Zor bir ağustos geçiriyoruz. Temmuzda yaz yok diyorduk, ağustos son dönemlerin en sıcak günlerini içeriyor.
Son bir iki gündür sıcaklıklar nispeten (3-4 derece) düştü ama bu sefer de nem yükseldi. Bu nedenle hissedilen pek değişmedi. Hem haftasonundan itibaren tekrar sıcaklar kuvvetleniyor. Önümüzdeki haftanın ortalarına doğru yine bir düşüş, eylülün ilk günlerinden sonra tekrar aşırı sıcaklar bekliyoruz. Yani yine dalgalanmalar başladı. Sıcaklara karşı lütfen dikkat, özellikle yaşlı ve çocuklara mümkün mertebe klimalı ortamlarda bulunun hatırlatması yapıyoruz.
*
Bu hafta güneyde öyle bir meteorolojik zemin vardı ki, en ufak bir hatayı bile affetmedi. Devasa orman yangınları meydana geldi. Nem gün içerisinde yüzde 10’lara kadar indi, eş zamanlı olarak sıcaklık 41-42 dereceye kadar çıktı. Bir de üzerine rüzgar eklenince cayır cayır yanmaya başladık. Bu üç ana parametre (kuru, sıcak ve rüzgarlı hava) orman yangınları için adeta yakıt. Belki onlarca yıldır bu kadar kayıp yaşamamıştık. Belki ihmal, belki bilinçsizlik, kim bilir ne kadar basit bir sebepten çıktı bu yangınlar (sabotaj olma ihtimalini düşünmek dahi istemiyorum). Bu nedenle bilinçlendirici ve hatırlatıcı bilgileri sürekli görüyor olmamız gerekiyor.
Benim bir önerim var, bunun örnekleri Avrupa’da mevcut. Bu öneri yerel yöneticilere. Uygulamanın yeri toplu taşıma araçları ve sokaktaki reklam panoları. Özellikle toplu taşıma araçları. Sıcak günlerde ya da soğukta, meteorolojik anlamda riskli günlerde toplu taşıma araçlarının camlarına uyarı bilgileriyle dolu panolar asılabilir. Ya da metro, tren ya da vapurların giriş çıkışlarında sözlü anonslarla hatırlatmalarda bulunulabilir. Yalnızca orman yangınları için değil, insan sağlığını ve sosyal yaşamı etkileyecek lodos, fırtına, buzlanma, kar, nem ve benzeri sıradışı meteorolojik durumlarda bu uygulama yapılabilir.
Örneğin İstanbul’da tramvaylarda zaten durakların adları anons ediliyor, yani hoparlör ağı mevcut. Buralardan, buzlu günlerde dikkat edilmesi, lodosta sobaların gece söndürülmesi ya da aşırı sıcaklarda şapka kullanılması uyarıları anons edilebilir. Yaşadığımız orman yangını faciası kim bilir belki bir piknik tüpünden, belki de yanan bir izmaritten çıktı. İnsanımızın tüm kesimine ulaşırsak, en azından ihmal ve bilinçsizlik sebebiyle meydana gelen orman yangınlarının önünü almış oluruz.
İhmal ve bilinçsizlikle çıkan orman yangını oranını öyle az buz zannetmeyin, Türkiye’de bir yılda ihmal ve bilinçsizlik sebebiyle çıkan orman yangınları, toplam orman yangınlarının yüzde 47’sini teşkil ediyor. Bu yöneticilere bir hatırlatma, uygulanır-uygulanmaz bilemem ama dünya devleri elindeki tüm materyalleri fonksiyonel kullanma çabasında. Biz de, otobüslerimizi, trenlerimizi, metrolarımızı, vapurlarımızı bir yerden bir yere insan taşıyan araçlar olarak kullanmanın yanında, bir iletişim aracı olarak da görevlendirebiliriz. Bilmem katılır mısınız?
*
Hissedilen sıcaklığın ne olduğunu biliyor musunuz? Meteorolojide bunun bir bilimsel izahı vardır. Detaya girmeyeceğim, konunun özü şu; nemli günlerde hissedilen sıcaklık artar, kuru ve rüzgarlı günlerde hissedilen sıcaklık düşer. Yani "Valla bana sıcak bastı, acaba havanın hissedilen sıcaklığı mı yükseldi?" diye düşünerek, hissedilen sıcaklık arttı diyemeyiz. Etrafta dolaşan şöyle haberler vardı; "Güneyde hissedilen sıcaklık 50-55 derecelere çıktı" diye.. O zaman şu sonuç çıkıyor, güneyde nem her zamankinden çok çok daha fazla artmıştı. Bakın biraz önce yüksek nem olması durumunda hissedilen sıcaklığın artacağından bahsettim. Ben de soruyorum; "O zaman ormanlar neden yanıyor?", hadi sabotaj ihtimalini işin içine katsak, "Yangın neden bu kadar uzun sürede kontrol altına alındı?" Öte yandan yangınla beraber her yerde sürekli nemin düşük olduğundan bahsediliyor. Nem normalden düşük olduğunda hissedilen sıcaklık artmaz. Güneyde bulunan vatandaşlarımızın bu denli rahatsızlık duymalarının nedeni, gerçek sıcaklığın zaten 42-43 derecelere çıkmasıydı. Yani hava sıcaklığı zaten radikal değerlerdeydi. Anlayacağınız son dönemlerde kullanmaya başladığımız yeni bilimsel bir parametrenin de suyunu çıkartıp, içini boşaltmaya başladık, hayırlı uğurlu olsun.