Bugün doğuda, pazar günü ise batı bölgelerde yer yer yağış bekleniyor. İç bölgelerde gece sıcaklıklar yine eksi 10 derecelerde, bu da buzlanma anlamına geliyor.
Bugünkü yazıma da iki hafta önce olduğu gibi, gözünüz kulağınız bugün ve yarın aktaracağımız hava durumu bültenlerinde olsun diyerek başlıyorum. Zira siz yazımı okumadan 2 gün öncesinde yaptığım tahminlerde, önümüzdeki hafta, geçenlerde yaşadığımız kadar sert olmasa da yine bir soğuk hava sistemi ile karşı karşıya kalabileceğimiz görünüyor. Yani 5-6 günlük bir öngörüden bahsediyorum. Sapmalar olabilir, ama şu an itibarıyla kış yüzünü yine göstereceğe benziyor. Bu haftasonunda durum nasıl? Bugün doğuda, pazar günü ise batı bölgelerde yer yer yağış bekleniyor. İç bölgelerde gece sıcaklıklar yine eksi 10 derecelerde, bu da buzlanma anlamına geliyor.
*
Küresel ısınma artık hemen herkes tarafından biliniyor. Küresel ısınmanın getireceği zarar ya da yararın sınırları henüz kesin olarak çizilemiyor da. Araştırmalar devam ettikçe de yeni bulgularla karşılaşıyoruz. İngiltere’den yine yeni iklim araştırma sonuçları geldi, taze taze ama hiç iç tazelemiyor. Çıkan sonuçlar eski bilgileri doğruluyor, hatta daha da kötüye gittiğini ortaya koyuyor. Araştırma sonucunun önsözünde yazar Tony Blair, "İklim değişiminin getireceği riskler bizim tahminlerimizin çok daha üzerinde olabilir" şeklinde bir açıklama yaptı. Gerçi bir kısmı bildiğiniz şeyler ama sıcaklığın 2 derece daha artması durumunda (gerçi 2 derece ha deyince artacak bir sıcaklık değeri değil, zira sıcak-soğuk dönem değişimlerinde meydana gelen bir dalgalanma seviyesi) oluşacak riskler şöyle sıralanıyor:
1. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarım ürünlerinde azalma
2. Avrupa ve Rusya’da verimsiz hasadın üç katına çıkması
3. Çölleşme sonucunda, kuzey Afrika’dan büyük göçler
4. İki milyar sekiz yüz milyon kişinin su sıkıntısıyla karşı karşıya kalması
5. Mercan kayalıklarının yüzde 97’sinin yok olması
6. Kutup ayılarının soyunun tükenmesi
7. Afrika ve Kuzey Amerika’da sıtma hastalığının yayılması
Bu araştırma sonucu; "küresel ısınma özellikle fakir bölgeleri vuracak" şeklinde yorumlanıyordu. Ama burada şunu unutmamak lazım ki, araştırmada özellikle tarım ve toprakla uğraşan bölgeler üzerine detaya girilmişti. Raporda 2.8 milyar insanın su sıkıntısıyla karşı karşıya kalma ihtimalinin bulunduğuna dikkat çekilirken şunu da biliyoruz ki, 2050 yılında 2 milyar insan sel tehdidi altındaki bölgelerde yaşamak zorunda kalacak. Buradan çıkan sonuç şu; atmosferik çevrimdeki su miktarı değişmiyor, ama dengesini bozduğumuz atmosferimizde zamanlama ve yer konusundaki sapmalar oluşuyor. Su miktarı değişmiyor ama bir yandan içmeye su bulunamazken, başka bir noktada o içmeye bulunamayan su, can alacak seviyede aşırı geliyor, seller oluşuyor.
Bu tehdidin oluşacağı bölgelerin büyük kısmının Asya’da bulunacağı belirtiliyor. Çünkü Asya’da iklim değişikliğinin yanı sıra hızla artan bir insan nüfusu var. Bu da sel tehdidi ile yüzyüze kalacak insan sayısını artırıyor. Bugün dünya genelinde sel tehdidi altında yaşayan insan sayısı yaklaşık 1 milyar. Artan nüfusu işin içine katacak olursak 2050 yılına kadar bu sayı iki katına çıkacak. Aslında iki katını da aşma ihtimali söz konusu, zira bu konu üzerine bir çok senaryo var, bunlardan biri; küresel ısınma nedeni ile verimli topraklar, sel riski altında kalan bölgeler olacak ve bu verimli topraklardan faydalanabilmek için göçler meydana gelebilecek. Dolayısı ile sel tehlikesi altında yaşayan insan sayısı artabilecek. Gördüğünüz gibi bildiğimiz bilgilere yakın tespitler ama rakamlar konuştuğunda gerçekten ürkütücü olabiliyor.