DİKKAT ederseniz; Milli Görüş'ten gelen partilerin içinde sanki asli görevleri partilerine zarar vermek olan densizler hep bulunuyor.
Son densiz ise AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu.
* * *
Fatih'te yaşanan sarıklı-cüppeli cenaze töreni de biz onları kanunen yok saysak da sosyolojik ömürlerini sürdüren tarikatların zaman zaman şova çevirdikleri gövde gösterisi.
Bütün bunlara tepki vermek ise çok doğal.
Milletvekilinin askerlik kurumu ile ilgili görüş belirtmesi Genelkurmay'a da cevap hakkı vermiştir.
Ancak ben bazı tepkilerin özünü yadırgıyorum.
* * *
1) Bu tür densiz sözler sarf edildiğinde bazı medyanın tepkisini ‘‘vatan elden gidiyor’’ seviyesinde nakletmesi bana onların ne kadar önyargılı ve analiz yeteneğinden yoksun olduklarını gösteriyor.
2) Yine bana göre, Genelkurmay Başkanı'nın, milletvekilinin kelamı ile cenaze töreni arasında bağlantı kurması ve duygularını ‘‘Bu tür söylemlerden ve olaylardan derin endişe duymaktayız’’ sözleri ile açıklaması bu abartılmış tepkilere önayak oldu. Bir söze tepki böyle ise, Kuzey Irak'ta askerin başına çuval geçerken, kırmızı çizgiler silinirken TSK'nın çok daha beter tepki vermesi gerekmez miydi?
3) Okuduklarım arasında bir gazeteci hariç (Fatih Altaylı) kimse tepki vermedi ama Kara Kuvvetleri Komutanı'nın Genelkurmay Başkanı'ndan önce konuşması da TSK'nın bize öğrettiği ‘‘emir komuta zinciri’’ söyleminin bizzat bir komutan tarafından aşılması değil mi?
* * *
4) Benim esas şaşkınlığım ise yine okuduklarım arasında sadece bir gazetenin (Radikal) gerektiği gibi vurguladığı şekilde Diyarbakır'da yaşanan bir garabete ‘‘vatanı herkesten çok seven yazarların’’ ve TSK'nın tepkisiz kalması.
* * *
Orada söylenmiş bir söz değil, bizzat hayata geçirilen bir uygulama var.
TBMM'nin çıkardığı bir kanunla Kürtçe isim almak serbest bırakılıyor ama Diyarbakır Jandarma Komutanı bu hakkı kullanmak üzere başvuru yapanların isimlerini savcılıktan istiyor ve nasıl bir savcı ise o da isimleri veriyor.
Açıkçası, komutan şahsi yorumu ile ‘‘potansiyel tehlike’’ gördüğü vatandaşlarımızı fişliyor.
Bu hareketi ile TBMM'nin çıkardığı bir kanunu hiçe sayıyor, TBMM'yi vatandaşı önünde küçük düşürüyor, Türkiye Cumhuriyeti'ni dünyaya kanunları iplenmeyen ‘‘ciddiyetsiz bir devlet’’ olarak ilan ediyor ve yetkisini aşarak ‘‘durumdan vazife çıkarıyor’’.
Bu olay karşısında medya suspus, ne Kara Kuvvetleri Komutanı ne de Genelkurmay Başkanı derin endişe içinde!
‘‘Laikliği korumak’’ adına zaman zaman görüş yayınlayan Genelkurmay'ın, AB'nin çetrefilli yolunda, ara sıra da ‘‘özgürlükleri savunan’’ ve TBMM kararlarına saygıyı koruyan görüşler yayınlamasını da ben bekliyorum.