8 Haziran 2008
PORTEKİZ karşısındaki Milli Takım’ı anlayamadım. Ne yapmak istediler, neyi amaçladılar, ne yaptılar. Fatih Terim’in akıl almaz yanlışlıklarına teslim olduk, ilk maçımızda büyük hayal kırıklığı yaşadık. Bu takımda santrfor yok. Nihat ileride tek başına. Zaten o da santrfor değil. Sağdan ve soldan geleceksin, orta yapacaksın. Peki, Nihat o rakip savunma içinden nasıl kafa vuracak o topa? Terim bunu hesaplayamıyor mu? Hem Nihat’ı orada harcıyor, hem de hücumdaki en güçlü silahından faydalanamıyor.
Topa hakim değiliz. Topu kullanamıyoruz. Dün gece bütün hakimiyet Portekiz’deydi. Topa onlar hakim oldu, onlar kullandı. Sonuçta da kazandılar. Futbolda hücum yapabilmen için top sende olacak. Dünkü tabloda bu var mıydı? Bir golleri geçerli sayılmadı, 3 topları direkten döndü iki tane de attılar ve Portekiz bizi yendi. Zaten yenemeseler büyük mucize olurdu.
Arda niçin kenarda
Adamlar sanki idman yapar gibi ellerini kollarını sallayarak oynadılar. Güle oynaya da galip geldiler. Büyük umutlarla oraya gidiyoruz, klipler, filmler çekiliyor. Takım sahaya böyle havalyı çıkıyor. Ama, tablo çok kötü. Milli Takım’ın bu kadar kötü oynama hakkı yok.
Böyle oynarsak, bu turnuvada hiç bir şey yapamadan eve döneriz. Rakibe çok fırsat veriyoruz. Dün gece doğru dürüst oynayan bir tek Kazım, biraz da görevini yapan Aurelio var. Gerisi yok. Bana göre Kazım’ın da bu takıma alınması büyük hata ama en iyisi o. Varın hesaplayın, Milli Takım’ı.
Arda gibi bir adam niçin kenarda oturur. İleriye top atacak, top yapacak, top kazanacak, topu kullanacak özellikleri var. Ama o yedek kulübesinde oturtuluyor. 1.65 boyundaki adamlarla ileriye gidiyoruz, havadan oynuyoruz.
Mehmet Topuz’un yüzüne bile bakmadı Fatih Terim. Ümit Karan’ı dünkü maçı evinde televizyon başında seyrettirdi. İkisi de dün Cenevre’de olmalıydı. Rakip oynadı, biz seyrettik. Fatih Terim’in bol rüzgar ve bol dolduruşlarla buraya getirdiği takımı ilk maçta sınıfta kaldı. Karambolde bir gol atıp, puan alsaydık iyi oynadık olacaktık.
İsviçre ve Çek Cumhuriyeti önünde böyle oynarsak sonumuz hüsran olur. Fatih Terim, dün geceden ders ve kalan maçlara düzgün bir takım çıkarmalı. Bu mantıkla bu anlayışla, üzülmeye mahkum oluruz.
Yazının Devamını Oku 6 Haziran 2008
Emre Belözoğlu’nun Fenerbahçe’ye transferini nasıl değerlendiriyorsunuz? Milli futbolcu sarı lacivertli takımda nasıl bir performans gösterir? Camia, adı G.Saray’la özdeşleşmiş bir futbolcuyu nasıl karşılar?
Yazının Devamını Oku 27 Mayıs 2008
* A Milli Futbol Takımımız’ın Uruguay karşısındaki futbolunu ve alınan sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ay yıldızlılarımız, benzer özelliklere sahip Portekiz karşısında ne yapar? URUGUAY ve daha önce kazanılan Slovakya maçında alınan sonuç beni fazla ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, milli takımın oynadığı futbol. Millilerimiz, maalesef iyi futbol oynamıyor.
Orta saha oyuncuları topu ileri yerine sürekli geriye doğru oynuyorlar. Türkiye’de bütün takımların yaptığı gibi milli takım da bu şekilde oynuyor ve topu ileriye doğru şişiriyorlar. Golü düşünen takım, geri ya da yan pas yapmak yerine ileriye doğru oynar, verkaçlarla rakip eksiltir. Milli takım oyuncuları bunu yapamıyor. Bireysel yeteneklerimizle sonuca gitmeye çalışıyoruz. Orta sahada oyuna ağırlığını koyacak oyuncularımız yok. Verkaça girecek, ileriye yardımcı olacak oyuncu sıkıntısı çekiyoruz.
