Sanayicinin beklenti anketinden ne çıktı?

ESİAD Türkiye’nin en güçlü sivil toplum örgütlerinden biridir.

Bir süre önce Ekonomi, Finans ve Maliye Yuvarlak Masası kurdular; başkanlığını Muhittin Bilget yapıyor.

Bilget de ekonomi dünyasının yakından tanıdığı isimlerdendir.

Bilget; ABD ile Avrupa arasındaki ayrışmanın hızlandığına dikkat çekiyor. Ve diyor ki...

“ABD’de kişi başı gelir 76 bin; Avrupa’da 44 bin dolar. Avrupa’da işçilik maliyetleri ve düşük kar nedeniyle satılık çok firma var. Bir kısmı ayakta kalmak için bize gelmek istiyor. Bu sarmaldan kurtulmak için Türk partner arayan çok sayıda firma var. Çin 951 dolardan 12 bin 814 dolara geldi ve dünya ortalamasının da üzerine çıktı. 22 yılda Çin’de 400 milyonluk orta sınıf yarattılar. Dünyada ve Türkiye’de ise gelir dağılımı bozuldu.”

Son aylarda çok sayıda yabancı şirketin Türkiye’ye olan ilgisinde artış var. Bilget’in de dediği gibi Ege Bölgesi’ne ziyaretler arttı.

Peki ESİAD’ın Üye Beklenti Anketi’nden nasıl sonuçlar çıktı.

En büyük risk finansmana erişim olarak görülüyor.

Jeopolitik riskler, yüksek faiz, kurlardaki belirsizlik ve öngörülebilirlik diğer riskler olarak sıralanıyor.

Ankete katılanlar hukukun üstünlüğü konusuna da dikkat çekiyorlar.

Son dönemde sanayicilerden en fazla işittiğim konu da yatırım yerinin bulunamaması...

Gerçekten de büyükşehirlerimiz sanayi arsası üretmek konusunda sıkıntılar yaşıyor.

Özetle sanayicinin yatırım yapma iştahı devam ediyor.

Ama önündeki engellerin kaldırılmasını, yeni yatırım alanlarının açılmasını istiyor.

ESİAD Başkanı Sibel Zorlu noktayı koyuyor.

“2024’te birçok sınamadan geçeceğiz. Sanayici ve iş insanları olarak yüksek enflasyon ve maliyetler, finansmana erişim, nitelikli eleman, istihdama katılım gibi konularda sıkıntı yaşıyoruz. Mevcut tablo, seçimlerden sonra en önemli gündem maddemizin ekonomi olacağını gösteriyor.”

Öncelik şehir içi ulaşım olmalı

“İzmir’de öncelik verilmesi gereken en önemli yatırım nedir” sorusuna geçen yıl en çok “kentsel dönüşüm” yanıtını veren ESİAD üyeleri, bu sefer önceliğin “şehir içi ulaşıma” verilmesini istedi. İkinci çevre yolu, limanların geliştirilmesi ve kapasite artırımı, ihtisas organize sanayi bölgeleri, tarımsal dönüşüm, İzmir Körfez Geçiş Projesi, dijital altyapı yatırımları da beklentiler arasında...

Geçen gün de yazdım.

Bizdeki büyükşehirler artık mega kentler olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.

İzmir’in resmi nüfusu 5 milyona yaklaşmış.

İstanbul 20 milyona dayanmış.

Bu şehirleri yönetmek artık çok zorlaşmaya başladı.

Ne kadar alt yapı yatırımı yaparsanız yapın yetişmeniz mümkün değil.

Buna ne bütçe ne zaman yeter...

Peki ne yapacağız; kentleşme modelini değiştiremezsek İzmir 7 milyon, İstanbul 25 milyon olacak.

Avrupa’nın çoğu şehrinin merkez nüfusu 2 milyondan fazla değil.

Hatta çoğu 1 milyonun altında...

Bölgesel kalkınmayı teşvik etmekten başka bir çaremiz yok.

Şimdiden söz vermeliler

Adaylar ısınma turları atıyorlar. Hepsini dikkatlice izliyorum, izliyoruz. Neler söylüyorlar, neler vaat ediyorlar. Herkes gibi ben de bir kenara not ediyorum. Ama dediğim gibi ısınma turları bunlar... Ben asıl Mart’tan itibaren o büyük projeler ve detayları konusunda neler konuşacaklar onları merak ediyorum. Benzer, birbirine yakın, ortak yatırımlar konusunda seçilemeyenler seçilenlerin yanında olmalı. Ve şimdiden bunun sözünü vermeli.

Muhafazakar Japonlar bile

dijital göçebelere ev sahibi

Pandemiden sonra dünyada farklı iş modelleri gelişmeye başladı. Bunlardan biri de dijital göçebelik... Örneğin Japonya önümüzdeki ay dijital göçebe vizesini başlatmaya hazırlanıyor. AB üyesi ülkeler de dahil olmak üzere 49 ülkenin vatandaşlarının ülkede altı aya kadar kalmalarına izin verilecek.

Ülke yaşlanan nüfusunun tehdit ettiği ekonomisini ve uluslararası rekabet gücünü artırmak umuduyla yabancılara giderek daha fazla açılıyor.

Japonya Çalışma Bakanlığı’na göre şu anda ülkede iki milyondan fazla yabancı uyruklu kişi çalışıyor; bu şimdiye kadarki en yüksek sayı...

Vize yüksek vasıflı profesyonelleri, özellikle de yazılım alanında çalışanları hedef alıyor.

Anlayacağınız bu ve benzer konularda muhafazakarlığıyla tanınan Japonlar bile dijital göçebelere kapılarını açmaya karar verdi.

Dijital göçebelere çocukların ve eşlerinin de özel sağlık sigortası kapsamında olmaları koşuluyla Japonya'da kaldıkları süre boyunca eşlik etmelerine izin verilecek. Dünya farklı bir yere doğru gidiyor.