Doğan Hızlan

Hangisi İstanbul

11 Şubat 2021
Her yıl bu aylarda yıllıkların önemine, işlevine değinirim. Bunu internetin karşıladığına inanmıyorum. Uygulama bana bu gerçeği gösterdi.

İstanbul üzerine yapılan her inceleme benim dikkatimi çeker ve İstanbul’a, İstanbulluya katkısı vardır.

İstanbul’un semtlerini canlandıranları da sık sık anımsarım ve anımsatırım.

Çelik Gülersoy, Yeşil Ev’i açtıktan sonra Sultanahmet canlandı. Birçok otel yapıldı.

İstanbul üzerine kitap yazacakların Gülersoy’un kurduğu ‘İstanbul Kitaplığı’ndan yararlandığını biliyorum.

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün çıkardığı ‘Yıllık’ bu gereksinimi karşılayan yayınlardan biri.

Yazılardan önce okuduklarım, şehrin kültürüne, edebiyatına dair çalışmalar.

İncelemelerin yanı sıra, İstanbul’u anlatan romancıları, şairleri, öykü yazarlarını da okuyun, böylece bu bilgileri edebiyatla süslersiniz.

*

Yazının Devamını Oku

Vapur sefası yaptınız mı?

9 Şubat 2021
Vapura binmemiş bir İstanbullunun olduğunu sanmıyorum.

Eskiden Anadolu’dan gelenler Haydarpaşa İstasyonu’na inerler, oradan Kadıköy’e, Sirkeci’ye giderlerdi. Onları İstanbul’da ilk karşılayan vapurlar olurdu.

Adalar’da yazlığa gidenlerin de tek ulaşım aracı vapurlardı.

Vapur muhabbetleri meşhurdur, çoğu zaman Anadolu tarafında oturanlar belli bir vapurda buluşurlardı.

Köprülerin olmadığı zamanlarda, Anadolu yakası ile İstanbul’u birleştiren arabalı vapurlardı.

Gece karşıdan İstanbul’a geçebilmek için saatlerce beklerdik. Ben işim geç biterse orada bir otelde kalmayı tercih ederdim.

Hiç kuşkusuz Boğaz’ın Anadolu yakasında oturanların da vapur sefaları söz konusuydu.

Bütün Adalar’ı dolaşanlara dilenci vapurları denirdi.

Burgazada’da oturan

Yazının Devamını Oku

‘Şen ol Bayburt...’

7 Şubat 2021
Hüsamettin Koçan’ın kurduğu Baksı Müzesi’ni görmeseydim, ondan bu kadar etkilenmeseydim, belki de ‘Bayburt Türküleri’ni bu kadar can kulağıyla dinlemezdim.

Aziz okurlarım bilirler, bir coğrafyanın müziğini dinlemeden orayı tam benimseyemiyorum. Çünkü oranın müziğini dinlemeden, orada yaşayanların zevkini, alışkanlıklarını, aşklarını, hasretini fark edemezsiniz.

Açılışında bulunduğum Baksı Müzesi’nin yükseliş çizgisini sevgiyle izledim, izlemekteyim.

Hiç kuşkusuz türküleri dinledim, daha sonra da Melih Duygulu’nun ‘Bayburt Halk Müziği’ kitabını okudum.

Melih Duygulu, müzik kitaplarıyla bu alanın önemli bir adı.

CD’yi ayrı bir duyarlılıkla dinledim.

Kapakta şu yazı vardı:

“İlk Kayıtlarıyla Bayburt Türküleri”.

Bildiğiniz türkülerin özgün bir icra ile sunulması ayrı bir tat veriyor. Kapak resmi de, o dönemin müzisyenleri, çalanlar, söyleyenler.

Yazının Devamını Oku

Mimarimizin ‘üç Doğan’ı

6 Şubat 2021
‘Mimar Doğan'lar... Üç Doğan’, mimarimizin üç önemli ismi, Doğan Kuban, Doğan Tekeli, Doğan Hasol’un sohbetinden mürekkep... Üç ünlü mimarın sorulara verdiği yanıtlar bizi aydınlatıyor.

Üç tanınmış mimar, mimarlık, Türkiye’deki mimarlığın sorunları, özellikle İstanbul üzerine derin bir sohbete daldılar.

Ceren Çıplak Drillat da bunları kaydetti ve ortaya bu kitap çıktı: 'Mimar Doğan'lar: Doğan Kuban, Doğan Tekeli, Doğan Hasol...'

Üçünü de yakından tanıdım, mimarlık üzerine düşüncelerini epeyce dinledim.

Kitabı hazırlayan Ceren Çıplak Drillat, Sunuş bölümünde adının nereden geldiğini belirtiyor: “'Üç Doğan’ın tek ortak tarafı isimleri ve meslekleri değil. Onlar aynı hocaların öğrencileri, aynı şehrin sakinleri, yine ayrı şehrin, İstanbul'un mimarları...


