21 Şubat 2008
FENERBAHÇE iyi mücadele ettiği, maçta çok kötü goller yedi.
İlkinde Edu kendi ağlarını havalandırdı, ikincisinde defansın hatasından kafa golü gördü ağlarında. Edu, kendi kalesi için de tehlikeli bir oyuncu. Ona dikkat etmek lazım. İkinci golde kafayı Danimarkalı Poulsen vuruyor. O top, takım arkadaşının ayağına gidiyor ve gol oluyor. Devamında da golü atan Escude'nin tabanıyla Roberto Carlos sakatlanıyor.
Sevilla, Fenerbahçe'den daha profesyonel bir takım. Çabuk oyuncuları var. Sahaya yayılmasını ve topu kullanmasını bizim oyunculardan daha iyi beceriyorlar. Bizim orta sahamız yok. Aurelio eskisi gibi değil, Selçuk tek başına kalıyor. Deivid fevkalade etkisiz. Uğur sahanın en iyilerinden. Bir şeyler yapmaya çalışıyor, iyi işler de yapıyor. İlk golü atan Kezman, pozisyonlar hazırladı. Ancak Alex maçta hiçbir varlık gösteremedi. Fenerbahçeli futbolcular sürekli geriye oynadı.
Fener iki tane güzel kafa golü attı. Sonradan oyuna giren Semih, Fenerbahçe'nin uğuru oldu. Golünü atıp takımını galibiyiyete taşıdı.
Kadıköy'de iki gol bulan Sevilla, iyi oyunculardan kurulu bir takım. Hem çok çabuklar, hem de top kontrolleri fevkalade iyi. Böyle bir takıma karşı rövanşta işin zor.
Kaleci uyarmalıydı
Fenerbahçe mücadele ediyor, iyi işler yapmaya çalışıyor. Ancak orta sahası oyuna bir türlü ağırlığını koyamıyor. Orta sahadan ve geriden çıkarken büyük pas hataları yapılıyor. Böyle üst düzey takımlarla oynarken pas hatası yapmayacaksın. Top kullanma imkanı verirsen adamları morallendirirsin. Adamlar çok profesyonel. Olmadık pozisyonlarda kendilerini yere atıp faul bekliyorlar, rakibe kart çıkarması için hakemi etki altında bırakıyorlar.
Fenerubahçe dünkü maçta şanssızdı. Rakibi çok güçlü ve çok da tecrübeli. Topu daha iyi kullanıyorlar. Sen ne yapıyorsun? İlk golü buluyorsun, 6 dakika sonra kendi kalene beraberlik golünü atıyorsun. Edu topa hamle yapıyor, burada kalecinin devreye girip 'bırak' demesi lazım. İyi bir kaleci topu arkadan takip etmeli, defansa gerekli uyarıları yapıp, yerlerini almalarını sağlamalı.
Fenerbahçe çok kötü goller yedi. Yazık, çok büyük bir fırsatı kaçırdılar. Son dakikalarda gelen golle galip gelmeleri güzeldi. Bütün şanssızlığına rağmen son iki senenin UEFA şampiyonunu yenmek büyük başarı. Bu galibiyet yeterli olur mu? Futbol bu, bakarsın F.Bahçe orada da kazanabilir ya da beraberlikle tur atlayabilir. Biraz zor gözüküyor ama olmayacak iş değil.
Yazının Devamını Oku 19 Şubat 2008
F.Bahçe, bu defans anlayışıyla Sevilla önünde ne yapar. Önceki maçta Maldonado’yu oynatan Zico, Ç.Rize önünde şans tanımadı. Sizce oyun kurgusunda yarın akşam bir değişiklik olmalı mı? MALDONADO, diğer oyunculardan çok farklı. Tek pas oynuyor ve iyi de top atıyor. Forvet ve orta sahadaki futbolcular bu tarz oyuncuyu çok sever. Bu tip oyuncuyla birlikte görev almak keyif verir. Öncelikle boşa kaçınca, top alırsın. Markajdan çıktığında, Maldonado ile oynuyorsan topa sahip olup pozisyona girersin. Bu da sana avantaj sağlar.
Ama orta sahada top sağa ve sola döndüğü zaman, ilerideki adam da markaja rahat girer. Etkisi de ortadan kalkar. Faullere de maruz kalırsın. Maldonado’nun oynaması çok önemli Fenerbahçe adına.
Çaykur Rizespor önünde görev almamasına çok şaşırdım. Bir hafta önce G.Birliği OFTAŞ maçında banko oynatmışsın. Adam da ilk 11’de görev almanın hakkını vermiş ve takımın en iyi ismi olmuş. Niye kesersin? Bu tip maçlarda oynatacaksın ki, takıma çabuk uyum sağlasın. Kaliteli bir oyuncu olduğu için de bu tarz şeylerde zorlanmaz.
Maldonado’nun Fenerbahçe’de yedek kalmaması lazım. Selçuk’un formda olduğu ve iyi oynadığı söyleniyor. Bunun için de Zico’nun, Maldonado’yu yedek bıraktığı belirtiliyor. Selçuk ile Maldonado arasında, gece ile gündüz kadar fark var. Şilili üst düzey bir futbolcu. Selçuk da Fenerbahçe’nin kendine göre savaşçısı. Maldonado’ya, Sevilla önünde görev alırsa büyük iş düşecek. Onun oynaması da Fenerbahçe’ye çok olumlu yansıyacak. Bu adam oynamalı ki maç kondisyonu da ortadan kalksın.
