Borsada aşağı yöndeki hareket devam ediyor ama bu düşüşün 10.600 puan seviyelerinde durulması bekleniyor. 11.600 puan seviyesinden başta Petkim olmak üzere çeşitli gelişmelerin etkisi ile başlayan düzeltme hareketinin 1.000 puan civarında olduğunu görüyoruz. Bu da yaklaşık yüzde 10’luk bir gerilemeye tekabül ediyor. Yani İMKB 100 Endeksi’nin son dönem kazancının önemli bir kısmı geri verildi. Fakat yükseliş sırasında işlem hacminde ciddi bir artış yaşanırken düşüşte işlem hacminin azaldığını izledik. Yükselişte günlük ortalama işlem hacmi 700 trilyon lira seviyesindeyken düşüşte 350 trilyon liralık günlük ortalama işlem hacimleri gördük. Yani aslında piyasaya giren yeni para henüz borsayı terk etmedi. Ama bu para girişinin endeksi 11.600 puanın üzerine taşımaya yetmediği de geride bıraktığımız haftalarda bizzat şahit olduğumuz başka bir gerçek.
Hazine’nin dün yaptığı ihalede bugünkü itfasının üzerinde borçlanması piyasalarda kısa vadeli bir TL sıkışıkılığı endişesi doğurdu. Hazine dün yüzde 48.4 ortalama bileşik faizden 1.6 katrilyon lira borçlandı. İhaleye gelen teklif ise 3.8 katrilyon oldu. Yani Hazine dünkü teklifin sadece yüzde 66’sını karşılayarak bile bugünkü 839 trilyonluk itfanın iki katı borçlandı ve piyasadaki TL likiditeyi emdi. Hazine’nin gelecek haftaki 6.5 katrilyonluk itfası öncesi böyle bir borçlanmaya gitmesi normal karşılanıyor. Ayrıca gelecek haftaki ihalelerin de önemli olacağı vurgulanıyor.
Dün endeksin 11.600’lere doğru gerilemesinin ardında, işte bu ihalenin piyasaya olası etkilerinin, yani TL sıkışıklığı endişesinin yattığını söyleyebiliriz. Çünkü zaten parasız kalan borsa sıkışık bir TL ortamında daha çok satış basıksına maruz kalacaktı. Ayrıca ihaleye gelen 3.8 katrilyonluk teklif yatırımcının hala adres olarak bonoyu tercih ettiğini gösteriyordu. Ve olası bir TL sıkışıklığında bankaların dolar bozdurup TL likidite yaratma yoluna gidebileceği, bunun da dolar kurunu aşağı ve dolar bazında İMKB 100 Endeksi’ni de daha pahalı seviyelere doğru çekeceği tahmini de başka bir endişeydi.
Oysa bankacılar, bankaların bu sıkışıklık olasılığını önceden tahmin ederek serbest depo hesaplarında 2 katrilyon kadar TL likidite tuttuklarını söylüyor. Ayrıca bugün maaş ödemeleri nedeniyle piyasaya giren 3-3.5 katrilyonluk bir para sözkonusu. Bunu piyasanın bugün güne 4.1 katrilyon artı rezervle başlamasından anlıyoruz. Ve tecrübe ile sabittir ki maaş ödemeleri sonrası paranın tamamı emisyona çıkmaz. Bu da piyasalarda endişe yaratan TL sıkışıklğı olasılğını ortadan kaldıracak bir başka etken.
Yani TL sıkışıklığı yersiz bir endişe. Ama buna rağmen borsada yukarı trend biraz daha gecikecek gibi görünüyor. Çünkü bonodaki cazibe henüz sona ermedi. Yabancıları bekleyeceğiz yine. Ama bu sefer borsaya girmeden önce bonodan çıkmalarını...
Petkim Pazartesi günü üst üste iki taban yedikten sonra bugün yüzde 5-6 civarı bir düşüşün ardından tutunma çabasına girdi. Kaçınılmaz olarak Petkim hisse senedini takip eden İMKB 100 Endeksi de bu sayede 10.800 puan seviyesinin üzerinde kalmayı başardı. 11.600 puan seviyesinden başlayan geri çekilme bu seviyelerde durulursa yukarı hareket yeniden başlayabilir.
