Paylaş
İki ülke yetkililerinin en son Ankara’da yaptığı görüşmelerde son şeklinin verildiği söylenen mutabakatın detayları da çok net:
İlk aşamada YPG çekilecek, ikinci aşamada 15 Temmuz’a kadar Türk Silahlı Kuvvetleri ve ABD ordusu birlikte denetimi sağlayacak, üçüncü ve son aşamada ise temmuz ayı sonunda Menbiç’in yeni yönetimi oluşturulacak.
TAKVİM BİLE BELLİ
Mutabakatın takvimi ve yol haritası Çavuşoğlu’nun Washington ziyaretine göre belirlenmiş. Zira bu ziyaretten sonra denetim sağlama konusu için 45, yeni yönetimin oluşması için 60 günlük bir süre öngörülmüş.
Ankara’da yol haritası bu kadar net iken, ABD’den her zamanki gibi çelişkili açıklamalar geliyor. Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Ann Nauert, Ankara’dan gelen “Anlaşma sağlandı” haberlerini değerlendirirken “Henüz görüşmeler sürüyor” demeyi tercih ediyor. Ankara Menbiç’e yoğunlaşırken, Washington Türkiye ile müzakerelerin tek konusunun Menbiç olmadığını ısrarla vurguluyor.
SORUN ABD’DEKİ TABLO
ABD yönetiminin bir taraftan Türkiye ile yapıcı bir görüşme yürütürken, diğer taraftan henüz bütün sorunların aşılmadığı izlenimi yaratmasının en önemli sebebi, Amerikan yönetiminin net ve bütünlüklü bir yaklaşım ortaya koyamaması olabilir.
Baksanıza, Başkan Trump Suriye meselesini Pentagon’a ve istihbarat camiasına ihale etmiş. Amerikan Dışişleri ise askerler ve istihbaratçıların YPG ile birlikte yürüttüğü Suriye politikasını tasvip etmiyor. Diplomatlar YPG yüzünden Türkiye’nin kaybedilmesine karşı çıksa da güvenlik ve istihbarat kanadı YPG’ye öncelik verilmesi gerektiğine inanıyor.
EN ZORU 3. AŞAMA
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye ile ABD arasında varılan mutabakatın ilk iki aşaması sorunsuz halledilebilir. Yani 4 Haziran’dan itibaren YPG çekilebilir, 15 Temmuz’a kadar TSK ve ABD ordusu kentte denetimi tam olarak sağlayabilir.
Üçüncü aşamada, yani Menbiç’in yönetiminin devredileceği sivil yapıyla ilgili ise bazı pürüzler yaşanabilir.
Bunun sinyalini, geçen ay bir düşünce kuruluşunda konuşan ABD Başkanı’nın Küresel IŞİD Karşıtı Koalisyon’daki Özel Temsilcisi Brett McGurk vermişti.
Menbiç’deki durumun karmaşıklığının sadece Türkiye-ABD diyaloğundan değil, Suriye’deki durumdan kaynaklandığını vurgulayan McGurk şöyle demişti:
“Suriye Demokratik Güçleri bünyesinde Menbiç’te görev yapan Menbiçli Araplar da var. Türkiye ile birlikte çalışanlar arasında da Menbiçli Araplar var. Fakat buradakilerle Türkiye’nin yanındakiler çok farklı yönelimlere sahipler.”
Bu, şu anlama geliyor:
İlk iki aşama tamamlanıp Menbiç’in yeni yöneticilerinin belirlenmesine sıra geldiğinde Türkiye’nin listesi ABD’den, ABD’nin listesi Türkiye’den veto yiyebilir.
Zira iki ülke Suriye iç savaşının başladığı yıllarda Türkiye topraklarında bir “Eğit-Donat” programı başlatıp burada eğitilen ve silahlandırılan Suriyelilerin Esad ordusuyla savaşmasını arzulamıştı. Ancak iki ülke istihbarat servislerinin ‘Kırmızı’ ve ‘Turuncu’ sakıncalı listeleri nedeniyle programa sadece 54 kişi alınmıştı.
ESAD’IN ÇIKIŞI DA UNUTULMAMALI
Unutulmaması gereken bir faktör daha var. YPG ile masaya oturabileceğinin sinyalini veren Beşar Esad, anlaşma sağlanamadığında ise YPG ile de savaşabileceğini ortaya koydu. Bu açıklama, planlarını Fırat’ın doğusuna göre yaptığı anlaşılan ABD’nin Suriye politikalarında eskiye dönmesine neden olabilir. Bu da Türkiye ile ABD arasındaki Menbiç anlaşmasını sarsabilir.
O nedenle, ABD ile diplomatik kanalların hep açık tutulmasında ve görüşmelerin sonuç alınana dek sabırla sürdürülmesinde yarar var.
Paylaş