Saydığım özellikleri sergileyemezsek nasıl maç kazanacağız. Devamlı geriye oynayarak ne yapabilirsiniz?
Bu oynadığımız futbol anlayışıyla hiçbir takıma karşı iş yapamayız. İyi netice de alabiliriz, çok kötü durumlara da düşebiliriz. Ne yazık ki, milli takımımız iyi futbol oynamıyor.
Zico’nun kalmasına yönetim karar verecek
* UEFA’nin sitesinde, "Fener’de kalmam artık zor" diyen Zico’nun sarı lacivertli yönetimle anlaşmak üzere olduğu belirtiliyor. Bu şartlarda Brezilyalı hocanın F.Bahçe’de kalmasını doğru buluyor musunuz?
ZİCO kalır mı, gider mi bilemem. Buna yönetim karar verecek. Öyle sanıyorum ki, önümüzdeki hafta konuşup, karara bağlayacaklar. Bundan önce Zico’nun abisi istenmemiş, bu da Brezilyalılarda rahatsızlık yaratmıştı. Zico’nun abisi Edu takımın içindeydi, yardımcılığını yapıyordu. Onun pasif göreve getirilmesi, Zico’yu üzmüştür. Şimdi, yönetimin onu istemediği söyleniyor.
Yönetimin, Zico’nun avukatıyla anlaştığı gelen haberler arasında. Oturup konuşacaklar, iki taraf da şartlarını ortaya koyacak. Yönetim, Zico’dan memnun mu, değil mi? Onu da bilmiyorum. Söylenenin aksine yönetim, geçen sezon Zico’ya müdahale etmedi.
Eğer etmiş olsaydı, Bursa maçında sahaya farklı bir kadra ile çıkmaz, Ankaraspor maçında penaltı organizasyonunda yaşanan kargaşaya neden olmazdı. Yönetim, bu tip söylentilerden rahatsız.
İki taraf da haklı!..
Galatasaray Yönetimi ile görüştükleri teknik direktörler arasında yetki kargaşası yaşanıyor. Yönetimin şartlarını kabul edecek bir teknik adamın sarı kırmızılı takıma katkısı ne olur?
YÖNETİM de kendine göre haklı, hoca da... Galatasaray Yönetimi, bütçesine göre transfer yapmak istiyor. Teknik direktör de, oynatacağı sisteme göre oyuncu seçmek...
Yönetim diyecek ki: "Bu kadar bütçemiz var. Al bunu kullan." En mantıklısı da bu zaten. Sarı kırmızılı yöneticiler, "Hem yetki bende olsun, hem de alınacak oyuncuları ben seçeyim" diyor. Sıkıntı da buradan başlıyor. Hem F.Bahçe, hem de G.Saray Yönetimi teknik direktör ve oyuncu seçimi konusunda işi uzattıkları taktirde ya "ucuz" diye kalan süprüntüleri alacaklar ya da ortaya parayı koyup kalitelisini seçecekler. İş dönüp dolaşıp bütçeye kalıyor.
Çekler iyi çıkarsa Beşiktaş kazanır
Beşiktaş, 3 yabancı oyuncuyla (Zapotocny, Sivok ve Seric) anlaştı, 5-6 oyuncu ile de görüşmelerini sürdürüyor. Yeni oyuncuların siyah beyazlı takıma kısa sürede adapte olacağını düşünüyor musunuz?
FUTBOLUN lisanı birdir. Nereye pas atacağını, nasıl oynayacağını bilir futbolcu. Önemli olan takıma faydalı olacak futbolcuyu seçmek. Sinan Engin, "Çek futbolcularla defansımızı düzelttik" diyor. İnşallah teşhisi doğru çıkar.
Dünyanın en iyi futbolcusunu getirirsin oynamaz ya da oynayamaz. Bu artık şansına kalmış bir şey. Kaliteli defans oyuncusu her takıma uyum sağlar. Topu kesecek, ileri aktaracak, arkadaşlarına yardımcı olacak futbolcular Beşiktaş’ın kazancı olur.
Defansta oynayan oyuncuların ikili mücadeleyi kaybetmemesi, hava toplarına hakim olması ve kazandığı topu iyi kullanması gerekir.