PETKİM ETKİSİ
Ama endeksin dünkü ve bugünkü hareketini değerlendiriyorken birkaç gelişmeyi bir arada hesaba katmak gerekiyor. Öncelikle borsaya yaptığı etkinin temel çalışma prensibini dün aktardığımız Petkim özelleştirmesini tabii ki... Borsadaki 7.900 liralık, özelleştirme ihalesi öncesi fiyat, hisse senedi sırası açılınca kaçınılmaz olarak özelleştirme fiyatına doğru gerilemeye başladı. Ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Petkim’deki satış fiyatının değerinin “çok altında” olduğunu ifade etti. Bunun borsaya iki ayrı açıdan etkisi oldu. İlk olarak “madem ki özelleştirme fiyatı ucuz o zaman elimizdeki pektim hisse senetlerini satmayalım” diyen yatırımcıların 5.900 lira seviyesinden Pektim hisse senedinde satışı kestiklerini ve bu seviyelerden yeni alım geldiğini izledik. Petkim hisse senedindeki düşüş, senedin fiyatı özelleştirme fiyatına gelmeden kesildi.
Başbakan’ın Petkim’deki fiyat açıklaması kısa vadede satışların kesilmesini sağladıysa da bu açıklama uzun vadede borsa yatırımcısının pek işine yaramayacak. Çünkü Pektim ihalesi hükümetin özelleştirme programının en önemli adımı. Bir anlamda samimiyet ve başarı sınavı. Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Metin Kilci Bugün sabah yaptığı açıklamada Pektim ihalesinin başarılı bir ihale oluğunu ve satış fiyatı ile değer tespiti arasında ciddi bir fark bulunmadığını belirtti.
Bu açıklamayı “işin başındaki adamın savunması” olarak görebilirsiniz. Ama başkaları da aynı şeyi söylüyor. Örneğin Türkiye’nin en büyük üç aracı kurumunun araştırma departmanlarının raporlarında Petkim’in özelleştirilecek kısmı için yapılan fiyat tahminleri 550 milyon dolar ile 800 milyon dolar arasında değişiyor. Yani piyasanın bu ihale ile ilgili değerlendirmesi fiyat söz konusu olursa “başarılı”. (Ama “Pektim doğru insanlara mı satıldı, Petkim’i alan grup bu parayı öder mi” diye sorarsanız bu konuda en azından benim söyleyecek bir şeyim yok. Bizim işimiz piyasa değerlendirmesi...) Bu çerçevede Başbakan’ın istese rahatlıkla savunabileceği bir özelleştirmede fiyatı değerinin çok altında bulduğunu açıklaması korkarız ki bir çok çevrede hoş karşılanmayacak ve yine popülizm korkusunu hortlatacak.
DOLARA MÜDAHALE
Merkez Bankası dolarda 1 milyon 420 bin lira seviyesinin geçilmesini istemiyor. Her açıklamasında kur seviyesine değil oynaklığa müdahale ettiğini söyleyen Merkez Bankası dün acaba hangi oynaklığa müdahale etti merak ediyoruz. Ne hikmetse bu oynaklık 1 milyon 400 bin seviyelerinde ortaya çıkıyor.
Neyse sonuçta merkez müdahale edince dolar bazında endeks ucuzladı ve bu sayede de endeksin dün 10.800 seviyesinin üzerinde kapandı. Dolarda beklenmedik bir hareket olmazsa endeksin mevcut seviyelerinin altına gelmeyeceği görülüyor. Sonuç olarak sürpriz olumsuzluklar görülmezse endeks beklenen hareketine bu hafta başlayabilir.
Pektim özelleştirmesinde çıkan fiyat 615 milyon dolar. Yani bu fiyata göre bir hisse senedinin fiyatı 4275 lira olmak zorunda. Ama Perşembe günü Petkim hisse senedi günü 7.900 lira seviyesinden tamamladı. Yani satış fiyatı ile borsadaki fiyatının eşitlenebilmesi için yüzde 46 oranında gerilemesi gerekiyor. Cuma günü Pektim ihalesinin ardından tüm piyasa uzmanları ve yatırımcılar yukarda gördüğünüz hesaplamayı yaptı ve şu sonuca vardı ve şöyle bir hesap yaptı:
“Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Pektim özelleştirmesini onayladıktan sonra Petkim hisse senedi sırası açılacak ve hisse senedinin borsadaki fiyatı özelleştirme fiyatına doğru inmeye başlayacak. Böyle olunca da ister istemez piyasada 11 bin 600 puan seviyesinden başlayan satış dalgası endeksi 10.800 puana doğru çekecek. O zaman en iyisi Cuma gününden elimizdeki hisse senedini satalım Pazartesi Salı 10.900-10.800’den alıp yerine koyarız. Nasıl olsa daha aşağı seviyelere gelmesi beklenmiyor.”
