BUNUN adı, resmen ‘‘cehennem azabı..’’ Temkinli oynamak, kötü futbol oynamayı gerektirmez ki..
Bu söylediklerim yalnız F.Bahçe değil, Samsunspor için de geçerli.. Ayıptır.. İnsan hiç olmazsa biraz çaba gösterir. Tribündeki seyirciye, maçı TV'den izleyen milyonlarca kişiye futbol izlettirmeye çalışır. Biri dört gün önce Beşiktaş'a dört gol atmış, diğeri lig ve kupada şampiyon olma iddiasında..
F.Bahçe bu orta sahasıyla, bir şey yapacağa benzemiyor.. Selçuk'u bu kez sağ dışa almışlar. Her topu eziyor. Ya topu rakibine atıyor, ya da kaptırıyor. Aurelio, çalışkanlıkla işi götürmeye çalışıyor ama, ofansif yönü çok zayıf. Nerede, Trabzonspor'daki Aurelio? Ümit maça çok iyi başladı, mükemmel paslar attı. Ancak, o da ‘‘üzüm üzüme baka baka kararır’’ misali, yavaş yavaş arkadaşlarına ayak uydurdu. Tuncay bir garip olmuş.. Tüm iyi niyetini ortaya koymasına rağmen, takımına katkı sağlayamıyor. Gün geçtikçe daha da eziliyor ve kendisine güvenini yitiriyor. Bir yıldız adayının bu duruma düşmesi, futbolumuz açısından hazin bir görüntü..
Siyah Lale de olmasa...
İkinci yarının başında Samsunspor, sağdan Julio Cesar'ın geliştirdiği ataklarla tehlikeli oluyor. F.Bahçe bu anlarda Luciano ile Tomas'ın kontrollü, sakin, akıllı oyunlarıyla ayakta duruyor. Sarı lacivertliler iki eksikle oynamaya devam ederken, Daum inatla Tuncay ve Selçuk için hiçbir işlem yapmıyor. F.Bahçe 60. dakikadan sonra özellikle Hooijdonk'un çabasıyla biraz gayrete geliyor. Hollandalı'nın iki nefis aşırtmasının ilkinde top üst direği sıyırıp auta çıkarken, ikincisi yan direkten dönüyor. Eğer Siyah Lale de olmasa, buna maç demeye bin şahit ister.
Sonuçta, bu ıstırap dolu karşılaşma uzatmalara kalıyor. 105. dakikada, o ana dek sahada gözükmeyen Tuncay'ın golüyle üstünlük sağlayan F.Bahçe, kupada yoluna devam ediyor. Ne kaybeden için üzüntü belirtmek, ne de kazananı tebrik etmek içimizden geçiyor..
F.Bahçe, kötü futbol oynayarak iyi sonuç almayı ‘‘gelenek’’ haline getirdi.. Bu iş nereye kadar gider, vallahi biz de merak ediyoruz!