Yazının Devamını Oku 20 Mayıs 2008
Euro 2008’deki ilk maçını Portekiz’le yapacak olan A Milli Futbol Takımımız, rakibin silahları Cristiano Ronaldo, Quaresma, Deco ve Nani gibi isimleri nasıl durdurur? PORTEKİZ’in bu silahlarının dışında bir de geleneksel futbol düzeni var. Yıldızlar, bu düzende daha fazla öne çıkıyor. Euro 2008, Milli Takımımız açısından kötü bir zamana denk geldi. Bir de aday kadroya çağrılmayan oyuncular var. En başta Mehmet Topuz, Ümit Karan ve Mehmet Yıldız. Bu üç oyuncu da ligde başarılı olmuş, mücadeleci, fizik gücünü iyi kullanan isimler. Böylesi şampiyonalar, bu tip oyuncularla oynanır. Seçimi Fatih Terim yapıyor. Kimi çağırıp, kimi çağırmayacağı konusu onun takdirine kalmış. Bence yanlış yapıyor.
Şampiyonanın açılış maçını, zor bir rakiple; Portekiz’le oynayacağız. Ne kadar başarılı olacağız, bunu sahada göreceğiz. "Benim oyuncularım sakat. O yüzden başarılı olamadık" demeye hakkımız yok. İmkanların en iyisini kullanıp, mücadele edeceğiz. Başka çaresi yok.
Solbek şampiyon yapamaz
F.Bahçe’de Zico’nun durumu belirsizliğini koruyor. Kezman’ın gidip gitmeyeceği konusu tartışılıyor. Alex bir yıl daha yaşlanacak. Brezilyalı yıldız Avrupa’da bu yükü kaldırabilir mi?
F.BAHÇE geçen sezonun başında yanlış işler yaptı. Müthiş bir iş yapıp, Roberto Carlos’u transfer etti. Carlos, Fener’in popülaritesini artıdı. Sarı lacivertli kulübün dünyada tanınmasında büyük katkısı oldu. Forma satışları arttı. Ancak, bir solbek takımı şampiyon yapamaz.
Geçen sene şampiyonluk rehavetine kapılmışlar ve yanlış işler yapmışlardı. Bu kez işi sıkı tutmalılar. Bir kere uzun boylu, güçlü kuvvetli, süratli bir santrfor alınmalı. "Bu tip bir oyuncu çok pahalı" dersen, dünya kulübü olamazsın.
Kezman, santrfor değil. Hele sistem gereği tek santrfor olamaz. Semih birçok maçta oyuna sonradan girip, ligin gol kralı oldu. Semih’i tutacaksın. Tek santrfor inadından vazgeçeceksin. Orta sahaya çalışkan, topu kullanabilen, gerektiği zaman defansına yardımcı olacak oyuncu bulacaksın. Bunlar parayla olacak işler. Unutmamak lazım, bir takımı ancak santrfor, orta saha ya da kanat oyuncuları şampiyon yapar.
Fenerbahçe etkilenir
Milli Takım yoluna devam ederse, 6 oyuncusu ay yıldızlı ekibin kampında olan Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi ön eleme maçlarında nasıl etkilenir?
TEMENNİMİZ, A Milli Takımımız’ın ilerlemesinden yana. Böyle olursa Fenerbahçe takımı, fizik olarak etkilenir. Kadrodaki 6 oyuncunun hepsi doğrudan oynamayacaktır. Ancak, yine de dinlenme şansı bulamayacaklardır.
F.Bahçe’nin Avrupa Şampiyonası’nda oynayan oyuncularını da düşünerek, transferde akıllı hareket etmesi şart. İlk hedefi iyi bir santfor, iki tane iyi orta saha oyuncusu almak olmalı. Kezman’ın ayrılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Semih’i de kadroda tutmakta fayda var.
Denizli ya da Terim...
G.Saray’a bu oluşumdan sonra takımı tanımayan yabancı bir teknik direktör gelirse o ruh kaybolur mu? Sizce G.Saray’ın hocası kim olmalı?
GALATASARAY’ı tanıyan, sarı kırmızılı takımın içinde yer alan bir antrenör bulurlarsa bence çok faydalı olur. Bu tariflere uyan iki isim var: Mustafa Denizli ve Fatih Terim.
Benim söylememle olmaz. Yönetim, yabancı bir antrenör getirip takımı tanıtmaya çalışırsa, futbolcular rahatsız olabilir. Bu da G.Saray için tehlikeli bir durum. ’İlla birini getireceğim" diyorsa bunun kararını başkan Adnan Polat verecektir. Elindekilerle de devam edebilirsin.
Galatasaray nasıl şampiyon oldu? Son 6 hafta birbirine yardım eden, varını yoğunu ortaya koyan bir takım hüviyetine bürünerek. G.Saray’ı tanıyan bir antrenörle bu takım başarılı olur.
