8 Ocak 2008
F.Bahçe, Fortis Türkiye Kupası’nda Kayserispor engeline de takılırken, Alex’in yokluğu göze battı. Gaziantep maçı sonrası ikinci sınavında da galibiyetle tanışamayan sarı lacivertli takım sambacının yokluğunda niye etkisiz kalıyor? ALEX, Fenerbahçe için çok önemli bir yıldız. Yokluğu sarı lacivertli takımda hemen belli oluyor. Atacağı paslarla, asistleriyle ve golleriyle Fenerbahçe’yi sırtlayan bir oyuncu. Ancak, bir tek Alex değil, Deniz, Appiah ve Tümer’in de yokluğu takımı olumsuz etki yapıyor.
Fenerbahçe orta sahası bir anda bu futbolcuların eksikliğinde dağılıyor. Oyuna hakim olamıyor ve sarı lacivertli takım da rakibe mahkum oluyor, üstünlük kuramıyor. İleride bir tek Semih var. Tek başına, çırpınıp duruyor. Deivid de saha içinde çok dolaştığı için devreden çıkıyor. Semih’e ileride destek olamadığı için Fenerbahçe, bu bölgede de etkisiz kalıyor.
F.Bahçe’de yetenekli oyuncular mevcut ama tek başlarına büyük işler yapabilecek oyuncu sayısı az. Bir bütün içinde oynadıklarında bu futbolcuların meziyetleri ortaya çıkıyor. Deniz ve Appiah, orta sahada büyük güçler. Her şeye rağmen Kezman’ı da sayarsak bu üç oyuncunun sahada olmaması Fenerbahçe’nin kaybı.
Volkan göz kamaştırıyor
Ne olursa olsun sarı lacivertlilerin yine de topa sahip olması ve ikili mücadelelerde ayakta kalması gerekiyor. Kimin oynayıp, oynamadığı önemli değil. Fenerbahçe’nin bir mantalitesinin olması lazım. Belli bir şablonu ve sistemi olmalı. Ezbere futbol oynamalılar. Ama bu yok sarı lacivertlilerde.
Şahsi becerilerle işi götürmeye çalışıyorlar ama zor. Kayserispor güçlü bir takım ve Fenerbahçe önünde galibiyeti kaçırdı. Volkan müthiş kurtarışlarıyla, yenilgiyi önledi. Volkan bu sezon müthiş maçlar çıkarıyor ve performansı da her geçen gün göz kamaştırıyor. Hergün her maç üstüne koyuyor. Bu hem Fenerbahçe hem de Milli Takım adına çok iyi.
Büyük takımda büyük oyuncular forma giyer
Tümer, Appiah ve Kezman’ın durumuna göre F.Bahçe’de transfer harekatı şekillenecek. Sarı lacivertliler, nereye takviye yapmalı?
ORTA sahaya takviye şart. Forvete de mutlaka iyi bir oyuncu alınmalı. Orta sahada oyuna hakim olmalı Fenerbahçe. Burada büyük zaaf var. İleri uca da yırtıcı ve güçlü bir oyuncu monte edilmeli. Ancak, ara transferde bu tarz oyuncular bulmak çok zor.
Bu dönemde alınan oyuncular ya problemli ya da takımları tarafından dışlanan futbolcular oluyor. İyisini ve takıma adapte olabilecek oyuncuyu bulmak çok güç.
Sezon sonunda iyi bir planlama ve araştırma sonucunda eksik olan yerlere nokta transferler yapılabilir.
F.Bahçe, Avrupa’da bir yere gelmek istiyorsa, güçlü olacak. Güçlü olabilmek için de becerikli oyuncuları bünyende barındıracaksın. Büyük takım, büyük oyunculardan oluşur. O yüzden de büyük isimleri transfer edeceksin.
Kendini vazgeçilmez sanıyor
Hakan Şükür’ün, yönetimi hedef alan açıklamaları için ne diyeceksiniz. Tecrübeli futbolcu ile sarı kırmızılı takımın yolları ayrılmalı mı?
GİDİP, gitmemesi Hakan Şükür’ün kendi tasarrufudur. Ancak, benim gördüğüm Hakan, seyirci tarafından da yönetim tarafından da el üstünde tutuluyor. Öncelikle Hakan şunu iyi bilmeli. Her şeyin bir sonu var.
Galatasaray’da yıllarca futbol oynadı diye ömür boyu sarı kırmızılı formayı giyemezsin. Galatasaray gençleşecekse ve Hakan da burada kendisine yer bulamıyorsa, ağabeylik yapamıyorsa, suçu başka yerde aramayacak. Burada suçlu varsa, kendisidir. İşin sonuna geldiğini bilmeli. Tecrübeli futbolcunun öncelikle kafasında bu problemleri halletmesi lazım.
Madalyonun bir diğer yüzü de var. Hakan Şükür, Galatasaray’a faydalı olmaya çalışıyor. Hakan, kendisini Hakan yapanın Galatasaray olduğunun farkında. Takımını ve renklerini çok seviyor.
Yönetimi hedef alan açıklamalarından çıkan özette, "Ben günah keçisi oldum" diyor. Asla "günah keçisi" olmadı. Bütün problem, bağlı olduğu yerlerle, uyumsuz yerlere gitmesi.
Takım içinde ikilik çıkardığı da söyleniyor. Ben bunu anlamıyorum. Yaşını almış bir oyuncu, Galatasaray’da sembol olmuş bir futbolcu ağabeylik yapacağına, oynarken menajerliğe soyunacağına ve bu sisteme adapte olacağına, başka yerlerde geziyor. Hakan öncelikle kendisine yapılan eleştirileri hazmetmeli. "Hak etmediğim eleştirilere maruz kalıyorum" diyecek konumu yok. İyiyken iyi, kötüyken kötü.
Buna hala alışamadıysa, bundan sonra alışması da zor. Sona geldiğinde, "Bırak" derler. Bu eleştiri değil, görüştür. En neti de hakikattir. Hakan hep vazgeçilmez olduğunu düşünüyor. Bunları algılarsa, faydalı olur.
