaka bulunmalı.

YENİ YILDA İYİ ÇEVİRİLER

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen Talât Halman Çeviri Ödülü’nün değerlendirmelerinde dört çevirmen finale kaldı. Böylece kısa liste belirlenmiş oldu. Bu liste içinden kazanan kitap bu ay belli olacak:


Yan Lianke, ‘Günler Aylar Yıllar’, çevirmen: Erdem Kurtuldu


Yazının Devamını Oku

Beklemeyi, tahammülü, umudu öğrendik

1 Ocak 2021
Ev günlerinde, hafızamın derinliklerinden Aziz Mahmut Hüdai çıkıp geldi:

“Günler gelip geçmektedir

Kuşlar gibi uçmaktadır

Ehli-i fesadın yeri nar

Ehl-i salâh uçmaktadır”.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı çağrıştırır Aziz Mahmut Hüdai.

Aylardır sokağa çıkmayınca, evde yaşamanın bütün sınırlarını zorladım, sırlarını öğrendik/öğrendim.

Şair Nedim “Tahammül mülkünü yıktın” demişti. Çoğumuz evde kalarak tahammül mülkünün sağlamlığını, yıkılmazlığını gördük.

Dışarıya, işyerimize gidince, günün telaşına, ritmine kapılıyorduk, dost sohbetlerine dalıyorduk.

Yazının Devamını Oku

Fikret Muallâ: ‘Yalnız ve Yaralı Bir Hayat’

31 Aralık 2020
İzmir’de ‘Folkart Gallery’de açılan Fikret Muallâ sergisi, pandemi nedeniyle çok kısa süre açık kaldı.

Ancak sergi için hazırlanan katalog, ressam hakkında bir referans kitap olma özelliğini taşıyor.

İstanbul’da başlayıp Fransa’da sonlanan bir hayatın bütün trajedisi, yaratma sürecindeki ıstırapları, dostları tarafından yazılan mektuplar, belleğimizde silinmeyen izler bırakıyor.

Bir mektubunda ne yazmıştı:

“Acılar sayısız derecededir”.

Devletin, dışişleri bakanlarının sanata ilgi ve saygı göstermelerini her zaman destekledim.

Fikret Muallâ, 1967’de Fransa’da öldü ve gömüldü.

1974 yılında Cumhurbaşkanı

Yazının Devamını Oku

İlhan Başgöz’ün memleket hasreti son buluyor

28 Aralık 2020
Türkçeyi ve Türk folklorunu dünyaya tanıtan Prof. Dr. İlhan Başgöz (97) uzun yıllardır ABD’deydi. Bu ülkede kanser tedavisi gören ve şimdi pandemi nedeniyle seyahat edemeyen İlhan Başgöz Türkiye’ye dönmek istiyor. ÂBu konudaki mektup elime geçince hemen yakından tanıdığım, saydığım İlhan Başgöz’e kol kanat germesi için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı aradım. Bakan Koca da durumdan haberi olduğunu belirtti.

Cumartesi gece yarısında Umut Özkan imzalı bir e-mail aldım. Türk halk edebiyatının uluslararası önemdeki bilim insanı İlhan Başgöz’ün Amerika’da, Indiana’da hasta olduğunu bildiriyordu. Daha sonra da hocanın yanında olan Balım Yetkin’le telefon görüşmesi yaptım. Başgöz’ün Türkiye’ye dönmek, yurdunda iyileşmek isteğini söylemişti. Indiana Üniversitesi Ural-Altay Dilleri ve Folklor Enstitüsü’nde profesör ve Türkçe programının direktörlüğünü uzun süre yürüten ve oradan emekli olan Başgöz’ün son dönemde yaşadıklarını ve bana yazma sebebini şöyle açıklıyordu edebiyat öğretmeni Umut Özkan:

‘İLHAN HOCA ADINA YAZIYORUM’

‘Bu duyuruyu İlhan Hoca adına yazıyorum. İlhan Hoca hepimizin bildiği gibi yüz yaşına merdiven dayamış durumda. Yıllardır kanser tedavisi görüyor. Buradan sizlere doğrudan seslenme olanağı maalesef yok. Son iki yıldır sağlık durumu giderek ağırlaşıyor ve ağustos ayında yatağından kalkmaya çalışırken düşmesi sonucunda kaburgaları kırıldı. O tarihten beri yatağından kalkamıyor ve tedavisi salgın nedeniyle evinde yürütülmeye çalışılıyor. Sık sık hastaneye gitmesi gerektiği için mevcut koşullarda türlü zorluklarla karşılaşıyor. Bir yılı aşkın zamandır ısrarla Türkiye’ye dönmek istemesine rağmen küresel salgın ve sağlık durumu nedeniyle olağan yollardan bunu gerçekleştirmesi mümkün olamadı.’



DİLERİM EN KISA SÜREDE GELİR

Yazının Devamını Oku

Ruhi Su’nun anısına

27 Aralık 2020
Geçen hafta türküleri dinlerken Nâzım Hikmet’in bu şiirinden dizeleri mırıldanmaya başladım.

Birkaç dize daha okuyalım:

“İnsanların türküleri kendilerinden güzel,

kendilerinden umutlu,

kendilerinden kederli,

daha uzun ömürlü kendilerinden.