Ligin kalitesi yükselecek
Geçen yıl Belediye, Kasımpaşa ve OFTAŞ gibi seyircisi olmayan takımlar Süper Lige çıkmıştı. Bu yıl Kocaeli, Antalya ve Eskişehir gibi coşkulu taraftarı olan şehir takımları geldi. Bu durum Süper Lig’in kalitesini yükseltir mi?
HEM yükseltir, hem de ligin zorluk derecesinin artmasını sağlar. Bu takımların da katılmasıyla güzel bir lig olacağını düşünüyorum. Yalnız bunun için bazı şartların oluşması gerekir. Kulüp idarecilerinin az konuşup, gereksiz beyanat vermemeleri, hakemlerin görevlerini iyi yapmaları gerekir.
Bence ligde maç yöneten hakemler kötü. Basın, sansasyonel haber yapma uğruna lüzumsuz işlerlerle uğraşmamalı. Seyirci de buna itibar etmemeli. Yöneticiler, hakemler düzgün olursa, basın görevini iyi yaparsa, Türkiye ligleri keyifli olur.
Laf olsun diye transfer yapılmaz
Beşiktaş, Mehmet Yozgatlı ve Baki ile yollarını ayırırken, Çek futbolcular Zapotocny ve Sivok’la prensipte anlaştı. Beşiktaş’ın transfer politikasını doğru buluyor musunuz?
BEN, Beşiktaş’ın son yıllardaki transfer politikasını doğru bulmuyorum. Siyah beyazlı yöneticiler transferi, seyirciye hoş görünmek için yapıyor. İnce eleyip sık dokuyarak, yararlı olacak oyuncular almıyorlar.
İnşallah anlaşmaya vardıkları bu iki Çek futbolcu düzgün çıkar. Beşiktaş, bu kadar yanlış transferleri kaldıracak bir takım değil. G.Birliği’nin serbest bıraktığı Tuna’yı aldılar. Böyle bir anlayış olabilir mi? Takımı yüceltecek, maçlarda oyuna ağırlığını koyacak isimler bulup almalısın. Bunun için de paraya kıyıp, fedakarlık yapacaksın.
Aksi taktirde, ’Ben genç takımla oynuyorum. Önümüzdeki senelere yatırım yapıyorum’ diyeceksin. İkinci sınıf futolcu alıp, ’Ben şampiyonluğa oynuyorum’ dersen, başarılı olamazsın.
Yazının Devamını Oku 13 Mayıs 2008
Galatasaray 17. şampiyonluğunu kutlarken, sarı kırmızılılar kenetlenmenin de en güzel örneğini verdi. Cimbom’a bu büyük başarıyı getiren etken neydi? EN büyük neden futbolcuların aklını başlarına toplamalarıydı. İkincisi ise Feldkamp’ın istifası. Galatasaray, çalkantılı bir dönem geçiriyordu. Futbolculara abuk subuk cezalar veriliyor, bazıları anlamsızca kadro dışı bırakılıyordu. Kalli, "disiplini sağlayacağım" diye takımın taşlarıyla oynadı. Ahengini bozdu. Onun kafasında şampiyonluk falan değil, önümüzdeki dönemin takımını kurma fikri vardı. Alman hoca bırakınca da futbolcular kendilerine kalan işi bitirdiler. Birleştiler, kenetlendiler ve mükemmel bir zafere imza attılar.
Lincoln faydalı olmadı
Galatasaray aslında sezon içinde büyük badireler atlattı. İyi başladığı maçların ardından Beşiktaş derbisi öncesi Kalli’nin takımın iki ağır topu Hakan Şükür ile Lincoln’e verdiği cezalar, havayı bozdu. Sabri kadro dışı kaldı. Linderoth sakatlandı.
Zaten İsveçli oyuncu ile Lincoln’ün bu sezon takıma faydası olmadı. Nonda hariç o kritik gollere imza atanlar şampiyonlukta büyük pay sahibi oldu. Galatasaray diğer yabancılarını kullanamadan mutlu sona ulaştı. Bunu da tebrik etmek gerekiyor.
Adnan Polat’ın başkanlık koltuğuna oturması da takım üzerindeki etkisini kısa sürede gösterdi. O zorlu dönemde futbolcularına olan inancından asla vazgeçmedi. Özhan Canaydın’ı da unutmamak gerekir. Adnan Polat’ın akıllıca yaptığı en iyi şeylerden biri de ortamı germemesiydi. Gereksiz demeçler ve açıklamalarla işi düşmanlık safhasına sokmadı. Topun sahada oynandığına inanarak futbolcularını destekledi. Galatasaray, hakkıyla şampiyonluğa ulaştı.
