Başkent’e yakışan bir sistem yıllardır kurulamıyordu.
Sonunda doğru yol bulundu ve Büyükşehir Belediyesi sorumluluğu tamamen üstüne alarak bir çözüme gitti.
Yeni uygulama eski uygulamanın olduğu dönemde 21 yaşındaki Mehmet Karagöz’ün öldürüldüğü Rüzgarlı Caddesi ve civarında başladı.
Muhabirimiz Sedat Cenikli ilk günü yerinde inceledi, bugün de haberinde yer verdiği gibi uygulama şimdilik ‘tam not’ aldı.
Belediye çalışanları statüsündeki ANPARK çalışanları yüz yüze görüşmeyle işe alınıyor. En ufak yanlışlıklarında işlerine son veriliyor. Yaka kartından el terminaline hatta kameralı sisteme kadar her şey olması gerektiği gibi...
Halkla ilişkiler, stres yönetimi gibi eğitimler veriliyor. Çalışanlar arasında üniversite mezunu olanlar bile var.
Son dönemde mültecilerin karıştığı gerginlikler Türkiye’nin gündeminde.
3 gün önce Ankara Yenimahalle’de benzer bir gerginliğin yaşanması konunun hassasiyetini gözler önüne serdi.
Ankara Valisi Ercan Topaca sosyal medyadan yapılan asılsız ve abartılı paylaşımlardan uzak durulması gerektiğini söyledi. Gerçek dışı paylaşım yapanlarla ilgili yasal işlem başlatılacağı duyuruldu.
Sığınmacıların karıştığı son gerginliğin adresi olan Yenimahalle ve Başkent’te 50 binin üzerinde Suriyelinin yaşadığı Altındağ’ın belediye başkanlarıyla ilçelerindeki son durumu konuştuk:
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar: Suriyelilerin bir kısmı Demetevler’de bir kısmı Şentepe’de bulunuyor. Demetevler’deki Irak Türkmenleriyle vatandaşımızın 3 gün önceki olaya kadar bir sıkıntısı yoktu.
Genel olarak bölgedeki sıkıntıların başında 5 kişinin kalabileceği evlerde 20-25 kişi kalmaları geliyor. Haliyle o binalarda kalanlar bu kalabalıktan rahatsız oluyor.
ESNAFIN RUHSATSIZ İŞYERİ RAHATSIZLIĞI
Bir de bizim tespitimiz 47 tane ruhsatsız iş yeri açmışlar. Bakkal, hediyelik eşyacı, ikinci el eşyacı, kuyumcu gibi iş yerleri var. Biz tespit ettiklerimizi mühürlüyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan izin almış mültecilerin açtığı iki dükkân var. Ruhsatsız olanlar esnafı da rahatsız ediyor. Daha ucuza mal sattıkları için bölge esnafında ‘ekmeğimizle oynuyorlar’ algısı oluşuyor. Bunların da bakanlık tarafından düzenlenmesi gerekiyor. Küçük yaştaki mültecilerin de kavşaklarda dilendirildiğini görüyoruz. Bu da halkımızda rahatsızlık yaratıyor.
Eren Kaya Arslan hayata karşı tutunmanın sembolü gibi.
Bacağını kolunu 17 yaşında kaybetmiş, yaşamı bırakmamış.
4 çocuğundan birisi lösemiye yakalanmış, o da babası gibi ayakta kalarak savaşı kazanmış.
10 yıldır tezgâhını kurduğu Kızılay’da ‘alın teriyle’ çalışarak ailesine bakıyor.
* * *
Arslan’ın dilenenlerle ilgili pankartları da dilenene, dilendirilene, bunlara bir türlü önlem alamayan yetkililere ders gibi: “El açana değil emeğinin karşılığını talep edene destek olunuz.”
Başkent’in her yerini saran dilenci ordusu herkesi etkiliyor. Bugüne kadar tatsız bir olayın yaşanmaması, yaşanmayacağı anlamına da gelmiyor.
* * *
Olağanüstü bir dönemden geçmesek, belki günlerce konuşulur, tartışılırdı...
Özhaseki’nin iki gün arayla yaptığı açıklamaları hatırlayalım:
“Ortalıkta dolaşan imar hikayeleri o kadar rahatsız edici ki, hepimizin içini döndürüyor. Bu müthiş bir sıkıntı. Adalet duygusunu da sarsıyor. İnsanlar arasındaki bu dedikodular belediyelere yönelik güveni de sarsıyor.”
Açıklamasının Hürriyet’in manşetinde ve diğer gazetelerde yer almasının ardından önceki gün Mogan Gölü’nün temizlik çalışmalarını inceleyen Bakan Özhaseki’ye gazeteciler hangi belediyelerin kastedildiğini sordu.