Sevdim insanlardan çok türkülerini.

İnsansız yaşayabildim

türküsüz hiçbir zaman.

Yazının Devamını Oku

Rafların yıldızları

26 Aralık 2020
Belki çoktan hatmettiniz, belki de aklınızda ama bir türlü okumaya fırsat bulamadınız. Her beğeninin zirvesinden önerilerim var: İster roman, ister inceleme, belki isterseniz tadı hiç eskimeyen, daha ‘zamansız’ bir kitap...

AYFER TUNÇ - OSMAN

Mirasyedilerin umutları, hayalleri, gerçeklerle karşılaştıklarında davranışları. Dışardan görünenle içerde yaşananların trajik dünyaları. Cilanın döküldüğü o anların başarılı tasviri...

JOHN LE CARRÉ - SOĞUKTAN GELEN CASUS

Kısa süre önce kaybettiğimiz yazarın en çok beğenilen, en çok okunan kitabı. Yılın listesine bu yüzden girdi. Soğuk Savaş’ın soluk soluğa günlerinde casusların mücadelesi. Bu alanın kitaplarını inceleyenlerin yargısı şu: “Tüm zamanların en iyisi.”

AYDIN BÜKE - BEETHOVEN

Yazının Devamını Oku

Sadberk Hanım Müzesi’nden seçkiler Meşher’de

24 Aralık 2020
‘Maziyi korumak’ başlığı altında Sadberk Hanım Müzesi’nden 200’ü aşkın eser ‘Meşher’de sergileniyor. Sergilenen eserler, müzenin Arkeoloji ve Türk–İslam Sanatı koleksiyonlarından seçildi. Etkinlikler müzenin kuruluşunun 40’ıncı yılı dolayısıyla gerçekleştiriliyor.

İstiklal Caddesi’ndeki Meşher’de sergilenen eserler, MÖ 6. bin yıldan 20. yüzyıla uzanan bir zaman dilimini kapsıyor.

Sergi için hazırlanan ‘Maziyi Korumak’ başlıklı kataloğun ilk sayfasında, Boğaz’daki müzenin fotoğrafı yer alıyor.

Ömer M. Koç, kataloğun Önsöz’ünde müzenin özelliğini, içindeki eserleri anlatıyor:

“Sadberk Hanım Müzesi’nin 14 Ekim 1980’de kurulduğu günden itibaren büyük bir heyecanla üstlenmiş olduğu ana hedefi, kültürel mirasımızın birer parçası olan eserlerin muhafaza edilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılmasıdır.

Müzemizin Arkeoloji Bölümü’nden seçilen eserler Anadolu uygarlıklarını kesintisiz bir kronolojiyle ve çarpıcı örneklerle ziyaretçiye gösteriyor.”

Katalogda, Sadberk Koç’un bir fotoğrafı var.

Giriş’i ‘Bir Zaman Yolculuğu’ başlığıyla Hülya Bilgi yazmış. Sonraki sayfalarda açılışlardan, müze ziyaretlerinden fotoğrafları görebiliyoruz.

Sadberk Hanım Müzesi Müdürü, serginin küratörlüğünü yapan

Yazının Devamını Oku

Armağan haftası

22 Aralık 2020
Armağanların belli zaman dilimine sıkıştırılmasından yana değilim. Ama genel anlayışa uyarak gene de ara sıra hatırlatma yazılarını ihmal etmiyorum.

Elbette benim için birinci armağan kitaplardan seçilmeli. Seçerken ödül kazanan kitapların listesini gözden geçirin. Bir yılın öne çıkan kitaplarını okursanız, Türk ve dünya edebiyatının seyrini öğrenmiş olursunuz.

Yıllar önce, kitap dergilerinin olmadığı dönemlerde, yeni yayınları izleme olanağı yoktu. Ayrıca bugünkü gibi büyük kitabevleri de yoktu, seçimde hepimiz zorlanırdık. Şimdi büyük kitapçılarda konu sınıflaması yapıldığı için çocuğunuzla birlikte gidebilirsiniz.

Aslında birçok tanıdığım, uzun tatil günlerinde ve evde geçirecekleri geniş zamanlarda kendilerini yormayacak, dikkat yoğunluğu istemeyen kitap adları vermemi istiyorlar.

Okur profili değişti, şimdi yerli ve yabancı polisiye kitaplara ilgi çoğaldı. Düzenlediğim istek listelerinde ağırlık bu tür kitaplarda.

Eski yıllarda hafif aşk romanları revaçtaydı. Beyaz diziler, Barbara Cartland romanları şaşırtıcı sayıda baskı yapardı. O roman anlayışındaki Türk yazarlarının kitapları da çok satıldı. Aşk romanları sinemaya da aktarıldı.

Kısa bir süre önce eski dönemin ünlü yazarlarının yeni baskıları yapıldı ama okurun ilgisini çekmedi.

Onların yerini yeniden yayın dünyasına sunulan, Türk edebiyatının kurucu yazarlarının kitapları ilgi gördü. Çoğu bugünün Türkçesine aktarıldı.

Telifleri düşen birçok yazarın kitapları farklı yayınevleri tarafından değişik baskılarla okura ulaştırıldı. Bu adların başında

Yazının Devamını Oku