Siyaset yaz olmasına rağmen hareketli...
Bir kampanya sonrası ve genel seçimin hemen ardından yaz aylarının daha sakin geçmesi bekleniyordu.
Ama yaklaşan yerel seçimler kulisleri bir hayli hızlandırdı.
Altılı masa etrafında ve Millet İttifakı’yla seçimlere giren muhalefet büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.
İttifakın durumu henüz net olmadığı için yapılan yorumların bir yanı hep eksik kalacak.
Seçimlere yeniden ittifakla girileceğini bekleyenlerin sayısı az değil.
Aksini savunanlar da var.
14 Mayıs sonrası psikolojik üstünlük AK Parti’den yana...
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci tur seçim sonuçlarının açıklandığı gece yerel seçim startını da vermiş oldu.
AK Parti’de olağan büyük kongre eylülün ikinci yarısında yapılacak.
Kasım, aralıkta bazı büyükşehirlerin adaylarının açıklanacağı ifade ediliyor.
MHP’nin bazı büyükşehirlerde ittifak yapabileceği de konuşuluyor.
O yüzden özellikle İstanbul ve Ankara önem kazanıyor.
Bu söz Unilever Food Solutions’un Global Executive Şefi Kees van Erp’a ait…
Bir Egeli olarak yazın bu sıcak günlerine alışkınız.
Ama kıyılar yanarken; dünyanın başka yerleri bu kadar sıcak değildi.
Galiba bir iklim krizinin tam ortasındayız.
Ve bu durum başta gıda olmak üzere hayatımızı çok farklı bir noktaya taşıyor.
Yaz tatili için Antalya’yı tercih eden yabancı turist, tatil maliyetini düşürmek adına rotayı Airbnb platformu üzerinden kiralanan evlere çevirmişti.
Sadece Antalya mı; bence Türkiye’nin birçok tatil bölgesinde benzer bir durum var.
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu şöyle konuşmuş:
“Rakamlar ortada. Gecelemede yüzde 23 artış var ama oteller dolmadı. Neden? Çünkü bu yıl konaklamanın yaklaşık yüzde 19’u evlerde yapıldı. Hatta şunu da söyleyebilirim; yüksek gelir grubu olarak gördüğümüz ve otel villalarını tercih eden turist bile artık evlerde konaklıyor. Bu da orta segmentin üzerindeki otelleri ciddi biçimde etkiledi. Turist böyle bir yöntemi tercih edebilir. Buna sözümüz yok. Ama bu işin denetimi olmalı. Bu işi yapanlar da bizim geçtiğimiz yollardan geçmeli. Dünyada bunun örnekleri var.”
Herkes haklı...
Airbnb gibi platformlar bütün dünyada yaygın...
6 Şubat’tan bu yana başka bir Türkiye var artık...
Şehirlerimiz yıkıldı, binlerce insanımız öldü ve yüz binler evsiz kaldı.
Şimdi hep birlikte yaraları sarmaya çalışıyoruz.
Kolay olmayacak biliyoruz ama böyle günlerde Türk insanı birbirine çok daha sıkı bağlanır ve bu bizi her seferinde daha güçlü yapar.
Deprem bölgesini unutmayalım, bu acıları paylaşmaya devam edelim.
Bu süreçte çok hikaye dinledim, onlardan birini sizinle paylaşmak istedim.
Birkaç yıldır İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran ile buluşup sohbet ediyoruz.
İYTE’nin öğrenci odaklı yaklaşımını çok beğeniyorum. Öğrencisinin kariyerini düşünüyor. Eğitim kadar barınmaya, ulaşıma katkı sağlıyor. Öğrenci topluluklarıyla kültür, sanat ve spor ekseninde bir kampüs hayatı sunuyorlar.
Bazı etkinliklerde bulundum. Rektör Yusuf Baran başta olmak üzere herkesin öğrencisine ilgisini gördüm; bu da yeni nesil bir üniversite modeli yaratıyor.
O yüzden de bağımsız bir değerlendirme kuruluşu olan Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı tarafından yapılan 2023 Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’nda tüm devlet ve vakıf üniversiteleri arasında birinciliği aldılar. Prof. Dr. Yusuf Baran da Rektör Performansı değerlendirmesinde Altın Ödül’ün sahibi oldu.
İzmir’in en güzel sahil ilçelerinden biri olan Urla’da, teknolojik alanda üst düzeyde eğitim, öğretim ve araştırma yapma amacı ile kurulmuş, yurt sorunu olmayan bir devlet üniversitesinden bahsediyorum.
Çoktan hak edilmiş ödüller bunlar...
Kendisiyle de epey sohbet ettim.
Denizi severdi ama tavizsiz bir çevreciydi de...
Türkiye’nin mavi, yeşil cennet köşelerinin korunması için çok çaba sarf etti.
Toplumun bilinçlenmesine büyük katkılar sağladı.
Ve bana göre denizcilik dünyasına da örnek bir rol model oldu.
Sadun Boro, dünya seyahatine çıktığı ilk anı şöyle anlatmıştı:
“O an Caddebostan’dan bismillahla demirimizi alıp yelken bastığımız gün içimizde karışık duygular birbiriyle çarpışıyordu. Ömür boyu süren mücadelemizden sonra teknemizi yapmışız. Onunla peşinden koştuğumuz hayal dünyasına ilk adımımızı atıyorduk. Hem çok mutluyduk hem de içimiz burkuluyor, sevdiklerimizden, dostlarımızdan, memleketimizden ayrılıyoruz. Acaba bir daha geriye dönebilecek miyiz? Nice tehlikeler tayfunlar, fırtınalar önümüzde uzanıyor. Gayet tabii en büyük arzumuza nail olmanın zevki ve heyecanını yaşıyorduk.”
Bir alanı düzeltirken diğerindeki bozulmalar rahatsızlık veriyor.
Erdoğan toplumda oluşan bu beklentilerin karşılanacağını söyledi ve ekledi;
“Asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili bir huzursuzluk ortaya çıktı. Kamu işçisi, memuru nasıl ortada bırakmadıysak, çalışanından emeklisine hiç kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz. Ek bütçede deprem bölgesinin kalkınmasını sağlayacak projelere verdik. Hem bütçe gelirlerini artırmaya hem de bütçe dışı kaynak sağlamaya yönelik çalışmalarımızın semerisini gördükçe kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı bekliyoruz.”
Öyle anlaşılıyor ki; maaşlardaki bu düzenleme yeni yıla kalacak.
Bütçe imkanları daha fazlasına imkan tanımıyor olabilir.
Ama şunu hatırlatmak isterim.