Cuma günü bu beklenti ile endeks 10.973 puandan kapandı ve pazartesi açılışta da tahmin edilen seyir izlendi. Endeks yine hızlı bir düşle açıldı ve daha açılır açılmaz Petkim hisse senedi taban seviyeye geriledi. Bu taban seviyelerde gerçekleşen gerileme en az iki seans daha devam edecek gibi görünüyor. Kaçınılmaz olarak bu satış diğer hisse senetlerini de etkileyecek. Ama satışın nerede kesileceğini yatırımcının morali belirleyecek.
Yatırımcının moralini ise iki gelişme etkileyecek. Birincisi bu hafta yapılması planlanan Hazine ihaleleri olacak. Bono yatırımcısı yeni yatırımcının gelip gelmeyeceğini görmek için bu ihalelerin sonucunu bekleyecek. Borsa yatırımcısı da aynı şeyi görmek için bu ihaleleri izliyor. Ayrıca 5. gözden geçirme ve hükümetin IMF’nin 5. gözden geçirmede şart koştuğu kanunları Meclis’ten geçirebilme gücü ve kararlılığı da ikinci gelişme olacak.
Dün piyasalarda adeta bir haber bombardımanı yaşandı. Merkez Bankası’nın faiz indirimi, Hazine’nin reel faiz açıklaması ve Özelleştirme İdaresi’nin özelleştirme takvimi ile ilgili verdiği bilgi notları...
Bu gelişmelerin ışığında İMKB 100 Endeksi’nin hareketini ve yatırımcının davranış psikolojisini incelemeye çalıştığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.
1- İMKB 100 Endeksi geride bıraktığımız 10 gün içinde defalarca 11.600 puan seviyesinin üzerine çıkma çabası sergiledi. İşlem hacminin yüksek olmasına rağmen bu seviyenin aşılamadığını gördük. Bu nedenle buradan gelen satışlara endeksin 11 binlere kadar gevşemesi şaşırtıcı olmamalı.
2- Borsanın en önemli beklentisi faiz indirimi beklentisiydi. Bu indirimin beklenen zamanlar içinde gelmemesi piyasanın üzerindeki baskıyı artırdı ve kimi yatırımcılar Merkez Bankası açıklamasını beklemeden pazartesi ve salı günü satışa geçti.
3- Faiz indirimi haberinin gelmesi ise borsanın en temel kuralı olan “beklenti satın alınır, gerçekleşmeler satılır” kuralının bir kere daha hayata geçmesine neden oldu. Yatırımcıların bir kısmı da 10 binli seiyelerden bu yana taşıdıkları hisse senetlerini elden çıkarttı.
4- Borsa yatırımcısının faiz indirimine ilişkin bir başka beklentisi de bu indirimle birlikte bono piyasasında satışların yaşanacağı ve buradan çıkacak paranın da adres olarak kendisine borsayı seçeceği beklentisiydi. Ama bu beklentinin bugünden yarına gerçekleşmeyeceği muhakkak. Yani bono piyasasından borsaya, eğer yatırmcı döviz’i tercih etmezse, sıcak para girişinin başlaması için bir-iki günlük süre gerekli.
5- Yarın hükümetin ekonomik programdaki ciddiyetinin ilk sınavı olarak kabul edilen Petkim özelleştirmesinin açık artırması var. Borsa yatırımcısı biraz da bu satışı görmek istiyor. Ama asıl büyük sınav Tüpraş olacak.
Tüm bu veriler bu hafta yaşadığımız seyri tanımlamaya yönelik. Bunun ardından ise olumlu beklentilerin endekse yansıtılma süreci başlayacak. Örneğin eksi enflasyon rakamı.
Yaşanan son gelişmeler, yani hükümetin ve ihracatçıların Merkez Bankası’na faiz indirimine gitmesi için yaptıkları baskının bu hafta da, hatta dozunu artırarak, devam etmesi sinirleri gerdi. Dün ayrıca piyasalarda, Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin bu baskılar nedeniyle istifa edeceği söylentilerinin yayılması durumu daha da sıkıntılı hale getirdi. Ama bu sabah istifa söylentisi yalanlanınca piyasalar biraz rahatladı. Şimdi ise enflasyon rakamları ve faiz indiriminin ne zaman gerçekleşeceği tartışılıyor. Genel beklenti faizin dün düşürüleceği yönündeydi ama görünen o ki Merkez Bankası enflasyon rakamları açıklandıktan sonra faiz indirimine gidecek.
