29 Nisan 2008
Yılın derbisini Galatasaray kazandı. Fenerbahçe çok kötü oynadı ve büyük avantaj kaybetti. Kalan iki haftada neler olur? Neler olacağını zaman gösterir. Fenerbahçe eline geçen fırsatı kaçırdı. Ama bunu 4-5 ay evvelden kaçırdı. En az 8 puan fark ile buralara gelmen gerekirdi. 3-4 maçta 11 değişerek sahaya çıkan Fenerbahçe önemli puanlar kaybetti. En son Ankaraspor maçında 2-1 galipsin, penaltı kazanmışsın. Takım kaptanı şahsiyetini ortaya koyacak ve bu penaltıyı atacak. Kezman’a moral vermek için takımın puanlarını kaybediyorsun. Kezman çocuk mu? Profesyonel bir futbolcu. Artık bu hesaplar yapılmamalı.
Derbide sahada bir tane iyi mücadele eden futbolcu yok. Buna karşın Galatasaray olağanüstü iyi mücadele etti. Genel olarak bakarsan çok pozisyon yok. Ümit Karan’ın direkten dönen top var. Alex’in de kaçırdığı pozisyon da önemliydi.
F.Bahçe böyle oynarsa tabi ki yenilir. G.Saray’ın buraya kadar elde ettiği başarı küçümsenemez. F.Bahçe’de etkili forvet yok. Semih 16 gol atmış, Kezman 11 gol atmış tamam. Ama bu maçta hiçbir varlık gösteremediler. Çok kritik maçta G.Saray kazandı. F.Bahçe eğer Avrupa’daki gibi oynasaydı, kazanırdı. Galatasaray buna izin vermedi. Bir takımda bir-iki oyuncu kötü oynayabilir. Ama onbir oyuncu da kötü oynadı.
Olumsuzluklara rağmen
G.Saray ile oynuyorsun. Sezon başında 5 maç ceza almış. Bir antrenör getirmiş, as futbolcuları ile sorunlar yaşamış. Sağlık problemlerinden dolayı ayrılmış. Maddi ve manevi sorunları olan bir ekip. Kenetlenmişler ve kazanmışlar. Tebrik etmek lazım. Bu kadar olumsuzluğa rağmen buraya geldiler.
F.Bahçe’de her şey güllük gülüstanlık gibi. Tamam, Avrupa’da Türkiye’yi onurlandırdılar. Herkes alkışladı. Ama sonra da saçmaladılar. Üç maç ayrı bir onbir ve kaybedilen puanlar var. Buraya büyük avantaj ile gelmesi gerekiyordu. Türkiye’de istikrarlı futbolun oynamadığının göstergesidir.
Fenerbahçe şapkasını önüne koyacak ve ukalalık yapmayacak. Bundan sonraki haftalarda Fenerbahçe kendini toparlamak zorunda. İki maçı da kazanmak zorunda. G.Birliği ile oynayacaksın. Kurtulmak için her şeyi yapacak. Bu tür maçlar zor geçer. Her ne kadar Kadıköy’de oynansa da puana ihtiyacı olan bir rakibe karşı zorlanırsın. Yıllardır Trabzon’a her takım güle oynaya gidiyor, Fenerbahçe sanki kan davasına gidiyor. Bu yüzden sıkıntılı bir doksan dakika olacak.
G.Saray, Sivas karşısında kolay kolay kaybetmez. Sivas bu sezon büyüklere karşı hep kaybetti. Kısıtlı bir kadrosu var. Hem Sivas, hem G.Saray mücadelesiyle kazanıyor. Galatasaray’ın çok sayıda golcüsü var. Etkili oluyorlar. Sivas’ın da Mehmet Yıldız gibi bir silahı var. Yani iki takımın da Kezman’dan daha iyi adamları bulunuyor.
Herkes kendine oynayacak
Şampiyonluk yarışının yanı sıra lig ikinciliği ve üçüncülüğü de önemli. Kalan iki haftada ilk 4 sıra nasıl şekillenir?
Galatasaray önemli bir avantaj kazandı. Beşiktaş da yukarı çıkmak istiyor. Sivas da eline geçirdiği fırsatı kullanmak istiyor. En heyecanlı sezonlardan birisi yaşanıyor. 4 takım da umutlu giriyor. Dediğim gibi herkes kendine oynayacak. Şu aşamada lig ikinciliği de şampiyonluk kadar önemli. Zira ilk iki Şampiyonlar Ligi’ne gidecek. Bu yüzden Sivas-G.Saray maçının önemi yüksek.
Bu maçın skoru F.Bahçe’yi de Beşiktaş’ı da yakından ilgilendiriyor. G.Saray kaybederse F.Bahçe yeniden umutlanacak. Sivas kaybederse Beşiktaş üçüncülük şansını kazanacak.
Maçın beraberlikle bitmesi G.Saray’ı şampiyonluğa daha da yaklaştırır. Bu durumda Fenerbahçe ikincilik şansını sürdürür ve son haftada G.Saray’ın puan kaybetmesini bekler. Neresinden bakarsan bak, heyecanlı sezon yaşanıyor. Ama Türk futbolunun istikrarsızlığı da apaçık ortada.
Futbolcular hakeme yardım ettiler
Hakem Fırat Aydınus adına temiz bir derbi oldu. Maçta önemli gerginlik yaşanmadı. Hakemin bu temiz geceye katkısı oldu mu?
Hakem Fırat Aydınus gördüğünü çaldı. Bazı görmediklerini de çalamadı. Galatasaray adına Barış Özbek 6 pozisyonda faul yaptı. Bu sert futbola karşılık bir kez kartını çıkarmadı. Oyunun tansiyonunu yükseltmemek için çaba harcadı. Oyuncuları sakinleştirerek düzgün bir maç yönetti. Futbolcuların da buna katkısı önemliydi. Ümit Karan ve Uğur Boral’ın dışında fazla itiraz eden olmadı. Maç boyunca ikisi de gergin göründü. Sık sık hakeme itiraz ettiler.
