Antalya’da kamp yaparak hazırlandığı 10 günlük maratonda 3 deplasman maçı oynayan ve toplam 19 gol atarak 3 galibiyet alan Fenerbahçe’deki bu değişimi neye bağlıyorsunuz?
FENERBAHÇE, oyun tarzını ve mantalitesini değiştirdi ve farkını gösterdi. Fenerbahçe, bundan önce devamlı geriye oynayıp, ileriye top şişiriyordu. İleride de bir tek Semih kalıyordu ve o da topla fazla buluşamıyordu. İleride çoğalamayan bir Fenerbahçe, ne taraftarını mutlu ediyor ne de rakipleri üzerinde baskı kurabilmiyordu.
Şimdi öyle mi? Fenerbahçe, ileriye top şişirmeyi bırakın, geriye bile çok nadir top yapıyor. Çabuk oynuyor. Hücumu düşünüyor. Hızlı çıkıyor ve ileride fazla adamla çoğalıyor. Kenar akınlarında çok bilinçliler. Rakibe de fazla hareket alanı vermeyen ve baskı kuran Fenerbahçe’nin netice almasının sebebi bu.
Sarı lacivertliler ligde Gaziantepspor ve Sivasspor gibi iki iyi takımı deplasmanda yenerek önemli galibiyetlere imza attı. Sivas’taki 4-1’lik galibiyet, farklı oyuncu performansıyla elde edilmedi. Bütün sır Fenerbahçe’nin futbol oynama mantalitesinin değişimindeydi. Değiştiği için de hem akınları keyifli oluyor, hem göze hoş gelen futbol oynuyor sarı lacivertliler. Bundan önce Fenerbahçe gol pozisyonuna girmeyi bırakın, korner bile zor atıyordu. Sivas maçı 4-1 kazanıldı ama skor daha farklı olurdu. Neler kaçtı neler. Eğer bu mantalite Zico ve futbolcuların kafasına işlemişte, bundan sonra farklı bir Fenerbahçe izleyeceğiz. Rakibine üstünlük kuran ve her maçta bol pozisyona girip gol atan bir Fenerbahçe. Bu Fenerbahçe de rakipleri için tartışmasız korkulu rüya olacak.
Semih ile Kezman birlikte oynamalı
Kezman, Fenerbahçe’nin oynadığı son 4 maçta takımı adına 7 gol kaydetti. Zico, bundan sonraki maçlarda Semih’e mi yoksa Sırp golcüye mi ilk 11’de şans tanımalı?
BANA göre her ikisi de yan yana oynamalı. Alex’ten dolayı Fenerbahçe tek santrforla mücadele ediyor. Alex gibi bir startan da vazgeçemeyeceğine göre, Zico ikisini birden oynatmalı. Hem Semih hem de Kezman ilk 11’i hakediyorlar.
Sırp yıldız, Sivasspor maçında akıl dolu goller attı. Ondan önce de kupadaki Alanyaspor maçında şov yaparak büyük moral depolamıştı. Semih de boş durmuyor, gollerini sıralıyor. Zico, bu oyuncuları oynatmak zorunda. Üstelik, Kezman’ı satmayı düşünüyorlarsa onu vitrine koymalılar.
Yani ilk 11’e. Oynamayan oyuncuyu kimse almaz. İki futbolcuyu da Zico banko sahaya sürerse, Selçuk’a da kulübe yolu gözükür.
Sabri dışlanacak oyuncu değil
Kalli önce Hakan Şükür ve Lincoln’ü, daha sonra Hasan Şaş’ı kadro dışı bıraktı. Son olarak Sabri’yi istemediğini açıkladı. Alman hocanın bu davranışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
KALLİ’yi hiç anlamış değilim. Sabri, Galatasaray kadrosu içinde tecrübeli bir oyuncu. Milli Takım’a kadar yükselmiş. Topa vurmayı biliyor. Süratli ve çalışkan. "İstemiyorum" diyerek Sabri gibi bir gücü nasıl harcar bir hoca. Bazı şeyler üst üste geldiyse o farklı bir şey. Disiplinsizlik varsa o ayrı. Ama bunun çözümü de takımdan dışlaman ve satmak değildir bir futbolcuyu. Onu biraz daha elinde tutup, kazanmak mecburiyetindesin. Kalli çok sert hareket ediyor. Lincoln’de de Hakan Şükür’de de bu tarz davrandı. Hasan Şaş’a da aynı şekilde gitti ve son olarak Sabri’nin biletini kesti.
Bir de "Transfer yapılmazsa, istifa ederim" diye tehditkar konuşuyor. Yönetimde kendisine ne söz verildi, bilmiyorum. Fakat bir antrenör elindeki malzemeyle hareket eder. Transferleri de kendisi yapar. Galatasaray’da da kendi aldığı adamlar var. Bu malzemeden en iyi yemeği çıkarması lazım. İkide bir ortaya çıkıp, "Ben oyuncu istiyorum. Yoksa, şunu yaparım, böyle çeker giderim" tarzı şeyler, tatsız şeyler. Burada hem kendini zor durumda bırakıyor hem de futbolcularını.
