AKP'nin kendi kimliğini tartışmaya açmak amacıyla tertip ettiği ve hafta sonu gerçekleştirilen ‘‘Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi’’ sempozyumu, sempozyumu tertip eden Liberal Düşünce Topluluğu'nun seçtiği bildik akademisyenlerin bildik bildirilerinin gölgesinde kaldı ama yine de birkaç parti sözcüsü ve Başbakan partiyi anlatmaya çalıştılar.
* * *
Başbakan konuşmasında partisini anlattı:
‘‘...Din üzerinden siyaset çoğulculuğa zarar verir. Dünden dersler çıkararak geleceğe doğru yelken açtık. Din üstünden siyaset, toplumsal barışa, siyasi çoğulculuğa ve dine zarar verir.
Muhafazakár demokratlık, evrimci bir toplumsal dönüşümü ve uzlaşı ortamını savunmaktır.
Muhafazakár demokratlık, evrimci toplumsal dönüşümü savunmaktır.’’
Sempozyumun kilit kelimesi tabii ki muhafazakárlık idi ve bu kelimeden ne anlamamız gerektiği kadar bu kelimenin tutuculuk -değişime direnme- kelimesi ile birbirine karışması tehlikesine karşı partinin nasıl bir tavır alacağı merak konusu idi.
Şahsi görüşüme göre, Başbakan'ın yukarıdaki sözleri konuşmasının kilit cümlesidir.
‘‘Muhafazakár demokratlık, evrimci toplumsal dönüşümü savunmaktır.’’
Başbakan, tutuculuk kelimesinin taşıdığı anlamın tersine, partisinin toplumsal dönüşümü savunduğunu ancak dönüşümü devrim/darbe/tek vuruş ile değil evrim/süre/uzlaşma kavramalarını içeren yöntemle hazmedeceklerini/ettireceklerini söylüyor.
* * *
Bu yaklaşım ile muhafazakárlık şu anlamı kazanıyor:
İnsanın; kültürel devinimi içinde tarih boyunca yarattığı değerlerin işlevini sürdürenlerine sahip çıkmak, işlevini yitirenlerini ise yenileri ile ancak anlaşarak ve uzlaşarak değiştirmek.
AKP; ülkemizi yöneten dayatmacı sivil-askeri bürokrasiye karşı bir sivil hareket olma özelliğini ancak ve ancak hem milletin işlevsel değerlerine sahip çıkarak, hem de ona dayatılan işlevsiz ve sadece statükoyu korumaya yönelik değerleri değiştirerek kazanabilir.
Bu anlamda muhafazakárlık; laikçi statükocular kadar İslamcı statükoculardan uzak durmak zorundadır.
* * *
Benzer görüşleri yıllar önce ifade ettiğim için ben Başbakan'ın bu tahlilinden ayrı bir tat aldım.
‘‘Hem muhafazakárlar, hem de değişimden yanalar.
Onlar, küreselleşme sürecinin kendi lehlerine geliştiğinin farkındalar.
İslami yaşam tarzını talep etme açısından muhafazakárlar, ancak... salt İslam'a dayanan siyasetin kendilerine hiçbir yarar sağlamadığını fark ettiler.
...Bu nedenle böyle bir analizde ben iki yeni kavramı iç içe kullanıyorum:
Demokratik İslam ve Muhafazakár Değişimciler.
* Cüneyt Ülsever: ‘‘Türkiye İçin İki Yeni Kavram: Demokratik İslam ve Muhafazakár Değişimciler’’ Karizma Dergisi-2001.