Genel olarak bakıldığında hakeme fazla iş düşmedi. Bu da oyuncuların centilmenliğinden kaynaklandı. Herhangi bir tartışmalı pozisyon yoktu. Neticeye tesir edecek bir pozisyon olmadı.
Maçın hemen başında Alex korner atarken, atılan yabancı maddeler var. Burada hakem iyi zamanlama yaptı. Kaptan Ümit Karan’ı çağırdı ve taraftarını sakinleştirmesini istedi. Geçen maçlara oranla daha sakin bir tribün vardı. Bir iki kendini bilmez uyarıldı. Sonrasında tansiyon fazla yükselmedi. Her şeye rağmen tribünlerin bunu yapmaması gerekiyordu.
Yazının Devamını Oku 28 Nisan 2008
BEN bu sezon bu kadar bitmiş, topu kullanamayan bir F.Bahçe görmedim. Sen çok önemli bir maça çıkıyorsun. Derbi, ezeli rekabet, şampiyonluğa doğrudan etki edecek bir maç. Topu pas yaparak ileri doğru kullanamayan bir takım vardı dün sahada. Topu kullanamadığı gibi en ufak bir preste de kaybediyorlar. Her ikili mücadelede top kaybı yaptı F.Bahçe.
Fenerbahçe buraya puan farkıyla gelmeliydi. O vakit daha rahat oynardı. Peki ne oldu? Puan puana geldiler. G.Saray doğal olarak ayağına kadar gelen fırsatı tepmedi. Çok fazla gol pozisyonu üretemeseler de ikili mücadeleleri kazandı sarı kırmızılı takım.
F.Bahçe’nin yediği gol bir facia. Kaleci Volkan’ın böylesine önemli bir maçta bu tür bir hata yapmamalıydı. Kezman bildiğimiz Kezman. Aurelio varla yok arası. Deivid de öyle. Alex sahada hiç yok. Uğur Boral, Kezman’la beraber devamlı topu kaybeden pozisyonda. Semih girdikten sonra F.Bahçe biraz ileriye gider gibi oldu. Ancak, Alex’in sağ ayağına gelen top dışında pozisyonu yoktu F.Bahçe’nin.
Bileğinin hakkıyla
Ümit Karan devamlı hakeme itiraz etti, Barış hep faullü oynadı ama sürekli gözden kaçtı. G.Saray daha çok mücadele etti, daha çok koştu, daha fazla istedi ve kazandı.
Maçtan önce korktuğum başıma geldi. F.Bahçe yavaş oynadı, presi yiyince çıkamadı. Avrupa maçlarındaki gibi ikili mücadeleye girip süratli oynamalarını beklerdim ama olmadı. Dörtte birini bile yapmadı.
Galatasaray bu maçta hile mi yaptı? Hayır. Bileğinin hakkıyla kazandı. Fener’in bu durumlara düşmemesi lazımdı. Fener’in Ali Sami Yen Stadı’na puan farkıyla gelmesi lazımdı. Ukalalığından bu duruma düştü. Şimdi ayıkla pirincin taşını. G.Saray’ı tebrik etmek lazım. Doksan dakika boyunca bir rakibe üç kişi baskı yaptı, hep koştular. Demekki bu galibiyeti ve şampiyonluğu onlar daha çok istiyormuş.
Yazının Devamını Oku 22 Nisan 2008
Zico’nun derbilerdeki başarılı karnesi, Galatasaray önünde Fenerbahçe’ye ne getirir? Kadro yapısıyla ağır basan sarı lacivertliler, Ali Sami Yen’de de favori mi? HEM favori, hem de değil. Öncelikle, Zico’nun başarısı bir yerde futbolcuların başarısı. Derbilerdeki zaferlerde yüzde 80 oyuncuların payı var. Hocalar takımlarını hazırlar, sahaya sürerler. Düzgün bir takım yaparsan, o takım da başarılı olur.
Bu öyle bir derbi olacak ki son yıllarda benzeri yok. İki takım da aynı puanda ve bitime 3 hafta var. Aralarındaki büyük rekabete dayanarak final maçına çıkacaklar. Kazanan takım moral bulacak ve şampiyonluk yolunda da büyük bir adım atacak.
Hakem büyük faktör
Fenerbahçe’nin favori olmasının avantajlarından biri beraberliğin de kendisine yetmesi. Galip geldiği takdirde işi büyük ölçüde kolaylayacak. Kadro ağırlığıyla, klas ayaklarının fazlalığıyla Fenerbahçe ağır basıyor.
F.Bahçe, hızlı oynamazsa o zaman ibre G.Saray’a döner. Bu onların tarzına gitmiyor. Geride topu kabullenip, dan-dun yaparlarsa bu G.Saray’ın ekmeğine yağ sürer. Maç tehlikeye girer. G.Saray’ın baskısından da kurtulamazlar ve sarı kırmızılılar bu maçı kazanır. Çabuk oynarsa sahanın tek hakimi Fenerbahçe olur ve istediğini alır.
Derbinin hakemi oyunda rol oynayacak. Türkiye’de iyi hakem yok. Bu maçın hakeminin otoriter, futbolcular üzerine baskın olması gerekiyor. Eğer oyunculara taviz verirse, o maçı bitiremez. Keyifli bir derbi seyredeceğiz. Bu maçlar belli olmaz derler ama Fenerbahçe dediğim gibi ağır basıyor. Zaten, Zico sezon içinde abuk subuk işler yapmasaydı, sarı laciverliler 7-8 puan farkla Ali Sami Yen’e ayak basardı. Şimdi, bu maçı kazanmak zorundalar.
