Deniz Gürel

Binali Yıldırım’ın ‘Başbakan’ olarak Başkent’te katıldığı ilk açılış Keçiören’deki Osmanlı Halk Pazarı oldu. Gündem pazar değil, ulaşımdı.

Mogan Gölü’nü kurtaracak protokol olarak lanse edilen imza töreninin üzerinden 20 ay geçti.

Protokolü; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi ve Gölbaşı Belediyesi imzalamıştı.
Dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in çabasıyla bir araya gelen tarafların protokolüne göre temizlik çalışmaları Mart 2015’te başlayacaktı ama olmadı.
Temizlik ihalesi bile bu yılın şubat ayında yapıldı, iptal oldu. Geçtiğimiz ay ikinci kez ihaleye çıktı yine iptal edildi.
* * *
Protokole göre bu yılın ekim ayında can çekişen Mogan’ın temizlenmiş olması gerekiyordu.
Mogan’la ilgili mesafe kat edilememesinden en çok rahatsız olan isim kuşkusuz Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay.
Duruay, hem doğup büyüdüğü ilçenin sembolü olan gölün göz göre göre yok olmasına üzülüyor hem de yapılamayan temizliğin ‘ihalesi’ yerel ölçekte kendisine çıkıyor.

Altı ay önce kurulan kabinenin ardından Başkent Fısıltıları’nda ‘Yeni Kabineden Beklentiler’ başlıklı yazımda Başkent’in Hükümet’ten beklentilerini sıralamıştım.

İlk sırada Esenboğa Havaalanı’na raylı ulaşım geliyordu. O dönem Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olan Binali Yıldırım bugün Başbakan.

Bakanlığı döneminde çok önemli ulaşım hamlelerine imza atan Başbakan Yıldırım’ın Keçiören Metrosu’nun ardından merkezi hükümetin ulaşım programına bir an önce Esenboğa-kent merkezi metrosunu alması için Başkent’in tüm unsurlarının bastırması şart.
Bankaların ve finans kuruluşlarının Ankara’yı terketmesiyle oluşacak ekonomik boşluğu başka alanlarla kapatacaksak, havalimanı-kent merkezi metrosu Başkent’in olmazsa olmazıdır.

* * *

6 aylık periyotta kentin Hükümet’ten diğer kentsel beklentileri konusunda da adım atılamadı. Kısaca hatırlatalım:
* Mogan Gölü’nü yok olmaktan kurtaracak temizlik ihalesi ikinci kez iptal edildi.
* Diğer dünya kentlerinde direkt uçuş sayısı artırılmalı.

Çayyolu ve Ümitköy’ün Çankaya’ya bağlanmasına kadar Ankara’nın ve Türkiye’nin en fazla nüfusa sahip ilçesiydi Keçiören.

İlçe olmasına rağmen...
1 milyona yaklaşan nüfusuyla, Türkiye’nin en kalabalık ilk 15 yerleşim yerinden biri aslında.

* * *
Koca ilçenin giri-çıkışının tek olması...
Gündüz ayrı, akşam ayrı dert oluyor Keçiörenli için.
* * *

Çankaya Belediyesi’nin, iki yılını anlattığı toplantıya katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun özeleştirisi dikkat çekiciydi:“Yaptığımız güzel şeyleri belli bir çevre biliyor, geniş kitleler bilmiyorlar. Bizim dışımızdaki dünyaya fazla girmiyoruz, başarıları anlatmıyoruz. Belediye başkanı arkadaşlarıma zaman zaman sitem ederim; Ya elin oğlu pire yaptı deve diye satıyor biz deve yapıyoruz pire kadar bile satamıyoruz.”

Kılıçdaroğlu’nun ‘bizim dışımızdaki dünya’ sözüyle kastı tabi ki uzaylılar değil. 

CHP’ye oy vermeyen kesimi kastediyor, doğru da söylüyor.

* * *

‘CHP’yle ilgili algı yönetimi olduğu için oy alamıyoruz’, ‘Yardımlarla halk kandırılıyor’, ‘Ankara’nın seçmen profili değiştiği için oy alamıyoruz’ türünden cümlelerin ‘bahane’ olduğu 2014 seçiminde ortaya çıkmıştı.
Genel seçimde yüzde 30’larda oy aldığın Başkent’te yerelde yüzde 43 oy alabiliyorsan ‘dışınızdaki dünyaya’ ulaşabiliyorsunuz demektir.
(‘Aradaki fark Mansur Yavaş’ın etkisiyle oldu’ diyenleri duyar gibiyim, elbette etkisi olmuştur. CHP’nin 1 Kasım Genel Seçimleri’nde yüzde 36 oy alarak 2. parti olduğu Yenimahalle’de son yerel seçimde Fethi Yaşar’ın yüzde 52 oy aldığını da hatırlatmakta fayda var.)

