FENERBAHÇE, Avrupa defterini kapattı. Ama, futbol oynayarak, sahadaki mücadelenin hakkını vererek alkışlarla kapattı.
Chelsea karşısında topu çok iyi kullandılar. Herşeyi yaptılar. Tek eksikleri yırtıcı ve sürükleyici bir santforunun olmamasıydı. Semih ileride yalnız kaldı ve ona şişirilen her topa da Chelsea savunması rahat sahip oldu. İngilizlere karşı topu havalandırırsan, onların ermeğine yağ sürersin.
Chelsea, Fenerbahçe’nin top kullanmasından ve mücadelesinden rahatsız oldu. Sarı lacivertliler pozisyona da girdi. Oyun genelinde Chelsea’ye karşı kafa kafaya mücadele etti. Belli dönemlerde de üstündü. Basit goller yedi, elendi. Sonuçta yenildi. Futboldaki üç sonuçta biridir yenilmek. Ama yenilince, böyle yenileceksin. Stamford Bridge tribünlerindeki Chelsea taraftarlarının yüreklerini ağzına getirdiler ve her an gol atacak futbol sergilediler. Gökhan ve Colin Kazım’ın gollük şutlarında sapsarı kesildiler.
Avrupa arenasında güçlü takımlara karşı mücadele edeceksen güçlü bir ekibin olacak. Yedek kulübende aynı kaliteye sahip olacak. Bu kadrosuyla Fenerbahçe Avrupa için çok eksikti. Ama yapabileceğinin en iyisini yaptı.
Ali Bilgin oyuna 5 dakika kala girdi. Ne yapacak. O yüzden Fenerbahçe, bu sezon açtığı yolda daha da ilerilere gitmek istiyorsa kadrosunu daha da güçlendirecek.
Lugano ve Edu’yu kutluyorum. İki maçta da çok iyiydiler. Özellikle Lugano, Drogba gibi büyük bir stara ve fizik gücünü kullanan bir futbolcuya nefes aldırmadı.
Fenerbahçe, şahsiyetli oynadı. Elenmeyi haketmedi ama elendi. Bu oynanan futbola kimse bir şey diyemez. Sarı lacivertliler, Türkiye’yi Avrupa’da en iyi şekilde temsil etti.