Altın tepside sundu
Sezona çifte kupa hedefiyle başlayan Fenerbahçe, niçin hayal kırıklığı yarattı. Sarı lacivertlilerin Avrupa’daki başarısı, Türkiye’deki maçlarına olumsuz mu yansıdı?
FENERBAHÇE’yi analiz edelim. İki kalecisi var. Bunlar iş görüyor. Volkan, Galatasaray maçında büyük bir hata yaptı, akıl almaz bir gol yedi. Ama genelde başarılıydı. Zaten, Milli Takım’ın da kalesinde. Serdar ise zaman zaman görev aldı. Elinden geleni yaptı.
Ancak, Volkan’ın derbideki hatası pahalıya patladı. Geri dörtlünün göbeğindeki iki adam güven vermiyor. Lugano ve Edu’nun ne zaman ne yapacağını kestirmek güç. Biri her an atılacak gibi oynuyor. Lugano, sahada pimi çekilmiş bomba gibi. Edu ise kendi kalesine attığı gollerle bu sezon ön plana çıktı. Bir de bir sürü pozisyonu rakibe ikram ediyor. Orta saha ise Aurelio ile olmaz. O da bu kadar götürdü. Appiah’ın olmaması da handikaptı Fenerbahçe adına. "Valencia istiyor" haberleri de Aurelio’yu kötü etkiledi. Kendini çok farklı bir konuma sokunca verimli olamadı. Alex, ayakta kaldı. Onun da elinden bu kadar geldi.
Kezman hayal kırıklığı
İleri uçta iyi ki Semih vardı. Attığı kritik gollerle hayati puanlar kazandırdı. Ödülünü de gol kralı olarak aldı. Kezman ise büyük hayal kırıklığıydı. Zaten ondan verim alınması da bu haliyle zor. Ayağında top tutamıyor, arkadaşlarına kazandıramıyor, adam geçemiyor. Aslında, ikisi de Fenerbahçe’nin santrforları değil.
Sol ve sağ açık da yok Fenerbahçe’de. Colin Kazım ne iş yapar? Ne oynadığının, ne hangi maça çıktığının ne de üzerindeki formanın ağırlığının farkında. Kendini eğlendiren bir oyuncu gibi sahada geziniyor. Uğur Boral ise sol tarafta saman alevi gibi. Top ayağına yabancı kalıyor. Sevilla maçındaki Uğur Boral mükemmeldi. O da orada kaldı zaten.
Kulüben güçlü olacak
Kalecilerin hata yapıyor. Savunman gedik veriyor. Orta sahan yok. Forvet ise denk gelirse gol atıyor. Böyle bir takım büyük badireler atlatan Galatasaray’a şampiyonluğu altın tepsi içinde sundu.
Zico’nun da sezon içindeki akıl almaz hatalarının da rolü büyük tabi ki. Yedek kadroyu sahaya sürdü. Olur olmaz oyuncu değişiklikleri yaptı. Avrupa maçları sonrası dengeyi sağlayamadı ve kritik puanların kaybedilmesine seyirci kaldı. Yedeklerin kötü oluşu da etken tabi ki. Güçlü bir kulübesi olsaydı Fenerbahçe’nin sonuçlar çok daha farklı olurdu. Düşünün bu takımın en iyisi yeni gelen sağbek Gökhan Gönül. Fenerbahçe’de sezonun parlayan oyuncusu o.
Fenerbahçe, komple bir kulüp hüviyetindeyken bu şampiyonluk futbolcularının yetersizliğinden gitti. Hikaye budur.
Klas oyuncuların olacak
Beşiktaş’ta yöneticiler bazı maçlarda puanlarının haksızca ellerinden alındığını iddia ederek, şampiyonluğun kaçırılmasında bunun rolünün büyük olduğunu söylüyorlar. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
KATILIYORUM. Bazı puanlarını elinden aldılar Beşiktaş’ın. Bu bir gerçek. Ancak, bir de şöyle bakmak lazım. Beşiktaş, yaptığı transferler ve kurduğu takımla, burada olmayı hak etti mi?
Her şeye rağmen siyah beyazlılar ligi en iyi yerde bitirdi. Fenerbahçe ile aynı puanda, UEFA Kupası vizesini aldı.
Beşiktaş, yabancı oyuncu seçimini yanlış yapıyor. Aldığı yerli oyunculardaki seçimi de yanlış. Ertuğrul Sağlam’ın kadro kurmada seçtiği oyuncular da yanlıştı. Seyirci de yönetime karşıydı.