İş hakemlerde bitiyor
Anadolu takımları bu sezon müthiş bir çıkış içinde. Lig sonundaki puan tablosunu derbiler mi, diğer maçlar mı belirler?
DERBİLERİN belirlemeyeceği kesin. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’a karşı Anadolu takımları daha fazla motive oluyor. Bu maçlarda da üç büyükler için zaman zaman sürpriz sonuçlar ortaya çıkıyor.
Hakemlerimiz, büyük takımlara karşı diğer ekipleri tırpanlayıp, yakmazlarsa ligin seyri ve konumu çok değişir. İş hakemlerde bitiyor. Anadolu takımlarının yükselen grafiği futbolumuz açısından hem olumlu, hem de olumsuz bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Anadolu ekiplerinin güçlü olması, üç büyüklerin transferde hata yaptığını ve palavra isimlere forma giydirdiklerini kanıtlıyor.
Bu olumsuz tarafı. Olumlu tarafı ise Anadolu takımlarının aldıkları sonuçlarla ve futbolcularını vitrine çıkarmalarıyla ay yıldızlı ekibimiz için de bir anlamda yeni isimlere kapılar açılıyor. Futbolumuz daha da renkleniyor.
Holosko kapalı kutu
Beşiktaş’ta ilk maçına çıkan Holosko’nun performansını nasıl buldunuz. Ertuğrul Sağlam, golcü diye aldığı Slovak oyuncuyu sağ kanatta da oynatabileceğini söyledi. Holosko’dan verim nerede alınır?
BİR Holosko rüzgarıdır esip, geçiyor. Onu daha Manisa’da görmedik. Beşiktaş’ta da bir maça çıktı, bir asist yaptı. Takıma ne katkıda bulunacak, ne verecek henüz meçhul. Daha bir şey oynamadı.
Golcü deniyor. Ben buna katılmıyorum. Holosko’nun golcülüğü de meçhul. Bizde golcü diye alınan bir oyuncu senede 4 gol atıyor. Nasıl golcülük bu? Holosko o tip bir oyuncu mu, değil mi? Bakacağız. Kapalı kutu. Vestel Manisa’da iyi oynamak, Beşiktaş’ta harikalar yaratır anlamına gelmez. Beşiktaş çok farklı bir yer. Burada da bir futbolcudan farklı şeyler beklenir. Büyük bir para karşılığında siyah beyazlı formayı sırtına geçirdi. Bunun karşılığını da vermek zorunda.
Beşiktaş seyircisi yıllardır yıldız futbolcu hasreti çekiyor. Standart bir oyuncu, o muhteşem taraftarı tatmin etmez. Holosko da Nobre gibi olursa, tribünler tarafından ona sıcak bakılmaz. Holosko adına net konuşmak için çok erken. Öncelikle takımına faydalı olup taraftara kendini sevdirmesi şart.
Yazının Devamını Oku 7 Ocak 2008
KAYSERİ’de ne oynadığını bilmeyen bir Fenerbahçe vardı. Geriden ileri dan-dun vurdu. Kayserispor ise futbol dersi verdi. İyi ki Fenerbahçe kalesinde Volkan vardı. Mükemmel oynadı. Başarılı kurtarışları yanında defansın yaptığı hataları da önledi. Topu kullanamayan, sahip olamayan Fenerbahçe’nin iyi futbol oynamasını, kazanmasını beklemek hayalcilik olur. İleride bir tek Semih vardı, sürekli onun üzerine top şişirdiler. Deivid, Aurelio sanki sahada yoktu. Selçuk neredeyse her topu kaybetti. Bir Alex’in yokluğundan mı bu takım bu kadar kötü oynadı. Tamam Fenerbahçe’nin bir takım eksikleri olduğuna ben de katılıyorum. Alex sakat, Kezman ile Appiah ve Deniz de öyle. Tümer’in Avrupa’ya gidip dönme olayı var. Fenerbahçe’nin önemli isimleri yoktu. Bir yerde kupayı önemsemiyor da olabilir, antrenman maçı olarak da görebilir. Ama böyle acemi takım gibi oynanmaz.
Fener, özelliğini kaybetti
Fenerbahçe futbol oynamak istiyorsa topu kullanmak zorunda. Zaten tarihinden beri Fenerbahçe futbol takımının özelliği de bu. Fenerbahçe teknik, daha çok topu kullanan takım hüviyetindedir. Galatasaray çok mücadele eden, Beşiktaş ise İngiliz tarzı uzun paslarla oynayan bir takım kimliğindedir. Ama bakıyorsun Kayseri’de Fenerbahçe iki pas yapamadı. Bırak pası iki metre yanına top atamayan oyuncu, 45 metre atıp Semih’i ileride kaçırmaya çalıştı. Bu mümkün mü? Top Semih’in yanına bile gitmedi. Bu nasıl bir anlayıştır.
Tabii saha koşulları ve iklim de futbol üzerine etki etti, ama biz zaten ne yapacağımızı bilmiyoruz. Ya çok sıcakta oynuyoruz, ya da çok soğukta. Ligi ağustosta başlatıyoruz, ardından -15 derece de futbol oynatıyoruz. Böyle garip bir lig, garip bir futbol anlayışımız var.
Bu futbolla başarı
Oyunun hakimi Kayserispor’du. Fenerbahçe’den iki gömlek üstün oynadı. Topu istediği gibi kullandı. Ama bakıyorsun onun da 3 tane net pozisyonu var veya yok. Mehmet Topuz iyi oynuyor diyoruz, o kadar çok çalımla adam geçmeye çalışıyor ki, topu kaybediyor. Gol kralı Gökhan 2 metreden gol kaçırıyor.
Fenerbahçe berabere kalabilir, yenilebilir, ama futbol oynar kazanmak için bir çaba sarfeder. Topu kullanır, akında çoğalır. Fenerbahçe dün bunların hiçbirini yapamayan, defansa çekilmiş, ikinci küme takımı görüntüsündeydi. Bu kadar para harcanan bir takım böyle bir şeyi nasıl kabul edebilir, anlamıyorum. Dünkü futboluna göre Fenerbahçe için beraberlik başarı sayılmalı.
