Paylaş
Ve işte, bir hikâye daha...
Ayda Özeren.
İzmir Gündoğdu Rotary Kulübü üyesi. Yazar, arabulucu, konuşmacı... Ama aslında en çok, kadınların sesini duyurmayı kendine dert edinmiş bir lider.
Geçen gün Rotary International’dan önemli bir haber geldi.
Ayda Özeren’e Sylvia Whitlock Liderlik Ödülü verilmişti.
Bu ödül, Rotary içinde toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden kadın liderlere veriliyor. Yani öyle sıradan bir teşekkür plaketi falan değil... Bir nevi, “Sen gerçekten fark yarattın” ödülü.
Ve Ayda Özeren, bu ödülü almayı gerçekten hak eden biri.
Şimdi, hadi gelin, bir sahne kuralım.
Bir masa düşünün. Karşılıklı oturan insanlar var.
Bir tarafta Ayda Özeren.
Diğer tarafta farklı yaşlarda, farklı hayatlar yaşamış 11 bin kadın ve kız çocuğu...
İşte bu, onun dokunduğu hayatların sayısı.
Nasıl mı?
Önce finansal okuryazarlık eğitimleriyle... Sonra fabrikalarda, kırsal bölgelerde, atölyelerde kadınlara liderlik eğitimleri vererek...
Yani, sadece konuşarak değil, bizzat yanlarında durarak.
Bir cümlesi var Özeren’in:
“Kadınlara liderlik fırsatları yaratarak dünyadaki yönetim süreçlerini yeniden şekillendirmemiz gerekiyor.”
Bu sadece süslü bir cümle değil. O bunu yapıyor.
Peki ya deprem?
Hatırlıyor musunuz? O büyük felaketi...
O yıkıntılar arasında sadece binalar değil, hayatlar da çökmüştü.
İşte Ayda Özeren, o dönemde kadınlar için mesleki eğitim projeleri başlattı. Mobil sağlık hizmetleriyle binlerce kişiye ulaştı.
Ve en önemlisi, Altın İğne Projesi gibi girişimlerle kadınların kendi ayakları üzerinde durmasını sağladı.
Bir başka sahne...
Deprem bölgesinde, bir kadın çiftçi...
Elinde zeytin ve sumak fidanı var.
O fidanlar, 2 bin kişiye iş imkanı yaratacak bir projeye dönüşüyor.
Ve bu proje, Özeren’in liderliğiyle büyüyor.
Ama burada durmuyor.
2021 yılında bir kitap yazıyor; “Azız Çoğuz Biziz...”
Ve ne yapıyor biliyor musunuz?
Tüm gelirini bin genç kadına burs olarak bağışlıyor.
Yani, bir yazar olarak da bir eğitim destekçisi olarak da fark yaratmaya devam ediyor.
Bu yıl Rotary 2025 Başkanlık Barış Konferansı, İstanbul’da düzenlendi.
Orada Sylvia Whitlock Liderlik Ödülü, Ayda Özeren’e takdim edildi.
88 ülkeden bin Rotary üyesi ve barış uzmanı bir araya geldi.
Ama en önemlisi, Rotary’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ilk barış merkezi olan Otto ve Fran Walter Rotary Barış Merkezi, Bahçeşehir Üniversitesi’nde açıldı.
Bütün bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz?
Çünkü Ayda Özeren’in hikâyesi, sadece bir kadının başarı öyküsü değil...
Bu, kadınların liderlik ettiği bir dünyanın nasıl değişebileceğinin hikâyesi.
O yüzden belki de şu soruyu sormalıyız:
Kaç Ayda Özeren daha çıkarsa, dünya gerçekten değişir?
Gerçek barışı
kadınlar yapar
AYDA Özeren diyor ki:
“Kadınlara liderlik fırsatları yaratarak dünyadaki yönetim süreçlerini yeniden şekillendirmemiz gerekiyor. Kadınlara yönetsel becerileri ve liderlik fırsatları sağladığımızda kadınların nasıl kalıcı değişimler yarattığına tanık olabiliyoruz. Gerçek barış, kadınların karar alma mekanizmalarında yer almasıyla mümkündür. Kadınlar sürece dahil olduğunda toplumlar daha adil, dayanıklı ve sürdürülebilir hale gelir.”
