Fransa ve Hollanda’daki gelişmeler, gündemimize tekrar bu meseleyi taşıdı.
Çabuk unutan bir milletiz.
Yoksa, azıcık tarihten nasibini alanlar biliyor ki...
Soykırım iddiaları bize yapışmaz, yapıştırılamaz.
1915’te yaşananlar karşılıklı kıtaldir. Mukateledir.
Türkler de ölmüştür; Ermeniler de ölmüştür.
Ancak 1973’te başlayan bireysel Ermeni terörü, 1975’ten itibaren örgütlü bir hal almış ve 42 diplomatımız ile 4 yabancı hayatını kaybetmiştir.
* * *
Aklımızın başımıza gelmesi için her seferinde bir musibet beklemenin ne anlamı var?
Zaman zaman da olsa karşımıza çıkarılacak "baş ağrıları" bellidir.
O zaman bunlara hazır olmak gerekir.
Sonrasında ise bilmek gerekir.
Osmanlı Devleti’nin sadık tebası kabul edilen Ermenileri, 1915’te de, bugün de kışkırtan Batı’dır.
Yani o gün karşılıklı kıtalin tarafıdır; bugün mesnetsiz iddiaların suç ortağıdır.
İsmail Cem, Milliyet’te Can Dündar’la söyleşisinde "Chirac’ın özrü şaka gibi" diyor.
Ve devam ediyor: "Chirac, Türkiye’yi, Türk kamuoyu ve basınımızı, hepimizi ve başta Sayın Erdoğan’ı ’saf’ yerine koymuştur.
En küçük bir samimiyeti olsaydı, bu sözleri özel bir konuşmada değil, dünya medyası önünde söylerdi."
Ne dersiniz, İsmail Cem haksız mı?
* * *
Bugün gazetelerde Chirac’ın hak ettiği cevabı YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’ten aldığını okuyacaksınız.
Teziç yazdığı mektupta diyor ki: "Yapılan açıklamalarda, bu önerinin milletvekillerinin girişimiyle gündemde yer aldığı, hükümetin bunun dışında kaldığı yer yer tarafınızdan dile getirilmektedir.
Oysa, ekim ayı başında, Ermenistan’a gerçekleştirdiğiniz resmi ziyarette, ’Türklerin Ermeni soykırımı yapmış olduğunu’ ifade etmekle, bu konunun Fransa’nın bir devlet politikası olduğu, hukuken bütün açıklığıyla teyit edilmiştir."
I. Napolyon döneminde başlayan ve dünyada çok az sayıda kişiye verilen "Commandeur" nişanının Türkiye’deki tek sahibi Teziç’in mektubu devam ediyor:
"Henüz kanunlaşmamış olsa da ’Ermeni soykırımının inkárını suç sayan’ metin, bu konunun Fransa’nın bir devlet politikası haline gelmiş olması karşısında, sizin tarafınızdan, Türkiye’deki büyükelçiliğiniz aracılığıyla bana tevdi edilen, Fransa’nın en yüksek devlet nişanlarından biri olan ’Commandeur de la Legion d’Honneur’ü taşımayacağım için mektupla iade ediyorum."
Bu nişan ilk defa Fransa’ya iade edilmiş olacak.
Fazla söze ne hacet; tepki dediğiniz böyle olmalı.