Peki bu durumda borsanın hareketi bizim daha önce iddia ettiğimiz gibi gerçekleşecek mi. Yani 13 bin hedefi gerçekçi bir hedef mi?
Aslında hangi piyasa analistine sorarsanız sorun size borsadaki beklentilerin olumlu olduğunu endeksin 13 bin puan seviyesine kadar çıkma potansiyeli içinde olduğunu söyleyecektir. Mesela hisse senedi piyasasında çalışan en ciddi aracı kurumlardan biri olan Oyak Yatırım’ın Araştırma Bölümü tarafından hazırlanan Teknik Bülten’in bugünkü nüshasında şu yoruma yer verilmiş:
“Endeksteki alıcılı seyrin bugün de devam edeceğini düşünüyoruz. Endeksin gücünü koruduğu ve zaman zaman direnç noktalarından gelen satışların piyasa tarafından karşılandığı gözleniyor. Beklenmedik sürpriz gelişmeler yaşanmazsa endeksin birkaç gün içinde 11.600 puan seviyesinin üzerine çıkacağını ve orada tutunacağını düşünüyoruz. Endeksin 11.600 direncinin üzerine çıkması yeni bir alım dalgasını getirebilir.
Endeks, 11.600'ün üzerinde tutunmayı başarırsa yeni hedef 13.000-13.200 puan seviyesi olacaktır. Ara da çok da güçlü olmayan dirençler olsa da ana hedef 13.200 puan seviyesi. Bugün piyasalar kapandıktan sonra açıklanacak olan Mayıs ayı enflasyon oranları ve sonrasında Merkez Bankası'nın faiz indirimi konusundaki tavrı gözlenecek. Endeksin ilk destek seviye 11.350-11.400 puan seviyeleri. Bu seviyenin aşağı yönde kırılması durumunda endeks 11.200-11.250 puan seviyesine kadar gerileyebilir ki; bu seviyelerde alıcıların güçleneceğini düşünüyoruz.”
Buna karşılık yine piyasanın büyük aracı kuruluşlarından Garanti Yatırım’ın Araştırma Bölümü’nün hazırladığı Teknik Bülten’de biraz daha temkinli bir tavır dikkat çekiyor. Şöyle ki:
“15 Mayıs günü 10.168 puan seviyesinde dip yaptıktan sonra başlayan yükselişini sürdürmektedir. Bu yükselişi takip ettiğimiz, “yükseliş trend çizgisi” bugün için, 11.500 puan seviyesinden geçmektedir. 11.500 puan desteği kırılmadıkça endeksin, ilk etapta 11.600 puan direncini aşma ve 12.000 puan seviyesine doğru yükselişini sürdürme çabasında olacağını düşünmekteyiz. Dolayısıyla yatırımcılarımıza tavsiyemiz; elde bulunan mevcut hisse senedi pozisyonlarını korurken, 11.500 puan seviyesini bir stop-loss seviyesi olarak kullanmaları (kırılması, satışı gerektirir) ve yeni alım için, 11600 puan direncinin artan bir hacimle aşılıp aşılmadığını izlemeleri doğrultusundadır.”
Ama birbirinden farklı gibi görünen bu iki analizin önemli bir ortak noktası var. Her iki analizde de endeksin 11.600 puan seviyesini aşması ön koşul olarak gösteriliyor. Oyak Yatırım analistleri bu seviye aşılırsa endeksin rahatlıkla 13 bin puana kadar yükseleceğini söylüyor. Garanti Yatırım analistleri ise yeni alım için 11.600 puan seviyesinin aşılması gerektiğini belirterek bizim yorumumuzu destekliyor. Yani 11. bin 600 aşılırsa yeni alım yapılabilir çünkü piyasa yükselmeye devam edecektir deniliyor. Ama yükseliş nerede sona erer sorusunu cevaplamıyor. Bunu yerine eğer bu seviye aşılamaz ve endeks değer yitirirse 11.500’den itibaren satış yapın çünkü endeks aşağılara inebilir deniliyor.
Mayıs ayının ilk işlem günün uzun süredir beklenen bir çok gelişmenin üst üste geldiği bir gün oldu. IMF görüşmeleri sorunsuz geçti, Dünya Bankası moral veren açıklamalar yaptı. Yarın açıklanacak olan enflasyon rakamı öncesinde piyasalarda faiz indirimi beklentisinin de had safhaya çıktığını görüyoruz. Bu arada enflasyonun da yine olumlu beklentileri yansıttığını hatırlatalım. Bu arada Özelleştirme İdaresi’nin açıklamasına göre Petkim’in satışı bu hafta tamamlanacak.