Yazının Devamını Oku 1 Ocak 2008
Beşiktaş, 5 milyon Euro ve Koray ile Burak karşılığında Vestel Manisaspor’dan Holosko’yu renklerine bağladı. Büyük tepki çeken Slovak yıldızın transferi, siyah beyazlı takıma ne katkı sağlar? ONU sahada göreceğiz. Vestel Manisaspor’un hocası Giray Bulak, Holosko için, "İdeal santrfor değil. İleride büyük saha yakalayınca oynar, ceza sahası içinde dar alanda becerisi yok" diyor. Beşiktaş kontratak oynayan bir takım değil. Bastırıp, rakibini 18 içine hapseden bir ekip. Bu yıllardır da böyle oldu. Slovak oyuncu burada kendini gösteremezse, tepki görür. Bu da transferin yanlışlığını ortaya çıkarır.
Holosko’ya verilen para yönetimin tasarrufudur. Ben buna bakmam. Ben, Holosko’nun Beşiktaş’a ne vereceğine bakarım. Faydalı olması, takımını yüceltir. Bu kadar tantanası yapılacak ve liste başı olacak bir oyuncu da değil ayrıca. Transferi çok büyütüldü. Kuvvetli ve süratli bir oyuncu. Tabiki faydası olur ama karşılığında Vestel Manisaspor’a verilen iki futbolcu da değerliydi. Burak bir nebze de Koray, Beşiktaş için çok yararlı bir isimdi.
Ertuğrul Sağlam, bu iki ismi sezon başında kafasından silmişe benziyor. Bu yanlış. Bir hoca, futbolcusunu sonuna kadar kazanmak için uğraşmalıdır. Sezon başında isteyip, istememek büyük hata. Böyle yaparak otorite sahibi olduklarını düşünüyorlar. Aslında, antrenörlük kariyerlerinden çok şey kaybediyorlar.
Kaliteli bulamazsın
Ertuğrul Sağlam’ın kafasına göre gitmesi gereken oyuncular gitti. Belki de Beşiktaş’a hiçbir şey vermeyen oyunculardı ona göre. Buna saygı duyarım. Ama bu operasyonun zamanı yanlış. Devre arasında olmaz. Sezon sonunda ipleri koparırsın. Sezona da kendi kurduğun kadroyla başlarsın. Bu tarihte yaparsan alacağın oyuncu problemli olur, antrenörle takışan oyuncu olur, faydalanması zor oyuncu olur. Kaliteli oyuncuyu devre arası transferinde zor bulursun. Holosko’nu alınmasını Ertuğrul Sağlam çok istiyordu. Yönetim de aldı. Ancak Beşiktaş, transferde yine dengesiz işler yapıyor.
Orkun, Türkiye’ye yeter
G.Saray, İsveç Milli Takım kalecisi İsaksson’un peşinde. Sarı kırmızılılarda kaleci problemi var mı?
BENCE var. Galatasaray büyük oynamak istiyorsa, mutlaka iyi bir kaleciye sahip olmalı. Yok, Türkiye Ligi’nde böyle yola devam istiyorsa Orkun yeterli. Kötü bir kaleci değil. Bazen fevkalade işler de yapıyor. Telaşlı ve heyecanlı. Fazla hatalı da görünmedi. Isaksson’un transferi Galatasaray’a şu aşamada ne verir bilinmez. O yönetimin tasarrufudur.
Türkiye’deki çarpıklık şu. Yöneticiler, kulüplerini seviyorlar ama idareci vasfıyla çok şeye karışıyorlar. Transferde bile yeri geldiğinde söz sahibi olabiliyorlar. Galatasaray’daki tabloya baktığımızda Isaksson’u Kalli istediyse söyleyecek bir şey yok. Yok o talep etmeyip, yönetim menajerler vasıtasıyla böyle bir temasta bulunmuşsa, bu çarpıklığın en büyük örneğidir.
Polat böyle konuşmak zorunda
Adnan Polat, Kalli ve futbolcularına sahip çıkarak, "Performanslarından dolayı hepsi alınlarından öpülmeli" dedi. G.Saray, beklenenden daha mı başarılı oldu?
BEKLENENDEN daha başarılı olmadı. Onların daha başarılı olmasını bekliyordum. Sezona çok iyi başladılar. Fakat, sezon sonunu kötü karşıladılar. Lincoln, Linderoth ve Ayhan gibi direkt adamlarının sakatlıkları ve Kalli’nin anlamsız yere uyguladığı disiplin cezaları nedeniyle tatsız bir ortam içinde buldular kendilerini. Adnan Polat, tabiki böyle konuşmak zorunda. Hem futbolcularını hem de teknik heyetine moral verecek. Yaptıkları işin kötü olduğunu söyleyecek hali yok ya. Bu çok doğal. "Döküldük" diyemez ki Adnan Polat. Üstelik Galatasaray dökülecek bir futbol da oynamadı.
Eleştiri olacak. Kimse ağlamasın. Adnan Polat da ağlamasın. Eleştiri düzeyinde insafsızlık yok. Şahsi hakaretler olmadığı sürece otoriteler eleştirilerini yapacak. Saçma sapan işler yapacaksın, kimse sizi eleştirmeyecek. Yok böyle bir şey. Adnan Polat çok eski ve zeki bir yönetici. Ama ne yapsınki takımını toparlamak için böyle söylemek zorunda kalıyor.
Türkiye’deki eleştiri, Avrupa’daki bakıldığında çok hafif kalır. Üstelik onlar eleştirinin yanısıra hakarete de gidiyorlar. Herkes pohpohlanmak istiyor. Bu yapılınca iyisin. Tenkit edildiklerinde, "Biz ne yapıyoruz da bu böyle diyor" diye düşünmüyorlar. Eleştirileri düşmanlık olarak nitelendiriyorlar. Bu koltuk çok enteresan bir koltuk. Bütün yöneticiler bu tavır içinde. Orada prim yapıyorlar. Ama eleştiriye gelince, tahammülleri yok.
