Yiğidin hakkı yiğide: Hükümeti kutluyorum

HÜKÜMET Kıbrıs meselesinde çok bocaladı, zikzaklar çizdi. İki arada bir derede kaldı. Birbiri ile çelişen manevralar yaptı.

Yine bir gerçektir ki, bu meseleye ABD'nin el koyması, ağırlığını hissettirmesi, hükümetin aldığı kararlarda etkin oldu.

Hükümet Rauf Denktaş'a káh söz geçirdi, káh geçiremedi, káh onu ikna etti, káh Denktaş ikna olmuş gibi yapıp bildiğini okudu.

* * *

Yaşadıklarımızın en önemli uzantısı ise bir iç kavgadır.

Hükümet iktidar olma sınavından geçti ve geçiyor.

Türkiye'de seçimleri kazanmak, iktidar olmaya yetmiyor.

Hele hele AKP hükümeti gibi aykırı bir hükümetin iktidarı ele geçirmesi epey zorlu bir kavga.

Hükümete karşı mücadele veren unsur da çok garip bir konumda. Devletin içinde ama resmi değil. Etkin ama o da temsil edildiği kurumlarda iktidar değil.

Mücadelesini açık vermesi ise zaten hiç mümkün değil.

O mücadelesini daha çok çelme atma ve köşeden seyretme stratejisine dayandırıyor; ortaya sadece Rauf Denktaş ve Mümtaz Soysal gibi görüşlerini açık ifade eden aktörleri çıkarıyor.

Hükümet statüko ile de baş etmek zorunda.

* * *

Kıbrıs meselesini izlerken hükümete kızdığım anlar oldu.

Bu görüşümü de açıkça belli ettim.

Ama kimse reddedemez ki, statükoya karşı hep hükümeti tuttum.

Atanmış statükonun seçilmiş hükümeti ham yapmasından korktum, hálá da korkarım.

* * *

Ancak sonunda bizzat Rauf Denktaş'a, ‘‘karşılıklı müzakereler ardında planda kalan boşlukları Kofi Annan doldursun’’ dedirten hükümeti kutlamak gerekiyor.

Bu satırların yazıldığı anda Rum tarafı sadece ve sadece ayak sürümek durumunda.

Zaten önemli üyelerinin BM Güvenlik Konseyi'ndeki oyları ile Annan Planı'nın arkasında olduğu aşikár olduğu bir ortamda, AB'nin Kıbrıs meselesinde Annan Planı'nı esas aldığını açıklamış olduğu konumda Rum tarafının ‘‘müzakerelere AB de katılsın’’ demesi abes.

Yunanistan, genel seçim öncesinde köşeye sıkışmış durumda.

Kofi Annan'ın son sözünü dinlemek zorundalar.

Ancak görüşmeler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, artık AB sürecinde Türkiye'nin önünde bir engel olarak duran ‘‘Kıbrıs kozu’’ ortadan kalkmış durumda.

Türkiye artık muazzam bir yükten kurtuldu.

* * *

Türkiye'ye 28 yıllık sancısında çok büyük bir adım attıran Başbakan'a, önemle Dışişleri Bakanı, müsteşarı ve yetkilerine; gönüllerindeki çözüm ne olursa olsun, son kertede aklıselimi ön plana çıkaran Rauf Denktaş ve Mümtaz Soysal'a ve tabii ki KKTC hükümetine çok teşekkür ederim.
Yazarın Tüm Yazıları