Maç ile idman bir değildir. Antrenmanda kaytarırsın, kaçarsın. Maçta bunu yapamazsın.
Lugano büyük tehlike
Fenerbahçe defansına gelince. Çok kötüler. Sezon başından beri aynı oyuncular birlikte oynamalarına rağmen dengeyi bir türlü sağlayamadılar. Benim gözüme de en çok batan Lugano. Adamın ağzı durmuyor. Eli kolu hep havada. Hakeme hep itiraz içinde. Ne kadar da çabuk Türkçe öğrenmiş bu. Nasıl anlaşıyor onu da anlamak güç. Uruguaylı her maçta atılmayı hak ediyor. Üstelik de antipatik oluyor.
Buna Zico başta olmak üzere yöneticilerin de "Ne yapıyorsun?" demesi lazım. Sevilla maçı Fenerbahçe için çok kritik. Defansa büyük iş düşecek. Ama ben Rize önündeki savunmayı hiç beğenmedim. Yarın akşam Fenerbahçe defansı gününde olursa, güzel bir sonuç alınır.
18 takım bu lige fazla
Konyaspor’la buzlu bir zeminde oynayan ve iki sakat (Uğur ve Mehmet Topal) veren G.Saray, zor şartlar altında gideceği Almanya’da B.Leverkusen karşısında ne yapar?
ALİ Sami Yen Stadı’nda ilk maçta gösterdiği performansı orada da sergileyebilirse kazanacak şansı var. Ancak, korkak bir oyun çıkarırsa o zaman işi zor olur. Dünkü maçta da gördük ki, Türkiye Ligi 18 takımı kaldıramaz. Arada milli maçlar oluyor, Avrupa Kupası maçları oluyor. Sahaların halini görüyoruz. Ne bir bakım var, ne de kardan korunacak bir durum... Bu durumda sakatlıklar da kaçınılmaz oluyor. Yazık değil mi G.Saray’a? Üç gün sonra çok önemli bir maç oynayacaklar. Böyle sahada ve bu şartlar altında sakatlıkların olması kaçınılmaz.
Bu adam G.Saray’a yakışmıyor
Galatasaray yöneticisi Tunca Hazinedaroğlu’nun, Ç.Rize-Fenerbahçe maçı öncesi hakemle ilgili ihbarını doğru buluyor musunuz? Federasyon nasıl bir yöntem izlemeli?
BU işler artık bitmeli. Böyle etrafı karıştıracak, herkesi rahatsız edecek durumlar ortadan kalkmalı. Burada Futbol Federasyonu’nun büyük hatası var. Geçmişten gelen bir hata bu. Kulüplere büyük cezalar vereceksin ki kimse çıkıp konuşamayacak. Bu iş sadece Türkiye’de var. Dünyanın hiçbir ülkesinde kulüp başkanları ve yöneticileri, federasyonları hakkında akıl almaz, abuk subuk yorumlar yapmaz.
Çünkü oralarda büyük cezalar var. Bizde, çıkıyor yönetici. Hakeme ağzına geleni söylüyor. Rakip futbolcuya sayıyor. O da yetmiyor diğer kulübün yöneticilerini hedef alıyor. Olacak iş değil. Entrikalarla dolu hayatımız var. Bizans oyunları oynanıyor.
Ç.Rize-Fenerbahçe maçı öncesi Tunca Hazinedaroğlu çıkıyor, Karadeniz ekibinin başkanı Abdülkadir Çakır’ı arıyor. Hakemi şikayet ediyor, ortamı geriyor. Herkesi hedef haline getiriyor. Hakemin sahadaki tutumuna bakıyorsun, hiçbir şey yok. Mükemmel maç yönetiyor.
Maçta bir şey yok. Ç.Rizespor Başkanı’nı niye rahatsız ediyorsun? Üstelik de Aziz Yıldırım’ın yanında. Olaya bakıyorsunuz, çok çirkin.
Esasında bu G.Saray adına çok çirkin. Çakır’ın arkadaşı olduğu için yapılmış bir şey söz konusu bile değil. Sporumuzda her zaman öncülük yapmış G.Saray’ı yönetenlere bak. Böyle bir idareci sarı kırmızılı kulübe yakışıyor mu? Ne yönetici seçmişler, kendilerine göre. Dediklerinin ıspatı falan da yok. Futbol Federasyonu durup dururken, elinde bir bomba buldu. Ortada garip bir durum var. Bunu da yapan garip bir adam.
Cimbom’a çok yanlış yapıldı
Yeni federasyon, göreve başlamadan iki sıkıntı ile karşı karşıya. Ç.Rize-F.Bahçe maçı öncesi yaşananlar ve Konya’daki erteleme tartışmaları federasyonfa nasıl yansır?
GALATASARAY’a burada büyük yanlış yapıldı. Federasyon olarak o maçı ileri bir tarihe erteleyeceksin. Dün oynatmayacaktın. Konya’da pazar günü o maçın oynanması mümkün değildi.
İstanbul’a gelerek Bayer Leverkusen’i düşünmeye başlayacaktı. Dün bu maçı oynattın ve G.Saray’ın da bütün planlarını alt üst ettin. Futbolcuyu yıprattın. Galatasaray’a karşı bunu yapma hakkın yok. Federasyonun bütçesi ve parası var. Kulüplere mali yardımda bulunur, saha zeminlerini kardan önlemek için branda sistemini kurdurursun.
Konya’daki maçın oynanmasında Ç.Rize-F.Bahçe sınavı öncesi yaşanan telefon krizinin de rolü var. Berbat bir telefonun devamı nereye geldi. Döndü, G.Saray’ın ayağına dolaştı.
Küfrü seviyoruz...
Yıldırım Demirören’in kendisine küfür eden taraftara galibiyet golü sonrası el kol hareketleriyle karşılık vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Statlardan küfürün kalkması için ne yapmak gerekir?
BİZDE küfür, normal bir konuşma tarzı olmuş. Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’i seversin, sevmezsin. İyi veya kötü yapar. Küfür etmeye hakkın yok. Hele Beşiktaş Başkanı’na hiç hakkın yok. O camiayı temsil eden bir kişi. Bu çirkinliği ve gücü nereden buluyorlar, anlamak mümkün değil. O küfür edene de yakışmıyor. Beşiktaşlı olarak o tribüne geldiysen, kulüp başkanına karşı bu tarz bir davranışta bulunamazsın.
Küfür statlarımızdan eksik olmaz. Bizim karakterimizde var. Biz küfrü seviyoruz. "Nasılsın, iyi misin?" der gibi küfür ediyoruz. Statlar insanların deşarj olacağı, boşalacağı yerler değil. Küfür edilecek yer hiç değil. Bizde ise tersi oluyor.
Bir de beyanat veriyorlar, "Taraftar stres atıyor" diye. Git dağlarda stres at, orada boşal. Statlara girmeyin. Tribündeki yerini alıyorsan sporcuyu ve takımını alkışlayacaksın, tezahüratla destek vereceksin.
Yazının Devamını Oku 16 Şubat 2008
FENERBAHÇE, Çaykur Rizespor engelini çok rahat geçti. Bu tip maçlar zordur. Küme düşmeye aday takımlarla deplasmanda oynuyorsan, istediğin futbolu sergileyemezsin, boş alan bulamazsın. Özellikle de büyük takımlara karşı bu tür ekipler daha konsantre olur. Dün gece evsahibi kötü oynamadı. Hatta zaman zaman Fenerbahçe karşısında oyunun da hakimiydi.
Fenerbahçe, kolay gol atıyor. Deplasmanda 4 gol atmak, hüner ister. Bu sarı lacivertliler açısından çok olumlu. Bu sezon deplasmanlarda özellikle ikinci yarıda hep farklı kazandılar. Ama bir de madalyonun ters yönü var. Çok da kolay gol yiyor Fenerbahçe. Çarşamba akşamı, Sevilla karşısında yenik duruma düşülürse, o maç kolay kolay çevrilmez. Çaykur Rize’nin yediği goller de akıl alacak gibi değildi. Süper Lig’de mücadele eden bir takımın defans oyuncuları yan toplardan gelen gollerde bu kadar aciz kalmamalı.
Maldonado oynamalı
Zico, Rize deplasmanında Maldonado’yu niye düşünmedi, şaşırtıcı. Oysa Şilili oyuncu geçen hafta Gençlerbirliği OFTAŞ önünde çok iyi oynamıştı. Sakat değil, hazır olmadığını düşünüyorsa, geçen hafta neden sahadaydı. Deivid veya Lugano-Edu ikilisiden birini kulübeye çekersin, Maldonado’yu sahaya sürersin. Bence fiziği de iyi olan bu oyuncu banko oynamalı. Sevilla karşısında, Maldonado görev alırsa Fenerbahçe orta sahada daha sağlam olur. Ancak, savunma bu hataları tekrarlarsa Sevilla ile Kadıköy’deki sınavda hüsran da yaşanabilir.
Akıl almaz goller yiyor Fenerbahçe. İlk gol komik. İkincisi, Volkan’ın hediyesi. Milli Takım kalecisi bu hatayı yapmamalı. Hazır olda dursa, golü yemeyecek. Volkan, Fenerbahçe için çarşamba akşamı en önemli oyunculardan biri. Bir anlamda takımın yüzde 50’si. Bir gol yer, iki kurtarışla moral verir.
Rize’de zorlanmayan Fenerbahçe’de Kezman’ın form sıçraması var. Morallendikçe de daha iyi oynamaya ve golleri sıralamaya başladı. Sırp yıldızın önüne topu atınca, ne kadar etkili olduğu ortada.
Yazının Devamını Oku 12 Şubat 2008
Beşiktaş’ın gönderdiği İbrahim Akın ve Burak yeni takımlarında golleri sıralarken, büyük umutlarla alınan Holosko’dan henüz ses çıkmadı. Cisse’nin sakatlanmasıyla Kayseri’de ön liberosuz kalan siyah beyazlılar, Koray’ı da arar oldu. Beşiktaş, nerede hata yaptı?
BEŞİKTAŞ, yıllardır hata yapıyor. Tek bir yerde değil ki, her yerde hatalı siyah beyazlılar. Beşiktaş’ın defansı yok. Savunmanın orta ikilisi hep değişiyor. Burası bomboş. Orta sahası yok Beşiktaş’ın. En önemlisi de bu takımın hücumda etkinliği yok. Böyle bir Beşiktaş’ın da iyi bir takım karşısında yenilmesi çok normal. Çok çalışıyorlar ve kalpten oynuyorlar. Ama bir şey üretemiyorlar.
Tello, standart bir oyuncu. Her takımda forma giyebilir. Ama asla Beşiktaş’ı sırtlayacak isim değil. Orta ile maç kazanılmaz. Beceri lazım. Becerili adam kim Beşiktaş’ta; Delgado. O da iyi olmadığı vakit, koca Beşiktaş pozisyon üretemiyor. Holosko’yu büyük umutlarla aldılar. Dünyanın da parasını verdiler. "Geleceğin yıldızı" diye lanse ettiler. Ondan faydalanmayı bile başaramadılar. Ertuğrul Sağlam, onu çok çabuk kaybetti. Büyük gol adamı değildi zaten. Beşiktaş’ı taşıyacak bir oyuncu yapısı da yok. Yönetim, seyircisine mahcup olmamak için büyük bir yaygara kopararak, Holosko’yu transfer etti. Ama, Ertuğrul Sağlam onu sağ kanada mahkum ederek, hiç olmayacak şeyi yaptı. Üç oyuncu ile yollarını ayırdı Beşiktaş. İbrahim Akın ve Burak, çok şans buldular ve bunu değerlendiremediler. Siyah beyazlılar için asla kayıp değiller.
Sağlam’ı anlamak zor
Ara transferde Holosko’nun yanısıra, Schildenfeld’i aldılar. Ertuğrul Sağlam, Kayseri’de Hırvat oyuncuyu sahaya sürdü. Maçın son bölümlerinde ona şans verdi. Sanki Beşiktaş önde, rakip bastırıyor. Skoru korumak istiyorlar gibi bir hava var da Schildenfeld’i oyuna sokuyor. Olacak iş değil. Forvette değişiklik yapsan, hücuma katkı versen, anlarım. Bu dünyada görülmemiş bir şey. Bu adamı madem aldın, güveniyorsun, ikinci yarıya onunla başla ve düzenini değiştir. Stoper, o dakikada, yenikken oyuna sokulur mu? Ertuğrul Sağlam abuk subuk işler yapıyor.
Beşiktaş, Kayseri’den eli boş döndü ama şampiyonluk yarışının hala içinde. Ama, Beşiktaş’ta doğru yok. Transfer yanlış, sahaya çıkan kadro yanlış, oyuncu tercihleri yanlış, değişiklikler yanlış. Özetle, Beşiktaş’ta tepeden tırnağa her şey komedi.
Şilili çok kalite
ÆFenerbahçe’nin yeni transferi Maldonado, G.Birliği OFTAŞ önünde 90 dakika görev yaparken, göz kamaştırdı. Şilili yıldızın sizin üzerinizde etki bırakan özelliği neydi?
MALDONADO’yu çok beğendim. İlk maçı olmasına rağmen, ön plana çıktı. Öncelikle futbolu iyi biliyor. Topla geriye çok nadir oynuyor. Oyunu çok çabuk görüyor, topu nereye atacağını biliyor. Orta saha elemanları ve ileri uç adamlarını besliyor. Attığı toplar da kontrollü ve ayağa. Bu bakımdan defansı toparlamakta ve organizasyonda iyi. Türkiye’ye geleli çok az olmuş. Havası, suyu farklı. Yemeği farklı. İnsanların dili farklı. Oyuncular farklı, karakterler farklı. Tanıdığı adamlar var ama sadece onlarla olmuyor ki. 11 kişi sahada oynuyor. O bakımdan, mükemmel bir maç çıkardı. Şilili’nin yerinde daha önce Aurelio oynuyordu. Kötü değildi ama çok geri ve yavaştı. Maldonado öyle değil. Hızlı oynuyor. En büyük özelliği kesicilik dediler. Bunu, OFTAŞ önünde gösterdi. Kuvvetlenirse, başarılı olacağı kesin.
Aurelio’yu rahatlattı
Appiah ile mukayese ettiğimizde durum farklı. Appiah, ileri gidip iki ayağıyla topa vurabilen bir özelliğe sahipti. O kendini göstermeye oynuyordu. İleriye çıkmayı seviyordu. Tipik bir orta saha oyuncusuydu. Ama, çoğu zaman kanatlarda görev aldı. Kendi konumundan çıktı. Maldonado öyle değil. Fantaziye kaçmıyor. Bu Fenerbahçe için büyük kazanç. Ayakları üzerinde de çabuk, ağır değil. Zaten, top çalan adam ağır olmaz. Zeki ve çabuk olur. Bunlar da Maldonado’da var.
Çantada keklik değil
ÆÇarşamba akşamı Bayer Leverkusen ile UEFA Kupası’nda ilk maçına çıkacak olan Galatasaray, ne yapar?
O maçın havası başka. Galatasaray, Avrupa’da değişik oynuyor. Sarı kırmızılılar, ellerinden geldikçe iyi mücadele edip kazanarak, rövanşa avantajlı skorla gitmeyi planlıyorlardır. Ama, karşılarında Vestel Manisaspor gibi hafif bir takım bulamayacakları da ortada. Bayer Leverkusen, gençlerin ikili mücadelelerde bu kadar fazla ayakta kalmasına müsaade etmez. Bu kadar boş saha da bırakmaz. Alman ekibi, burada kontrollü oynayıp, gol bulmak için sahaya çıkacak. Bu faktörler, netice üzerinde etkili olacak.
Galatasaray’ın UEFA Kupası’nda üst turlarda adını bahsettireceği söyleniyor. Özellikle de yarı final iddiası içinde olanlar da var. Olmayacak şey değil ama, Galatasaray’ın mevcut kadrosu ve oyun yapısıyla bu mucize gibi görünüyor. UEFA Kupası’nda G.Saray’ın, B.Leverkusen önünde, F.Bahçe’nin de Şampiyonlar Ligi’nde Sevilla karşısında işleri hiç de kolay değil.
Feldkamp zorlanacak
ÆGalatasaray yerli oyunculardan kurulu kadrosuyla Fenerbahçe’yi elinden kaçırdı, Vestel Manisa’ya patladı. Lincoln, Song, Nonda ve Barusso’nun takıma katılması bu ahengi bozar mı?
BENCE bozulmaz. Çünkü, Galatasaray takımının temeli genç oyuncuların çok mücadele etmesi üzerine kurulu. Çabuk oynuyorlar ve kazanıyorlar. Vestel Manisaspor maçında görüldü. Hakan Şükür’ün diri ve istekli olmasının sebebi, Ümit Karan’ın rakip savunmanın üzerine kabus gibi çökmesi ve onları boğmasıdır. Onlar da gençlere ayak uyduruyor ve adapte oluyorlar. Mücadele ediyorlar ve bir şekilde kazanıyorlar. Vestel Manisaspor önündeki performansları çok olumluydu. Fenerbahçe ile kupada oynanan maçta da çok iyi mücadele örneği sergilemişlerdi. Galatasaray, son haftalarda çok dinç.
Lincoln, Song, Nonda, Ayhan ve yeni transfer Barusso’nun takıma katılmasıyla da daha iyi olacaklar. Bu oyuncuların zaman zaman ilk 11’de sahaya çıkması veya sonradan mücadeleye dahil olmaları, takıma olumlu katkı sağlayacak. Genç oyuncuların enerjisi varsa, onları sahada tutamazsınız. "Yavaş oyna" ve "Koşma" diyemezsiniz onlara. O çabukluklarını sahaya devamlı yansıtırlar. Galatasaray, genç seçiminde çok iyi işler yapmış. Forvet hattında Nonda etkili bir oyuncu. Oynar mı, oynamaz mı? Kalli karar verecek. Ama bana göre Song ve Lincoln ile birlikte ilk 11’e en yakın isimdir. Bu kadrodan kim çıkar, kulübede kim oturur bilinmez. Kalli’nin işi bu konuda hiç kolay değil.
Tek yumruk olmalılar
ÆTrabzonspor’da Sadri Şener 15 yıl aradan sonra başkanlık koltuğuna oturdu. Bordo mavililerde yeni yönetim ile ne değişir?
SADRİ Şener, dostum ve arkadaşım. Trabzonspor’un sorunu yönetim falan değil. Trabzonspor’u sorunu halkı ve seyircisi. Öncelikle, bu halk ve seyirci kulübüyle, takımını desteklemeli. Kötü bir takımları yok. Burada bir gerçek var. Trabzon, şehir ve camia olarak birleşmeli. Her kafadan ayrı ses çıkmamalı. Şehrin, futbolcular üzerinde büyük baskısı var.
Bordo mavililer, bu sorunu çözerse havası değişir.
Yazının Devamını Oku 11 Şubat 2008
FENERBAHÇE dün gece çok gol pozisyonuna girdi. Şaşırtıcı olan da buydu. Oynadığı futbol olumluydu sarı lacivertlilerin. İleriye oynadılar ve rahat bir galibiyet aldılar. Sonuç daha farklı olabilirdi.
Maldonado ilk kez boy gösterdi. Çok çabuk ve ayağında top tutmadan dikine oyunu seviyor. Şilili oyuncu futbolu biliyor. Tam bir ön stoper gibi, riske girmiyor. Topu olumlu kullanıyor. Müdahaleleri yerinde ve pas vermeyi biliyor. Bu da Fenerbahçe adına olumlu. Aurelio, bugüne kadar bu işi yavaş yapıyordu. Geriye ve yana oynuyordu. İleri de çıkmıyordu. Şimdi o da Maldonado’nun gelişiyle rahatladı. Dün gece sahanın iyi isimlerindendi. Topla, hünerlerini gösterdi. Fenerbahçe hücumdayken, Aurelio’nun bunda payı vardı. Maldonado ile iyi ikili olacaklarını gösterdiler.
Düzen değişti
Alex ve Kezman ile net pozisyonları değerlendiremeyen Fenerbahçe, dün gece sahadan daha farklı bir skorla ayrılabilirdi. Kezman, kendine geliyor. İyi oynadıkça ve gollerini de attıkça, moralleniyor. Fenerbahçe, ileriye çabuk top götürünce çok tehlikeli olabilen bir takım. Dün gece bunu gösterdiler. Böyle oynayınca, sarı lacivertli futbolcuların da kalitesi ve becerisi ortaya çıkıyor. Bu takım yavaş olunca, ne keyif ne de tad veriyor.
Maldonado’nun gelişiyle, Fenerbahçe’nin oyun düzeni de değişti. Aurelio’nun ileri çıkışları, bundan sonraki maçlarda takıma daha da olumlu yansıyacak. Fenerbahçe’de herkes görevini yaptı. Ama, Uğur’un daha şuurlu oynaması gerekiyor. Yeteneklerini kullanmalı. Çabuk oyuncu, kıymetli oyuncudur. Bunu yaparsa, takımın vazgeçilmezlerinden biri olur.
OFTAŞ çok faullü oynadı. Bunları da kasten ve arkadan yaptılar. Böyle futbol anlayışı olmaz. Fenerbahçe, dün gece keyif verdi. Taraftarını heyecanlandırdı. İştahlıydı, istekliydi ve bunun da karşılığında rahat kazandı.
Yazının Devamını Oku 7 Şubat 2008
BJK İnönü Stadı’ndaki hazırlık maçı mıydı, yoksa jübile maçı mı? Milli Takım’da çok kez forma giymiş tecrübeli isimler, bitime 5 dakika 10 dakika kala oyuna giriyor veya 15-20 dakika oynayıp çıkıyor. Madem bu futbolcular önemli isimler, bırak sahada birlikte oynasınlar. Sen bu takımda kime güveniyorsan onu sahaya sür. Adı üzerinde prova, yani hazırlık. Sen kafandaki takımın nasıl oynadığını göreceksin, oyun kalıbını, sistemini işletmeye çalışacaksın. Ama Terim öyle yapmadı. Birini çıkardı, diğerini aldı. Diğerini çıkardı, başkasını sahaya sürdü. Ben anlamadım Terim, Avustralya’dan geldi de, bu futbolcular nasıl oynuyor bir göreyim mi dedi. Daha önce onları hiç mi izlemedi. Nasıl oynadıklarını bilmiyor muydu?
Yanlış yol
Jülibe maçı için onlarca futbolcu biraraya gelir. Biri girer diğeri çıkar, herkes jübilesi olan için oynar. Sonunda da jübile yapan omuzlara alınır sahadan çıkar. Dün bir tek omuzlara alınıp sahadan çıkma kısmı gerçekleşmedi. Hazırlık maçında ne yaparsın, senin bir kadron vardır. Bu kadronun içine sivrilen, istikbal vadeden oyuncuları koyarsın. Kim böyle oyuncular, Mehmet Topuz, Mehmet Topal, Mehmet Yıldız diyelim. Onların performansını ana kurgundaki takımla test edersin. Ama bırakırsın hepsi belli bir süre takımda oynarlar. Terim 5 aydır oynayamayan Tümer’i sahaya sürdü. Bunca süredir oynamayan Tümer masör olarak mı, idareci olarak mı, futbolcu olarak mı geliyor bu takıma.
Terim sen eğer ben futbolcuları göreceğim diyorsan, bunun gibi çok sayıda hazırlık maçı yapman lazım. Peki bu fikstürle bu kadar hazırlık maçlarını nasıl oynayacaksın. Böyle bir şansın da fazla yok. Bakıyorsun takımda sistem de yok. Kendi evinde oynuyorsun, gol pozisyonuna giremiyorsun. 1.35 boyundaki adamlara topu şişirip pozisyon aramaya çalışıyorsun. Tabii ki insan hazırlık maçı da olsa kazanmak ister, ama ben ne galibiyet, ne de mağlubiyette değilim. Beklentim akıllıca bir şeyler yapılmasıydı. Dün akşam Terim’in izlediği yol yanlıştı.
Yazının Devamını Oku 5 Şubat 2008
1999’dan beri Kadıköy’den ilk kez yenilmeden ayrılan G.Saray, F.Bahçe’yi elinden kaçırmanın üzüntüsünü yaşıyor. Yerli oyuncularla mücadele eden sarı kırmızılıların, derbideki üstün performansının sırrı neydi? MÜCADELE etmek ve çalışmak. Galatasaray’ın sırrı buydu. Fenerbahçe derbisinde sarı kırmızılılar baştan aşağı doğruydu. Türkiye’de bir şey var. Kadrona bir takım oyuncular katmışsan ve bunlar lüzumsuz şöhretlerse, el üstünde tutuluyorsun. Kamuoyu tarafından transfer yapmayan da hiçbir şey bilmiyor diye eleştiriliyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş almışsa, Galatasaray’da bu tepki katlanıyor. Bu zaman zaman diğer büyükler için de geçerli oluyor. Alınan oyuncular, kadroyu şişiriyor. Bu futbolcular iyi mi, kötü mü? Kimse bunu düşünmüyor. Bazen transfer yapılmak için yapılıyor.
Galatasaray’ın, Fenerbahçe karşısındaki ilk 11’inde kim değişir? Lincoln ve Nonda girer bu kadroya o kadar. Galatasaray, kendini küçük görecek durumda değil. Bu takım ligin lideri. Kadrosu da kötü değil.
Ön libero arıyorlar. Niye arıyorsun? Elinde Mehmet Topal gibi genç bir yetenek var. Her geçen gün de yıldızını parlatıyor. Haftalardır Galatasaray’ın en iyisi olarak dikkat çekiyor. İşte derbideki performansı. Mükemmele yakın oynadı. Daha nerede iyi oynayacak. Ama, Galatasaraylı idareciler ne yapıyor? Baskılar yüzünden ön libero transferi için koşturuyorlar.
Servet’e yakışmadı
Galatasaray, çok koşan genç ve dinamik bir takım. Kendilerine bu takım içinde yer bulmak isteyen oyuncular, ilk 11’de sahaya çıktıklarında bütün enerjilerini veriyorlar. İşte Serkan, işte Barış, işte Uğur. Bunlar iki, üç misli koşuyorlar. Devamlı arkadaşlarına yardıma gidiyorlar. Ümit, vücut olarak ikili mücadelelere girdiğinde çok sağlam. O bile zaman zaman geriye gelip yardım etti. Galatasaray sahaya yabancısız çıkmış. Daha iyi ya, herkes sevinmeli buna.