Zico Fener ile uyum içinde
Fenerbahçe’de, Zico’nun sözleşmesi sezon sonunda bitiyor ve yönetim hocasıyla henüz masaya oturmadı. Brezilyalı çalıştırıcı sizce başarılı mı ve Fenerbahçe yola Zico ile mi devam etmeli?
ZİCO şu anda başarılı gözüküyor. Fenerbahçe yönetiminin sezon ortası veya sezon sonunda hocasıyla masaya oturması önemli değil. O iş anlaşma olduğu zaman iki dakikada biter. Bir imza atılır, olay çözülür. Brezilyalı futbolcular olduğu sürece Zico ile yola devam edilmeli.
Ama, bu takımın başına bir Avrupalı veya özellikle de bir Alman gelirse tekere çomar sokulmuş olur. O farklı oyuncular ister ve ahenk bozulur. Fenerbahçe, yavaş oynuyor.
Zaten hızlandığı vakit de bu çok nadir oluyor ve işi hemen bitiriyor. O yönde becerikli oyuncuları var. Zico, üzerinden kontratak futbol mantalitesini attı.
Doğru işler de yapmaya başladı. Ama onda hala kabul etmediğim bir şey var. Fenerbahçe takımı asla tek santrforla oynamaz. Ona göre oyuncu alacaksın, ona göre orta saha kuracaksın ve ona göre bir sistem belirleyeceksin. Ama Zico ile Fenerbahçe şu an uyum içinde.
Turkuaz forma bizi çağrıştırmaz
Avrupa Şampiyonası öncesi Milli Takım için hazırlanan turkuaz renkli formalar daha görücüye çıkmadan, tartışma konusu oldu. Ay yıldızlı formadaki renk değişikliğine nasıl bakıyorsunuz?
MİLLİ Takım formasındaki renk değişikliği benim içime sinmiyor. Ben bu formayı uzun yıllar terlettim, gururla giydim. Beyaz üzerine göğüsteki ay yıldızlı formanın güzelliği hiç bir şekilde tarif edilemez. Bu zevki tattığım için, turkuaz forma bana ters geliyor.
En güzel forma, benim giyme gururunu yaşadığım formaydı. Almanlar yeşil, Hollandalılar portakal rengi, İtalyanlar da mavi giyiyormuş. Bundan bize ne. Türk Milli Takımı’nın bir simgesidir ay yıldız ve kırmızı beyaz. Böyle şeyleri tartışmak bile güzel değil. Bizim klasik bir formamız vardı. Son yıllarda maalesef onu unutturdular. Bu değişmemeli.
Turkuaz renkli forma bizi çağrıştırmaz. Sponsorların oyuncağı olmamalıyız. Onlar istedi diye her şeyden ödün verilmez. İki çift forma ve eşofman yapacaklar ve bunları satacaksın diye kırmızı beyaz renklerden vazgeçilemez.
Yazının Devamını Oku 25 Aralık 2007
Fenerbahçe’de Appiah sakatlıktan kurtulamadı ve huzursuz. Kezman, ilk 11’deki yerini kaptırdığı için mutsuz. Askere gidecek Tümer ipleri koparmaya hazırlanıyor. Ligin ikinci yarısı ve Avrupa maçları öncesi bu 3 oyuncunun durumu takımı nasıl etkiler? ÖNCELİKLE Kezman’a bakalım. Semih böyle oynadığı sürece ve Zico tek santrforda ısrarcı olursa, Kezman ilk 11’i zor görür. Trabzonspor maçında son 20 dakikada oyuna girdi ama yine aynı nakarat. Topu ayağına dolaştırıyor, nereye pas vereceğini bilmiyor. Bitik bir halde. İnşaallah düzelir ama Fenerbahçe’nin ondan bu saatten sonra fayda sağlaması güç. Kezman devre arasında gidebilir. Gitmesi onun adına da iyi olur çünkü oynayacağı bir takımda mücadele eder. Kariyeri iyi bir futbolcu. O transfer olursa belki bu açık için bir transfer gerçekleştirilebilir.
Üç akıllı adam
Appiah’ın durumu ise çok farklı. Sakatlığından dolayı bu sezon hiç yok. Zaman zaman oynadığı maçlarda da varlık gösteremedi. Eski halinden eser yok. Tümer’in gitmesi ve kalması çok şeyi değiştirmez. Fenerbahçe bu oyuncuların açıklarını, takım içinde de kapatabilir.
Fenerbahçe’deki esas sorun defansta. Trabzonspor maçında kötü oynadılar. Üç akıllı adamın üç golüyle de 3 puanı aldılar. Deivid olağanüstü bir gol attı. Semih’in aklı ve Alex’in işbitiriciliği ile düğüm çözüldü. Ancak, Yasin ve Önder ikilisi akıl almaz derecede kötü oynadılar. O yenen iki gol tam bir komedi. Fenerbahçe formasını giyen defans oyuncuları nerede duracağın,ı nasıl müdahale edeceğini çok iyi bilmeli. Edu ve Lugano ikilisi Trabzonspor önünde arandılar. Çünkü ikisi de oturmuş ve anlaşmış bir durumda. Açıklarını kapatıyorlar ve aynı lisanı kullanıyorlar. Avrupa’da böyle bir defansı kimse affetmez.
Kadro zaafiyeti
G.Saray’ın berabere kalmasıyla F.Bahçe ikinciliğe yükseldi ve lider Sivasspor’la birlikte ilk yarıyı avantajlı bitirdi. Ancak F.Bahçe, Avrupa’da yoluna devam ederse ligde zorlanabilir. Yedek kulübesi zayıf. Ali Bilgin iyi niyetiyle oynuyor ama gücü ortada. Colin Kazım, çok laubali. İlhan Parlak’ı Zico hiç düşünmüyor. Kadro zaafiyeti var. F.Bahçe, Alex oynarsa güzel. Bu kadro içinde tek alternatifsiz oyuncu o. Bir de ondan adam kovalamıyor diye şikayet ediyorlar.