Beşiktaş’ın iyi oyuncularla toparlanması lazım. Yeni sezonda standart oyuncular ile sahaya çıkmamalı. Böyle bir takım top da oynayamaz zaten. Akıllıca ve iyi transferler yapacaklar. Yönetim para yoksa, "Ben bu sezon gençlerle oynayacağım, ileriye bakıyorum. Geleceğin kadrosunu kuracağım" diyecek. Taraftarı kandırmayacak. O taraftar takımından bir şey esirgemiyor. Klas oyunculardan kurulu bir Beşiktaş istiyor. O da hakları.
Yazının Devamını Oku 11 Mayıs 2008
F.BAHÇE için sezon çok kötü bitti. Kupasız kapanış bu takıma yakışmadı. Dün geceki görüntü de akıl alacak gibi değildi. Takımın havası yok, eksikler ve sahada varlıkları belli değildi. Şampiyonluk umudun az da olsa son ana kadar çabalayacaksın, kovalayacaksın. F.Bahçeli futbolcular G.Saray’ın, Gençlerbirliği OFTAŞ’ı yeneceğini daha maça çıkmadan kabullenmişler. Bu kadar aciz kalınmaz. Presi yapan Trabzonspor, pozisyona giren Trabzonspor, golleri kaçıran Trabzonspor. Büyük bir hırsla oynadılar. Kötü giden bir sezonu affettirme çabasındaydılar. F.Bahçe’ye karşı daha da motive oluyorlar. Yattara gününde olduğunda durdurulması çok zor bir futbolcu. Sol açık oynarken, mecburiyetten sol beke çekilen Uğur onun karşısında çok zorlandı.
Semih’e bravo
Fenerbahçe, şampiyonluğu kaçırdı. Akıl almaz ukalalıklar sonucunda işi buralara getirdi ve Galatasaray’a altın tepsi içinde mutlu sonu sundu. Öyle maçlarda öyle hayati puanlar kaybettiler ki, olacak iş değil. Bursaspor ve Ankaraspor maçlarındaki kayıplar şampiyonluğu da kaybettirdi.
F.Bahçe’ye karşı mücadele eden her takım başarılı oldu. Sarı lacivertliler için tek teselli Şampiyonlar Ligi oldu. Bir takım başarıya koşacaksa, yedek kulübesi sağlam olacak. F.Bahçe’de bakıyorsunuz Semih dışında oyuna girip maçı değiştirecek bir isim yok. Zayıf bir kulübe var. Semih’i de Zico kullanamadı. Yanında oturtmayı tercih etti. Hiçbir zaman çift santrfor düşünmedi. Semih, Zico’ya rağmen yine de gol kralı olduysa onu kutlamak gerekir. Brezilyalı hoca, as kadroyu fazla yıpratmamak için bazı maçlarda yedeklerle sahaya çıktı. Kaçan şampiyonlukta en büyük sorumlu kendisidir. Düzeni bozarsan, her şey bozulur.
Yazının Devamını Oku 6 Mayıs 2008
ÊKezman, G.Birliği maçı sonrası tribünleri dolaşarak veda sinyali verirken, Maldonado da taraftarlarca ıslıklandı. Yeni sezondaki Fenerbahçe’de bu ikiliye gerek var mı?
FENERBAHÇE, bazı yabancılarıyla vedalaşmalı. Öncelikle Kezman’ın yerine bir adam alınması şart. Çünkü, onda bir değişiklik yok. Olacağı da yok. Geldiğinden beri aynı tabloyu sergiliyor. Topu ayağına dolaştırıyor, deparlı adam geçemiyor.
Önüne düşen topa vuruyor. Bu işi iyi yapıyor ama bu sistemde de ona istediği toplar gelmiyor. Tek başına 4 kişilik rakip savunmanın içinde kayboluyor. Orada o topu kazanacak ve kendine fırsat yaratacak yeteneğe sahip değil. Onun için de çok doğru ve takıma yararı olacak tipik bir santrfor alınmalı.
Maldonado’da ısrar edilirse faydalı olur. Çok iyi top kullanıyor, oyunu çabuk görüyor. Her zaman faydalı olacak bir oyuncu. Şili Milli Takımı’nda kaptanlık yapan bir futbolcu, boş olamaz. Sıradan bir isim değil. Maldonado kalacaksa orta sahaya iki oyuncu şart. Avrupa ve Türkiye’de güçlü bir şekilde sahaya çıkmak istiyorlarsa, bunları yapacaklar. Lugano ve Edu ikilisi idare ediyor. Tehlikeli oynuyorlar, bazen akıl almaz hatalar yapıyorlar ama işi kurtarıyorlar. Genelde vazifelerini yapıyorlar.