Tüm bu gelişmeleri üst üste koyduğumuzda kısa vadede en önemli iki beklentinin birincisi faiz indirimi. Merkez Bankası’nın bankalara verdiği borcun gecelik maliyeti nisan ayındaki indirimin ardından yüzde 50.65’e gerilemişti. Eğer merkez banaksı bu hafta faiz indirirse, ki piyasa üç puanlık bir faiz indirimi bekliyor, fonlama maliyeti yüzde 47’ye gerileyecek. Oysa geçen hafta bono piyasasında faiz indirimi gelmeden bileşik faizin bu seviyelere gerilediğini izledik. Yani bonocular artık bu faiz indirimine kesin gözüyle bakıyor. Ve Merkez Bankası’nın daha önceki açıklamaları doğrultusunda enflasyon açıklanmadan önce yani bugün ya da yarın faiz indirimini açıklamasını bekliyor.
Eğer faiz indirimi gerçekleşirse bono piyasasında kar satışlarının geleceği ve en az bir-iki ay daha Merkez Bankası faiz indirimi olmayacağı beklentisiyle hareket eden borsa yatırımcısı bu nedenlerle bono piyasasından para çıkışı olacağını hesaplıyor. Bu çıkan aranın da kaçınılmaz olarak borsaya akacağı hesapları yapılıyor.
Bu arada Pektim özelleştirmesinin başarılı geçeceği yani hükümetin ilk sınavını başarıyla vereceği beklentisi de piyasayı kısa vadede etkileyen ikinci olumlu beklenti. Bunla ilgili gelişmeleri de geçen hafta Perşembe günü yazmıştık.
Ama burada hesaba katılmayan bir nokta var. Doların hareketi... Genel beklenti doların yaz boyunca düşük seyredip Eylül’de değer kazanmaya başlayacağı ve bu artışın da hızlı bir yükseliş şeklinde kendisini göstereceği şeklinde. Ama ya bonodan çıkan yatırımcı borsa yerine dolar almayı tercih ederse. Yanıtı bulunamayan ve borsacıları da rahatsız eden soru işte bu?
Borsanın önündeki yol yavaş yavaş açılmaya başladı. Faiz fonlama maliyetinin 2 puan altına geriledi. Dolar iki defa müdahale yediği 1.450 bin seviyesini 8 bin lira kadar “ihlal etmiş” durumda. Merkez Bankası’na yönelik faiz indirimi baskısı her geçen gün artıyor. Tüm bu gelişmeler borsa yatırımcısının ekmeğine yağ sürüyor. Kısa vadede borsayı bekleyen tek risk ise özelleştirme süreci ile igili gelişmeler. Eğer hükümet ilk büyük sınav olan Petkim özelleştirmesinde iyi bir sınav verirse borsanın yatırımcı açısından rakipsiz kalacağını söyleyebiliriz. Hele bir de Haziran ayı gündeminde yer alan Tüpraş ve Türk Telekom özelleştirmeleri de başarılı geçerse borsanın yoluna çıkacak olana acımak gerekecek. Çünkü 2000 yılında gördüğü zirvesinden dolar bazında yüzde 78 aşağıda bulunan borsanın önönde bir hayli boş alan var.
Petkim özelleştirmesi
Türkiye’nin kendi alanında iki büyük ve rakipsiz grubu Sanko ve Zorlu Petkim özelleştirmesine talip. hayır rakip olarak değil tam tersine ORTAK OLARAK. Hatırlarsınız bu formülün ne kadar işe yarar ve avantajlı olduğunu Petrol Ofisi’nin özelleştirmesindeki Doğan-İş Bankası ortaklığında izlemiştik. Bu iki grubu Milliyet Gazetesi yazarı Hurşit Güneş bugünkü yazısında şöyle tanımlıyor: “...Zorlu Holding Türkiye’nin çok önemli lokomotiflerinden biri haline geldi. Tekstil ile büyümesine rağmen emek yoğun alanın günün birinde avantaj olmaktan çıkacağını görerek kısa sürede teknoloji yoğun alanlara girdi. Bugün teknoloji yoğun ürünlerde Türkiye’nin en önemli ihracatçısı konumunda. Kahverengi eşyada dünya devleriyle boğuşuyor. Intertech şirketini satın alarak yazılım alaında da mesafe almayaçalışıyor. Denizbank daha dün küçük bir bankayken kısa sürede orta ölçekli bankaların en irisi oluverdi.