O zaman rahatlayacaklar. Kaybettiklerinde, ikincilik de rüya olabilir. Şampiyonlar Ligi vizesini kaybetme tehlikesi de var. O zaman Avrupa’daki başarılar da bir anda silinir.
Sivasspor Devler Ligi’ni hakediyor
Anadolu takımlarının Sivas’a sempatiyle bakması, kalan maçlarda kırmızı beyazlılar için avantaj teşkil eder mi?
TRABZONSPOR’dan sonra Anadolu’da bir şampiyon daha çıkmasını isteyenlerin sayısı çok fazla. Bu da Sivasspor için bir avantaj. Sempatiyle bakılıyor ama onlar da bunu hakediyor. Camiada bir tek çatlak ses yok. Ön plana çıkan biri de yok. Derbide hangi sonuç olursa olsun, Sivas’a belki şampiyonluk için yetmez ama Devler Ligi vizesi için fayda sağlar. Sivas’ın, Devler Ligi’ne gitmesi bile çok büyük başarıdır. Bence, bunu fazlasıyla hakettiler.
Beşiktaş’a yakışanı alın
Kadro yapısıyla eleştirilen ve bekleneni veremeyen Beşiktaş’ta sezon sonunda neler değişmeli?
BEŞİKTAŞ’ta çok şey değişmeli. Holosko ve Delgado dışındaki bütün yabancılar gitmeli. Yerli oyuncu standartlarında oynuyorlar. Holosko, yararlı bir adam ama oynatıldığı yer yanlış. Sağ kanatta köreliyor. Delgado gibi bir oyuncuya sahip ama Ertuğrul Sağlam onu kenarda oturtuyor.
Maça giriyor, golünü atıyor. Bir ara pas atar, frikik kazanırsın, topun başına gelir. Delgado, kenarda beklemez. O sahada yoksa topu kullanma şansın da gol atma şansın da azalıyor. Beşiktaş kadrosundaki yerli oyuncular kötü isimler değil. Serdar Özkan, gelecek vaadediyor. İbrahim Toraman çok faydalı. Gökhan Zan iyi bir savunmacı. Ali Tandoğan, sert ve hırslı olmasına rağmen görev adamı. Çok eleşirilen İbrahim Üzülmez de vazifesini yapıyor. Beşiktaş forması giyen oyuncu, takımına çok şeyler verebilmeli.
Tello, çok koşuyormuş. Ne yapıyor Tello? Duran top olacak, vuracak. Maç kurtarıyor mu? Yok. O zaman ne işi var Beşiktaş’ta? Gordon diye bir adam almışlar ne yaptığını, ne için oynadığını anlayan yok. Baki Mercimek, ondan 3 gömlek üstün. Bırak hiç olmazsa o oynasın.
Savunmada sıkıntın var. Bu belli. Elinde Cisse diye bir stoper var. Ama sen onu ısrarla orta sahada oynatıyorsun. Onu da bitiriyorsun, kendi açığını da kapatamıyorsun. Böyle hocalık mı olur?
Beşiktaş, transferde akıllı işler yapmak zorunda. Aynı hataları tekrarlamaları halinde, kalitesiz ve Beşiktaş’a yakışmayan oyuncuları getirdikleri takdirde yine hüsran olur.
Tek forvet Nonda olur
Golcü bolluğu yaşanan G.Saray’ın tek forvetle oynaması, onlara uygun bir sistem mi? F.Bahçe önünde bunun sıkıntısını yaşarlar mı?
İSTANBUL BŞB. maçında tek forvet oynadılar ama farklı kazandılar. G.Saray ilk kez böyle oynadı, pazar akşamı tek forvetle sıkıntı yaşarlar. İleride bir adam bırakıp, orta sahayı kalabalık tutma fikrini her takım benimsemeye başladı. F.Bahçe zaten böyle oynuyor. Dünya futbolu da bu sisteme dönüyor. Hatta, santrforsuz bile oynayanlar var.
Ümit, sakatlandı. Fenerbahçe önünde o mu şans bulur, bilemem. Ama, bana göre Nonda oynarsa, Galatasaray’a büyük fayda sağlar. Bahsettiğim santrfor örneğine en uygun futbolcu. Hakan Şükür veya Ümit ise sonradan oyuna girerek takımına katkı sağlayabilir.
İşin inceliğini biliyor
Adnan Polat’ın, "Futbolcularımızı istedikleri gibi dövebilirler" diyerek Lincoln’e yapılan sertliklerden derbi öncesi yakınması strateji mi?
ADNAN Polat, palavradan konuşacak bir adam değil. Fevkalade zeki, bu işin inceliğini ve hakemlere de nereden tesir edeceğini çok iyi bilen başkan. Lincoln’e fauller yapılıyor. Kastisi de, pozisyon gereği olanlar da var içlerinde. Sambacı çoğunda kendini yere atıyor. Lincoln’ün defans oyuncusuna karşı olan direnci önemli.
Bu direnci yoksa, ayakta duramıyor. Sahada pinpon maçı oynanmıyor. Futbol sert oyundur. Kuralları içinde yapılırsa da kimse bir şey diyemez. İkili mücadele olacak. Lincoln de teknik oyuncu olduğu için bu tarz şeylerle karşı karşıya kalıyor.
Adnan Polat’ın söyledikleri yabana atılacak şeyler değil ama dünyanın hiçbir tarafında böyle demeçler yoktur. Fenerbahçe derbisi öncesi Adnan’ın bu sözleri bir anlamda strateji de olabilir. Türkiye’de zaten böyle polemiklere alışkınız. Böyle konuşunca iyi Galatasaraylı, çok iyi Fenerbahçeli ve mükemmel Beşiktaşlı oluyorsun!..
