Küresel dünyaya hazırlanıyor muyuz?

EĞİTİM üzerine yazdığım ilk yazıda, pazartesi günü, eğitim sistemimizin nasıl bir insan tipi öngördüğünü belirtmiştim:

Asli niteliği devlete bağlılık olan, sorgusuz emir almayı öğrenmiş, emir tekrarında ihtisaslaşmış, ezberi güçlü, bürokratik elite biat etmeyi hazmetmiş memurlar!

Peki küresel dünya nasıl bir dünya?

Tek ve her santimetrekaresi ulaşılabilir ve bilgiye ulaşım maliyetinin sıfıra yaklaştığı bir dünya.

Artık dünyadaki en ücra nokta, bir diğer ücra noktaya mal veya hizmet satabiliyor, bilgi çağı internet üzerinden her türlü bilgiyi dünyanın her bir noktasına ulaştırıyor.

* * *

Böyle bir dünya nasıl bir insan tipi dayatıyor?

Önlenemez, kaçınılamaz kıyasıya bir rekabete dayanabilecek,

Bilgiye ezber çekmiş değil, onu yorumlayarak farkını ortaya koyacak,

En önemli niteliği ekonomik performansı olan,

Verimlilik ve etkinlik şiarı ile yetişmiş,

Bilgiye ulaşacak becerileri kazanmış ve ortak dili (İngilizce) kullanabilen,

Uluslararası normlara uygun şekilde ihtisaslaşmış,

Bilgi teknolojisinin dayattığı şeffaflığa ve hesap verilebilirliğe (demokrasi) göğüs gerebilecek insan!

Türk eğitim sistemi memur/güruh/cemaat/teba üretmeye çalışırken ve bu amacına büyük başarı ile ulaşırken küresel dünya bize insanımızı şahsiyet/birey yapmamız için dayatıyor.

* * *

Ancak insanımız şahsiyet/birey olursa:

Sorgulayan,

Şahsi tercihini ortaya koyan,

Yönetime doğrudan katılan,

Değişime kucak açan

bir tipoloji yaratacaktır.

Böyle bir insan tipolojisi sivil-asker bürokratik elitin başaktörleri olduğu statükonun işine gelmez.

Onlar eğitimin amacının küresel dünyanın dayattığı insan tipinin tam tersi olduğunu düşünmektedirler.

* * *

Her şeyden önce küresel dünyaya uygun insan yetiştirmek için eğitimin yapısının değişmesi gerekir.

Eğitim:

Merkez egemenliğinden kurtarılmalı, her bir okul birer üretim birimi olarak organize edilmeli ve birer kár-zarar merkezi olarak yönetilmelidir.

Eğitim evrensel değer ve bilgiler ile yerel ihtiyaçları aynı anda meczetmek zorundadır.

Üniversite giriş sınavlarını gelir dağılımında en tepe % 20'de bulunan ailelerin çocuklarının kazandığı, halbuki vergi yükünü 2'nci ve 3'üncü % 20'lik dilimin ödediği ülkemizde bedava eğitim fakirin zengini finanse etmesi gibi inanılmaz bir zırvayı yaratmaktadır. Eğitim paralı olmak zorundadır.

Devletin eğitimde görevi sadece araştırma, denetim, standart geliştirme ile sınırlanmalıdır.

Devlet; kamu veya özel okullarda okuyan öğrenciler arasında sadece ödeme gücü olmayan ailelerin okul ücretlerini ve diğer eğitim giderlerini karşılamalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları