PAUL Wolfowitz'in CNN-Türk'e yaptığı açıklamalara verilen tepkileri görünce aklıma ‘‘zengin kız-fakir oğlan’’ merkezli eski Türk filmleri geliyor:
- Biz ayrı dünyaların insanıyız Nalan!
Gerçekten ayrı dünyaların insanı olduğumuzu, paradigmalarımızın bu kadar farklı olduğunu daha iyi anlatacak başka örnek bulmak çok zordur.
* * *
1) İlk önce, Wolfowitz'in sözlerini yorumlamayı bir kenara bırakıp, söyleşiyi gerçekleştirmeyi başaran Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar'ı eleştirmeyi çok abes bir gayret bulduğumu söylemeliyim. ‘‘Şu soruyu sormadılar, şöyle baktılar’’ diyerek bu gazetecileri eleştiren diğer gazeteciler esasında Türkiye'nin çok temel bir sorununu sergiliyorlar:
Türkiye'de başarıyı kıskanan abuk bir yapı var!
2) Wolfowitz ‘‘Özür dileyin!’’ demiyor, ‘‘Hata yaptığınızı kabul edin’’ diyor. İlk tezkereye ‘‘gel, gel!’’ yapıp, ikinci tezkereye ‘‘nanik!’’ yapan Türkiye'ye ‘‘Aklınız daha önce neredeydi?’’ diye sorulduğunda kızmamız sadece ala Turka bir mantıktır. Hele hele sonradan sanki hiç bu olay olmamış gibi davranmamız olsa olsa köylü kurnazlığıdır. Adam biz araziye uymaya çalışınca ‘‘Yemeyiz!’’ diyor.
3) TSK'ya ‘‘Liderlik görevini yapmadı’’ diye sitem etmesini ‘‘Vay sen bizim demokrasimize dil uzatıyorsun’’ diye tepki vermek yine bize has bir kurnazlık. Wolfowitz, TSK'nın kendi uzmanlık alanında liderlik yapmadığını söylüyor. Konu ‘‘bayındırlık’’ olsa idi, mantıken Bayındırlık Bakanlığı'nın liderlik yapması beklenmez miydi?
4) Eleştirilen konu 28 Şubat tarihli MGK toplantısıdır. Bu toplantıda ‘‘Kuzey Irak’’ gibi aleni bir güvenlik meselesinde TSK konuyu gündeme getirmeyerek asli görevini yerine getirmemiştir.
Malumu ilan etmenin yadırganacak hangi yönü var?
5) TBMM'nin tezkereyi reddederken AKP'nin ‘‘parti içi demokrasi’’ örneği verdiğini söylemek ise alenen fahiş bir aczi kamufle etme çabasıdır. Hükümetin TBMM'ye getirdiği bir teklif reddedilirse, o hükümet düşer. Lafını kendi partisine geçiremeyen 58. hükümeti ‘‘1 Mart rezaletinden’’ sonra düşmekten kurtaran tarihi şans 9 Mart Siirt seçimleri olmuştur.
6) Grossman da ‘‘Kendinizi çok önemsediniz’’ diyor. Yanlış mı? Dünyada her meseleye böyle bakmıyor muyuz? Ayrıca: a) biz olmadan ABD, Irak'ta başarılı olamaz, b) ayrıca ABD, Irak'a Kuzey Irak'tan giremezse, hiç başarılı olamaz, c) Irak halkı fena direnir, diye analiz yapan bizim askerimiz, bizim entellerimiz değil mi? Bütün bu öngörülerimizde şişmedik mi?
7) Neden Wolfowitz'in, Grossman'ın pozitif davetini görmezden geliyoruz? Davet, geçmişten ders alıp, geleceğe hazırlanma davetidir. Davet, Irak'ın yeniden imar edilmesinde işbirliği yapılması, Suriye'nin birlikte uyarılması davetidir. Türk yetkilileri ve entelleri bunu tartışsınlar. En curcunalı zamanda Irak'a bakan gönderen, Suriye'nin başımıza ne işler açtığını unutan hükümetin oturup, yeni bir değerlendirme yapması gerekmez mi?