* * *

Yerelde başarı sadece yerelde kalmıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerel yönetimlerden gelmesi bunun en büyük kanıtı. Dünkü programda Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in “Genel iktidar yerelden geçer, bu nedenle bizler de başarılı olmak zorundayız” sözü de bu duruma atıftı.

Ankara siyasetin kalbi. Hal böyle olunca polemik eksik olmuyor.

Siyasetçisi, spor adamı, iş adamı, STK’cısı fark etmez.
Her telden tartışmaya ev sahipliği yapmıştır Başkent.
İşin en kötü tarafı sonuçsuz kalan tartışmalar, kamuoyunu meşgul ettiğiyle kalıyor.

* * *
Sonuçsuz tartışmalara geçtiğimiz günlerde bir yenisi daha eklendi. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir arasında fuar polemiği yaşandı.
Geçen yıl temeli atılan Ankara Uluslararası Fuar Alanı ve Kongre Merkezi’nde istenilen ilerleme gösterilemeyince Gökçek, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Ankara Ticaret Borsası ve Ankara Sanayi Odası’nı, “Bu 3 kurum, daha önce yaptığımız anlaşmadan yan çizdi, kendilerini Ankaralılara şikayet ediyorum” diyerek sert bir şekilde eleştirdi.
Bu çıkışa ASO Başkanı Özdebir, “Yakın bir zaman önce de kıran kırana rekabetin yaşandığı yapım ihalesini sonuçlandırdık. Bu aşamada sayın başkanın bu çıkışına bir anlam veremedim. Herhalde kendisi bu sözleri niye sarf ettiğini kamuoyuna daha açık olarak anlatacaktır” yanıtını verdi.

1 Mart’ta taşınacağı söylenen şehir içindeki oto galerileri ile tıkanan süreç yeniden işlemeye başladı.

400 milyonun üzerine arsa ve yatırım bedeliyle yapılan Akyurt’taki OTONOMİ’nin bittiği halde verimli çalışamadığından yakınan OTONOMİ Başkanı Aydın Erkoç’un açıklamalarını bu köşeden okumuştunuz.
Atıl kalma tehlikesinin altını çizen Erkoç’un, ‘Devletimize güvendik, belediyeler üzerine düşeni yapmıyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu isteyeceğiz’ sözleri kent gündemine oturdu.
Bu açıklamanın Ankara Hürriyet’te yer aldığı gün Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek OTONOMİ’yi ziyaret etti.
Erkoç’un, ‘ilçe belediye başkanlarına ulaşamıyoruz’ demesinin üzerine Gökçek, galerilerin bulunduğu Altındağ, Keçiören, Çankaya ve Yenimahalle’nin belediye başkanlarını arayarak denetimlerin sıkılaştırılması gerektiğini söyledi.
İlçe belediye başkanları Gökçek’e denetim konusunda birlikte hareket edilmesi gerektiğini ifade ederken, OTONOMİ’ye karşı çıkan esnafın ‘zorla’ değil, ‘ikna’ ile taşınması gerektiğini ifade etti.

* * *

‘Bundan sonra ne olacak?’ sorusuna gelince...

Başkent’teki bazı sorunlar bir türlü çözülemiyor. Herkes biliyor, görüyor ama harekete geçen yok. Bazen bilip, görmenin bir adım ötesine geçiliyor, genelge çıkıyor, kanuni düzenleme yapılıyor yine çözüm bulunamıyor. 

Pek çok noktada kaldırımları, yolları işgal eden oto galerilerin 1 Mart’ta şehir dışına çıkarılacağı açıklanmıştı.

İçişleri Bakanlığı genelgesiyle, belediyelerin uygulamalarıyla.
Devlet eliyle yani...
Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin toplantıları, mühürleme derken ‘Bu kez taşınıyor’ düşüncesine kapılmıştı kentli ama yine olmadı. Pek çok İç İşleri Bakanı, genelge gören ama bir türlü kent içinden çıkmayan oto galericiler bugün onca gürültüye rağmen kent içinde faaliyetlerine son sürat devam ediyor.

* * *

Havaalanı yolunda Akyurt’a yapılan dev kompleks OTONOMİ ise onca yatırıma rağmen öylece duruyor. OTONOMİ Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erkoç isyan bayrağını çekmiş durumda.
“343 esnaf 435 milyon liralık borcun altına girdi. Devletimizin genelgesine güvendik, şimdi bizimle dalga geçiyorlar” diyerek başlıyor anlatmaya: