Dilek Avşar

“Ellerinizin sağlığı için düzenli olarak ne yapıyorsunuz?” diye sorsam, cevabınız “Krem sürüyorum, manikür yaptırıyorum” olacaktır. Oysa ellerimiz bedenimizin emekçi organlarındandır ve fazlasına ihtiyacı vardır. Çevresel faktörlerden etkilenir, yaş almayla birlikte kolajen üretiminin azalmasıyla doku kaybı oluşur, lekelerin oluşumu başlar ve daha kemikli bir görünüme sahip olur. Bu sorunları zamanında ve doğru müdahalelerle çözmek mümkün.

Sizin için el bakımı nedir? Elleri nemlendirmek için sürülen krem ve manikür yaptırmak mı? Krem sürmekle yüzeysel bakım yapıp, manikürle de bakımlı tırnaklar elde edebilirsiniz. Ancak ellerde birçok farklı sebepten dolayı oluşan kurulukları kremle iyileştirmek mümkün olmayabilir. Yine güneşlenme ya da hamilelik ile oluşabilecek lekeler de yaş almayla derinleşir, renkleri koyulaşır.

Yüzeysel uygulamalarla bu görünümü iyileştirmek mümkün değil. Bunun yerine medikal estetik uygulamalarla ellerimizin görünümünü iyileştirebilir, yüzümüz ve vücudumuzla daha bütünleşik bir görünüm almalarını sağlayabiliriz.

Buradan “Krem sürmenin bir faydası yok” anlamını çıkarmanızı da istemem tabii. Kremler; mevsim geçişlerinde ve güneşlenirken cildimizi korumaya almak için çok önemli. Bunun yanı sıra ellerin kurumaması için de düzenli olarak muhakkak kullanılmalı. Ancak ellerinizin daha fazlasına ihtiyacı varsa buna çare olmayacaktır, yazıma bunu belirterek başlamak istedim değerli okuyucularım.

DOKU KAYBI İÇİN YAĞ ENJEKSİYONU

Ellerimiz, biz istemesek de yaşımızı ortaya koyar. O nedenle medikal estetik uygulamalarla yaş alma sürecini yönetiyorsanız, ellerinizi de bu protokollere, tedavi süreçlerine dahil etmelisiniz. Böylelikle bedeninizin en çok yorulan, en çok yıpranan organında oluşan yaş alma izlerini bertaraf edebilirsiniz.

Eller üzerinde özellikle yaş alma ile ortaya çıkan içi boşalmış, kemikli ve kırışmış görünüm, bir yaştan itibaren daha görünür olmaya başlar. Yağ enjeksiyonları ya da kristal bazlı dolgu uygulamalarıyla bu görünümü iyileştirebiliyoruz.

Yazın bitmesiyle hem cilt hem vücut için birçok tedavi ve operasyonu tekrar yapma zamanı geldi. Sonbaharı bir yenilenme, toparlanma dönemi olarak kabul edebiliriz. Cildimizde, vücudumuzda bize memnuniyetsizlik yaratan tüm sorunlarımızı iyileştirebiliriz. Cilt çatlaklarını da iyileştirmenin tam zamanı.

Cilt çatlakları, derinin dermiste fazla gerilmesiyle oluşur. Gerilen deri incelir ve gözle görülür bir şekilde çatlar. Bu çatlaklar ilk başta koyu bir renkteyken, sonrasında renkleri açılır.

Elastin liflerinin kopması ile oluşan cilt çatlaklarının oluşmasındaki en önemli etkenler; hızlı büyüme, kontrolsüz kilo alıp-verme ve kadınlarda gebelik döneminde alınan kilolardır.  Bazı ilaçların kullanımı da ciltte çatlaklara neden olabilir.

Kadınlarda özellikle gebelikle birlikte karın, göğüs, bel ve bacak bölgesinde, erkeklerde ise kol, bel çevresi (sırt) ve kalçalarda çatlaklar oluşur. Çatlak oluşumu sırasında çoğunlukla ciltte kaşıntı meydana gelse de kimi zaman hiç belirti vermeden de çatlaklar ortaya çıkabilir.

EN ETKİN ÇATLAK İYİLEŞTİRME PROTOKOLLERİ NELERDİR?

Lazer

Çatlakların görünümünün iyileştirilmesinde en efektif sonuç aldığımız, cihazlı lazer uygulamalarıdır.

Kimileri hiç şehirden gitmese de kimileri için şehre dönüş zamanı. Kayıt yenileme, alışveriş derken okulların açılması için de son birkaç hafta... Yakında şehir hayatının hızına kapılıp gideceğiz.

