7 Temmuz tarihli yazımda, Süleymaniye meselesi ile ilgili olarak, ‘‘Vahim olaydan Washington'un haberi var ama ABD Dışişleri Bakanlığı'nın uzun sessizliği ve pasif tavrı, eylemi Dışişleri'nin denetimi dışında Pentagon mu planladı ve yürütüyor, sorusunu akla takıyor’’ demiştim.
‘‘Washington'da askeri kanat ile sivil kanadın arasının iyi olmadığını, Donald H. Rumsfeld-Paul D. Wolfowitz ekibinin, Dick Cheney'in denetimi altında, Colin L. Powell-Richard L. Armitage ekibini pasifize ederek Washington'u her geçen gün daha fazla kuşattığını dünyada herkes biliyor’’ diye ilave etmiştim. Hüküm cümlem;
‘‘Yeni-muhafazakárlar (neo-cons), Irak'ta denetimi kuramadıkları her geçen gün ABD'de bile destek yitiriyorlar ama aynı oranda da sertleşiyor ve kabalaşıyorlar’’ idi.
* * *
ABD Dışişleri Sözcüsü Richard Boucher tarafından yapılan açıklamada iki kez ‘rahatsızlık yaratan Türk askeri faaliyetleri’ ifadesi kullanılmış olmasına rağmen, ABD Dışişleri Bakanlığı adına resmi açıklama yapma yetkisi taşıyan sözcü ayrıntı isteyen gazetecilere:
‘‘...(iddialar ile ilgili) ...nasıl, ne, nerede, ne zaman olduğuna dair bazı bilgiler askeri kanattan gelmeli!’’ diye cevap veriyor. (Washington Files: 7.7.2003).
Dışişleri Bakanı Colin L. Powell ile Savunma Bakanı Donald H. Rumsfeld küreselleşen dünyaya yeni politik düzen kurma konusunda hemfikirler ama stratejik konularda Afgan Savaşı'ndan beri çekiştikleri de artık ABD kaynaklarınca kabul ediliyor. (Bob Woodward: ‘‘Bush at War’’-Savaşan Bush- Simon and Schuster: 2002).
* * *
Beyaz Saray'ı 30 yıldır takip eden The Washington Post yazarı Bob Edward'a göre, zaten asker kökenli olan Powell arada bir burnunu askerin işine sokuyor ama özellikle Paul D. Wolfowitz ile yönlendirilen yeni-muhafazakár (neo-con) ekip Powell ve Dışişleri ekibini çok pasif buluyor, hatta zaman zaman onları ‘‘Clintonlaşma’’ deyimi ile suçluyor.
Kimilerine göre Beyaz Saray'ın esas patronu olan Başkan Yardımcısı Dick Cheney ise Afgan Savaşı'ndan beri her geçen gün şahinlere daha fazla dayanarak otoritesini güçlendiriyor.
Artık giderek ikna olmaya başladım ki, esas çekişme Türk şahinler ile ABD'li şahinler arasında!
Onların denetimi dışında gelişen bir Türk-Türkmen işbirliği benmerkezli (unilateralist) Pentagoncuların ‘‘ya benden yanasın, ya da tamamen bana karşısın’’ duvarına çarptı.
Türk şahinler ise hálá Kuzey Irak'ı yönetme ve yönlendirme hayalleri kuruyorlar!
* * *
Clinton döneminde kerim emperyal devlet rolünü oynayan ABD, şahsi entelektüel kapasitesi çok şüpheli Bush'un döneminde, yeni-muhafazakárların benmerkezli politikalarına mağlup oluyor ve bu yeni durum ABD'yi ceberut emperyal devlet rütbesine düşürüyor.
Ceberut devletler de yalnızlığa müstahaktır!
Bizi ‘‘asker siyasete karışıyor’’ diye eleştiren ABD, artık kendisi ‘‘askeri kafa’’ ile yönetiliyor.