Buna mani olacak tek bir kurum var. O da Türkiye Futbol Federasyonu’dur. Avrupa Şampiyonası’na kimlerin gideceğine, neler yapacaklarına, hangi lüks otellerde konaklayacaklarını düşünüp duruyorlar.
Yazının Devamını Oku 20 Nisan 2008
FENERBAHÇE çok rahat bir galibiyet aldı. 3 puan kolay geldi ama akıl almaz da goller kaçtı. Bunlarda da başrolde Kezman vardı. Öyle bir gol kaçırdı ki inanılır gibi değil. Boş kale yerine topu dışarı gönderdi. Ardından yine kaleciyle karşı karşıya kaldığı bir pozisyonda ıska geçti. Ama öyle de bir gol attı ki klasına yakıştı. O golü de her babayiğit atamazdı zaten. Kaçırdığı gol de her babayiğidin kaçıracağı cinsten değildi.
Kezman’ın üzerinde bir şanssızlık var. Ben böyle düşünüyorum. Bunları yapması için bir futbolcunun iyi ya da kötü olması gerekmiyor. Gol olacak pozisyonu gol yapamıyor. Stresten, psikolojisi çok bozuk Kezman’ın. Bu yüzünden okunuyor. Geçen hafta kaçırdığı penaltı yüzünden de gergin olduğu ortada.
Fenerbahçe, bazen çok iyi oynuyor, çok iyi işler yapıyor. Bazen de umursamadan oynuyor. Saha güzel, seyirci muhteşem, daha ne ister bir futbolcu. Rakibin kadrosu eksik. Seni rahatsız etmiyor. Santrforu ve deparlı oyuncusu yok. Gol pozisyonuna da giremiyor. Denizlispor, dün gece Fenerbahçe’ye çok güzel bir idman verdi.
Akıllılık yaptı
Fenerbahçe, vitesi yükseltince muhteşem işler yapıyor. Verkaçlar, ataklar, kanat bindirmeleri ve net gol pozisyonları. Uğur, sol kanadı mükemmel kullandı. Roberto Carlos ve Vederson’un yokluğunda orada adeta parladı. Yüzde yüzlük gol pasları verdi. Sahanın yıldızıydı. Kanatlar dün çok çalıştı. Colin Kazım’da da değişim var. Toparlanmış. Topu kaybetmeden kullanıyor. Bu çok olumlu. Pas hatası da fazla yapmadı. Vurdumduymaz ve laubali hali geçmiş gibi. Oyun tarzı böyle, rakibi küçümser bir havası var. Ama, artık takımı adına yararlı işler yapıyor.
Galatasaray derbisi öncesi Fenerbahçe’yi genel olarak iyi buldum. Haftaya çok zorlu bir maç bekliyor sarı lacivertlileri. Zico, riske girmemek için kart sınırındaki Alex ve Colin Kazım’ı oyundan aldı. Akıllılık yaptı ama skor olarak rahatlayınca da çıkarabilirdi. Biraz geç kaldı. Olumlu futbol sergileyen Fenerbahçe, Galatasaray önünde çabuk oynarsa gücü ortaya çıkar. O zaman da net gol pozisyonlarına girer. Derbide, her şey Fenerbahçe’nin elinde.
Yazının Devamını Oku 15 Nisan 2008
Kalli’nin gidişinden sonra ikinci maçını da kazanan G.Saray’daki bu kenetlenmenin sebebi nedir? İNANÇ ve hırs yaptılar. Tabiİ ki birleşecekler. Galatasaraylılık gururu var ortada. Kalli çıkıp oynamıyordu, sahadaki oyuncularına bir şeyler söylüyordu. Onun gidişi, sarı kırmızılı takımı olumlu etkiledi. Bence daha iyi kenetlendiler.
Trabzonspor önünde iyi oynadılar. Özellikle bir 20 dakika var ki muhteşemdiler. Fenerbahçe puan da kaybedince iyice morallendiler. Güzel bir hava yakaladılar ve fikstür avantajına da sahipler. Fenerbahçe’nin, Ali Sami Yen’e gelmesi kendileri için büyük fırsat.
Ezeli rakiplerini yendikleri takTirde büyük ihtimalle ipi göğüsleyecekler. Adnan Polat, Adnan Sezgin ve Hakan Şükür üçlüsünün bu başarı tablosunda büyük etkisi var. Takımlarının iyi olması için çalışıyorlar. El ele verdiler. Galatasaray’ı iyi görüyorum. Bir kopukluk vardı ve onu giderdiler. Aldıkları neticelerle de gösteriyorlar bunu.
Arda’ya borçlular
Galatasaray mücadele ediyor, koşuyor, etkili santrforları var ama Trabzonspor maçında Arda 3 puanı getirdi. Attığı gol için konuşmuyorum. Sahadaki mücadelesi için bunu söylüyorum. Her yerde vardı. Mükemmel oynadı.
Galatasaray’ın bundan sonra Lincoln’e ihtiyacı var. Çok kritik 4 maç oynayacaklar. Sambacının atacağı paslarla, oyunuyla ve performansıyla artık kendini göstermesi lazım. Olması gereken de budur. Galatasaray’a üstün kaliteli bir isim olarak geldiyse bunu sahada da göstermelidir.
Galatasaray bu hafta İstanbul BŞB ile oynayacak. Olimpiyat Stadı’na da alışkınlar ve büyük de favoriler. Zaten bundan sonra saha da önemli değil. Seyirciye de ihtiyacı yok zaten Galatasaray’ın. Hedefe varmak için çıkıp bütün maçlarını kazanmak zorundalar.