Bir yazın daha sonuna yaklaşıyoruz, yedik, içtik, güneşlendik. Kışın dikkat ettiğimiz her şeyi “Aman canım tatildeyiz” diyerek ihmal ettik. Şimdi artık toparlanma zamanı. Cilde nefes, bedene sağlıklı beslenme ve egzersiz zamanı... Ara verdiğimiz ne varsa tek tek tekrar hayatımıza katıp, hayatımızı düzene sokmalıyız. Çünkü bunu yapmazsak eğer yazın bize getirisi lekeler, kilolar cildimizde, bedenimizde kalıcı olur. Peki, ne yapmalıyız? Nereden başlamalıyız? Gelin birlikte adım adım planlayalım.

Birinci adım: Cilt bakımı
Cilt bakımı deyince tek alternatif hydrafacial. Yaz sonunda güneşlenmenin etkilerini silme, ciltte biriken ölü hücrelerden arındırmak için en etkin yol. Güneş ve güneşlenme fotosel yaşlanmayı hızlandırdığı için bu noktada hydrafacial’ı güneş sonrası etkileri telafi etmede güçlü bir bakım. Bu bakımı hayatınızın bir parçası haline getirmenizi öneririm. Mevsimlerden, hava şartlarından bağımsız olarak her zaman yaptırabilirsiniz.
Ancak burada belirtmek isterim ki bu isimle pazarlanan her bakım da ne yazık ki aynı etkiyi sağlamıyor. Çünkü aynı isimle pazarlanan onlarca cihaz ve bakım olduğunu söyleyebilirim. Bakım yaptırmadan önce cihaz ve kullanılan ürünlerle ilgili muhakkak bilgi almanızı öneririm.

İkinci adım: Derin cilt toparlama
Yazın bize getirisi cilt kuruluğu ve lekeler oluyor. Güneşe etkisini kaybetmeye başladığında yapılması gerekenleri artık aslında beni takip eden okuyucularım biliyorlar. Lazer enerjisi ile çalışan cihazlı uygulamalarla, nem aşılarıyla güneşin ve güneşlenmenin ciltte oluşturduğu tahribatı kalıcı hale getirmeden cildin ihtiyacına göre tedavi etme yolunu gitmek. Böylelikle cildin yaşlanmasına olanak vermemiş olur, önüne geçeriz. Burada sizi takip eden uzmanla birlikte sizin için en uygun protokolü hazırlayarak güneş, kum, rüzgarın ciltte yarattığı tahribatı kısa sürede ortadan kaldırabilirsiniz. Artık çok şanslıyız ki her gün yeni protokoller, yeni içerikler geliştiriliyor ve bizlerin kullanımına sunuluyor.

Üçüncü adım: Diyet ve egzersizle vücut toparlama

Başlık çok aşina; reklamlarda, haber içeriklerinde sürekli karşımıza çıkıyor. Çünkü yaş almak, ister istemez herkesi yakından ilgilendiriyor. Kimisi bu doğal süreci kabul edip yaşantısına devam ediyor, kimisi ise “Bir şeyler yapmalıyım” diyor ve süreci yavaşlatmak istiyor. Bugünkü yazımda yaş almanın izlerini azaltmak isteyenler için yapılan ameliyatlı ve ameliyatsız müdahaleleri aktaracağım.

Anti-aging, yaşlanma sürecini geciktirmek veya yaşlanma etkilerinin gözle görülür sonuçlarını en aza indirmek için uygulanan tedavi, bakım protokollerinin genel adıdır. Aslında bu süreç kişinin hayatı ve alışkanlıklarıyla yakından ilişkilidir.

Yaş almanın izlerini hafifletmek için tercih edilen cerrahi ve cerrahi olmayan (ameliyatsız) birçok uygulama vardır.

Kişiye özel hazırlanan anti-aging uygulama protokollerinde amaç kişiyi 10-20 yıl öncesine götürmek değil, sürdüğü yaşın en iyi görünümünü elde etmektir.

Ameliyatsız antı-agıng tedavileri nelerdir?

Cildi pürüzsüzleştiren ve sıkılaştıran, hacim değiştirme ve kırışıklıkların görünümünü azaltmaya yönelik tüm uygulamaları bu kategoriye alabiliriz.

Ameliyatın gerek olmadığı durumlarda ameliyatsız cilt gençleştirme uygulamaları, protokolleri yüzünüzde, dekoltenizde ve elleriniz görülebilecek yaş alma belirtilerini iyileştirmede etkin sonuçlar sağlayacaktır.

Ancak bu görüntüyü de sadece kıyafetle ya da makyajla sağlamak mümkün olmayabilir. İçten dışa bir bütünlükle ve hayatın pozitif tarafında kalarak görüntünüzün yaydığı sesleri kontrol edebilirsiniz.