Appiah sorunu da Fenerbahçe’de acilen çözülmesi gereken bir konu. Onun sakatlığı bu takımı olumsuz etkiledi. Orta sahada çok mücadele ediyordu. Büyük açık kapatıyordu. İyi bir Appiah, sağlam bir Appiah çok şey katardı Fenerbahçe’ye.
UEFA Kupası hakları
Æ Büyük bir çıkış göstererek sezonun flaş takımı olan Sivasspor, evinde 3 Büyükler’le oynadığı maçlarda niçin başarılı olamadı?
TECRÜBE eksikliği, bu tip maçlarda ortaya çıkar. Sivasspor, büyük maçlara hazır değil. Bunu gördük. Oynaya oynaya pişecekler. Sivasspor’un yine de Galatasaray gibi bir takıma 3 gol atması, 3 Büyükler hariç her takıma içeride ve dışarıda kafa tutarak kazanmasını kutlamak lazım.
Oyunu bırakmıyorlar ve sonuna kadar mücadele ediyorlar. Herkes onları takdir ediyor. Yaptıkları iş çok büyük. Gönüllerin şampiyonu yoktur, tek bir şampiyon vardır ama Sivasspor mükemmel bir performans sergiledi. UEFA Kupası için de önlerinde bir galibiyet kaldı. O da zaten hakları.
Yıldırım, istikrardan yana
ÆÊZico, kalmak istediğini ama yönetimle henüz görüşmediğini söyledi. Sarı lacivertliler, Brezilyalı hoca ile yola devam etmeli mi?
BU konuda en sağlıklı kararı verecek olan Fenerbahçe Yönetimi’dir. Bu sezon Şampiyonlar Ligi’ndeki başarı sonrası Zico isim yaptı. Şimdi ağırdan alıyor. Bir yerlerden teklifler geldiği ortada. 1 yıllık mukavele yapmak istiyor.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, istikrardan yana. Sık hoca değişikliğine gitme fikrini benimsemiyor. Daum’da da bu böyleydi. Devam etmek istedi ama Alman hoca gitmeyi kafasına koymuştu, yollar ayrıldı. Ancak, kötünün de istikrarı olur mu onu bilemem.
Türkiye’ye gelen teknik direktörler hep tek adam olarak kalıyorlar. Ülkemizin şartları bu. Esasında menajerlik sistemi olsa, işler daha da farklı olur. Ama, bu Avrupa’daki gibi işlemeli. Bizim kulüplerimiz henüz o seviyede değil. Öncelikle o çizgiye ulaşmalılar. Bizdeki menajerlik sistemiyle, Avrupa’daki arasında dağlar kadar fark var. Menajer, bir takımın beynidir. Fenerbahçe’deki modeli ve Zico kararını belirleyecek olan başkan Aziz Yıldırım ile yönetimdeki arkadaşları olacaktır.
Kalli’nin gitmesi herkesi kaynaştırdı
Æ G.Saray mutlu son için artık gün sayıyor. Sarı kırmızılıların son haftalardaki müthiş performansının altında Feldkamp ile yolların ayrılmasının rolü mü var?
FELDKAMP ile iplerin kopması, takımı birleştirdi. Galatasaray Yönetimi’ni ve oyuncuları birbirine kenetlendirdi. Tartışmasız, gitmesinin rolü oldu. Bu olumsuz da olabilirdi ama Galatasaray’a beklenenin aksine çok daha pozitif yansıdı. Ligin son maçı öncesi Galatasaray, büyük iki engeli geçti. Önce Fenerbahçe, ardından da Sivasspor. Zaten ezeli rakibi Fenerbahçe’yi devirdiğinde büyük avantajı eline geçirdi. Şampiyonluğu daha çok istedikleri ortada. Bunun da karşılığını almak üzereler.
Galatasaray, Fenerbahçe’yi yenerken çok iyi futbol oynamadı. Volkan’ın saçma sapan bir işi sonucu kazandı. Çok istekli olmasına rağmen, Fenerbahçe kalecisinin hatasıyla 3 puana uzandı. İyi oynamadı. Mücadele etti. Sivas karşısında da oyunu bırakmadılar. Asıldılar, mücadele ettiler ve sonuca gittiler.
Galatasaray, bence çok dolu bir takım. Geri dörtlüsü iyi. Ön liberoları uyumlu. Orta sahası kalite. Forvetleri iş bitirici. Fenerbahçe’nin böyle bir takımı yok. Kopuk kopuklar.