Karşı ittifak!
Bugün Türkiye’de her kulüp Fenerbahçe’ye karşı bir ittifak içinde. Bu durum da Galatasaray’ın en büyük avantajlarından biri. Fenerbahçe kazanınca, her galibiyeti hakeme bağlıyorlar.
Diğerleri kazanınca hakem hatalarıyla ilgili çıt çıkmıyor. Fenerbahçe’nin son dönemlerdeki atakları ve özellikle de Avrupa’daki başarıları sonrası bu üstünlüğü kabul edemedikleri için oluyor bunlar. Fenerbahçe’ye karşı olan birleşmedeki baltalama harekatı, Galatasaray’ın önünde kalan 4 maçta en büyük gücü olacak.
Disiplinsiz adama penaltı attırılmaz
Kezman, kaçırdığı penaltıyla kaderiyle oynadı. Her futbolcu istediği zaman penaltı kullanabilir mi?
BÖYLE bir şey olmaz. Takımın penaltıcısı bellidir. Her ne olursa olsun o atar. Skor 4-0, 5-0 gibi farklı olur da arkadaşına jest yaparsın. Böylesine kritik bir maçta özellikle de rakibin seni bozup rahatsız ettiği, yıprandığın anda o penaltıyı atacak adam Alex’tir. Kaçırır ama o kaçırır. Penaltıcıdır ve hep o atmıştır. Atmayarak, Kezman’a moral vermek için topu Sırp oyuncuya vererek, belki de takımının kaderiyle oynamıştır.
Kezman’ın morali bozuk. Yedek kaldığı için de sıkıntılı. Oyundan çıkarıldığı için taksiye binip stadı terkediyor, yedek kalınca ısınmaya çıkmıyor. Kezman, büyük problem.
Zico müdahale etmediği için eleştiriliyor. Ne yapsın? Alex’e "Sen atacaksın" diyemez ki orada. Alex’in tasarrufudur ve o da Kezman’a attırmıştır. Burada suçlanacak tek kişi Alex’tir. Niye bırakıyorsun? Adam moralsiz. Adam stresli.
Adamın kendine itimadı yok. Türkiye’de memnun olmadığı ortada. Buna penaltı attırarak ne morali kazandıracaksın. 2 yıldır Türkiye’de ne yapmış Kezman? Arada sırada maç kazandırıyor ama beklenen Kezman değil. Disiplinsiz bir adama penaltı attırılmaz. Kaptan olarak suçlu Alex’tir. At o penaltıyı, maçı kopar takımını galibiyete taşı.
Kaybedilen iki puan, şampiyonluğa da tesir edebilir. Kezman moral kazanacak diye şampiyonluk mu kaybedilecek? İki puan farkla, Galatasaray derbisine çıkmak çok farklı, kafaya kafaya çıkmak çok farklı. Kendini ve taraftarını üzerken, G.Saray’ı morallendirdin.
Fenerbahçe çift santrfor oynamalı...
F.Bahçe’de yedek kulübesinden gelen mi, banko oynayan Semih mi daha verimli oluyor.
SEMİH, oynadığı mevki itibariyle gol atması gereken bir oyuncu. Ama her maçta da gol atacak diye bir kural yok. Bu adamın 15 golü var. Semih’i suçlamak çok yanlış olur. Ama verimli olduğu ortada.
İçeride ve dışarıda Türkiye’de çift santforla oynayacaksın. Avrupa’da tek forvet ile de mücadele edeceksen bunlar asla Semih ve Kezman olmaz. Oraya daha güçlü, çabuk, süratli ve topu ayağındayken kaybetmeyen oyuncu lazım. Fenerbahçe, çift santrforla oynarsa Alex’e de daha fazla alan açılır.
F.Bahçe kadrosu çok rahatsız. Zico, tek forvetin daha iyi olduğunu zannediyor. Bunun olmadığını göremiyor. Onu da fazla suçlamıyorum. Görüşü bu ama yanlış. Orta sahadan bir kişiyi eksiltmek istemediği ortada. Bu da onu zaman zaman Kezman ile Semih arasındaki seçimde zor durumda bırakıyor.
Bunları idmana çıkarmazlar
Şampiyonluk şansını zora sokan Beşiktaş’ta yönetim mi, teknik heyet mi yoksa kadro zaafiyeti mi bu tabloyu ortaya çıkardı?
BU faktörlerin hepsi birden bu Beşiktaş’ın çöküşünü hazırladı. Alınan oyuncular ve kurulan kadro yanlış. Beşiktaş’ta her şey yanlış. O formanın ağırlığıyla buralara geldiler. İyi futbolla falan değil. Sapır sapır dökülüyorlar.
Bu kadroda tek futbol oynayacak adam var o da Delgado. Kenarda oturuyor. Holosko oyundan çıkıyor, yerine giren isim Batuhan. Ne yapmış Batuhan ve ne yapar? Bırak Holosko kalsın, tek pozisyon bulur sana maçı alır.
Böyle bir rezalet Beşiktaş’ta ne görülmüştür, ne duyulmuştur. Teknik heyetin her kararı yanlış.
Yöneticiler bir de çıkıp, "Önümüzü kesiyorlar" diye başka yere faturayı gönderiyor. Kendilerini aldatıyorlar. Bıraksınlar bu işleri. Bu takım bu futbolla nasıl şampiyon olacak? Kimse çıkıp da "Bu Beşiktaş iyi futbol oynadı ve başarıyı haketti" diyemez.
Hakemler onlara çelme takmış olabilir, maç da kazandırmış olabilir. Ama, Beşiktaş bunları söyleyecek durumda değil. Çok kötüler.