Özhaseki eleştirilerini sürdürdü:
“İsim vermemi kimse beklemesin ama herkes gidip Ankara’nın veya İstanbul’un en lüks semtlerinde, sahil kenarlarında kafelerde oturup baktığı zaman, gördüğü manzaralardan rahatsız diye düşünüyorum. Oradaki dedikoduları dinlerlerse, epey rahatsız olurlar diye düşünüyorum. Bu dedikoduların bir kısmı dedikodudur, iftiradır, silelim. Ama hepsi de dedikodudan ibaret değil, biz de bunu biliyoruz. Ancak bu tür şeyleri ispatlayabilmek öyle zor ki o yüzden biz bu işlerin olmamasına gayret edeceğiz.”
* * *
Özhaseki’nin “Bu tür şeyleri ispatlayabilmek öyle zor ki” sözleri işin özeti aslında. Ortada ispatlanamayan ama kentlerin geleceğini ipotek altına alan durumlar var. Noktasal planlamalar sürdükçe -özellikle büyükşehirlerde- aynı sorunlar devam eder.
En yetkili isimler, merkezdeki askeri alanların yüzde 99’unun yeşil alan olarak değerlendirileceğini açıklamıştı.
O dönemde böyle bir karardan en çok etkilenecek kentin Ankara olacağını yazmıştım.
Çünkü.
Başkent’teki askeri alanlar yaklaşık 50 milyon metrekarelik yer kaplıyor ve çoğunluğu yeşil alan.
* * *
Darbecilerin yargılamaları bile yeni başlamışken, yeşil alana sıra gelmemesi çok garip bir durum değil. Ancak planlama yapılmasının önünde hiçbir engel yok. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, “Yüzde 100 olmasa da yüzde 99’u yeşil alan olacak. Rant beklentisi olanlar avuçlarını yalasınlar” sözü her ne kadar önemli bir taahhütse de, Başkent’in çehresini değiştirecek bu yeşil kuşak fırsatını kaçırmamak için değiştirilmemek üzere planları yapılmalı.
GÖKÇEK SESSİZ ODALAR SESSİZ
Erdoğan’ın belediyelere yönelik bir tasarrufunun olabileceği aslında uzun zamandır konuşuluyor.
İcraat açısından başarısız olan, halkta karşılığı olmayan, tartışmalı imar uygulamalarına imza atan, referandum sonucu başarısız çıkan belediyelerle ilgili 2019 seçimleri beklenmeden bu tasarrufların uygulanabileceği de ifade ediliyor.
* * *
Belediyelere yönelik ‘tasarruf’un nasıl ve ne zaman olacağı belirsiz. Bazı belediyelere kayyum atanabileceği iddiaları son dönem dillendirilse de çok gerçekçi değil. Erdoğan’ın ‘İstifa et’ diyeceği bir belediye başkanının istifa etmemesi düşünülebilir mi?
Önümüzdeki günlerde belediye başkanlarının yönettiği il ve ilçelerdeki algısına ve halk tarafından kabul görüp görmediğine yönelik bir çalışma başlatılacağı kulislere yansıyanlar arasında. Bu çalışma sonucunda ‘partiye yük olanlar’ ortaya çıkmış olacak.
* * *
Gelelim Ankara’ya ve ‘Başkent’te partisine yük olan AK Parti’li belediye başkanı var mı?’ sorusuna...
Belediye kontrolünde olmayan ÖTA’lar ve özel halk otobüsleri can sıkıcı olaylarla gündeme geldi.
Son olarak bir ÖTA’da yaşanan tecavüz olayı bardağı taşırdı. Belediyenin kararlı tutumuna kamuoyu baskısı da eklenince ÖTA’lar Ankarakart’a geçti ve şoför-biletçi-yolcu üçgenindeki sorun ortadan kalktı.
* * *
Ankara’daki toplu taşımada nakit parayla ulaşım yalnızca mavi halk otobüsleriyle yapılabiliyor. Okur-Yazar köşesinde Başkent’in nabzını tutan editörümüz Fatih Tekeci okuyucularımızdan gelen, ‘Halk otobüsleri Ankarakart’a neden geçmiyor, geçecekse bu ne zaman olacak?’ sorusunu yöneltti.
* * *
Ankaralıları yakından ilgilendiren ve kentteki toplu taşımayı tam anlamıyla ‘Ankarakartlı’ yapacak bu soruların yanıtlarını edindiğim bilgiler doğrultusunda paylaşayım. Büyükşehir yetkilileri mavi halk otobüsü temsilcileriyle görüşerek Ankarakart’a bir an önce geçmeleri gerektiğini bildirdi. Önceleri buna yanaşmayan halk otobüsü temsilcileri, Ramazan ayı sonrasında Ankarakart’a geçebileceklerini ifade etti.
Taraflar birbirini suçladı.
Toplantı yapıldı, yetmedi bir kaç kez daha görüşüldü.
Bakan devreye girdi, bir santim ilerleme kaydedilemedi.
* * *
Akyurt’a yapılması planlanan, hatta temeli törenle atılan bugünlerde ise o temel toz toprak içinde kalmış fuar alanından bahsediyorum.
Hani yapılsın diye şirket kurulan, o şirkette hissedar olan kurumları temsilen aralarında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, ATO Başkanı Gürsel Baran’ın, ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in de bulunduğu fuar alanından.
* * *