Cevat Güler ile çok iyi bir hava yakalayan Galatasaray, yüzde 95’lik bir avantaja sahip. Son maçta evinde Gençlerbirliği OFTAŞ önünde beraberlikte bile şampiyonluk turu atacaklar. Buradan bırakması artık çok zor.
KAFAYI değiştirmeliler
Æ Beşiktaş, UEFA umutlarını son haftaya taşıdı. Sivas’ın puan kaybını bekleyen siyah beyazlı takımın dördüncülükte bulunmasının sebebi nedir?
ÇOK enteresan bir takım Beşiktaş. Buralarda bulunması da enteresan. Hakemler tarafından bu sezon hakları yendi. Bu doğru. Kritik puanlar kaybettiler. 25-26 hafta bu takımı oturtamadı Ertuğrul Sağlam. Omurgayı kuramadı. Beşiktaş, umduğunu bulamadı.
Bunda iki sebep var. 4-5 sezondur yanlış transferler yapıyorlar. Tello bu sezon vasatı biraz aştı. Beşiktaş’ta takımın beyni olarak Delgado’yu görüyorum. Biraz da devre arasında gelmesine rağmen Holosko işe yaradı. Cisse’yi kullanamadılar. Devre arası gidenler ortada. Higuain ve Diatta’nın ne işi vardı bu takımda? Nobre’de ikinci yarı çıkış var ama F.Bahçe’deki Nobre değil. Beşiktaş’ın en büyük problemi geri dörtlüsü. Burada istikrar sağlanamadı. Kim o bölgede oynarsa oynasın, verimli olamadı. Beşiktaş’a yakışmayan futbolcular, siyah beyazlı formayı giymemeli. Gordon’u kim aldı çok merak ediyorum.
Yıldırım Demirören, transferde çok dikkat etmeli. Çok oyuncu alınca, çok iyi transfer yapılmıyor. Bu fikirle, Beşiktaş bir adım öteye gidemez. Şapkalarını önlerine koyup, çok akılcı adımlar atmalılar.
Yazının Devamını Oku 5 Mayıs 2008
FENERBAHÇE, G.Birliği maçına çıkıyor, takımın kazanma isteği yok. Sivas-G.Saray maçında her şey olabilir. Senin birinci görevin, kendi sahandaki maçı kazanman. Bu kadar yavaş, bu kadar ruhsuz bir futbol oynanır mı? Uzun süre bir tek şutun, gol pozisyonun yok. İki tane pas yapamıyorsun.
Golü yedikten sonra açılıyorsun. Gençler o golü atmasa, 0-0’a götürecek. Sahandaki maçta hala tek forvetsin. Dünkü maça kadar 16 golü olan bir oyuncunu yedek soyunduruyorsun. Böyle bir ayıp olur mu? Tamam, Kezman’dan vazgeçemiyorsun. O zaman ikisini, yani Semih’le Kezman’ı birlikte oynat. Nitekim, ikinci golü atan yedek soyundurduğun gol kralın Semih. Bu inat, bu bilinçsizlik niye? En azından sahandaki maçta iki santrforla oynayacaksın.
Fenerbahçe, futbol olarak da keyif vermiyor.
Sadece Aurelio
Böyle bir takım olur mu? Baştan aşağı eksik bir takım. Doğru dürüst orta sahan yok. Bir tek Aurelio var, sağa sola koşacak. O da eskisi gibi değil. Bu Fenerbahçe anlaşılır gibi değil.
Avrupa’da oynayan F.Bahçe nerede, buradaki Fener nerede? "Bizim için Avrupa önemli. Türkiye Ligi değil" diye düşünüyorlarsa, fena yanılıyorlar. Burada netice alamazsan, Avrupa hayal olur. Avrupa’ya ancak turistik gezi yaparsın. G.Birliği, Fener’den daha iyi oynadı. Daha çok pozisyona girdi. Ancak, F.Bahçe pozisyonları değerlendiren, maçı kazanan taraftı.
Burada çift santrfor olsa farklı olacak. Sen, Semih’i kenarda bırakıyorsun. Semih bir tane gol attı mı, bir tane de Deivid’e attırdı mı? İşte sana maçı kazandırdı. Söylenecek bir şey yok. Her şey yanlış yapılıyor. Oyuncu oynatma yanlış, oyuncu değiştirme yanlış. Durup dururken Maldonado neden çıktı? F.Bahçe bu galibiyetle az da olsa şansını son maça bıraktı.
Yazının Devamını Oku