Haftasonu hava bulanık

Haftasonu için plan yapanlara haritaya bakmanız gerekiyor diyoruz, zira yurt geneline dağılmış bir şekilde yer yer yağışlar bekliyoruz. Yağış olmayan kesimlerde de ara ara bulutlar yoğunlaşıyor. Çok çok keyifli olmasa da, bu haftasonu yine de değerlendirilebilir.

Sıcaklıklar biraz azalsa da Marmara’da 18-19 derecenin, güneyde 22-23 derecenin pek altına inmiyor. Şöyle uzun vadeye baktığımızda görünen; şu anki değerler üzerinden, mayısın ilk günlerine kadar kayda değer bir sıcaklık artışı olmayacağı.

*

Haftanın sorusu! Neden ara ara yağışlar olsa da Akdeniz güneşi bolca görerek yazı geçirir de, öte yandan kuzeyde Karadeniz’de çokça, hatta tehlike oluşturacak seviyede yağışlı günler olur? Bir başka soru; kıyı bölgelerimiz nemli ve yağışlı bir havaya sahipken, neden Afrika’da, Güney Amerika’da okyanusa açık olmasına karşın çöl iklimi yaşanır, kıyı şeritleri bile pek yağış alamaz? Bu soruları düşünmemiş olabilirsiniz düşüncesi ile zihinlerinize atayım dedim. İlgisini çekenler, devam.

Bu yazının esas oğlanı, hava ve deniz suyu sıcaklık farkı!!!

Birinci ve temel kural; deniz suyu sıcaklığı, hava sıcaklığına ne kadar yaklaşırsa, hatta ulaşıp geçerse buharlaşma o ölçüde artar. Geçtiğimiz yıllarda Marmara’da, İstanbulluların kabusu olan bir kar vardı, bir hafta boyunca aralıksız kar yağmasının nedeni buydu. Sistem şu şekilde gelişti; açık birkaç gün içerisinde güneşlenme ile deniz yüzeyi sıcaklığı arttı ve (ışınımla, yani denizin direkt güneş ısınlarını yutması ile) ardından kuvvetli soğuk hava, süratli bir şekilde geldi ve deniz suyu ile hava sıcaklığı arısındaki fark deniz lehinde çok büyük oldu. Bu durumda buharlaşma her zamankinden daha fazla gerçekleşti ve etkili olan sistem yağış getirmemesine karşın, sürekli buharlaşma sonucu bölge hiç nemsiz kalamadı, kar yağdı ve kesilmeden bir hafta devam etti. İşte sebep, sıcaklık farkı ile İstanbul’da denizden havaya sürekli buharlaşma oldu. Deniz suyu ile havanın sıcaklığı dengeye gelene kadar denizden buharlaşma, yani kar sürdü.

Gelelim Akdeniz ile Karadeniz arasındaki, ya da kuzey ve güney bölgelerimiz arasındaki farka. Kar örneğinde verdiğim mekanizmayı geniş dönemde, koca bir mevsime yayın, işte durum aynı.

Örneğin; temmuz ayında Trabzon’da deniz suyu sıcaklığı ortalaması 23.8, hava sıcaklığı ise 22.7 santigrad derece (hava sıcaklığı deniz suyu sıcaklığının altında, buharlaşma fazla). Mersin’de ise bu oran 26.8 - 27.6 santigrat derece (hava sıcaklığı deniz suyu sıcaklığının üzerinde, buharlaşma kuzeye göre az). Zaman zaman bu farklar daha da büyüyebiliyor. Deniz suyu sıcaklığının hava sıcaklığından yüksek olduğu zamanlar Akdeniz’de hiç mi olmuyor? Oluyor, Akdenizliler bilir, geçtiğimiz senelerde Hatay’ın yaşadığı bir sel vardı, kabus gibi, şehir adeta altüst olmuştu. Burada da aynı mekanizma işlemişti, yazın bitmesi ile birlikte sonbahar serinlemeleri Akdeniz’i de sıcaklıkları 25 derecenin altına çekmişti. Ancak deniz suyu sıcaklığı 30 derecenin üzerindeydi. Sıcaklık farkı buharlaşmayı oluşturdu, serin hava da nemi yağışa dönüştürdü, yani bir geri besleme oluşmuştu. Günlerce sağanak yağışlar kesilmedi. Bu nedenle, kesin olacak diye bir şey yok ama Akdeniz’de yaz sonunda, Karadeniz’de ise yaz boyunca sel bakımından riskli günler yaşanabilir. Bir bölgenin ormanlık ya da yeşillik olması için yağışın, dolayısıyla deniz suyu sıcaklığının önemi çok büyük.

Bu arada yeri gelmişken birçok kişi tarafından yanlış bilenen bir olayın düzeltmesini tekrar yapayım, çocuklarımıza hálá öğrettiğimiz "ormanlar yağış getirir" sözü yanlıştır, doğrusu; "yağış alan bölgelerde ormanlar oluşur" olmalı.
Yazarın Tüm Yazıları