Hem adam kovalayacak, hem ikili mücadelenin içine girecek, hem de top kullanıp gol atacak. Var mı dünyada böyle bir futbolcu? Alex, bu takımın tek patronu.
Şampiyonluğa oynarlar
Sivasspor, 15 yıl sonra ligin ilk yarısını lider bitiren bir Anadolu takımı olarak büyük başarı gösterdi. Üç büyüklerle ikinci yarıda evinde karşılaşacak olan kırmızı beyazlılar, şampiyonluk yarışında ne yapar?
SONUNA kadar yarışta adlarını duyuracaklar ve de iddialı olacaklar. Gençlerbirliği maçında 36. dakikada haksız yere bir oyuncuları oyundan atıldı. Böyle bir kırmızı kart olmaz. Ayıp ve günahtır. Ama yine de yılmadılar ve 10 kişiyle galip geldiler. Sivasspor zoru başardı. Çok güçlü takımların arasından sıyrılmak kolay iş değil. Onları alkışlıyorum.
Sivasspor’un bir özelliği var. Çok mücadele eden, birbirini çok iyi tamamlayan ve çok çabuk oyuncularla oynayan bir takım var sahada. Bunların bir araya denk gelmesi ardında başarıyı da getiriyor. Mehmet Yıldız’ın başka bir takıma transfer olacağı söyleniyor. İyi bir futbolcu ve iyi bir golcüyü kaybedecekler ve bu onları etkiler. Ben Sivasspor’un devler arasından Avrupa vizesi alacağını ve şampiyonluğa oynayacağını düşünüyorum.
Kalli dinamitliyor!..
Feldkamp, grip nedeniyle son iki maçta Galatasaray’ın başında sahaya çıkamadı. Alman hoca Beşiktaş’ı da çalıştırırken, Briegel’e görevi bırakıp sağlık sorunlarını öne sürerek gitmişti. Tablo yine aynı ve bu bir kaçış planı mı?
ORTADA enteresan bir durum var. Kalli, Galatasaray’ı dinamitliyor. Beşiktaş derbisi öncesi Hakan Şükür ve Lincoln’ü kadro dışı bırakarak fitili ateşlemişti. Devamında akıl almaz işler yaptı. Sezon başında iyi olan takımı bu hale getirdi. Hastalığı nedeniyle sahaya çıkamıyor. Ama, takım Ankara’dayken o Almanya’ya gidiyor.
Ankara’ya gitmediysen, evinde oturacaksın. Gönderilir mi, gönderilmez mi o Galatasaray Yönetimi’nin bileceği bir iş. Ama sarı kırmızılı idareciler bu durumu açığa kavuşturmalı. Alman hoca gidecek mi kalacak mı, sorusu gündemde. Kalli’nin yanlışlarına yönetim de söz söyleyemeyince kendilerini açmazların içine sokuyorlar.
Ankara’daki ilk yarının son maçında Galatasaray oyuna hakimdi ama OFTAŞ karşısında pozisyon üretemediler. 85. dakikada bir tane pozisyonları var. 25 ve 30 metreden atılan şutlar asla pozisyon değil. Mücadele ediyorlar ama netice alacak oyun yok. Bugün, Galatasaray’a baktığımızda fizik kondisyonu fena olmayan ama üretimi noksan bir takım hüviyetindeler. Sahadaki futbolcunun zeki ve becerikli de olması lazım.
Lincoln’ü büyük bir sükseyle transfer ettiler ve ses getirdiler. Ama ondan hiç yararlanamadılar. İkinci yarıda Brezilyalı olursa, Galatasaray’ın da çehresi değişir.
Ancak, o da her darbede böyle aylarca sahalardan uzak kalacaksa, Galatasaray’ın işi zor. Ben, Lincoln’den çok ümitliydim. Muhteşem bir futbolcu ama problemli. Kalli ile de sorunu olduğu ortada. Zaten, Galatasaray’ın da problemi Kalli.
Fener’in de G.Saray’ın da işi zor
F.Bahçe ve G.Saray’ın Avrupa’daki şansını nasıl görüyorsunuz?
FENERBAHÇE, diğer rakiplerine nazaran daha kolay bir kura çekti gibi görünüyor. Ama, Sevilla çok enteresan maçları çevirebilen bir takım. İspanyollar topu iyi kullanarak oynamaya çalışırlar. Onlar için Avrupa arenası çok önemlidir.
Topu çok çabuk kullanan takımlara karşı da F.Bahçe demoralize oluyor. İlk maçta sonuç ne olursa olsun Fenerbahçe kazanmalı. Hele bir de gol yemeden kazanırlarsa, İspanya’daki rövanşta tur için şansları fazla olur.
G.Saray, bu haliyle B.Leverkusen’e zor diş geçirir. Alman takımları eski gücünde olmasa da oyunu hiç zaman bırakmazlar. Almanya’daki rövanşta seyirci avantajına güvenirlerse, yanılırlar. F.Bahçe’nin de G.Saray’ın da rakipleri kolay dize getirilecek ekipler değil.
Değişen bir şey olmaz
Beşiktaş’ta ara transferde oyuncu arayışları başladı. Yeni bir santrfor ve libero peşindeler. Beşiktaş’ın nerelere takviyeye ihtiyacı var?
SEZON başındaki transferin fiyasko olduğunu anladılar ve yeni bir maceraya girdiler. Ertuğrul Sağlam, "Ucuz oyuncu olunca, bunları alıyoruz" diyerek yönetime gönderme yapıyor. O da haklı. Ama, Beşiktaş’ın parasını sokağa da atmaya gerek yok. O zaman alma. Forma giydirdikleri yabancılar asla Beşiktaş’ın oyuncusu değil. Çok yere takviye yapmalılar ama bu saatten sonra zor.
Futbolcu transferi ayrı bir kulvardır. Çok iyi bir sistem kurup, iyi takip etmek lazım. Bunu Avrupalı yapıyor. Bizim kulüplerimiz ise menajerlerin oyuncağı oluyor.
Beşiktaş, bu tip oyuncularla bir yere gidemez. Türkiye’de üç aşağı, beş yukarı yarış içinde olur. Ama o muhteşem taraftarını mest edecek bir maçı sahaya koyamaz. Beşiktaş, devre arasında hangi oyuncuları alırsa alsın tablo değişmeyecektir.
Öncelikle teknik direktör Ertuğrul Sağlam ile menajer Sinan Engin’in uyum içinde çalışıp, ağız birliği etmesi lazım. İkisi de futbolun içinden gelmiş ve top oynamış adamlar. Bu işleri de biliyorlar. Ama ortaya koydukları profili anlamak güç.
Yazının Devamını Oku 23 Aralık 2007
BÖYLE zevkli bir maç oynanmadı. İlk 35 dakikada kalelerde 5 gol gördük. Karşılaşma boyunca Trabzonspor’un büyük baskısı vardı. Bordo mavili futbolcular girdikleri her ikili mücadeleden galip çıktılar. Fenerliler’den daha iyi top kullandılar. Fener’in eski hastalığı nüksetti. Yine dan dun vurmaya başladılar. Deivid’in golü muhteşemdi. İki tane akıllı adam sahmeye çıktı ve işi bitirdi. Hüseyin’in geri pasını yakalayıp golü atan Semih’in kafayla indirdiği topu Alex akıllı bir hareketle filelere yolladı. Bu gollerden sonra Fener sahada yok. Ne topu kullanabildiler, ne ikili mücadelelerden galip çıkabildiler. Trabzonspor sağlam giriyor. Olabilir. Sen de tavşan gibi oynama be kardeşim. Trabzon’un iki golünü atan Ceyhun, eski takımı F.Bahçe’den adeta intikam alıyordu.
Fenerbahçe gol pozisyonuna giriyor ama çok da pozisyon veriyor. Çok eksikleri olduğu, defansındaki iki önemli oyuncusunun oynamadığı doğru. Ama onların yerlerine görev yapanlar da ara sıra oynayan adamlar. Fenerbahçe’nin yediği ikinci golde defansın hatası büyüktü. Yasin topu dışarı atacağına ayağı ile dürtüyor. O top Ceyhun’un golü olarak F.Bahçe ağlarına gidiyor. Fenerbahçe gibi Avrupa’nın en iyi 16 takımı arasına giren bir ekibin böyle gol yememesi lazım. Ya Gökdeniz’in boş kaleye kaçırdığı gole ne demeli? Kaleci çıkmış, o topa mermi gibi vuracaksın. Korkudan ayağını çarpmayacaksın.
En iyisi Semih’ti
Trabzon’a bakıyorsun, fevkalade arzulu bir Yattara, çok iyi oynayan Ceyhun, Gökdeniz ve her topa sağlam basan Ayman gibi oyuncuları var. Tek hata yapan oyuncuları Hüseyin’di. Hatalı bir geri pasla golü yedirdi. Olabilir. F.Bahçe, Avrupa’da bu hataların benzerini Edu ile 3 kez yapmadı mı? Trabzonspor kaybetti ama bordo mavililerin azmini, hırsını ve direnme gücünü takdir etmek lazım. 2-0 geriye düşmelerine rağmen oyunu bırakmadılar. İlk 10 dakikadan sonra ikili mücadeleleri kazanan, sürekli hücumu düşünen taraf Trabzonspor’du.
F.Bahçe’de Alex’in yerini dolduracak adam yok. Sakatlanan Alex’in yerine giren Ali Bilgin, aynı özellikleri olan bir oyuncu değil. Başka kimi koyarsınız? Colin Kazım diyebilirsiniz. Ancak o da işin ciddiyetinin farkında değil. Takımın en iyisi Semih’ti. Bir gol attı, bir tane de attırdı.
Trabzonspor’un presinden kurtulamayan F.Bahçe’nin bu maçı kazanması büyük sürpriz oldu.
Fenerbahçe, zor bir maçı daha kazandı. Maçın kolay geçeceğini düşünenler yanıldı. Trabzonspor çok dişli bir takım olduğunu gösterdi. Maça iyi hazırlanmışlar, mükemmel oynadılar. Fenerbahçe, zeki oyuncularıyla maçı kazandı.
Yazının Devamını Oku 18 Aralık 2007
Fenerbahçe’yi sırtlayan Semih’in performansı her geçen gün artıyor. Yedekliği sindiremeyen Kezman’ın ilk 11 şansı sizce ne kadar? Sarı lacivertlilerin yeni bir golcüye ihtiyacı var mı? AVRUPA’da yoluna devam etmek istiyorsa var. Türkiye’ye baktığın zaman yok. Öncelikle Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olarak üst tura adını yazdırdı. Orada güçlü olması lazım.
Transfer yapılacaksa, o arena düşünülerek yapılacaktır. Semih bu sezon büyük bir sıçrama yaptı. Fenerbahçe’ye Alex ile birlikte maç kazandırıyor. Böyle olunca da o oynayacak.
Performansının üzerinde ilerliyor. Golcü hüviyeti de ortada. Her şeyi bilerek yapıyor. Ceza sahası içindeki işbitiriciliği tartışılmaz. O zaman böyle bir silahı ve değeri nasıl yedek bırakırsın? Müthiş faydalı.
En önemlisi de Alex ile çok iyi anlaşması. Sambacı bu takımın patronu. Organizatör. O getiriyor, Semih işi bitiriyor. Bu uyum Fenerbahçe’ye de çok şeyler kazandırıyor. Kezman’ın şu haliyle ilk 11’de sahaya çıkması zor. Semih olmadığı zaman düşünülür. Semih’i çok güzel oynadığı, şık ve nokta goller attığı için kutluyorum.
Penaltı vermeye korkuyorlar
G.Birliği maçında bariz penaltısı verilmeyen Fenerbahçe, bu konuda isyanlarda. G.Saray 16 haftada 5 penaltı kazandı. Hakemler bu konuda önyargılı mı?
ÖNYARGILI olduklarını düşünmeye başladım. Futbolda penaltının kuralları vardır. Bunu uygularsın. Görürsün, görmezsin o ayrı. Ama gördüğünü çalacaksın. Ortadaki bir pozisyonu "Görmedim" diye değerlendiremezsin. En ufak bir darbede başka bir takımın penaltısı çalınıp, Fenerbahçe’nin bariz penaltıları verilmiyorsa bu çok düşündürücüdür.