Galatasaray’da bir tek şey kötüydü. O da Servet’in çirkin hareketi. Semih’e arkadan öyle bir girdi ki bir dönem birlikte oynadığı arkadaşına gaddarca müdahalede bulundu. Sert futbol böyle oynanmaz. Servet’e tepkim var. Tipik Türk futbolcusu imajı sergiledi. "Kafadan sert gireyim, rakibi sindireyim" dedi. Servet, bunu yaparak oyunu çirkinleştirdi.
Maldonado banko oynar
F.Bahçe’de son haftalarda yıldızı parlayan Selçuk, "Ben formamı vermeyi düşünmüyorum. Rekabet her zaman iyidir" diyerek Maldonado’ya meydan okudu. Sizce, Şilili oyuncunun ilk 11’de yeri var mı?
BİR yabancı transfer ediliyorsa, kenarda oturması için alınmaz. Maldonado’nun çok iyi bir oyuncu olduğu söyleniyor. Bunu da sahada göreceğiz. Ancak Şilili’yi Zico istediğine göre bir bildiği vardır.
Fenerbahçe Yönetimi’nin de uzun süre bu oyuncunu peşinde koştuğu ortada. Bu durumda da bence ilk 11’de Maldonado oynayacak. Bu işler, Selçuk’un düşündüğü gibi olmaz. O, şu anda oynuyor ama vazgeçilmez değil. Galatasaray derbisinde Lugano oyundan atılına kadar, Selçuk sahada yoktu.
Ne zaman stopere döndü, savunmaya geçti, bir-iki topa müdahalesi iyiydi. Orta sahada oyuna ağırlığını koyamadı. Alex ve Zico’ya göre Maldonado gibi bir oyuncu Türkiye’de yok. Takımdaki Güney Amerikalılar da Maldonado’yu tanıdığına göre Şilili önümüzdeki maçlarda formasını giyer, ilk 11’deki yerini alır.
Fener’e nefes aldırmadılar
Son 3 maçında 19 gol atan Fenerbahçe, Galatasaray derbisinde beklentileri karşılayamadı. Hayal kırıklığı yaratan sarı lacivertlilerin yıldızları, ezeli rakipleri önünde niçin etkisiz kaldı?
FENERBAHÇE’nin karşısında çok koşan bir Galatasaray vardı. Daha iyi top kullandı, ikili mücadelelerde ayakta kaldılar ve sarı lacivertlilere nefes aldırmadılar. Fenerbahçe, oyuna hakim olamadı. Topu kullanma imkanı bulamadı. Etkisiz kalmasının sebebi de buydu.
Golleri kaçıran taraftılar. 3 tane net pozisyonları var. Fenerbahçe, Alex ile iki kez geldi Galatasaray kalesine. Koca 90 dakikada iki pozisyon. Oyunun hakimi F.Bahçe değildi. Çünkü karşısında mükemmel mücadele eden ve yardımlaşarak tatlı sert futboluyla, rakibini bezdiren bir G.Saray vardı. F.Bahçe bozuldu ve sahada da yok oldu.
Sarı lacivertli takımda kötü oynayanların başında Aurelio geliyor. Bu sezon parlayan Gökhan da yoktu derbide. Arda’nın üzerine oynaması nedeniyle topla çıkamadı. Volkan’ın da o tarafı çok iyi kapatması, Gökhan’ı etkisiz hale getirdi.
Galatasaray’da Serkan, Barış ve özellikle Mehmet Topal bitip tükenmek bilmeyen enerjileriyle göz kamaştırdı. Arda ve Ümit de geriye yardıma gelince, Galatasaray dimdik ayakta kaldı. Semih’in sakatlanması da Fenerbahçe’nin kötü oynamasına sebep değildi. Sonuçta Kezman da onun gibi ileride tek kaldı. Forvetini besleyemeyen Fenerbahçe, hücumda topa sahip olamadı.
0-0’lık netice Fenerbahçe adına kötü değil. Ali Sami Yen’de gollü beraberlik kendisine yetecek. Hele orada ilk golü bulunca daha çok rahatlayacak. Bu tip maçlar 180 dakikadır. Şimdi, rövanş mücadelesi kora kor geçecek. İki takım da kazanmak için her şeyini ortaya koyacak.
FATİH TERİM’İN İŞİ ZOR
Milli Takımımız, yarın İsveç ile özel maçta karşı karşıya gelecek. Fatih Terim’in belirlediği aday kadroyu nasıl buldunuz?
FATİH Terim, kendi oyun sistemini, kendi oyun anlayışını sahaya yansıtacak isimleri seçiyor. Bunda da haklıdır. Kimse tercihlerine bir şey diyemez. Ama uzun süredir takımında oynamayan bir oyuncuyu alıp, ay yıldızlı formayı giydirirsen bu da yanlıştır.
Kendi görüşü ve kendi futbol bilgisine uyacak oyuncularla başarılı olacağına inanıyor. Hazırlık maçlarını daha çok yapmalıyız. Ama, Terim’in önünde de öyle bir takvim var ki, onun da işi zor. Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, Süper Lig ve Fortis Türkiye Kupası. Bence, her ay en azından bir kez milli maç yapılmalı.
Bir de milli maç yapmak istersiniz ama uygun rakip bulamazsınız. Bu da sıkıntı yaratır. Terim, önce çekirdek kadroyu belirlemeli. Omurgan olursa, diğer oyuncuları da ikişer, üçer deneme fırsatı bulursun.
Sağlam ileriyi düşünmüyor
Beşiktaş, zirve yarışında en az pozisyona giren takım olarak dikkat çekti ve Trabzonspor’un bile gerisinde kaldı. Bunun sebebi nedir? Golcü Bobo’daki form düşüşünü neye bağlıyorsunuz?
