Sıradışı bahar havası

Marmara’da sıcaklıklar 19-20 derecelere ulaşıyor, Kıyı Ege, Akdeniz ve Güneydoğu’da 20 dereceyi aşıyor. Haftasonunda da bu değerler üzerinden sıcaklıklar yalnızca birkaç derece azalacak.

Bu yıl istatistiki olarak beklediğimiz meteorolojik olaylar hep ters gidiyor. Kasımın ilk haftasında Marmara’da yıllardır görülmeyen kar vardı. Şimdi de ayın ortalarını geçirirken bahar tekrar canlandı. Yurdun hemen hemen tamamında güneş bolca görülüyor ve ısısını da hissettiriyor. Marmara’da sıcaklıklar 19-20 derecelere ulaşıyor, Kıyı Ege, Akdeniz ve Güneydoğu’da 20 dereceyi aşıyor. Haftasonunda da bu değerler üzerinden sıcaklıklar yalnızca birkaç derece azalacak. Önümüzdeki haftanın ortalarına doğru ise sıcaklıklar kuzey bölgelerde 4-5 derece düşecek. Yurdun büyük kısmında havanın ısınmasından, güneşin görülmesinden bahsediyorum, ama Doğu Anadolu’da durum biraz farklı, kuzeyinde bugün ve haftasonunda kar yağışları var ve bu yağışlar 3 gün sürecek, ulaşımda sorunlara yol açabilir.

ILIK GÜNLERİN TADINI ÇIKARTIYORUZ!

Geçen gün bir arkadaşım, "Neden bizi uğraştırıyorsunuz? Yok gerçek sıcaklık, yok hissedilen sıcaklık diyorsunuz, bizi etkileyen neyse onu verseniz olmaz mı?" diye sordu. "Sen işine baksana, hem meteoroloğa karışılmaaaaaaz!" şeklindeki tepkimden sonra baktım ısrar ediyor, kendisine şu şekilde izah etmeye başladım. Aslında bu şekilde düşünenler bir yerde haklı, bir yerde değil. Zira gerçek sıcaklık her şey ve herkes için aynı, ancak hissedilen sıcaklık kişiden kişiye değişiyor. İnsanların terleme durumuna göre şekil alıyor. Hep şikayet ettiğimiz terleme, gerçekte vücudumuzun doğal soğutma mekanizması. Aslında biz kışın da, yazın da aynı oranda terliyoruz, değişen ise çevre koşullarına göre teri vücudumuzdan atabilmemiz ya da atamamamız. Hissedilen sıcaklığı iki aşamada çok basitçe anlatabiliriz. Birincisi, su ya da herhangi bir sıvı, nemi düşük olan bölgede hızlı, nemi yüksek olan bölgede ise yavaş buharlaşır, bu bilgi cepte dursun. İkincisi, bir çaydanlıkta su düşünün, ocaktan ısıyı-enerjiyi alıyor ve su buharlaşıyor. Yani ısıyı aldığı müddetçe su buharlaşabiliyor. Bu iki bilgiyi insan bedenine uygulayalım. Vücudumuzdan çıkan ter buharlaşabilmek için, çaydanlıktaki su gibi bir yerden ısı almak durumunda, mecburen ihtiyacı olan bu ısıyı cildimizden emiyor. Biz bedenimizdeki ısının bir kısmını terin buharlaşmasına harcadığımız için serinliyoruz. Ancak hemen cepteki bilgiyi hatırlayalım, nem ne kadar yüksek ise su o kadar zor-ağır buharlaşıyordu, işte havadaki nem arttıkça terin buharlaşması ağırlaşıyor ve zorlaşıyor, bu durumda gerçek sıcaklığın üzerine, terin buharlaşmamasından ötürü vücutta kalan ısı da ekleniyor. İşte hissedilen sıcaklık farkı bu şekilde ortaya çıkıyor. Terleme durumu kişiden kişiye değiştiği için hissedilen sıcaklık da farklılık gösteriyor.

HİSSEDİLEN SICAKLIKLAR NEDEN DÜŞÜYOR

Bugünlerde ise bu durum terse dönüyor, rüzgarın kuvvetlenmesi ile hissedilen sıcaklıklar düşüyor. Rüzgar cildimize yakın bölgedeki nemi süpürüyor ve terin çok süratli buharlaşmasına neden oluyor, ter kendini buharlaştırmak için en yakınından ısı emiyor, bu alan da tabii ki vücudumuz oluyor. Bu durumda da sıcaklığı gerçek değerlerin altında hissediyoruz ve üşüyoruz. Neyse ki bugünlerde hava sakin, ısınan havanın tadını rahat rahat çıkartabiliyoruz. Ama rüzgarsız havada da handikap şu; gece ayazla sıcaklık düşüyor, bu sefer rüzgarı ya da ne at bir kenara, havanın gerçek sıcaklığı düşüyor ve sabah ve akşam saatlerinde üşüyoruz. Buna da ayaz deniyor ama bu konuşulacak ayrı bir konu.
Yazarın Tüm Yazıları