Takımda, "Oyuncu alınacak mı, alınmayacak mı?" diye herkes birbirine sorar. "Biz oynayacak mıyız?" diye de kafalarda soru işaretleri oluşur. Kalli, bu sorunu hep takımın üzerinde tutuyor. Yine de herşeye rağmen Galatasaray zirvede. Bu da Kalli’nin şansı.
Sabri konusunda en güzel örneği takım arkadaşları gösterdi. Kenetlenerek, onun affedilmesi için yönetime başvurmuşlar. Taleplerini iletmişler ve arkadaşlarının arkasında durmuşlar. Çünkü onlar meziyet sahibi olan Sabri’nin dışlanacak bir futbolcu olmadığını biliyorlar. Kalli ise onu kaybetme yolunu seçiyor.
Futbolcuların eseri
G.Saray 11 yerliyle çıktığı Ank.Gücü maçını beklediğinden daha rahat kazandı. Sizce bunda Kalli’nin aldığı kararların etkisi var mı?
ANKARAGÜCÜ önündeki Galatasaray’ın galibiyeti oyuncuların becerisinin ürünüydü. Kalli’nin kararlarının bunda rolü yok. Carrusca ve Bouzid zaten yedek. Bu kadar eksik olunca da mecburen yerliler oynadı.
Ankaragücü hücum gücü olmayan bir takım. Bebbe diye bir adam var ileride, ne ayağındaki topu kullanıyor, ne de kendi pozisyona giriyor. Sarı kırmızılı savunma rahat oynayınca iyi oyunculara sahip orta sahası ağırlığını koyarak maçı kopardı. Hakan Şükür ve Ümit Karan ikilisiyle de Ankaragücü’ne darbeyi vurdular.
Ümit Karan, olağanüstü bir gol attı. Tartışmasız haftanın en güzel golü. G.Saray’ın bu bölgede sıkıntısı yok. Santrforları yeterli. Ancak, oyun kurmakta sıkıntıları var. Arda tek başına maç kazandırması gereken bir futbolcu. Ama o dinamizmi yok. O şahsi becerisini kullanmaktan korkuyor. Kalli korkusu yüzünden oluyor bu. Lüzumsuz yerlerde çalıma giriyor, gideceği yerlerde pas veriyor.
Oradan çıkmaya çalışıyor ve yıpranıyor. Ama, orta sahada top aldığı vakit, ileri gidip verkaç yaparak etkili oluyor. Arda hem yaşının enerjisini hem de futbolcu kalitesini tam olarak gösteremiyor. Arda’yı Kalli serbest bırakmak zorunda.
Ertuğrul doğruyu görmüyor
Holosko geldikten sonra Beşiktaş peş peşe galibiyetler almaya başladı. Ne değişti, eksikler neler?
BEŞİKTAŞ’ın eksiği yok. Ertuğrul Sağlam’ın kurduğu yanlış 11’ler var. Geçen hafta da bahsettim ve üstüne basa basa söyledim. Cisse, fevkalade bir stoper. Ama Beşiktaş, stoper arıyor. Para vermek için uğraşıyorlar. Delgado çok gerilerde oynamaya başladı. O, bu tarz mücadele ederse yeteneğini gösteremez.
O zaman da gol atamaz, verkaç yapamaz, alan açamaz ve pas veremez. Nobre’yi gönderip, Holosko’yu almak istediler. Nobre, golleri takır takır atmaya başladı, Holosko sağ açıkta oynatılıyor. Bu büyük bir çelişki. Nobre çok iyi durumda. Holosko nerede? Nasıl bir mantaliteyle Beşiktaş idare ediliyor.
Delgado yanlış yerde oynuyor. Holosko yanlış yerde oynuyor. Cisse yanlış yerde oynuyor. Bunlar, Beşiktaş kadrosundaki üç önemli isim. Orta sahada topu alıp, vermekle ve gol atmakla iyi oynamış olmaz hiçbir futbolcu. Ağırlığını sahaya koyacaksın. Bir takımın orta sahası iyiyse, ayakta kalır. Beşiktaş savunmasında da dengesiz. İbrahim Toraman’ın acilen kendini toparlaması lazım. Adam kaybediyor, yer tutamıyor ve ağır.
Beşiktaş 6 maçlık bir galibiyet serisi yakaladı. Ama, Beşiktaş formasını sahaya koysanız bu maçları alır. Büyük bir forması var bu takımın ve arkasında da büyük bir seyirci. Beşiktaş, tatmin edici değil. Mücadele ediyor, koşuyor, pozisyon üretemiyor. Ertuğrul Sağlam, sahaya sürdüğü takımı yanlış kuruyor. Elinde bol alternatifli kadro olasına rağmen hala transfer istiyor.