Okuyamayanlar için Murat Yılmaz imzalı haberi hatırlatayım. Bugün üzerinde Etnografya Müzesi, Türk Ocağı Resim ve Heykel Müzesi, TRT Ankara Radyosu, Türk Hava Kurumu, Ankara Lisesi, Türk Tarih Kurumu gibi birçok binanın bulunduğu bölgenin adı Namazgâh Tepe.
Ankara üzerine araştırmaları-kitapları olan Abdülkerim Erdoğan, “Milli Mücadele döneminde şehit olan askerlerimiz buraya defnedildi. Şimdi herhangi bir anıt yok” diyerek çağrıda bulundu haberde.
Bu aslında Erdoğan’ın ilk çağrısı değil.
2008 yılının başlarında aynı konuyu Ankara Hürriyet’te yine gündeme getirmiştik. Dönemin Valisi Kemal Önal, “Konuyu gündeme getirdiğiniz iyi oldu. Genelkurmay Başkanlığı ve üniversitelerle görüşüp konunun araştırılmasını sağlayacağım. Eğer bulgular bizi yanıltmazsa tarihe bir borcumuzu daha ödemiş oluruz” demişti.
Sonrasında herhangi bir gelişme yaşanmadı.
Bugün konu yeniden gündemde. Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar ya da ilgili bakanlık bu konuya sahip çıkmalı. Birileri çıkıp, ‘Hayır efendim şehitlerimiz buraya defnedilmedi’ diyemiyorsa, Milli Mücadele şehitlerine bir anıt çok görülmemeli...
ANLATIRSAN TEMAPARK ANLATAMAZSAN LUNAPARK
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, iki genel seçim, terör olayları derken; belediyelerin performanslarına 2 yıldır bakan yok. Bu durum çalışan için -kendini gösteremediğinden- handikap, çalışmayana perde oluyor.
* * *
2 yıl belediyeler için sessiz sedasız geçse de mevzubahis Ankara olunca siyasi hesaplar erkenden yapılmaya başlanıyor. Başkent yerel yönetimleri siyasetçilerin gözbebeğidir. Bazen bakanların ya da bakanlık yapmış olanların, bırakın Büyükşehir Belediyesi’ni ilçe belediyelerine bile isimleri geçer. Burada Cumhurbaşkanına, Başbakana, bakanlara, parti genel başkanlarına, yabancı misyon temsilcilerine ulaşmak kolaydır. Siyasette ilerlemek için şartlar uygundur. Burada hızlı çıkarsınız, hesapları doğru yapamazsanız hızlı da düşersiniz.
* * *
Dedik ya hesaplar şimdiden yapılmaya başlanıyor. Günü geldiğinde günlerce konuşacağımız Ankara Büyükşehir Belediyesi koltuğuna 2019’da kimler aday olacak? AK Parti’yle başlayalım.
* * *
Büyükşehir’de Melih Gökçek, bu dönemle beraber 25 yılını geride bırakmış olacak. Her ne kadar 3 dönem kuralına takılsa da Gökçek yeniden başkanlığa aday olmak istediğini söylüyor. Ahmet Hakan’ın Çarşamba Sohbetleri’nde Gökçek, “O tarihte şartlar uygun olursa neden olmayayım bir daha” diyerek niyeti olduğunu açıkça ortaya koydu.
Mesela futbol.
Halen şampiyon çıkaramamış bir başkentiz.
En istikrarlı takımımız olan Gençlerbirliği’nin Süper Lig parolası: Ligde kalmak.
Ankara’nın en iyi spor markası Ankaragücü’nün ise durumu ortada.
Osmanlıspor bu yılın çıkış yapan ekiplerinden.
Melih Gökçek desteği bu çıkışta önemli rol oynasa da geçmiş tecrübelerden ders alınıp istikrar sağlanması şart.
* * *
Tüm dünyanın ülkesel menfaatleri bir kenara bırakıp birlikte hareket etmesi gereken bir döneme giriyoruz.
Elbette bu süreçte her ülke kendi güvenliğini sağlamak adına tedbirler alıyor. Önemli kentlerde önlemler artırılıyor.
* * *
13 Mart’ta Kızılay’daki hain saldırının ardından Ankara’da denetimler arttı. Pek çok noktada trafik kontrolleri yapılıyor, AVM’lerde güvenlik görevlilerinin yanı sıra polis de görev yapmaya başladı. Bunlar görünen tedbirler, gerekli mi gerekli.