BOBO gerçekten bildiğimiz Bobo değil. Onun içinde bulunduğu durumu çözecek olan da Ertuğrul Sağlam ve psikologlardır. Belki Holosko’nun alınışıyla büyük bir moralsizliğe düştü. Aslında buna bir gerekçesi de yok. Takımın ilk santrforu durumundaydı. Hatta sezon ortalarında Nobre’nin gönderilmesi de gündemdeydi.
Holosko alındığında, sambacı gidecekti. Ama Nobre, varını yoğunu ortaya koydu. Gollerini de atmaya başladı. Holosko sağ açığa monte edildi. Bu ikilinin performansı başta Ertuğrul Sağlamn olmak üzere seyircinin de hoşuna gitti. Beşiktaş’ın en büyük sorunu Delgado’nun sakatlanmasıydı. Rize önünde pozisyonlar yakaladılar ama değerlendiremediler. Beşiktaş için sezon başından beri dediğim şey ortada. Çok mücadele ediyorlar ama pozisyon bulamıyorlar.
Sağlam’ın ileriye doğru düşüncesi yok. Cisse diye bir adamı var. Onu stoperde denemiyor. O da orta sahada al gülüm, ver gülüm yapıyor. Koray gibi bir jokeri kaybetti Beşiktaş. Burak için aynı şeyi söylemem. Ama, Koray verilmezdi. Schildenfeld diye yeni bir oyuncu aldılar, haftalardır sakat olan Gökhan Zan bir anda düzeldi. Enteresan işler oluyor Beşiktaş’ta.
Rizespor karşısında oyunu sıkıştırdılar. Böyle olunca, oyuncundan da faydalanamazsın. Bir tek orada iş yapan Nobre var. Holosko oyun dışında kalıyor. Bobo sol tarafta veya içeri girdiğinde ortada etkisiz. Bunlar kısa mesafede becerili oyuncular değil. Sıkışık yerde yoklar. Ne o zekaya ne de beceriye sahipler. Onlar fizik güçlerince, büyük sahada oynadıkları zaman iyiler. Ertuğrul bunu görmüyor mu?
Delgado ve Tello’nun olmaması da Beşiktaş’ı etkiliyor. Oyun kuran oyuncuları yok çünkü. Ricardinho oynuyor ama hücuma katkısı yok. Alıyor, kenara veriyor. Kendi etrafında dönüyor. Pas hatası yapmıyor ama hücuma da olumlu bir hamlesi bulunmuyor. İyi oynuyor ama kenarlara. Delgado öyle değil. Dikine, rakibin üstüne üstüne gidiyor. Ricardinho’nun daha şutunu görmedim ben. Bir orta saha adamı, Brezilya Milli Takımı’nda oynamış biri böyle mi olur? Ricardinho monoton. Bu haliyle de Beşiktaş’a fayda sağlamıyor.
Yazının Devamını Oku 4 Şubat 2008
KADIKÖY’deki kupa sınavının ilk ayağında büyük bir mücadele vardı ama maç kötüydü. Fenerbahçe, kendisinden beklenen oyununu oynayamadı. Gaziantepspor ve Sivasspor deplasmanlarındaki hallerinden eser yoktu. Sarı lacivertli oyuncular beklenen hünerlerini gösteremedi. Bunda da en büyük sebep, Galatasaray’ın iyi mücadele edip, futbolcularının enerjilerini sahaya yansıtmasıydı. Her oyuncuya, iki kişiyle bastılar. Topu kovaladılar, rakibin yüzünü kalelerine döndürmediler. Fenerbahçeli futbolcuları tek kelimeyle bezdirdiler.
Galatasaray, dün gece net gol pozisyonlarını bulan taraf oldu. Özellikle, Hakan Şükür, Volkan ile karşı karşıya kaldığında gecenin en başarılı ismi olan genç file bekçisini geçemedi. Serkan, Arda ve Ümit ile golü bulup, skor avantajı yakalayabilirlerdi. Derbilerde pozisyona girince, atacaksın.
Alex etkisiz olunca...
Fenerbahçe, klasik oyununu oynuyor. Biraz sertlik yapılınca da rahatsız oluyor ve siniyorlar. İstedikleri paslaşmaları yapamadılar. Çünkü, devamlı ikili mücadelelerde yerde kaldılar. Galatasaray, rakibinin top yapmasına müsaade etmedi.
Alex etkisiz kaldı. O etkisiz kalınca, Fenerbahçe orta sahası da ayakta kalamıyor. Çin ordusu gibi çarpışan Galatasaray, işi burada çözdü. Barış, Serkan, Arda ve özellikle Mehmet Topal, mücadelenin hakkını verdiler. Fenerbahçe’nin silahlarını, bitirdiler. Aurelio, takımı ileriye götüremiyor. Devamlı olarak pas vermek için yavaş hareket ediyor. Selçuk, rakiple boğuştu. Topu aldığında o da hücumda yoktu. Kanatlar da dün çalışmadı ve Fenerbahçe rakibine mahkum oynadı. Sarı lacivertli takımda gecenin adamı önemli kurtarışlar yapan Volkan’dı. Bu tip maçlarda kaleci çok önemlidir. Volkan da skoru belirleyen isim oldu. Galatasaray dün maçı kazanmaya çok yaklaştı ama istediğini elde edemedi. Düğüm rövanşta çözülecek ve o gece iki takım da gerek anlamda bir savaş verecek.
Yazının Devamını Oku