Sanko holidng ise anteP’in kralı. iplikte dünya devlerinden olan bu kuruluş iki önemli özelliği ile tanınıyor. Birincisi kar odaklı ve risklerden kaçınan iş anlayışı. İkincisi de yoğunlaşma. sanko oldum olası nakden güçlü bir kuruluştur. Bu da maliyetleri kontrol edebilmelerinden ve finansal olarak özenli davranmalarından kaynaklanır. Antep’te tüm bankalar Sanko’nun peşindedir ama nafile.; kredi kullanmazlar. İplikte dünya devi olan bu kuruluş ne zamandır petro-kimye sektörüne girmek istiyordu. Yani Sanko bir anlamda dikey bir üretim bütünleşmesi arıyor”
Bugün Özelleştirme idaresi Başkan Vekili Metin kılcı bir açıklama yaparak Petkim’de yüzde 51 olan özellşetime oranının yüzde 86’ya çıkardıklarını açıkladı. Bu özelleştirmenin başarılı olacağına inanılmıyor olsaydı böyle bir artırım kararı gelmezdi. Ve kanımızca bu kararın alınmasında Zorlu-Sanko ortaklığı ile özel sektörün bu özelleştirmeye ne kadar ciddi yaklaştığını göstermesi de etkili oldu.
Petkim’in satışının 6 Haziran’da tamamlanması gerekiyor. Yukarda sıralanan gelişmelere baktığımızda bu satışın rahatlıkla tamamlanacağını, yani hükümetin ilk sıavını başarıyla atlatacağını, yani borsanın önündeki bu engelin asılnda engel olmadığını söylemeye çalışıyorum. Tüpraş özelleştirmesi hakkında bir şey söylemek için henüz erken ama Türk Telekom özelleştirmesinin “bir hayli sıkıntılı” geçeceğini tahmin ediyoruz. Ama bu borsa için orta vade gelişme, henüz zaman var...
Haftanın ikinci işlem gününü kar realizasyonları ile geçiren piyasada bugün de gün içi hareketlere rağmen büyük olasılıkla 11.000-11.200 puan bandı içinde hareket eden bir piyasa izleyeceğiz. Ama son iki gündür piyasanın kapanışlarına baktığımızda güçlü yukarı hareket etme eğiliminin devam ettiğini görüyoruz. Gün içinde gelen satışlar ve kağıt değişimlerine rağmen gevşemenin sınırlı kalması endeksin 13 bin puana yükselme hedefini net olarak ortaya koydu. Pazartesi günü sadece 300 küsur milyar dün de 3 trilyon civarı ekside kapanan piyasa bugüne yukarı yönde net bir hareketle başlayıp bu kez de 11.200 puan seviyesini aşma yolunda önemli bir adım atı. Seansın ilk bir saati itibariyle işlem hacmi de yeniden artış işaretleri göstermeye başladı.
Elbette ki bugün yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu toplantıları öncesi İMKB 100 Endeksi’nin hareketinin sınırlı olacağı aşikar. Yani 11.200 puan seviyesindeki direnç aşılsa bile endeks bu seviyeden sonraki hedefi olan 11.400 puana kadar yükselemeyecek. Kapanış büyük olasılıkla 11.200-11.300 puan aralığında gerçekleşecek. Ama bu iki toplantı sonrasında endeksin kısa vadede önünde engel kalmadığı için haziran ayının ilk iki haftasında 13 bine doğru yükseldiğini izleyebileceğiz.
IMF ile gerçekleştirilen 5. gözden geçirme toplantılarının uzama olasılığı da bu trendi etkilemeyecek gibi görünüyor çünkü piyasa uzmanları bu beklentiyi çoktan satın almış durumda. Ve hangi analistin yorumlarına bakarsanız bakın IMF sert bir açıklama yapmazsa görüşmelerin uzamasının ciddi bir sıkıntı yaratmayacağı görüşü üzerinde hemfikir olduklarını görüyorsunuz. Gerçi bu gecikme hem 500 milyon dolarlık IMF kredisinin hem de ABD Hazinesi’nin 8.5 milyar dolarlık kredisinin de gecikmesi anlamına gelecek ama bu paraya acil olarak ihtiyaç duyulmuyor olması piyasayı rahatlatıyor.