Bu kadronun yarısından çoğu gitmeli. Siyah beyazlı formayı iyi futbolcu giyecek. Bu kadrodaki çoğu oyuncuyu eski Beşiktaş takımlarında idmana bile çıkarmazlar.
Sivas’ın tek eksiği tecrübe...
Zirve yarışındaki inadını sürdüren Sivasspor son 4 maçtan 12 puan alır mı?
HER şeyini ortaya koyan bir Sivasspor var. Kalan 4 haftada 12 puan almaması için sebep yok. Kayserispor gibi bir takımı deplasmanda yenmek zor iş. Mükemmel bir takım Kayserispor. 3 Büyükler’e evlerinde geçit vermediler.
Sivasspor için bir handikap var. Büyük takımlara karşı oynarken enerjiyle işi bitirmeleri yetmiyor. Tecrübeye de sahip olmaları gerekiyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş önünde bunun eksikliğini yaşadılar.
Sivasspor, şampiyon da olabilir, kalan 4 maçını da kazanabilir. Son haftaya kadar Sivasspor, zirve yarışında var olacak takımdır.
Yazının Devamını Oku 14 Nisan 2008
DİLEYELİM Fenerbahçe, Ankaraspor karşısında kaçırdığı penaltı ve bıraktığı 2 puanı çok aramasın. Eğer sezon sonunda iş bu iki puanda düğümlenirse bunda baş rolü oynayan Kezman ve ona o penaltıyı kullandırandır. Kezman oyuna girdikten kısa süre sonra, kaleye gitmesi gerekirken, terse gitti. Yanlış bir hareketti yaptı. Sonra döndü, top o anda kendisini kontrol edip durdurmak isteyen Risp’in eline çarptı. Penaltı mı, derseniz bana göre çarpma. Ama hakem penaltı dedi. Peki o Kezman penaltı için topun arkasına neden geçer? Takımın bir penaltıcısı vardır, ne olursa olsun o atar. Fenerbahçe’nin penaltıcısı Alex ise, onun atması gerekirdi. Amaç Kezman’a attırıp ona moral vermek mi... Zaten Ankaraspor senin gırtlağına sarılmış nefes aldırmıyor. O da öylesine bir vuruş yaptı ki, top dışarı gitti.
Zor bir maçtı Fenerbahçe için. Salı günü Chelsea ile deplasmanda oynamış, elenmiş dönmüş yine havası ve atmosferi farklı bir maç için sahadaydı. Buna bir de iyi oynayan, ikili mücadeleleri kazanan, daha çok koşan, mücadele eden Ankarspor’u ekleyin. Başkent ekibi olağanüstü bir mücadele örneği verdi. "Biz bu F.Bahçe"yi yeneriz" havasıyla değil, nasıl yeneceğinin hesabını yapmış olarak sahaya çıkmıştı. Zannetmeyin ki, Ankaraspor defans yaptı, kafa kafaya oynadı ve bunun ödülünü de aldı.
Tatsız tuzsuz
Fenerbahçe’de Edu ile Lugano’ya çok yük bindi, çok baskı yediler. Mehmet Yılmaz, tek başına Fenerbahçe’nin iki stoperi Lugano ile Edu’yu adeta dövdü. Sarı lacivertliler geriye çok oynadığı ve geriye koşan ileride deparlı oyuncuları olmadığı sürece bu baskıları yer. Zaten tek santrfor oynuyor. Ortada bir Maldonado’yu bırakmışsın. Böyle bir takım kendisinden daha çok koşan bir takıma karşı nasıl üstünlük kurabilir. Teknik oyunla bu bir anlamda gerçekleşebilir, ama dedim ya Maldonado tek. Aurelio yardıma geliyor biraz, ama aklı hep ileride. Alex golü atmasının dışında fazla varlık gösteremedi. Geriye en çok koşanlardan biri Deivid, ama o da fazla birşey, olumlu işler yapamadı. Pasları hatalıydı. Semih’e de zaten çok top gitmedi. Fenerbahçe kötü değil, ama iyi de oynamadı. Tatsız tuzsuz bir futbol sergiledi. Sonuçta da son dakika golüyle galibiyetten olup beraberlikle yetindi.
Bir sözüm de Emre için. Emre milli takımın da oyuncusu. Rakiplerine sürekli çift ayakla dalıyor. Hem kendini hem rakibini ciddi biçimde sakatlayabilir. Onun bu dalışlarını gören akıllı bir futbolcu basarsa, kendi ayakları kırılır.
Yazının Devamını Oku 9 Nisan 2008
FENERBAHÇE, Avrupa defterini kapattı. Ama, futbol oynayarak, sahadaki mücadelenin hakkını vererek alkışlarla kapattı. Chelsea karşısında topu çok iyi kullandılar. Herşeyi yaptılar. Tek eksikleri yırtıcı ve sürükleyici bir santforunun olmamasıydı. Semih ileride yalnız kaldı ve ona şişirilen her topa da Chelsea savunması rahat sahip oldu. İngilizlere karşı topu havalandırırsan, onların ermeğine yağ sürersin.
Chelsea, Fenerbahçe’nin top kullanmasından ve mücadelesinden rahatsız oldu. Sarı lacivertliler pozisyona da girdi. Oyun genelinde Chelsea’ye karşı kafa kafaya mücadele etti. Belli dönemlerde de üstündü. Basit goller yedi, elendi. Sonuçta yenildi. Futboldaki üç sonuçta biridir yenilmek. Ama yenilince, böyle yenileceksin. Stamford Bridge tribünlerindeki Chelsea taraftarlarının yüreklerini ağzına getirdiler ve her an gol atacak futbol sergilediler. Gökhan ve Colin Kazım’ın gollük şutlarında sapsarı kesildiler.