Galatasaray ile Beşiktaş’a verilen penaltılar tartışılmıyor. Dillendirilmiyor ve defalarca ekranlara getirilmiyor. Ne tür penaltılar kazandılar, kimse çıkıp bir şey demedi. İşin rengi Fenerbahçe olarak değiştiğinde, rüzgar da sert esmeye başlıyor. Hakemlerin de bundan çekindiği ortada. Hata yapmamak için sahaya çıkıyorlar ve ince eleyip, sık dokuyorlar.
Gündeme gelmek, istemiyorlar. İplerinin çekileceklerini bildikleri için huzursuzlar. Ama bazen de işin dozunu kaçırıyorlar. Fenerbahçe’nin hakkını da vermiyorlar.
Arda tepkileri kaldıramıyor
Sivasspor maçında G.Saray 3 puan alırken en çok Servet ile Arda’nın saha içindeki kavgası gündeme geldi. Oyuncuların zaman zaman Kalli’ye de tavır aldığı sarı kırmızılı takımda neler oluyor?
SERVET ile Arda arasındaki bu gerginlik çok büyütüldü. Saha içinde iki oyuncu münakaşa edebilir. Hatta gırtlak gırtlağa bile girebilirler. Bu takımın menfaati içindir. Servet, büyüğü olarak bir şey derse, Arda da ona uyacak. O da cevap vermeye kalkınca iş büyüdü. Bu çok çirkin bir durum değil. Onlar aralarında bu sorunu çözmüşlerdir. İşin yanlış tarafı bunu bariz şekilde yapmalarıydı. El kol sallayarak bu olmamalı. Birisi bunu yaptığında öteki küçük düşmüş oluyor. Bu da güzel değil. Arda çok genç ve henüz yolun başında. Bu tür tepkilere maruz kalmak istemiyor ve kaldıramıyor. Oyundan çıkarken Kalli’ye karşı da bir tavır aldı ama o da büyütülmemeli.
Esasında Kalli’nin tavrını tartışmak gerek. Sezonun ilk yenilgisini aldıkları Fenerbahçe derbisinde tuhaf bir kadroyla sahaya çıktı. Hakan Şükür ve Ümit’i o gün ilk 11’de oynatmadı ve sonradan oyuna aldığı için de eleştirildi. Sivasspor maçında ise oynattı. Sileceksen bu maçta da oynatma. Bu işte bir dengesizlik var.
LİNCOLNARANIYOR
G.Saray için Lincoln çok önemli. O oynadığında takımın çehresi de değişiyor. Ama o da cam adam gibi. En ufak bir harekette yerde yatıyor. İyi bir Lincoln ile Galatasaray daha iyi olur.
Nonda’ya ise ayrı paragraf açmak lazım. Mükemmel işler yapıyor ve kariyerine yakışacak bir performans sergiliyor. Öncelikle gelen topu tutuyor.
Takımına kazandırıyor. Pozisyona giriyor. Komple bir futbolcu. Daha da iyi bir grafik yakalarsa, kendine güveni üst düzeye çıkarsa faydasını ikiye katlar. Kalli’nin Nonda’yı sürekli oynatıp, yanına mutlaka Hakan Şükür ve Ümit’i sürmesi şart. Ama bu iki oyuncuyu kafandan sildiysen, kadroya bile almayacaksın.
İş orta sahada biter
Edu ve Lugano’nun yokluğu, F.Bahçe’yi zorlu Trabzonspor maçında nasıl etkiler?
ZİCO’nun haftalardır oturmuş bir kadrosu var. Edu ve Lugano ilk 11’in vazgeçilmez isimleri. Yoklukları Trabzonspor maçında aranabilir. Ancak, onların yerine oynayacak oyuncular da var. Önder, Yasin ve Can her an forma giymeye hazır. O bölgedeki açığı kapatırlar. Bu oyuncular, hata da yapabilir ama Fenerbahçe, Trabzonspor’a yenilir veya puan kaybederse bu o futbolcuların kalitesizliğinden olmaz. Fenerbahçe orta sahası güçlü olursa hem forvete hem de savunmaya yardım ederse, problem kalmaz.
Trabzonspor, Kadıköy’e kazanmak için çıkacak. Çünkü Ersun Yanal ve ekibi için prestij maçı niteliği taşıyan bir sınav. Bordo mavililerin çok iyi oyuncuları var ve Gökdeniz gibi bir silahı da formunun zirvesinde. Fenerbahçe adına çok zorlu bir maç. Sarı lacivertliler, maçına göre oynuyor. İki takım da kazanmak istediği için keyifli bir mücadele olacak.
İkisi de ayrı telden çalıyor
Beşiktaş’ta teknik direktör Ertuğrul Sağlam ile genel menajer Sinan Engin, transfer konusunda farklı konuşuyor. Bu fikir ayrılığı nereden kaynaklanıyor?
BEŞİKTAŞ gibi bir kulüpte böylesine akıl almaz fikir ayrılıkları nasıl olur anlamak güç. Transfer yapacaksan fikir ayrılıklarını giderip, ortak bir isim üzerine anlaşıp öyle açıklama yaparsın. Ertuğrul çıkıyor, takımını yapılacak transferlerle ilgili bir şey söylüyor. Sinan çıkıyor, hocasının tersine onu yalanlarcasına başka bir şey söylüyor. Arada uçurum var. İkisi de ayrı telden çalıyor.
Uyum yok, anlayış yok. Bu ikilinin sezon başından beri birbirine ısınamadığı ortada. Bundan sonra da ısınmaları çok zor. Bu uyuşmazlık Beşiktaş’a kötü yansıyor. Burada yönetime çok iş düşüyor. Ankaragücü maçında Beşiktaş kazandı ama bariz kaleci hatalarından sonuca gitti. Pozisyon üretemedi ve buna karşılık kalesinde de tehlikeler yaşadı. Bu galibiyet Beşiktaş’ta her şeyi toz pembe göstermesin.
