TÜRKİYE'nin dünyadaki yerini belirlemek için kendisine biçtiği paradigmanın varsayımları birer birer çöküyor. Paradigma iflas edince de, Türkiye dış politikasız kaldı. Dış politikasızlık yanlış politikadan beter!
Türkiye dışarıya oradan buraya yalpalayan şaşkın ördek imajı veriyor.
* * *
Irak Savaşı öncesi ABD'nin ‘‘biz olmadan Irak'ta savaşamayacağını öngören’’ dijital savaştan bihaber olduğu için bombaların %0.005 yanılgısını ‘‘Bunlar savaşmayı da bilmiyorlar’’ diyerek yorumlayan sığ akıl, Fransa ve Almanya'nın yanında yer alarak ‘‘AB önünde büyük avantaj yakaladığımızı’’ söylüyordu.
O dönemde Abdullah Gül ‘‘Her mihnetten bir nimet doğar’’ mealli bir yaklaşımla ‘‘Hiç olmazsa AB'ye yaklaştık’’ diyerek yüreklerimize serin sular serpmeye çalışıyordu!
Aklı evvel stratejistler ‘‘Şimdi AB Kıbrıs konusunda bizim yanımızda yer alacak’’ diyerek alkış tutuyorlardı.
* * *
Benim gibi yazarlar da ‘‘Yapmayın etmeyin! Dünya, ya AB-ya da ABD ikilemi kadar basit değil, üstelik bunların arasında çelişkiden daha yüksek menfaat birlikleri var’’ diye yazdığımızda vatan haini olmakla suçlanıyorduk.
Kıbrıs konusunda fikir birliği ettiklerini vurguladığımızda Euro-ajan oluyorduk.
* * *
Şimdi ne oldu?
ABD, Irak'ta Avrupa'nın elini büktü ama kıtada bütün prestijini de kaybetti.
Şimdi ABD, Almanya ve Fransa olmadan dünyada egemen olamayacağını, Almanya ve Fransa da Ortadoğu'da yenildiğini kabul ediyor.
Hep beraber karşılıklı ama, ABD'nin yönlendirmede daha etkin olduğu bir özeleştiri dönemine giriyorlar.
Kısacası Almanya ve Fransa gibi devasa ülkeler, kendi menfaatleri açısından bükemedikleri eli öpüyorlar.
* * *
Biz ne yapıyoruz?
Medeni insanlar yaptıkları hatalardan ders alıp, hatalarını düzeltirken bizim Şarklı kafamız yaptığı vahim hatada inat ediyor, Şark kurnazlığımız ise sığ aklına yeni kulplar arıyor.
* * *
Statüko paradigmasını katiyen değiştiremiyor.
Bakıyorum, bize daima bir potansiyel düşman göstererek meşruiyetini pekiştiren statüko strateji varsayımları Kıbrıs'ta göçünce, Kuzey Irak'ta kırmızı çizgileri iplenmeyince, ‘‘Kerkük Kürtlere verilirse savaş çıkar’’ dediği halde Kerkük'ün Kürtlere teslimine sessiz kalmak zorunda kalınca; şimdi yine aynı şablona yeni potansiyel düşmanlar arıyor.
Yeni potansiyel düşman hem ABD, hem AB!
* * *
Sadece kendi yıkılan prestijini kurtarmak, yönetimde ne koparırsam kárdır diye çırpınan statüko artık kendisine açıkça kafa tutan Batı'yı şimdi tam bir paranoya ile kucaklıyor.
Herkes şaşkın, zira statükoyu bugüne dek Türkiye'de ayakta tutan zaten ABD ve Avrupa idi.
Daha da vahim olanı statükonun ne önerdiğini kendisinin de bilmemesi!