Avrupa arenasında güçlü takımlara karşı mücadele edeceksen güçlü bir ekibin olacak. Yedek kulübende aynı kaliteye sahip olacak. Bu kadrosuyla Fenerbahçe Avrupa için çok eksikti. Ama yapabileceğinin en iyisini yaptı.
Ali Bilgin oyuna 5 dakika kala girdi. Ne yapacak. O yüzden Fenerbahçe, bu sezon açtığı yolda daha da ilerilere gitmek istiyorsa kadrosunu daha da güçlendirecek.
Lugano ve Edu’yu kutluyorum. İki maçta da çok iyiydiler. Özellikle Lugano, Drogba gibi büyük bir stara ve fizik gücünü kullanan bir futbolcuya nefes aldırmadı.
Fenerbahçe, şahsiyetli oynadı. Elenmeyi haketmedi ama elendi. Bu oynanan futbola kimse bir şey diyemez. Sarı lacivertliler, Türkiye’yi Avrupa’da en iyi şekilde temsil etti.
Yazının Devamını Oku 8 Nisan 2008
Haftaya damgasını vuran hakemler Hakan Sivriservi ve Kuddusi Müftüoğlu’nun yönetimleri için ne diyorsunuz. Kararlar, ligin seyrini değiştirdi mi? LİGİN seyri falan değişmedi. Kollandığı iddia edilen iki takım da zirvedeler. Biri lider, biri takipçisi. Hakemler kuralları sahada yorumlarlar. Ancak, bu neticeye tesir etmemelidir. Herkese göre Fenerbahçe-Kayserispor maçında hakem Hakan Sivriservi’nin verdiği penaltı, penaltı değil.
Deivid ceza sahasına giriyor, rakip oyuncu tarafından eliyle çekilip, düşürülüyor. Nasıl penaltı değil? Galatasaray maçına bakıyoruz. Sabri rakibini paketleyerek dışarı atıyor. Hakem görüyor, vermiyor. Hadi gel de çık işin içinden...
Sonra ne oluyor. Türkiye’de bir sürü polemik başlıyor. Bu polemikleri yapmak zorunda hissediyor herkes kendini. Burada da hakemlerin yeteneksizliğinden çıkılarak yapılan yorumlar, farklı yerlere çekilerek Türk futboluna büyük zarar veriyor.
Fenerbahçe-Kayserispor maçında Deivid’e yapılan hareket penaltı ve Semih’in golünde de bana göre ofsayt yok. Yan hakem bayrağı kaldırmıyor, orta hakem golü veriyor. Ne diye bağırıyor herkes? F.Bahçe’ye ayrı bir kin ve garezin olduğu kesin. Herkes, sarı lacivertlilerin tökezlemesini istiyor. Bu maçta bu olabilirdi. Kayserispor güzel bir futbol sergiledi. Bilinçli ve tatlı sert oynadı. Fener’e topu kullandırmadılar. F.Bahçe kazandıkça ve ilerledikçe rahatsız olanlar, boş konuşuyorlar.
Biletini keseceksin
Bir de sayfa muhabbeti başladı. Beyaz sayfa, siyah sayfa. Galatasaray yönetimi Fenerbahçe kazanınca Beşiktaş ile ortak bildiri yayınladı. Peki, Gençlerbirliği maçında Sabri’nin yaptırdığı penaltıyı es geçen Kuddusi Müftüoğlu’nun yönetimi için de el ele bildiri yayınlayacaklar mı? Kendi aleyhlerine verilmeyen penaltı için ne diyecekler?
Hakem hata yapar ve yapacak. İlk değil ki bu. Fenerbahçe şampiyon olsun diye de hakemler kuralları farklı uygulamıyor. Hakemlerimiz yeteneksiz. Bunu başka yerlere bağlamaya gerek yok. Hakan Sivriservi, ön yargılı ve art niyetli sahaya çıkmamıştır. Hiçbir hakem bilinçli olarak bir takımı kollamaz.
Beşiktaş yönetimi her olayın içinde. Ortamı geriyorlar. F.Bahçe kaybetse ve Galatasaray berabere kalsaydı avantaj sağlayacaklardı. Bu doğru. Bu olayları Türk futbolunu kaosa sokacak şekilde yorumlarsan, herkesi galeyana getirirsin. Kritik haftalara giriyoruz.
Fenerbahçe’nin, Kayserispor ile oynadığı sezonun ilk yarısındaki maçta Edu haksız yere oyundan atıldı. Fenerbahçe mağlup oldu. Hatta, Brezilyalı oyuncuya ceza da verilmedi. Sarı lacivertli yöneticiler çıkıp, bunu rakiplerine mi bağladı? Rüştü, Trabzon’da aynı şekilde oyundan atıldı. Bunlar hakem hatasıydı, oldu. İdareciler lüzumsuz yere ortalığı dinamitliyor. Federasyon burada görevini yapmak zorunda.
Ağızlar kapanmalı...
Lazio’da oynarken, Juventus’a karşı bir gol attık. Öyle bir yağmur var ki, göz gözü görmüyor. İtalya’nın en iyi hakemi Lobella yönetiyor maçı. Golü vermedi. Televizyon görüntülerinden golün olduğu anlaşılıyor. Adama, güle güle dediler. Biletini kestiler. Sonra da Lobella milletvekili oldu. Çok popülerdi. Ama bir hatasında düdüğünü astırdılar. Dinlendirme, ara falan yok.
Bize gelelim. Komedinin ağababası sahnede. Federasyon çıkacak, konuşan yöneticinin ağzını kapatacak. "Telafi ederiz. Bakacağız" dersen ve bir de kulüp başkanlarıyla konuşarak bunu yaparsan, olmaz. Konuşana cezayı basacaksın. Bir yöneticinin, hakemler ve camialar hakkında abuk subuk konuşmaya hakkı yok. Kahve işi idare ile bir yere varamayız.
