KİŞİSEL kanıma göre; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisinden geri kalan en önemli gelişme, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul D. Wolfowitz'in stratejik ortaklığın artık askeri alanda değil, siyasi ve ekonomik alanda oluşacağının işaretini vermesidir.
Stratejik ortaklığın devam etmesi sevindiricidir, ama artık debisini oluşturacağı yatak değişmiştir.
ABD, bundan böyle Türkiye ile ilgili hesaplarını, eski dönemin aksine; TSK üzerinden değil, sivil hükümet ve ekonomik aktörler üzerinden yapacağını beyan etmiştir.
* * *
Bir yıldır Türkiye'nin Kuzey Irak ile ilgili kırmızı çizgilerini değiştirmesi gerektiğini söylüyorum.
Bana göre yeni çizgiler:
1) Bizim Güneydoğumuzda halen geçerli kişi başına 400 $ milli gelir ile Kuzey Irak'ta oluşacak olan tahmini2.000 $ gelir arasındaki fark,
2) GAP çerçevesinde Dicle ve Fırat nehirlerinin sularının artık ‘‘su, kaynağının bulunduğu ülke tarafından kullanılır’’ doktrini ile değil ‘‘su, yatağının geçtiği tüm topraklar tarafından eşit paylaşılır’’ doktrinine göre kullanılması için üzerimizde oluşacak baskılardır.
Artık Kuzey Irak'taki gelişmelere karşı tedbirlerimizi salt askeri hesaplarla değil, siyasi ve ekonomik tedbirlerle almak zorundayız.
* * *
Öte yanda, Kuzey Irak'taki Kürt unsurlar, Irak'ta merkezi hükümetin tekrar ve olası soykırım saldırılarından kendilerini korumak için, kastettikleri federasyon formülünü:
1) Kerkük ve Musul'da oluşacak petrol gelirinin merkezi Irak hükümetine bırakılmaması ve Kürtler tarafından kontrol edilmesi,
2) Vergi toplama hakkına sahip olunması,
3) Kendi askerlerini (Peşmergeler) geliştirmeleri,
4) İç güvenlik sistemlerinin (polis gücü) kendileri tarafından kurulması olarak belirliyorlar.
Bu talepler olası bir Kürt devletine altyapı oluşturması ihtimali ile tarafımızdan kaygıyla karşılanıyor.
Bağımsız bir Kürt devletinin komşulardaki Kürtler için cazibe alanı haline gelmesinden korkuluyor.
* * *
Yeni dönemde Türkiye ne yapmalı?
Türkiye, Güneydoğu'sundaki ekonomik gerçekler ve su meselesi ile ivedilikle yüzleşmeli.
Benim bu konular çerçevesinde anlamadığım bir durum var:
ABD, ısrarla Güneydoğu Bölgesi'nde Nitelikli Sanayi Bölgesi (Bilişim Parkı) kurulması için yardımcı olacağını söylüyor. Biz de ‘‘boş ver, sen bize tekstilde yeni kota ver’’ diye beyhude bir karşı görüş oluşturuyoruz.
ABD Büyükelçiliği, Güneydoğulu işadamları için bölgede ABD ile ticaret yapma olasılıklarını araştıracak merkezler kurmaya kalktığında bunları CIA istasyonları olarak addediyoruz.
* * *
Yeni dönemde Güneydoğu'daki kırmızı çizgilerimizi siyasi ve ekonomik saiklere oturtmak zorundayız