Mimar Doğan'lar... Üç Doğan
Ceren Çıplak Drillat

Yazının Devamını Oku

Eski bir yazıma zeyl

4 Şubat 2021
7 Şubat 2001 tarihli yazımın başlığı: “İlber Ortaylı’nın feryadı”.

İlber Ortaylı, Murat Bardakçı, Halil İnalcık’ın da görüşlerinin yer aldığı bir yazıydı. Osmanlı arşivinin birçok belgesinin tasnifinin yapılmadığını belirtmiştim.

Adı geçenler 12 Eylül döneminde önerilere de ilgi gösterilmediğini söylemişlerdi.

Yazımda bazı konularda rakamlar da ortaya konulmuştu.

150 milyon belgenin o tarihe kadar 50 milyonunun tasnif edilebildiği, Arşivler Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı verilerine göre 79 yılda arşivlerden sadece 3 bin 40 yabancı araştırmacının yararlandığı belirtilmişti.

Bir yazının yankı bulması elbet yazarı sevindirir. O kurumun geliştiğini görmek de ayrı bir mutluluk.

YAZIYA 20 YIL SONRA VERİLEN YANIT

CUMHURBAŞKANLIĞI Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal’ın Özel Kalemi Ali Kadercan çalışmaları, arşivlerin bugünkü durumu üzerine bir bilgi gönderdi.

Televizyonda çıkan bir haberi görünce böyle bir açıklama yazma gereği duymuşlar. Söz konusu benim yazımdı.

Yazının Devamını Oku

Cahit Kayra’nın ardından

2 Şubat 2021
Tanıştığım, konuşmasından da kitapları kadar tat aldığım biriydi Cahit Kayra.

Bürokrat olarak çeşitli görevlerde bulundu, politikaya girdi, bakanlık yaptı.

Cumhuriyet kuşağının çalışkan, üretken bir neferiydi ve 104 yaşında veda etti dünyaya.

Siyaset içinde ve dışında bulunduğu, tanıklık yaptığı dönemleri de dizilerinde, kitaplarında yansıttı.

Cahit Kayra ile ilk buluşmamız Moda’da İdil Biret–Şefik Büyükyüksel’in evindeydi.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde sevgili Hilmi Yavuz’un fahri doktor unvanı töreninde konuşmuştuk.

Kadıköy Belediyesi Kütüphanesi’nde Behçet Necatigil Toplantısı’nda Ayşe Sarısayın, Hilmi Yavuz ve beni dinlemeye gelmişti.

Bazı kitaplar sizde iz bırakır, belleğinizden bir türlü çıkmaz.

Yazının Devamını Oku

Ödüllü sanatçıların CD’si çıktı

31 Ocak 2021
Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği ‘Süreyya Operası Ulusal Beste Yarışması 2020’nin CD’si ‘Lila Müzik’ etiketiyle çıktı.

Ödül başlığı: ‘Piyanolu Üçlüler’.

35 yaş altı besteciler katıldı.

CD’nin kitapçığında Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın yarışma üzerine bir sunum yazısı var.

Jüri aşağıdaki adlardan oluşmuştu:

- Besteci – müzikolog – müzik teorisyeni Yalçın Tura

- Besteci Özkan Manav

- Hasan Uçarsu

- Turgay Erdener

Yazının Devamını Oku

Ustaca yazılmış portreler

30 Ocak 2021
İsmail Kara, iki ciltlik portreler kitabında tanıdıklarını sadece birer izlenim notuyla iletmiyor; onların kitaplarını, düşünce, edebiyat hayatımızdaki yerlerini de inceliyor. Ben çok beğendim.

Portre kitaplarına merakımı okurlarım bilir. İki açıdan yararlanırım. Tanıdıklarımın başka yönlerini öğrenirim, tanımadıklarım hakkında da bilgi edinerek eksiklerimi tamamlarım.

İsmail Kara’nın iki ciltten oluşan portrelerini beğendim, birçok yeni şey öğrendim.

Portre yazılarının birkaç özelliği içermesi gerekir. Onların çalışmalarını nesnel açıdan okura sunmak, kişisel tespitlerini, yorumlarını da öznel bir anlayışla yansıtmak...

İlk cilt için ‘Sözü Dilde Hayali Gözde’ adı kullanılmış. Bu, Şair Arşî’nin şair Hayalî Bey’in vefatına düştüğü tarih. İkinci cilt, ‘Dağ Ne Kadar Yüce Olsa’ ise Yunus Emre’nin iki dizesinden alınma...

“Dağ ne kadar yüce olsaYol onun üstünden aşar”

Kitabın başında da alıntının tamamı yer alıyor.

Birinci cildin başında, ‘Birkaç Söz’de tür üzerine düşüncelerini iletiyor: “Bu kitapta tesadüf edeceğiniz zevat hakkında hatıra-deneme metinleri kaleme almamın benim için vazife diyebileceğim bir tarafı var.”

Portrelerin bir bölümü:

Yazının Devamını Oku