Kars Anadolu'da değil mi?

DÖRT Karslı oturduk sohbet ediyorduk.

Haberin Devamı

İşadamı Turgut Torunoğulları, Malazgirt Zaferi kutlamalarıyla ilgili haberlerin neredeyse tamamında “Türklerin Anadolu’ya girişi” ifadesini görünce isyan etmişti. “Alp Arslan Kars’a 1064’te girdi. Malazgirt’ten 7 yıl önce. Kars’ı Anadolu saymıyor mu bunlar?” dedi.

Turgut Bey’in bu haklı isyanından sonra, elimdeki telefondan Alp Arslan’ın Ani kentini fethine dair makaleleri bulup okumaya başlamıştım bile.
Bu arada Fox Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk’ün telefonu çaldı. Arayan Kars’ın eski belediye başkanlarından Selahattin Filtekin’di. O da aynı duruma içerlemiş, Doğan Şentürk’e yakınıyordu. Telefonu alıp bir süre de ben konuştum. “Biz yıllardan beri, 16 Ağustos günlerinde Türklerin Anadolu’ya girişini kutluyoruz. 16 Ağustos 1064’ün yıldönümünü...”


16 AĞUSTOS 1064 NEYİN YILDÖNÜMÜ?
Sabah gazetesinden Erhan Öztürk de benzer kutlamaların Kars’ta hâlâ yapıldığını hatırlattı. Haberleri taradığımda haklı olduğunu gördüm. 16 Ağustos 2018 günü de Kars’ta bir kutlama yapılmış. Hatta günün anlam ve önemine binaen Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı’nda “Dünden Bugüne Ani” fotoğraf sergisi açılmış. Haberdeki fotoğrafta Kars Valisi Rahmi Doğan, Tugay Komutanı Tuğgeneral Turan İnan, Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta, Başsavcı Mehmet Fatih Camgöz, AK Parti İl Başkanı Adem Çalkın ve İl Emniyet Müdürü Ümit Bitirik yan yana dizilmiş kurdele kesiyordu.


TÜRKLER ZATEN ANADOLU’DAYDI
Ani antik kentine neredeyse her yıl giderim. Bütün broşürlerde, panolarda Ani şehrinin 1064 yılında Alp Arslan tarafından alındığı yazar. Alp Arslan Mısır seferine hazırlanırken kenti Seddatlı Emiri Ebu’l Esvar’ın oğlu Manucehr’e bırakır.

Turgut Torunoğulları’nın haberlere tepkisiyle başlayan tartışma, beni doğup büyüdüğüm kentin tarihinden yola çıkıp Anadolu yıllarımızın tarihini de yeniden okumaya yönlendirmişti. Sonucunda da Anadolu’nun Malazgirt Savaşı’ndan çok önce Türklerin akınına uğradığını bir kez daha fark etmiştim.

Milli Savunma Üniversitesi’nin rektörü tarihçi Prof. Erhan Afyoncu’nun da 27 Ağustos 2018 günkü yazısında dikkat çektiği gibi, 1048’deki Hasankale Zaferi’nden sonra Türkler Anadolu’ya yayılmaya başlamıştı zaten. 1059’da Sivas ve Malatya ele geçirilmişti. Alp Arslan, 1064’te Kars’ı fethetmiş, 1067’ye gelindiğinde Kayseri, Niksar ve Konya alınmıştı. Afşin Bey, 1068’de Anadolu’yu boydan boya geçerek İstanbul Boğazı’na ulaşmıştı.

Yani, anlayacağınız Malazgirt Zaferi’nin kazanıldığı 26 Ağustos 1071, Türklerin Anadolu’ya girdiği gün değil, daha önce başlayan Anadolu yıllarının pekiştiği, kalıcılaşmaya başladığı gündü. Çünkü Malazgirt Savaşı, Romen Diyojen’in Türkleri Anadolu’dan atmak için başlattığı üç yıllık seferin ebedi bir bozgunla sonuçlandığı zaferdi.


SORUNUMUZ ZAFERLERİ YARIŞTIRMAK
Malazgirt Zaferi’nin büyüklüğü tartışılmaz.

Ancak 26 Ağustos 1071’deki zaferin, 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’la başlayıp 9 Eylül’de İzmir’in geri alınmasıyla tamamlanan zaferin alternatifi gibi gösterilmesi, hatta yerine konulmaya çalışılması doğru bir tutum değil.

Tıpkı Atatürk’süz zafer kutlamalarının doğru olmadığı gibi. Alp Arslan olmadan nasıl Malazgirt Zaferi kutlanamazsa, Atatürk ve silah arkadaşları olmadan Büyük Zafer kutlanamaz. Zaferleri yarıştırmak da kimsenin işine yaramaz.

Unutulmamalıdır ki Malazgirt Savaşı yenilgiyle sonuçlansa belki 1922’de kurtarılacak bir Anadolu olmayacaktı. 1922’deki zafer olmasaydı da Malazgirt Zaferi’ni kutlayacak bir devlet kalmayacaktı.

Yazarın Tüm Yazıları