Hükümetin Kıbrıs politikası nedir?

KKTC'de yeni hükümet kurulup hükümetin Annan Planı'na göstereceği yaklaşım belli olana dek Kıbrıs hakkında yazmaya devam edeceğim.

Zira, Kıbrıs sorunu:

a) Türkiye'nin AB üyeliğini.

b) Türkiye'de kimin iktidar olduğunu.

c) Türkiye'nin değişim sürecine devam edip etmeyeceğini birlikte tarif ediyor.

* * *

Bugüne dek Kıbrıs yazılarımda daha çok statükoyu eleştirdim.

Ancak, Şerif Mardin Hoca'nın kulakları çınlasın.

Biz onun derslerinde ‘‘emperyalizmin mazlum ülkeleri, bu arada Türkiye'yi kavuran gücünden’’ dem vururken o ‘‘siz hep bıçağın ne kadar keskin olduğunu söylüyorsunuz, ekmeğin neden bu kadar yumuşak olduğunu araştırmıyorsunuz’’ derdi.

AKP hükümeti ekonomi alanında, uyum paketlerinde başarılı ama sık sık tekrar ediyorum; dış politika konularında başarısız.

Dış politikada Türkiye'nin önü iki alanda tıkanıyor:

1) Dışişleri Bakanı, kendi bakanlığındaki statükonun etki alanı dışına çıkamıyor.

2) Irak ve Kıbrıs konularında hükümet kendi geleceği ile taban arasında sıkışıyor.

* * *

1 Mart tezkeresinde
dönemin başbakanı ‘‘Müslümanlara silah çekemeyiz’’ diyen taban karşısında risk alamayınca ülke, dış politikasız kaldı.

Kıbrıs konusunda da ‘‘Kıbrıs'ı verir de AB'yi alamazsak taban bizi boşar’’ diye düşünen hükümet bocalıyor.

Hükümetin Kıbrıs konusunda bir dediği bir dediğini tutmuyor.

Bir yıldır, kendi kafası karışık olduğu için, Kıbrıs konusunda kamuoyunu yönlendirmeye yönelik zerre kadar gayret gösteremeyen hükümet; KKTC seçimlerini çözümcü muhalefet kazanamayınca, umduğu gibi, kestaneleri ateşten toplamayı başkalarına ihale edemedi ve mangaldaki sıcak kestaneler kucağına düştü.

* * *

Şimdi hükümet iki tercihten birisinin riskini göğüslemek zorundadır.

1) Kıbrıs'ı Mayıs 2004'e dek çözebilir ama Aralık 2004'te AB'den müzakere tarihi alamayabilir.

2) Kıbrıs'ı Mayıs 2004'e dek çözmez ve Aralık 2004'te yine AB'den bu kez kesin olarak müzakere tarihi alamaz.

Artık Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti'nin önünde üçüncü bir seçenek yok.

Aralık 2004 için, Mayıs 2004'te kimse hükümete garanti veremez.

Dünyadaki her hükümetin karşılaştığı gibi, TC Hükümeti de iki çatallı bir yolun ağzına geldi; ya o yöne, ya da bu yöne gidecek.

* * *

Erdoğan hükümetinin, artık birisini seçmek zorunda olduğu tercih ile garantili iş yapması mümkün değil.

Dünyanın hiçbir yerinde risksiz iktidar yok!

KKTC'de seçim sonrası dönen oyunlara bakınca hükümetin karşı karşıya olduğu durumu bir söz tarif ediyor:

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!
Yazarın Tüm Yazıları