Trendler, akımlar ya da dayatmalar... Onlardan olmadığınızda ya da benzemediğinizde “dışlanırım” korkusu... Oysa hayatta insanı en mutlu eden, en güvende hissettiren şey; özgüvendir. Bu da ancak siz kendiniz olabildiğinizde mümkün olabilir.
Günümüzde sosyal medya araçlarıyla gün boyunca çok yoğun bir biçimde bilgi ve görüntü bombardımanına maruz kalıyoruz. Bu da otokontrolü sağlayamadığınız takdirde yarardan çok zarar getiriyor.
Her gün onlarca hesapta, reklamda “Bunu yapmalısın” mesajını dayatan kampanyalara denk geliyoruz. Kimi zaman bu denk gelişler akıl çelmelere sebep oluyor ve hiç aklınızda yokken, sadece fiyat odaklı kampanyalarla aslında kendinize hiç de uygun olmayan müdahaleler yaptırabiliyorsunuz.
Kalıcı ya da geçici sonuçlarla kendinizden uzaklaştığınızda ilk andaki mutluluk, gün geçtikçe yerini mutsuzluğa bırakabiliyor.


SİZ OLMAKTAN

Son birkaç yıldır “Yazın estetik yapılmaz” miti son buldu ve yazın ara verilen uygulamalar son derece güvenle yapılır hale geldi. Yazın güvenle yaptırabileceğiniz, benim danışanlarıma sıklıkla önerdiğim, sonucuyla memnun eden uygulamaları “yazın trend uygulamaları” olarak derledim.

Artık medikal estetik uygulamalardan cilt bakımlarına ve estetik operasyonlara kadar birçok uygulama yaz aylarında gönül rahatlığıyla yapılabiliyor.

Uyulması gereken kurallara göre hayatınızı düzenleyip, son derece dikkatli davrandığınız takdirde bu uygulamaların yapılmasında hiçbir sakınca görmüyoruz. İşte ben de bu hafta siz değerli okurlarım için yazın trendlerini derleyerek, ilk beş uygulamayı yazdım.

1. Botoks

Estetik amaçlı kullanımıyla  yeni bir çağın başlangıcı olarak kabul edilebilecek botoks, zamandan ve mevsimden bağımsız olarak her zaman rahatlıkla uygulanabilir.

Yazın da çok rahatlıkla uygulamanızı yaptırabilir, günlük hayatınıza dönebilirsiniz.

Yazın en sıcak zamanları; deniz, kum, güneş... Bronzlaşan tenler, güneş koruyuculardan dolan gözenekler... Eskiden yazın cilt bakımı yaptırılmaz, sonbahar beklenirdi. Oysa şimdi sıcak yaz günlerinde de cilde bakımla nefes aldırıp, vitamin kokteylleriyle derinden nemlendirmek mümkün.

Günümüz teknolojileri sayesinde medikal estetikte yaz-kış ayrımı ortadan kalktı. Artık neredeyse her mevsimde her uygulama son derece güvenle yapılıyor.
Eskiden cilt, sıkma işlemlerinden sonra hassaslaştığı için yazın bakım yaptırılmazdı.
Oysa şimdi gelişen teknolojiler, tekniklerle cilt bakımının adı “keyif bakımı” olarak bile değiştirilebilir.
Peki yazın hangi cilt bakımlarını öneriyoruz, neler uygulayarak cildi hem yaz hasarından koruyor hem de sağlıkla ışıldamasını sağlıyoruz?
Hepsini bugünkü yazımda siz değerli okurlarımla paylaşacağım.

Cilde nefes aldırmak çok önemli
Cilde nefes aldırmak için cilt bakımı bir rutin haline getirilmeli. Bunu her fırsatta siz değerli okurlarıma ifade ediyorum.

İnsan yaşarken zamanın ne kadar hızlı akıp gittiğini fark edemiyor, bunu fark edebilmek için arada bir soluklanmak, bir es vermek gerekiyor. Ancak öyle, zamanın bedensel ve zihinsel üzerimizde etkilerini anlayabiliriz. Peki kaçımız hayatımızı yavaşlatabiliyoruz ya da hayatımızı iyileştirmek için değişiklik yapmaya gidiyoruz?

Aynada yüzünüzdeki ilk ince çizgiyi gördüğünüzde kaç yaşındaydınız?
O ilk çizgiden sonra gün 24 saat, hafta 7 gün olsa da zaman nedense daha çabuk akmaya başlıyor.
Sevgili okurlarım, mesleğim gereği özellikle belirli bir yaştan sonra yaş almanın yüzümüzde, cildimizde, bedenimizde görünür izlerini hafifletmek, yavaşlatmak için birçok teknolojik cihazı, birçok tekniği kullanarak müdahaleler yapıyor, gerektiğinde bunları estetik operasyonlarla da destekliyorum.
Kimi zaman ihtiyaç kimi zaman da daha keyifli bir süreci yaşamak isteyenler için bu müdahaleleri yapıyorum.
Ancak hep dediğim gibi yaşam kalitesini artırmak için hayata bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Bunun için de son yıllarda hayatımıza giren ‘wellbeing’ yani bütünsel sağlık akımını, yaşam felsefesi haline getirmelerini öneriyorum.