Zayıf olursa kaybeder
Şampiyonlar Ligi’ndeki gururumuz F.Bahçe, Chelsea deplasmanında yarı finale adını nasıl yazdırır?
ÇOK zor bir maç F.Bahçe için. Londra’da hava şartlarının kötü olduğu ve kar yağdığı söyleniyor. Ağır sahada oynayacaklar. Fizik gücü yüksek olan takım bu tip sahada ayakta kalır. Hücumda da üstünlük sağlayan çoğunlukla da istediğini alır.
Chelsea çok iyi takım, hepsi yıldız. Shevchenko ve Anelka yedek kalıyor. Burada bir takımı tek başlarına şampiyon yaparlar. Fenerbahçe’nin işi çok zor. Sahada zayıf olursa kaybedeceği ve Avrupa’ya veda edeceği kesin. Bu benim en büyük korkum.
Ancak, Fenerbahçe bu sezon Avrupa’da çok başka oynuyor. Rakibine kafa tutuyor. Oyunu çeviriyor. İçeride ve dışarıda gol atıyor. Futbolcular, vitrin maçı olduğunun farkında. Kendilerini de göstermek için hem takımları adına hem de kişisel olarak hünerlerini iyi sergiliyorlar. Birçok oyuncuya da talip var. F.Bahçe, golü bulursa avantaj sağlar. Burada elde edilen galibiyet çok önemli. Ancak, Sevilla rövanşındaki gibi erken goller yenirse Chelsea’ye karşı bunu çevirmek çok güç.
Carlos’u hazır görmedim. Maldonado da fizik olarak eksik. Fenerbahçe’ye üç sonucun ikisi yarıyor ve tur için sarı lacivertilerin şansı yok değil.
Bu defansla yenemezlerdi
Sivasspor, seyircisi önünde F.Bahçe’den sonra Beşiktaş’a da yenilerek şampiyonluktaki şansını zora sokarken, nerede hata yaptı?
BEŞİKTAŞ önünde konsantrasyonları eksikti. Komik ve basit goller yediler. Holosko’nun iki golü de zirveye oynayan bir takım tarafından yenmez. Defansif olarak büyük hatalar yaptılar. Bu savunma anlayışıyla galip gelemezlerdi. Sivas, şampiyonluk yarışının ağırlığını kaldıran bir takım ama bu maçta kötüydüler.
Beşiktaş’tan zaman zaman iyi oynadılar. Şampiyonluk bir yana Avrupa Kupaları için bundan sonra her maçları onlar için final. İyi birleşmiş takım. İyi bir ekip ve iyi yönetim ile teknik heyetleri var. Birlik içindeler. Kendilerine özeleştiri yapıyorlar. Ne olursa olsun bu bütçe ve bu kadroyla Sivasspor tartışmasız sezonun en iyi takımı.
Herkes yIldIz olamaz!..
Beşiktaş, Sivas’ı devirip zirve yarışında umutlanırken, genç Aydın performansıyla göz kamaştırdı. Futbolumuz yeni bir yıldız mı kazandı?
AYDIN’ı Sivasspor önünde ben de beğendim. Çalışkan, kuvvetli, sol ayağını iyi kullanıyor ve iyi işler yapan bir oyuncu. Ama asla yıldız olacak bir futbolcu değil. Yıldızlık ayrı bir hüner ister. Herkes yıldız olamaz. Olması da mümkün değildir. Bu tip oyuncular standart oyunculardır.
Aydın, kalitesi olağanüstü yüksek bir tip değil. Benim görüşüm bu. Sivasspor maçında elde edilen 3 puanda payı var. Oynatılırsa ondan çok faydalanırlar. Daha da güçlendiğinde kendine güveni de artar. Ama asla yıldız olamaz.
Gitmesi olumlu etkiler
Kalli ile yollarını ayıran G.Saray’da kalan 5 haftada hoca değişikliği neler getirir?
GALATASARAY işin başında yanlış yaptı. Kalli’yi getirebilirsin. Ama sahaya çıkarmak ve takıma antrenman yaptırmak için getirmen hata. Onu yukarıda oturtacaklardı, önerilerde bulunacaktı, yönetim uygulayacaktı. Sahada da hoca başka bir isim olacaktı. O da eksikleri söyleyecekti, böyle daha uyumlu bir tablo ortaya çıkacaktı. Adam zaten yaşlı. Gözleri sulanıyor. Buz gibi sahada rahatsız oluyor. Koyu bir disiplini var kendine göre. Arada bir hastalanıp, çekip gidiyor. Olmazdı, olmadı.
Disiplin çocuklara uygulanır. Ama profesyonel futbolcuya katı disiplin uygulayamazsın. Kötü bir anıyla başladı Kalli maceraya. Hakan ve Lincoln gibi üst düzey oyuncuları kadro dışı bıraktı. Beşiktaş derbisini de kazanınca, "Yaptığım doğrudur" diye gitti. Futbolcuları karşısına aldı, sevdiremedi kendini. Kalli’nin istifası Galatasaray’ı olumlu etkiler. Çünkü futbolcuların sevmediği bir hocayla çalışması zordur.
G.Saray son haftaya kadar yarışta var olur. Lincoln, Kalli ile hep ters düşüyordu. G.Birliği maçını kazandırdı. İyi de oynadı, canlıydı. Alman hocanın gitmesine nazire yaptığı söyleniyor. Bu sadece tesadüf. Her futbolcu sahaya çıktığında elinden geleni yapar. Kalli gitti diye Lincoln iyi oynamadı.
Yazının Devamını Oku