İşte yönetimin burada devreye girmesi lazım. Öncelikle Ertuğrul ile Sinan arasındaki o dengeyi sağlamalı. Doğru gitmeyen çok şey var Beşiktaş’ta. Siyah beyazlılar öncelikle uyum sağlamalı. Yönetim, teknik heyet ve futbolcular kenetlenmeli. Yoksa bu tablo pek iç açıcı değil.
Yazının Devamını Oku 17 Aralık 2007
FENERBAHÇE’nin büyük maçların ardından çıktığı karşılaşmalarda ne yapacağı şüpheliydi. CSKA Moskova maçını kazanan sarı lacivertliler, dün G.Birliği karşısında gerçek futbolunu ortaya koyamadı ama 2-1 kazanmayı bildi. Bu galibiyet, Semih’in mükemmel iki golüyle geldi. Bir tanesi mükemmel bir şutla, diğeri kafayla atılan iki gol Fenerbahçe’ye 3 puan kazandırdı. Benim G.Birliği kalecisi Gökhan’a bir tavsiyem var. Bir kaleci olarak boyun uzun değilse, penaltı noktası üzerinde oynamayacaksın. Sen öne çıktın ve ilk golü kafanın üzerinden yedin. Senin durduğun yer uzun boylu iri yarı kaleciler için geçerli, senin gibiler için değil. Semih’in iki golü de çok güzeldi. İlkinde sol ayağı ile nefis bir şut attı, ikincisi de olağanüstüydü. Karambolde tam köşeye çok çabuk vurdu. Ondan önce Lugano kafaya çıkıyor, geçen topa Semih kafayla köşeye vuruyor.
Pas hataları çoktu
Fenerbahçe’nin bu iki gol dışında doğru dürüst pozisyonu yok. Sarı lacivertliler, maça asılmadı, standart oynadı. Demek ki rakibini küçümsüyor. Sürekli olarak geriye verip, ileriye doğru şişirdiler. Koskoca Fenerbahçe takımı böyle oynar mı? Semih olmasa maç 1-0 G.Birliği’nin üstünlüğünde sona erecek. Artı Lugano ve Edu gördükleri sarı kartlarla cezalı duruma düştüler. Bu iki futbolcu önümüzdeki hafta yapılacak Trabzonspor maçında forma giyemeyecekler. Lugano’nun gördüğü enayice bir sarı karttı. Sarı kart görmek için çok uğraştı.
Fenerbahçe’nin orta sahası ileriye doğru hızla çıkamadı. Oyunu rölantiye alıp gol pozisyonuna giremezsin. Zico, ikinci yarıda Ali Bilgin’le Vederson’u oyuna alarak kanatları hareketlendirmek istedi. İki kanat biraz hareketlendi ama yine doğru düzgün pozisyon olmadı.
Fevkalade mücadele eden bir G.Birliği takımı vardı dün sahada ve oyunun hakimiydiler. Fenerbahçe’nin yaptığı pas hatası 70’i geçti. Şampiyonluğa oynayan bir takım bu kadar çok pas hatası yapar mı? CSKA Moskova galibiyetinin ardından alınan bu galibiyet önemliydi. Bu büyük bir başarıdır ve F.Bahçelileri tebrik etmek lazım.
Yazının Devamını Oku 13 Aralık 2007
FENERBAHÇE güzel bir oyunla haklı bir galibiyet alıp, Şampiyonlar Ligi’nde 2. tura kalmayı başardı. Takıma baktığın zaman kalede sürekli üstüne koyan, kendinden emin bir Volkan. Fevkalade oynayan bir Lugano. Edu da kötü değildi ama kendi kalesine attığı gol büyük şanssızlıktı. Kaleciyi takip etmediği, onu göremediği ve topu kalesine vurduğu için çok üzülmüştür.
Fenerbahçe’nin iyi tarafı şu. Aurelio, Gökhan, Selçuk gibi oyuncular ataklara katılıp, rakip onsekize giriyor, pozisyon yaratıyorlar. Bu arada bir sürü de gol kaçtı. Bu arada işi çözen, olağanüstü bir gol atıp eşitliği sağlayan Alex’ti. İkinci golün pasını da o verdi. Bir topu direkten dönen Uğur, biri kafayla olmak üzere iki nefis golle galibiyette büyük rol oynadı.
CSKA Moskova daha iyi paslaşıyor gibi gözükse de yavaş oynuyor. Fenerbahçe ise ileriye gittiği vakit hızlı oynuyor. Ara sıra dan duna kaçılsa da, rakibi karşısında çok üstün bir oyun sergiledi. Ve hak ettiği bir galibiyet aldı.
Başkan görmeli
Fenerbahçe’nin bazı eksikleri var. Yönetimin yahut başkanın bunları görmesi lazım. Semih’in yerine girecek oyuncu Kazım olmamalı. Kazım, Fenerbahçe’de oynayacak bir oyuncu değil. Zico, Semih’i çıkardığı zaman yerine koyacak adam bulamıyor olmalı ki, Kazım’ı tercih ediyor. Kezman’ı G.Saray maçında denedi. Hazır bulmamış olacak ki, onu Semih’in alternatifi olarak düşünmedi. Appiah sakatlıktan döndükten sonra bile ortalarda yok. Demekki korkaklığı üzerinden atamamış.
Kaleci Volkan güven veriyor. Aurelio iyi, Selçuk ona ayak uydurdu. Uğur fevkaladeydi. Sol kanatta sık sık hücuma çıkan Carlos’a yardım etmekle kalmadı, iki nefis gol atıp takımının galibiyetinde büyük pay sahibi oldu.
Rakibin doğru dürüst gol pozisyonu yok. Fenerbahçe ise attığından çok daha fazlasını kaçırdı. Fenerbahçe bu turu geçti. Bundan sonrası eleminasyon. Sarı lacivertlileri daha zorlu rakipler bekliyor. Fenerbahçe’yi bu başarısından dolayı tebrik ediyorum.
Yazının Devamını Oku