Taraftar da, oyuncular da gergin...
Ama yöneticilerin ve bu camiaların fikir önderlerinin soğukkanlı olmaları gerekir.
Aslında hayatın her alanında böyledir.
Sokakta heyecan, tansiyon farklı olabilir.
Ama topluma yön verenlerin ve yönetenlerin klasik bir taraftarın ruh halinde olmaması gerekir.
Herkes iddiasını elbette ortaya koyacak, mücadelesini sonuna kadar gösterecek ama bunu yaparken örnek bir duruş sergileyecek.
Galatasaray ya da Fenerbahçe şampiyon olacak; aylar öncesinden bu belli oldu.
Bazılarını tek tek bulup okuyor, yanlarına notlarımı alıyorum.
Bizde yerel seçimler genel seçim havasında olur.
Bakıyorum; projeler de öyle...
Birçoğu yerel yönetimin bütçesiyle yapılamayacak kadar büyük projeler, yani merkezi hükümetin desteği olmadan yapılması mümkün değil.
O yüzden başkan adaylarının bir öncelik sıralaması olmalı.
İkincisi bazı yatırımlar çok önceden yapılmış, bitmiş olması gerekiyordu.
Ama yapılmamış, bugünlere kadar gelmiş.
Aslında siyasi partilerin adayları geçmişte bir araya gelip gazetecilerin sorularını yanıtlardı.
Size bir anımı aktarayım; 99 yılı yerel seçimlerden bir ay öncesiydi.
Bir önceki seçimde Recep Tayyip Erdoğan ezberleri bozmuş ve İstanbul’da zorlu rakiplerini geride bırakarak İstanbul Belediye Başkanı seçilmişti.
6 Aralık 1997'de Siirt'te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler sebebiyle "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Demokrasimiz adına yanlış kararlardan biriydi ve Erdoğan başkanlığı Ali Talip Özdemir’e devretmek zorunda kalmıştı.
Dikkatler İstanbul seçimlerindeydi ama inanın İzmir seçimleri de çok ilgi çekiyordu.
TUSAŞ tarafından yürütülen KAAN projesi de onlardan biri; belki de en önemlisi...
Çünkü bu Türkiye'nin teknolojiden altyapıya, bilgi birikimini ve üretim kabiliyetini ortaya koyuyor.
Modern savaş uçağı üretimi dünyada değerler zincirinin tamamına sahip olmak anlamına geliyor ve bu da Türkiye’yi dünyadaki sayılı ülkelerden biri yapıyor.
Kaan’ın öyküsünü okuduk, biliyoruz.
2020'li yılların sonunda seri üretim aşamasına getirmeyi planlanan çift motorlu, düşük görünürlüğü, sensör füzyonu, hava hakimiyetiyle üstün özellikleri bulunan beşinci nesil jet muharip uçak projesi...
KAAN’ın 2030 yılı itibarıyla Türk Hava Kuvvetleri’ndeki ABD F-16 modelinin tamamen veya kısmen yerini alması bekleniyor. Uçağın parçalarının bir bölümü yurtdışından temin ediliyor. Ama yakın bir gelecekte tamamı yerli parçalardan oluşacak.
İşte o yerel parçalardan birini de İzmir’de üretim yapan Volt Motor yaptı.
Saya Grup’un Yönetim Kurulu Üyesi, Folkart’ın Başkanı Mesut Sancak
Kentsel dönüşüm, projelerin listelerin başında geliyor. Ulaşımla ilgili çözüm önerileri ve sosyal projeler çok fazla dile getiriliyor.
Aradığım bazı önemli konular var.
Örneğin giderek hissettiğimiz iklim krizi ve su sorunu gibi konularda çözümler genellikle devletten bekleniyor.
Doğrudur; bazı projelerin büyüklüğü yerel yönetimlerin bütçesini aşıyor.
Geçen yıl turizmimiz için çok önemli olan Bodrum gibi yerlerde su sıkıntısı had safhaya ulaştı.
Yağmurlar öncesinde büyükşehirlerdeki barajların doluluk oranları 20’lerin altına düştü.
Aslında sorun sadece Türkiye’ye özgü değil.
Büyüyen, itibarlı insanların, markaların; kurumların kullandığı dili inceleyin her zaman samimiyet, şeffaflık, netlik, açıklık, bir vizyon vardır.
Biz bunun çok sonra farkına vardık.
Biz derken; Türkiye’deki kurumları kastediyorum.
Amerikalı şirketler bu gücü ilk ve en iyi fark eden olmuştur.
Sürekli yapılan ve güçlü yapılan iletişim sizi her zaman ayakta tutar.
Hayatın her alanında bu gücü hissedin.
Özellikle de siyasette…
Neyse ki son dönemde bu filmler yapılmaya başlandı.
Biliyorum; dönem filmlerinin zorlukları var.
Büyük bir merakla sinemaya gittim; “Zaferin Rengi” için...
Oğlum Atlas’ı da yanıma aldım.
Filmin fragmanları dönmeye başladığı günden bu yana ikimiz de sabırsızlanıyorduk.
Atlas’a her fırsatta onurlu milli mücadelemizi, Atatürk’ü anlatmaya çalışıyorum.
O da meraklı; dinliyor, sorguluyor.
Son yıllarda spora ilgisi bir hayli fazla, futbolu daha çok seviyor.
Olabilir mi?
Türkiye’de oluyor.
Geçişler de çok keskin; sağdan sola, soldan sağa...
Elbette siyaset farklı zeminlerde yapılabilir.
Demokrasiye hizmet eden herkes farklı partilerden de görev yapabilir.
Ama bir önceki seçimde kendisini aday gösteren partisi şimdi göstermediği için istifa edip başka partiden aday oluyor.
Ya da istifa ederken zehir zemberek konuşarak her şeyi yakıp yıkıyor.