Kış bitti mi sorusuna bu dönemlerde genellikle hayır derim, ama şu an artık bahara yavaş yavaş girdik demem gerekiyor.
Zira sıcaklık değerleri hayli yükseldi ve ara ara düşüş yönünde dalgalanmalar beklense de, öyle bir kar soğuğu maalesef martın 22-23’üne kadar görünmüyor. Sonrasında olur mu? Açıkçası biraz zor. Yurdun büyük kısmını saran bahar sıcaklık değerleri, pazar günü Doğu Anadolu’da bile yağışların yağmur şeklinde görülmesine yol açacak.
Haritalarda görüyorsunuz, haftasonunda sıcaklıklarda düşüşler söz konusu. Bulutlar biraz artıyor, yer yer yağış ihtimali var ama yağışlar pek kuvvetli değil, bölgesel ve aralıklarla bekliyoruz.
BAHAR SİZİ BOZDU MU?
Bana havalar nasıl sorusunu soranlara (ki bir gün içerisinde yaklaşık 5000 kişi) şöyle cevap veriyorum; çok iyi ama bakışına göre değişir :)
Çünkü havalar her zaman iyi, mühim olan bu havalardan bizim nasıl etkilendiğimiz. Çünkü dünyanın yaşının 4,5 milyar olduğu sanılıyor ve üzerindeki atmosferi de bu dönemde sürekli değişim yaşamış, bir insan ömrü bu değişimi gözlemleyemese de!
Kuraklık kuraklık diyerek kafayı yeme noktasına gelenlerdenseniz bugünlerde havalar kötü! Yok "Bırak Allah aşkına makus kaderin önüne geçilmiyor, susuzluk diye diye kuruduk, psikolojimiz bozuldu, bari tadını çıkartayım, çiçeği-böceği gözlemleyip aşık insanın haleti ruhiyesine bürüneyim, (Türkçe meali; ben her bahar aşık olamıyorum, bari bu bahar olayım!)" diyorsanız valla bırakmam buyurun buradan aşık olun...
Mevsim geçişlerinde (ki bunun başında bahar geliyor) atmosferin değişen kimyası doğaya can katıyor, çiçekler açıyor, böcekler ötüyor, eriyen karlarla nehirler, dereler çağlıyor. Çağlayan nehirlerin sesi bile ruhumuzu dinlendiriyor. Tabiatı hamur gibi yoğuran atmosferdeki bu değişim insanoğlunu da tabii etkiliyor. Kan dolaşımı hızlanıyor, hormonlar daha bir hareketleniyor, sevme sevilme ihtiyacı da artıyor. Durum böyle olunca mantık ikinci plana geçiyor, sevmeler kolaylaşıyor.
Uzmanlar, depresif eğilimleri yüksek olanların kapalı, kasvetli, yağışlı günlere nazaran güneşli-açık günlerde psikolojilerinin daha yüksek olduğunu söylüyor. Hatta büyük yanılgımızı da düzeltiyorlar; yaz geceleri uzun diye sabahlara kadar oturup, ertesi gün öğlene kadar uyumanın bu mantığa göre hatalı olduğunu belirtiyorlar. Doğayı çıplak gözle bol bol gözlemleyebileceğimiz aydınlık saatleri uyku ile geçirmemek gerekiyor. Bu hatırlatmanın çok ses getirip uygulanacağını sanmıyorum ama ben meteorologluk görevimi yerine getirmenin hafifliğini duyayım bana yeter...