Uluslararası Rotary Başkanı Stephanie Urchick ise törende şöyle demiş:
“Barış, fırsat eşitliği ve kapsayıcılık temelinde inşa edilir ve kadınlar ile kız çocuklarının potansiyelini açığa çıkarmak, kalıcı değişim yaratmanın en güçlü yollarından biridir. Bu ödül, yalnızca kadınların güçlenmesine katkıda bulunan değil, aynı zamanda onlara kendi geleceklerini şekillendirme fırsatı sunan bir lideri onurlandırıyor.”
Değişen alışkanlıklara en
iyi cevap veren şehir
İZMİR ve çevresi, pandemiden sonra değişen hayat pratiklerine en iyi uyum sağlayan coğrafyalardan biri haline geldi. Uzaktan çalışma, doğaya dönüş, sahil kentlerine kaçış gibi eğilimler artık kalıcı bir trend. Bu yeni dünyada, İzmir’in yükselişi kaçınılmazdı. Ege Yapı gibi büyük yatırımcılar da bunu gördü.
Uluslararası emlak devleri, artık sadece İstanbul’u değil, İzmir’i de soruyor. Küresel gayrimenkul piyasasında yükselen şehirler arasında yer alması, bu şehrin geleceğini bambaşka bir noktaya taşıyacak.
Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı ile sohbet ederken özellikle bu konuya dikkat çekti.
Dünyanın önde gelen emlak danışmanlığı şirketi Knight Frank’ın Küresel Konut Şehirler Endeksi’ne göre, emlak fiyatlarında dünyanın en yüksek artış gösteren ilk üç şehrinden biri olarak dikkat çeken İzmir’i de örnek gösterdi.
İstanbul’un yıllardır sahip olduğu cazibenin yeni bir durağı gibi İzmir... Sadece İstanbul’un yorgun ruhuna bir alternatif değil, aynı zamanda doğayla iç içe bir hayatın, modern yaşam standartlarıyla harmanlandığı bir şehir olarak da dikkat çekiyor.
İnanç Kabadayı; Türkiye’nin sanayi şehirlerinden gelen taleplerin yanı sıra, Avrupalı yatırımcıların da artık Bodrum’dan sonra İzmir’e yönelmeye başladığını söylüyor. Hatta son dönemde yabancı yatırımcıların Türkiye’deki gayrimenkul yatırımlarının oranı düşmüş olsa da İzmir’e olan ilginin arttığını vurguluyor.
Artık insanlar daha fazla açık alan, daha fazla nefes almak istiyor. Üstelik bunu yaparken büyük şehir konforundan da ödün vermek istemiyorlar. Bu yüzden İzmir, doğası ve gelişmiş altyapısıyla cazip bir alternatif haline geldi. Üstelik artık yatırım açısından da İstanbul ile yarışır hale geliyor.
Ege Yapı’nın önümüzdeki dönemde İzmir’de 6 projeye ulaşacağını öğrendim. Yatırım miktarı ise 7 milyar TL’yi aşacak. İstanbul düzeyinde bir portföye ulaşmış olmaları, şehrin geleceğine duyulan güvenin en somut göstergesi.
İşin turizm boyutu da dikkat çekici. Kabadayı, Dikili’de uluslararası bir otel zinciriyle anlaşmak üzere olduklarını söylüyor. Özellikle Manisa ve İzmir’den Dikili’ye büyük bir talep olduğunu, Kalem Adası’nın tam bir doğa harikası olarak yatırımcıların ilgisini çektiğini belirtiyor.
Özetle, İzmir artık eski İzmir değil. Sadece tatilcilerin değil, uluslararası yatırımcıların, büyük gayrimenkul şirketlerinin ve yeni yaşam arayışında olan insanların dikkatini çeken bir metropol haline geldi. İstanbul’un kalabalığından kaçmak isteyenler ama büyük şehir dinamiklerinden de vazgeçemeyenler için yeni bir merkez doğuyor. Ve bu yeni merkez, İzmir’in ta kendisi...
Paylaş