Hem halkın kendini biraz olsun güvende hissetmesi açısından hem de caydırıcılık yönünden faydalı. Asıl tedbirler ise görünmeyenler, istihbarat faaliyetleri ve diğerleri...
* * *
Metropollerin kendi güvenliğini sağlaması açısından kent yerleşimi çok önemli. Yıllardır Ankara Hürriyet’te gündeme getirdiğimiz hatta yazı dizisi hazırladığımız Güvenpark, kentin en kontrolsüz noktalarından.
Kimimiz isyan ediyor haklı olarak.
“Bu nasıl yargı sistemi. Ülkenin rütbeli askerleri komplolarla tutuklu yargılanırken, teröristler nasıl tutuksuz yargılanır” diyerek Ankara bombacısının olay öncesi yakalanamamasına kızıyor.
Kimimiz de, “Başkent’te 5 ayda 3 patlama nasıl engellenemez” serzenişinde bulunup, “Yetkililer hesap vermeli” diyor.
* * *
Tüm bunlar tartışılmalı, ihmali olanlar bedelini ödemeli. Bunun tartışılacak bir tarafı yok. Ancak olayları birbirine karıştırmamız gerekiyor. Başta da söyledim.
Tedirgin olmamız, şoku atlatamamamız gayet normal. Hatta korkmamız da normal. Bunlar demek değil ki gereksiz paniğe yol açacak meseleler içine girelim.
* * *
Dünyanın en büyük turizm fuarında Ankara tanıtımının eksik kaldığını, övünerek anlatılan ve dünyanın en büyüklerinden olduğu ifade edilen Ankapark’ın maketinin neden olmadığına kadar pek çok soru ve sorundan bahsedecektim.
Pazar saatler 18.45’i gösterdiğinde yazacaklarım anlamını yitirdi.
* * *
Önce Ankara Garı sonra Merasim Sokak şimdi de Kızılay Atatürk Bulvarı...
Başkentimize yönelik beş ayda üçüncü insanlık dışı saldırı. Hedef yine masum insanlardı. Hepimiz orada olabilirdik. Belki bu satırları okuyanların yakınlarından kayıplar yaşayanlar oldu ya da dolaylı tanıdıkları zarar görenler...
Patlamanın yaşandığı yerden dakikalar önce ayrılan binler hatta on binlerce insan.
* * *
Bir ülkenin Başkent’inin göbeğinde gelişigüzel şekilde trafiğin ortasında patlatılan bir aracın amacı dünyanın her yerinde aynıdır. Başkenti dolayısıyla Türkiye’yi terörize etmeye çalıyorlar, insanlar evlerine hapsolsun, korksun istiyorlar. Kanlı eylemleri organize edenler kaosla beslenenler...
Görünürde 1 Mart son tarihti.
Ve o gün ‘riskli’ sayılabilecek bir yazı yazmıştım.
Taşınma konusunun 6 yıldır gündemde olduğuna dikkat çekip:
‘Kimler geldi, kimler geçti, onlar gitti oto galerileri kaldı’ diye de eklemiştim.
Galeriler, TIR parkları taşınabilse; yazı havada kalırdı.
Ama yine olmadı.
* * *
“Kesinlikle oto galerileri şehir dışına çıkacak. Bu konuda en sıkıntılı illerden birisi Ankara’dır ama Ankara bu konuda mesafe almıyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımızı ve Ankara Valisi’ni bu konuda göreve davet ediyorum. Basının huzurunda bu konuda çabuk mesafe alsınlar. Yoksa ben bizzat İçişleri Bakanı olarak farklı işlem yapacağım.’’
Atalay, bu konuşmayı yapmadan önce oto galerilerin şehir dışına çıkarılması konusunda 2 genelge yayınlamıştı.
Aslında oto galerilerinin taşınması Atalay’dan önceki bakan Abdülkadir Aksu döneminde de gündemdeydi.
***
2010 yılının ekim ayında dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’la birlikte dönemin Ankara Valisi Alaaddin Yüksel ve Başkan Melih Gökçek Gölbaşı’nda oto galerilerin taşınacağı söylenen alanı inceledi. Bakan Atalay, galerilerin ve ikinci el oto pazarının Gölbaşı’na taşınacağını belirtti, işi biraz daha ileri götürüp “Otomobil şehri kurulacak” dedi.
Bu inceleme gezisinin ardından Büyükşehir Meclisi’nde oto galerilerin Gölbaşı’na taşınması kararı alındı.
***